MHP Meclis'te kadın cinayetlerini savundu

img

ANKARA – HDP’nin bölgede kolluk ve bağlı personelle yürütülen kadın cinayetlerindeki cezasızlık politikalarına dair önergesi üzerine söz alan MHP, kadın cinayetlerini savundu.  

Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri tarafından kolluk kuvvetleri ve bağlı erkek personelleri tarafından gerçekleştirdiği kadın cinayetlerinde cezasızlık politikalarının yol açtığı adaletsizliğin araştırılması için verdiği Meclis Araştırma önergesinde AKP ve MHP’li milletvekilleri sözlü sataşmada bulundu.

Önergenin gerekçesini açıklamak için söz alan HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, “Son zamanlarda çokça artan, faillerinin kolluk kuvveti ve bağlı erkek personellerinin olduğu kadın cinayetlerinin Meclis tarafından araştırılmasını ve bu konuyla ilgili etkin bir mücadele yürütülmesini istiyoruz. 15 Mayıs günü Şırnak'ın Silopi ilçesinde çöp toplama alanında Sakine Kültür'ün cansız bedeni bulunuyor. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan İbrahim Barkın mahkemede Sakine'yi işkenceyle nasıl katlettiğini tek tek anlatıyor, itiraflarda bulunuyor. İbrahim Barkın kim? İbrahim Barkın, Kültür'e sistematik olarak cinsel şiddet uygulamış ve defalarca işkenceye maruz bırakmış ama bunun kadar önemli olan bir kimliği daha var, Özel Harekat Ocakları Şırnak İl Başkanı” dedi.

‘İNSANLIK DIŞI BİR LİSTE’

Elazığ'ın Karakoçan ilçesinde Remziye Apaydın’ın korucubaşı Nihat Cav tarafından öldürüldüğünü de hatırlatan Hatimoğulları, “Cav'ın birden fazla kadına cinsel istismarda bulunduğu, telefonlarla kadınları rahatsız ettiği ortadadır ama bu nasıl istihdam ediliyor? Köy korucusu ve buradan büyük bir cesaret alarak yapıyor bu işi. Yine uzman çavuş Musa Orhan, İpek Er'i ölüme sürükledi. Van'ın Gürpınar ilçesinde Korucu Tekin Gülaç'tı, zihinsel engelli 2'si zihinsel engelli olan 3 kardeşi istismar etti. Şırnak'ın Silopi ilçesinde Geçici köy koruculuğu yapan 30 yaşındaki S.D. isimli erkek 8 çocuğa cinsel istismarda bulunmuş. Van'da görev yapan uzman çavuş Talip K.'nin lise öğrencisi 2 çocuğu istismar ettiği ortaya çıktı. Diyarbakır'da JİTEM itirafçısı ve korucubaşı Murat İpek, Aleyna Avcı'yı ateşli silahla katletti. Bu liste o kadar çok uzayıp gidebilir ama süremiz dolayısıyla burada elbette keseceğiz. Bu, korkunç ve insanlık dışı bir liste ve bir uygulama” ifadelerini kullandı.

‘KÜRT KADINLARINA DÖNÜK UYGULANAN BİR POLİTİKA’

“Bunlar cesaretlerini nereden alıyor biliyor musunuz?” diye soran Hatimoğulları, “Ramazan ayında Bingöl'de bir iftarda korucularla buluşan İçişleri Bakanı, 5 bin korucunun uzman çavuş yapılacağı ve uzmanlık yaşının 27'den 36'ya çıkarılacağını duyuruyor ve büyük müjdeli bir haber olarak diyor ki: ‘Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulama yok.’ Gerçekten yok. Korucubaşlarını bu şekilde yetiştiriyorlar, sahaya sürüyorlar ve bu, özel bir politikanın ürünü olarak karşımıza çıkıyor. Bu politika özellikle nerede karşımıza çıkıyor? Kürt halkının yoğun yaşadığı bölgelerde, kadınlara ve gençlere yönelik uyuşturucuya bulaştırma, kadınları düşürme, şantajla ve tehditle tecavüz etme, direnirse de öldürme. İşte bu Kürt kadınlarına dönük uygulanan bir politikadır” dedi.

KÜRT KADINLARINA DÖNÜK ÖZEL HARP POLİTİKASI

“Peki, neden kadınlar seçiliyor? Bu üniformalıların eliyle işlenen bu suçların nedeni nedir ve neden kadınlar seçiliyor?” sorularıyla konuşmasını sürdüren Hatimoğulları, “Bu soru çok önemli. Savaşın, çatışmaların ve militarizmin gelişkin olduğu bölgelerde kadına yönelik üniformalıların şiddetinin dünya tarihine baktığımızda çok sayıda örneğini elbette biliyoruz; işte Türkiye'de de bunun özgün bir durumunu görüyoruz. Kürt kadınlarına dönük olarak bu özel harp politikasının nedeni Kürt halkının verdiği mücadeleye boyun eğdirmektir. Bakın, bir halkın dilini, kültürünü, geleneğini itikatlarını, inancını nesilden nesile taşıyan kimdir? Genellikle kadınlardır, özne olan kadındır burada. Dolayısıyla burada kadına boyun eğdirilmesini dolayısıyla burada kadına bu şekilde sistematik bir işkencenin bir özel harp politikası olarak uygulanmasını aslında Kürt halkının hepsiyle kadınlar üzerinden bir hesaplaşma olarak okuyoruz, görüyoruz ve şunu gayet iyi biliyoruz: Kadına yönelik şiddet ne yazık ki yaşamımızın her alanında derin kök salmıştır. Hele Türkiye'de, Türkiye devletinin Cumhurbaşkanı sıfatını taşıyan şahıs kadınlar için ‘sürtük’ sözünü kullanabiliyor. Bunu cinsiyetçi bir anlamda kullanıyor, bunu kadınlara hakaret etmek için kullanıyor” şeklinde konuştu.

‘MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEĞİZ’

Militarizmle en iyi mücadeleyi kadınların verdiğini dile getiren Hatimoğulları, kadınların bu politika ile mücadeleyi sürdüreceğini belirtti. Hatimoğulları, “Asla ve asla ne Erdoğan gibilerine ne de korucubaşı üniformalı bu şekilde kadınlara tecavüzü bir işkence sistemi olarak kullananlara karşı bu ülkede pabuç bırakmayacak ve bu erkek aklına karşı mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.

TECAVÜZCÜLERİ SAVUNDU

Söz alan MHP Grup Başkanvekili Muhammed Levent Bülbül ise, önergenin gerekçesini ve Hatimoğullarının açıklamalarında yer alan kolluk ve bağlı personelin işlediği suçları görmeyerek, “Türk milletine, Türk devletine, ordumuza ve güvenlik güçlerimize karşı yürütülen sistematik düşmanlık faaliyetinin bir parçası olarak değerlendirilmesi gereken bir öneri olduğunu söylememiz gerekiyor” sözlerini sarf etti.

MHP’NİN ‘KÜRT KÖKENLİ’ KARDEŞLERİNİN HUKUKUNU SAVUNMAKTA SUÇ

Kürtlere de “Kürt kökenli” kardeşleri olarak tanımlayan Bülbül, “kızlarımız, bacılarımız, kadınlarımız” eril ifadelerini sıralayarak, HDP’nin kadınların haklarını savunmasından rahatsızlığını “HDP'ye kalmış bir durum değildir” dedi. Bülbül, “Sistematik bir politika var” sözlerini de “Türk devletine ve güvenlik güçlerimize iftira atmakla” olduğunu ileri sürdü.

Bülbül’ün ithamları HDP’li milletvekilleri tarafından gürültüyle protesto edildi. Bülbül’ün “Herkes haddini bilsin” sözleri Genel Kurul’da tartışma yarattı. HDP milletvekilleri de Bülbül’e “Sen haddini bil” sözleriyle karşılık verdi.

‘BUNLAR ÖZETİ’

Yaşanan tartışmalarda HDP’li Hatimoğulları, “Bizim önergemize MHP sıralarının yanıt vermesi bizleri hiç şaşırtmadı, hiç şaşırtmadı. Kürt kadınlarının, Kürt halkının yaşadığı bölgede uyuşturucu çete örgütlemesi kolluk kuvveti tarafından gerçekleştiriliyor” dedi.

Hatimoğulları, bahsettiği isimlerin yapılan politikanın yansımalarının özetinin dahi olmadığını belirtti.

MHP’li Levent Bülbül, “Bu devlet kimlere tecavüz ettiriyor, ispat et!” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grubu adına söz alan Gamze Taşçıer de, kadın karşıtı politikalarının yansımalarını Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na açılan ve dün görülen dava da gördüklerini belirtti. Taşçer, “Duruşmadaydım, kapatma gerekçesi olarak sözde ‘ahlak ve hukuka aykırı işlem yapmak, aile mevhumunu yok saymak, kadınları ve çocukları yok sayarak onlar üzerinden menfaat kurma’ gerekçesiyle bu kapatma davası açılmış. Tabii, bu kapatma davasını açan zihniyeti biz çok iyi tanıyoruz. Biz o zihniyeti bir gece yarısı İstanbul Sözleşmesi'nden hukuksuzca çekilenlerden tanıyoruz, kadınların kazanılmış haklarına göz dikenlerden tanıyoruz, kadın sanatçıların sözde ahlak gerekçesiyle konserlerini engelleyen zihniyetten çok iyi tanıyoruz” diye konuştu.

‘AMAÇ ÖRGÜTLÜ KADIN MÜCADELESİNİ SEKTEYE UĞRATMA’

Amacın örgütlü kadın mücadelesini sekteye uğratmak olduğunu ifade eden Taşçıer, “Dolayısıyla asıl menfaat sağlamak isteyenler, bu kapatma davasıyla bu ülkeyi karanlık dehlize göndermeye çalışanlar. Elbette ki şunu söyleyeyim: Ne yaparsanız yapın örgütlü kadın mücadelesini susturamayacaksınız, durduramayacaksınız. Ama biz kadın cinayetlerini durduracağız. Bu ülkede yaşayan bir kadın ve şanlı Gezi direnişinden onur duyan bir yurttaş olarak AKP Genel Başkanının dünkü sözlerine de bir çift laf etmek istiyorum. Milyonlarca vatandaşa, Gezi direnişine katılan, gönlü orada olan milyonlarca vatandaşa yapılan hakaret AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın diline çok iyi yakışır” ifadelerini kullandı.

AKP’Lİ GÖKCAN’A: CUMHURBAŞKANINA CEVAP VER

AKP Grubu adına söz alan Yelda Erol Gökcan, AKP’nin kadın politikalarını anlattı. Muhalefet sıralarından Gökcan’a “Cumhurbaşkanı ‘sürtük’ dediğinde, AKP'li kadınlar çıkıp protesto etmeliydi! Cumhurbaşkanına cevap verir misin? Veremezsin!” diye karşılık verildi.

HDP’nin önergesi AKP ve MHP eliyle reddedildi.

‘MAHKEME BİLGİLERİNE İFTİRA DİYORLAR’

Sataşma üzerine söz alan HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, “Sevgili Türkiye yurttaşları, buradaki tartışmada birilerinin yarası var ve gocunuyorlar. Gerçekten insanın yarası olunca böyle gocunur, bağırır, çağırır. Suç örgütleriyle, suç işleyenlerle belli ki doğrudan bir ilişkileri var ki çıkmış, o kadar düzgün, somut verilere dayalı, mahkeme kayıtlarına dayalı bilgilere aşağılıkça iftira ediyor. Ya, hangisine cevap verdiniz Sayın Bülbül, burada isim sayıyoruz, tekrar sayayım. Şimdi, sayacağım, sayacağım. Musa Orhan, benim vekili olduğum ilde uzman çavuş, bir kadını katletti, tecavüz etti ve ceza aldı. Sizinle bağı nedir?  Mahkeme ispat etti, benim ispat etmeme gerek yok. Yine Van'ın Gürpınar ilçesinde Korucu Tekin Gülaçtı, zihinsel engelli 2 çocuk, 3 kardeşe cinsel istismarda bulundu ya; yargılama devam ediyor” dedi.

TEK TEK SAYDI

Konuşmasını sürdüren Beştaş, “Van'da görev yapan Uzman Çavuş Talip K. öğrenci 2 çocuğu istismar etti. Diyarbakır'da eski JİTEM itirafçısı ve Korucu Başı Murat İpek... Bunlar o kadar uzun ki MHP bunları sahiplendi, evet. ‘Bunların bizimle ilişkisi var’ dedi. Bir de şu alışkanlığınızı unutun, MHP buraya her konuyu getirir, hesabını sorar, böyle sizi de suçüstü yakalar. Çıkar burada savunmaya geçersiniz. Var ya ben bölgeden kaç tane suçun işlendiğini biliyorum ya. Ben, Şükran Aydın'ın gözaltında tecavüze uğradı başvuruyu almış bir avukatım ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye'yi bu sebeple mahkûm etti. Bunları bilin, öyle konuşun” ifadelerini kullandı.

CEVAP VEREMEYİNCE İMRALI TUTANAKLARINI OKUDU

Söz alan MHP’li Levent Bülbül, suçlara bulaşanlara dair tek söz söylemeyerek, “terör” söylemi üzerinden konuşmasını sürdürdü. HDP’li Hasan Özgüneş, “Sizin İçişleri Bakanınızın uyuşturucu baronlarıyla fotoğrafı çıktı” sözleriyle karşılık verdi.

Çözüm süreci üzerinden İmralı heyeti ile Öcalan arasındaki diyalogları okuyan Bülbül’e, “Bu zavallı bir konuşma, bu ne zavallı bir konuşma! Önergeye gel sen, önergeye, cevabın yok değil mi? Tecavüzlere cevabın yok, kadına şiddete cevabın yok. Bu bir zavallılıktır, bu bir suçun ifşasıdır” sözleriyle karşılık verdi.

Yaşanan tartışmalar üzerine Meclis Başkanvekili oturuma 10 dakika ara verdi.