AMED - PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi mutlaka kıracaklarını dile getiren DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, “2023 yılını Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kırılma yılı yapacağız” dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki kesintisiz tecrit 23 yıldır sürüyor. Sistematik tecrit uluslararası raporlara da yansırken, Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT), son İmralı ziyaretine ilişkin kamuoyuna açıklama yapmaması, endişeleri artırdı.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, gözaltına alınmadan önce (dün), İmralı’daki sistematik tecridi Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.
‘BU TECRİDİ KIRACAĞIZ’
Öcalan'a yönelik tecride karşı Amed ve Wan’da yapılan eylemlerin engellenmesinin tecrit sisteminin yeni bir boyuta ulaştığının göstergesi olduğunu dile getiren Bayındır, "Sayın Öcalan'ı ve cezaevlerini tecrit ederek herkesi tecrit edip kuşatmaya çalışıyor. Her yıl, bu tecrit sistemini genişletmek istiyor. Ancak bu tecrit sistemine karşı Kürt halkı, Kürt kurumları ve partileri çaba ve faaliyetler içindedir. Ama AKP-MHP iktidarı tecride karşı yapılan eylem ve etkinlikleri engellemeye çalışıyor. Böylelikle kimse tecride karşı sesini yükseltmesini istemiyor. Ama biz Kürt halkı ve partileri olarak talebimizde kararlıyız, bu tecridi kıracağız" dedi.
‘TECRİT İMRALI ADASIYLA SINIRLI DEĞİL’
Türkiye'ye yayılan tecrit sisteminin İmralı’da başladığına dikkati çeken Bayındır, "Tecrit sadece İmralı adasıyla sınırlı değil. Türkiye devleti İmralı Adası'nı tecrit için bir laboratuvar olarak kullanmış ve bu tecrit oradan tüm cezaevlerine ve halka yayılmıştır. Tecrit sistemi Türkiye rejimi ve AKP-MHP iktidarı tarafından oluşturulmuştur. AKP-MHP iktidarı tecrit sistemiyle iktidarını ayakta tutmaya çalışıyor. Dolayısıyla insan haklarını korumak istiyorsak, insanların özgürlüğünü istiyorsak, barış ve eşitlik istiyorsak Kürt halkının lideri Sayın Öcalan üzerindeki tecridi kırmalıyız. Tecrit sistemi İmralı adasında başlıyor, o yüzden tecridi kırmaya buradan başlamalıyız. İmralı adasındaki izolasyonu görmez, sadece toplumda özgürlükten, barıştan, eşitlikten bahsedersek çok büyük yanılgı olur. Çünkü o sıkıntıların kaynağı İmralı adasıdır. Bugün en temel insan hakları ihlali İmralı adasında yaşanıyor. Adaleti gerçekleştirmek, hak ve özgürlükleri korumak istiyorsak Kürt halkının lideri Sayın Öcalan üzerindeki tecridi kırmalı, cezaevleri ve bu sistem üzerinde baskıyı yıkmalıyız. Bunun için Kürt halkı, Kürt kurumları ve partileri karar vermelidir. Barış isteyenlerin, özgürlük isteyenlerin, hukuk ve adalet hakkını savunanların dikkatini siyasi tutsaklar üzerinde uygulanan tecrit ve baskı ve zorlama sistemine çekmek istiyoruz” diye konuştu.
‘2023 YILINI TECRİDİN KIRILMA YILI YAPACAĞIZ’
Tecridin kaldırılması için yapılan eylemlere değinen Bayındır, "Şu anda Kürdistan ve Türkiye'de faaliyetlerimiz devam ediyor. Ankara'da Adalet Bakanlığı önünde HDP'li milletvekilleri öncülüğünde tecride karşı nöbet tutuluyor. Nisan ayında tecride karşı etkinlikler, mitingler, yürüyüşler ve adalet nöbetleri düzenlenecek. Bu faaliyetler için hazırlıklarımızı yaptık ve gelecekte bunları kamuoyu ile paylaşacağız. Cezaevlerindeki tecride ve baskıya karşı halkımızla, dostlarımızla, barış, özgürlük ve adalet isteyenlerle birlikte mücadele edecek, faaliyetlerimizi kesintisiz yükselteceğiz. 2023 yılını Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kırılma yılı yapacağız” diye belirtti.
‘ÇÖZÜM TECRİT EDİLMİŞ’
Öcalan'ın paradigması, tecrit ve Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırını ve kapsamlı bir kara saldırısı düzenleme isteği arasındaki bağa da değinen Bayındır, şunları söyledi: "Bu tehlikenin temelinde savaş siyaseti ve tecritte ısrar var. Kürt halkının lideri Sayın Öcalan bugün Kürt sorununun, Türkiye ve Ortadoğu sorunlarının çözümünde en stratejik ve önemli aktördür. Bugün halkın sorununun çözümü İmralı Adası'nda tecrit edilmiştir. AKP-MHP iktidarı bu tecrit uygulamasıyla Türkiye'ye, Kürdistan'a ve Ortadoğu'ya savaş politikaları dayatmak istiyor. AKP-MHP iktidarı bugün halka diyor ki; ‘ben iktidarımı savaş yoluyla devam ettireceğim. Türkiye'nin geleceğini savaşla inşa edeceğim’ diyor. Ama Kürt halkının Özgürlük Hareketi ve Kürt parti ve kurumları buna karşı büyük bir direniş gösteriyor. Kürt halkının direnişi ve mücadelesi, AKP-MHP'nin savaş yoluyla gerçekleştirmek istediği plan ve projelerin önüne geçti. Bugün yaşanan ekonomik, sosyal ve siyasi kriz bunun sonucudur. AKP-MHP iktidarının ve Türk devletinin politikaları Güney'de, Rojava'da, her yerde başarısızlığa uğradı.”
MA/ Mahmut Altıntaş