Günay: Asli gündemim İmralı'daki tecridin lağvedilmesi olacak

img
ANKARA - PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın avukatı ve 24 Haziran'da milletvekili seçilen Ebru Günay, "Benim asli gündemim, asli görevim her zaman için İmralı’daki tecridin lağvedilmesi olacak" dedi. 
 
24 Haziran Genel seçimlerinde HDP'den Mardin Milletvekili seçilen PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın avukatı Ebru Günay, Öcalan üzerinde gerçekleştirilen tecride ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Öcalan'ın Türkiye'ye getirildiği günden bu güne kadar ağır tecride maruz bırakıldığını söyleyen Günay, yaklaşık 3 yıllık sürede tecridin başka bir boyut kazandığını kaydetti. Günay, "Son 3 yıldır Öcalan ile fiziki temasın tamamen kesildiği ve darbe mekaniğinin devreye girmesi ile birlikte, her türlü fiziki temas ve sözlü, yazılı olmak üzere her türlü iletişimin yasaklandığı bir sürece girdik" dedi. İmralı tecridinin Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile bir kılıfa büründüğüne dikkat çekti. 
 
'ÖCALAN İLE TEMAS KESİLDİĞİ DÖNEMLERDE SAVAŞ DERİNLEŞİYOR'
 
Öcalan'a uygulanan tecrit ile Türkiye'deki kaos dönemleri arasındaki ilişkiye dikkat çeken Günay, Öcalan ile temasın kesildiği dönemlerde savaşın ve katliamların derinleştiğini söyledi. Günay, "Tecrit savaşı derinleştiriyor, savaş tecridi derinleştiriyor" dedi.   
 
'İMRALI TECRİDİ ADIM ADIM TÜRKİYE'YE YAYILDI'
 
Öcalan üzerinde gerçekleştirilen tecridin kendisini Türkiye'nin tamamında gösterdiğini söyleyen Günay, şöyle devam etti: "Tecrit devam ederken, sokağa çıkma yasakları yaşandı. Sur'da Nusaybin'de Cizre'de sokağa çıkma yasakları devam etti. Aslında bu tecridin Kürt halkına yansımasıydı. Mesela biz Cizre'de Sur'da şunu çok net olarak gördük insanların elektrikleri, suları kesilmişti.  Temel ihtiyaçları karşılanacak bir ortam yoktu ve aslında kendi evlerinde duvarlar ile baş başa bırakılmışlardı. İmralı Adası'nda da benzer bir durum vardı. Duvarlar ile baş başa durumu. Yine tecrit sürdüğü dönemlerde, Türkiye'nin birçok kentinde katliamlar gerçekleşti. Nitekim birçok sivil katliamın altında yatan etken de İmralı tecridiydi. Şöyle ki; son İmralı Heyeti'nin 5 Nisan 2015 yılında gerçekleştirdiği son ziyaretten sonra katliamlar peş peşe geldi. Önce 5 Haziran'da Diyarbakır mitingindeki patlama yaşandı. Onun hemen ardından Kobanê'de bir gecede 200 Kürt sivil katledildi. Onun hemen akabinde Suruç'ta 33 sosyalist genç katledildi. Yine ondan sonra sokağa çıkma yasakları ve devam eden kent yıkımları artarak devam etti, Onun hemen akabinde, Ankara'da gar patlaması gerçekleşti. Bu böyle bir silsisle halinde devam etti. Yani tecridin derinleştirilmesi ile birlikte böylesi yoğunlaşan bir savaş sistemine geçildi. 
 
'TECRİDİN ORTADOĞU'YA DA YANSIMALARI OLDU'
 
Günay, Öcalan üzerinde İmralı Adası'na uygulanan tecridin, yansımalarının Ortadoğu'da da etkisini gösterdiğini ifade ederek, "Şengal'e saldırı bununla ilişkiliydi. Kobanê'ye saldırı bununla ilişkiliydi. Akabinde gelişen süreçlerin tamamı bununla ilişkiliydi. Çünkü şöyle bir gerçeklik var; Sayın Öcalan'ın geliştirdiği felsefe, yarattığı o ideolojik perspektif, Ortadoğu'daki halklar lehine sonuç doğuran tek ideolojik perspektiftir. İdeolojik ve politik çözüm önerisidir. Haliyle Öcalan'ın felsefesinin hayata geçirilememiş olması, onun inşasının önündeki engeller aslında Ortadoğu barışının önündeki engellerdir" diye belirtti. 
 
'TEK ADAM SİSTEMİ KURUMSALLAŞTIRILDI'
 
"İmralı'daki tecrit ağırlaştırılarak tek adam sistemi kurumsallaştırdı" diyen Günay, değerlendirmelerine şöyle devam etti: "Bakın şöyle bir durum var. İmralı adasındaki tüm iletişim kanalları her açıdan tek kanaldı. Şöyle tek bir kanaldı. Biz 2007 yılından 27 Temmuz 2010'a kadar avukatları dışında kimse İmralı Adası'na gidemiyordu. Tek bir iletişim kanalı vardı. Verilen radyoda tek bir kanal sınırlaması vardı. Yine her gün için tek bir gazete veriliyordu. Yani her alanda bir teklik söz konusuydu. Ondan sonra İmralı heyeti gidişleri başladı ve bu defa biz avukatlar götürülmedik. Sürecin tamamında bağımsız bir heyetin İmralı Adası'na gitmesini hep tavsiye ettik ama maalesef izin vermediler. Ve bugün baktığımızda, aslında Erdoğan'ın kendi sistemini tek adam üzerinden kurmasının temeli oradan geliyor. Aslında tek yönetim biçimi bu şekilde kendisini kurumsallaştırmaya çalışıyor. Bu anlamı ile çok ciddi bir doğru orantı var." 
 
'MEVCUT KRİZİN ANAHTARI İMRALI İLE GÖRÜŞMEDEN GEÇER'
 
Türkiye'nin içerisinde bulunduğu sosyal, siyasal ve ekonomik krizin anahtarının İmralı ile görüşmeden geçtiğinin altını çizen Günay, "Şimdi Sayın Öcalan'ın hayat öyküsüne bakmak lazım. Yani parti kurma süreci, geçtiği süreçler, mücadeleci yönüne tüm bunlara bir bütün olarak bakmak lazım. Bu gücün nereden geldiğine bakmak lazım. Sayın Öcalan İmralı Adası'na getirilmeden önce hayatının çoğunu Ortadoğu'da geçirdi. Ortadoğu coğrafyasını ayakta tutan dinamik halklar içerisinde geçirdi zamanını. Dolayısıyla aslında bu coğrafyanın nabzını çok iyi tutuyor. Aslında, liderlik vasfı ve gücü de buradan geliyor. Yani Ak Saray'da oturup ülkeyi yönetmedi. Tamamen insanların içerisinde çok ciddi pratik deneyimlerden geçti. Aslında bu tekçi rejime dur diyebilecek, Sayın Öcalan'ın geliştirdiği felsefenin kendisidir. Bu aslında Sayın Öcalan'ın kişisel öyküsü ile bağlantılıdır." 
 
'ASIL GÜNDEMİM İMRALI TECRİDİNİN LAĞVEDİLMESİ OLACAK'
 
Günay son olarak şunları söyledi: "HDP'li milletvekili kimliğim henüz yeni bir kimlik. Asıl olan, Sayın Öcalan'ın avukatı olma kimliğidir. Aslında seçim sürecinde de bunu çok net olarak gördüm. Halkla buluşmalarımızda daha öne çıkan ve özellikle insanların daha ilgi gösterdiği kimlik, Sayın Öcalan'ın avukatı olma kimliğiydi. Bunu çok net olarak gördüm. Bu, halkın Sayın Öcalan'a olan bağlılığı, ilgisi ile alakalı bir durumdur. Bu açıdan benim için bu kimlik çok daha önemlidir. Çünkü şöyle bir gerçeklik var, Ortadoğu coğrafyasında gerçekleşecek olan bir toplumsal barış, Sayın Öcalan'ın felsefesi ile bağlantılıdır. Ve İmralı'daki tecridin lağvedilmesi ile bağlantılıdır. Onun için benim de bundan sonraki işim daha özel, daha dinamik bir noktada Sayın Öcalan'ın özgürlüğü ve tecrit sisteminin lağvedilmesi üzerinde yürüyecektir. Ki daha işin parlamentodaki ayağını bunun üzerinden sürdüreceğim. Benim asli gündemim, asli görevim her zaman için İmralı’daki tecridin lağvedilmesi oldu, bundan sonra da bu olacaktır." 
 
MA / Selman Güzelyüz - Berivan Altan