Demirtaş ve Önder'e verilen cezaya HDP'den tepki: Cezalandırılan halkların barış ve çözüm umududur

img
ANKARA – HDP Sözcüsü Saruhan Oluç, Selahattin Demirtaş ve Sırrı Süreyya Önder’e yönelik kararla Türkiye halklarının çözüm ve barış umudunun cezalandırıldığını ifade etti. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Saruhan Oluç, partisinin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve önceki dönem milletvekili ve İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder’e hapis cezası verilmesine ilişkin basın açıklaması yaptı. HDP Genel Merkez binası önünde düzenlenen açıklamaya çok sayıda HDP'li milletvekili katıldı. 
 
Açıklamada konuşan Oluç, kararın hükümetin barış karşıtı, savaşta ısrar eden politikalarının açık göstergesi olduğunu belirterek, “Davanın açılması da, bugün açıklanan karar da hukuki değil tamamen siyasidir” dedi. Cezalandırılanın Demirtaş ve Önder şahsında Türkiye halklarının çözüm ve barış umudu olduğuna vurgu yapan Oluç, “İktidar bu kararla toplumun barış arayışını ve umudunu yıkmayı, ortadan kaldırmayı hedefliyor. Aynı zamanda Meclis’ten çıkarılan ve çözüm sürecinin aktörlerine güvence veren ‘çözüm ve müzakere çerçeve yasasını’ da çiğniyor. Böylelikle AKP ve yöneticileri asla güvenilmez bir topluluk olduklarını bir kez daha ortaya koydular.  5 sene önce bütün Türkiye kamuoyunun gözü önünde Kürt sorununun barışçıl çözümü için adımlar atılmadı mı? Bu ülkede analar ağlamasın diye ülkenin dört bir tarafına barış umudu tohumları ekilmedi mi? Akil insanlar heyetleri oluşturulup, Türkiye’nin 7 bölgesinde çalışmalar yürütülmedi mi? İmralı’ya, Sayın Öcalan’ın yanına ve Kandil’e devletin ve güvenlik kaynaklarının bilgisi dahilinde gidilmedi mi? Bütün bu süreçler toplumun gözü önünde, toplumun rızasıyla yapılmadı mı?” diye sordu. 
 
KARAR HUKUKA AYKIRIDIR
 
“Bütün bu süreçlerde üzerine düşen sorumlulukları yerine getiren vekillerimizin, arkadaşlarımızın şimdi cezalandırılması, bir kez daha bu ülkenin barışa olan özlemini dinamitlemiyor mu?” diyen Oluç, kararın hukuka, yasalara ve evrensel ilkelere de aykırı olduğuna dikkat çekti.
 
‘TARİH BU KARARI VERENLERİ UTANÇLA HATIRLAYACAK’
 
Oluç, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Mahkeme bilirkişi talebini ret etmiştir, ortada konuşma çözümü yoktur, sadece bazı polislerin tuttukları notlar vardır. Bu mahkeme heyetinin Türkiye’nin imzalamış olduğu uluslararası demokratik sözleşmelerle de, Anayasa’nın 90. Maddesi ile de, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihatları ile de bir ilgisi yoktur. Tarih bu kararı verenleri de siyasi irade olarak arkasında duranları da utançla hatırlayacak. Ortadoğu coğrafyası ve Türkiye, savaş isteyen iktidarların siyasi mezarlığıdır ve bugün bu kararın verilmesi için çabalayanlar da layık oldukları yeri alacaktır. Karar, barış, eşitlik ve demokrasi isteyen Türkiye halkının vicdanında mahkum olacaktır. Bu karar bizim barışçıl siyasi irademizi daha da kamçılamıştır. Barış ve demokrasi mücadelesini daha da azimli bir şekilde sürdürmemize neden olacaktır. Selahattin Demirtaş ve Sırrı Süreyya Önder, o mahkemede bir an bile boyun eğmemişler, fikirlerinden vazgeçmemişler, görüşlerini açıklamaktan imtina etmemişlerdir. Her ikisinin de onurlu ve kararlı duruşlarını ceza vererek değiştirebileceklerini düşünenler çok yanılıyorlar. HDP’yi tasfiye etme uygulamaları karşısında hiçbir üyemiz, parti yöneticimiz ve milletvekilimiz boyun eğmemiş, onurlu ve dik duruşlarını bozmamıştır. Bundan sonra da böyle olacaktır. İmralı’daki çözüm ve müzakere sürecini savunmaktan, barış umudunu büyütmekten tek bir geri adım atmayacağız. Bugün Demirtaş ve Önder’in cezalandırılan barış iradeleri aynı zamanda bizim irademiz ve tutumumuzdur. Bunu en kararlı şekilde sürdürmeye devam edeceğiz."
 
'CEZA TEHDİDİNE KARŞI BOYUN EĞMEYECEĞİZ'
 
Oluç, açıklamanın ardından basın mensuplarının sorunlarını yanıtladı.  Oluç, kararın neye istinaden verildiği ve neden indirime gidilmediği yönündeki soruya, “İndirime gidilmemesinin iki nedeni var. Biri hem Sırrı Süreyya Önder hem de Selahattin Demirtaş hakkında ‘etkili kişiler olmaları, etki güçlerinin yüksek olması, toplumda oluşacak etkinin boyutu ve ağırlığı dikkate güçlü olması nedeniyle indirime gidilmemiştir’ deniliyor. Yani onların barışı savunmalarının toplum için tehlike oluşturduğu değerlendirmesi yapılmış. İkinci neden de mahkemedeki tutumları. Yani mahkemede fikirlerinden vazgeçmemeleri, barış ve demokrasi mücadelesinde kararlı olduklarını açıklamaları ve heyete biat etmemeleri. Bugüne kadar hiçbir yargılanan arkadaşımız görüşlerinden, fikirlerinden ve politikalarından vazgeçmediler. Bundan sonra da hiçbir baskı karşısında, ceza tehdidi karşısında boyun eğemedik, eğmeyeceğiz” yanıtını verdi.