DBP Eş Genel Başkanı Arslan: Cezaevindekilerin sesine ses olalım

img

İSTANBUL - Partisinin Sultanbeyli ilçe kongresinde konuşan DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan, açlık grevlerine dikkat çekerek, “Cezaevindekilerin sesine ses olmalıyız” dedi.

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Sultanbeyli İlçe Örgütü, 1'inci Olağanüstü Kongresi'ni ilçe binasında gerçekleştirdi. DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan'ın da katıldığı kongreye çok sayıda kişi katıldı.

Açılış konuşmalarının ardından söz alan Arslan, Demokratik Toplum Kongresi Eş Başkanı Leyla Güven'in başlatmış olduğu açlık grevini selamladı. Uzun yıllardan beri bu topraklarda halkın kendi kimliksel taleplerini ve özgürlüklerini elde etmek için çok ağır bedeller ödediğini belirten Aslan, "Ne yazık ki yaşadığımız Ortadoğu coğrafyası ve özellikle Kürdistan coğrafyası yüzyıllardan beri baskıcı sömürgeci devletler tarafından işgal edilmiş ve her dönem kirli politikalarla Kürtlerin kendi kendini yönetme ve kendi özgürlüklerine kavuşma mücadeleleri engellenmeye çalışılmaktadır" dedi.

'ÇATIŞMALAR ÖCALAN'IN BİR SÖZÜ İLE DURUR'

Kapitalist sistemin Kürtlerin kendi coğrafyasında barış içerisinde, huzur içerisinde yaşamasına izin verilmediğini ifade eden Arslan, "Kürtlerin başına tarihte ne gelmişse lidersiz ve örgütsüz olmalarından gelmiştir. Ama dünya artık şunu kabul ediyor Kürtlerin Öcalan gibi bir lideri var. Kürdistan’da yaşanan tüm çatışmalar Öcalan’ın bir sözüyle durabilecek iken ne yazık ki kendi iktidarları uğruna Sayın Öcalan'a tecrit uygulayarak Kürdistan coğrafyasına savaşı sürdürmek istiyorlar" diye ifade etti.

'AKP HALKIN SORUNUNA ÇÖZÜM OLMAZ'

Öcalan'a uygulanan tecrit ile birlikte Türkiye hem siyasal hem toplumsal hem de ekonomik anlamda bir krize girdiğinin altını çizen Aslan, "Çünkü savaşın ne halklarımıza ne de ülkemize kazandıracağı hiçbir yok. Aksine kaybettirecektir. Bugün biz AKP'nin bu baskıcı ve faşist politikaları nedeniyle toplumsal bir çöküş içine girdik. Biz diyoruz ki AKP artık bu halkın sorunlarına çözüm olamayacak. Sadece Kürtlerin değil Türklerin de sorunlarını çözemez. Bu halkların başına bela olmaktan çıkarılmalıdır. Bunun da yolu ancak direnişimizi ve örgütlenmemizi güçlendirmekle olabilir" dedi.

'CEZAEVİNDEKİLERİN SESİNE SES OLALIM'

Siyasetçilerin söylediği sözlerin bir ağırlığı kalmadığı için tutukluların bedenlerini açlığa yatırdığının altını çizen Arslan, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bundan kaynaklı halkımıza şu çağrımız olacaktır. Cezaevindeki yoldaşlarımızın talepleri milyonlarca Kürdün talebidir. Bu sorunu, bu yükü, cezaevindeki arkadaşların sırtına bırakmamak en büyük vicdan meselemizdir. O arkadaşlarımız halkımızın başına felaketler gelmesin diye Sayın Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecrit kalksın diye bu eylemlerini gerçekleştiriyorsa dışarıdaki herkes cezaevindekilerin sesine ses olmalıdır. Çünkü bu arkadaşlarımızın şahsında değil bu halkın Önderliğinin şahsında bir baskı yaratılmak isteniyor. Kürtlerin kazanımları baltalanmaya çalışılıyor. O yüzden cezaevindekilerin direnişini geliştirmek en büyük vicdani sorumluluğumuzdur.

KÜRTLER SIRTINI ABD'YE DAYAMADI

Biliyorsunuz son zamanlarda ABD’nin Suriye’den çekilmesi tartışılıyor. Birçok ülke bu konuda yorum yapmaktadır. Türkiye’de bu konuda bir bayram havası yaşamaktadır. ABD’nin İŞİD’in yenilgiye uğratıldığı mesajı üzerine Suriye’den çekilmesi aslında Suriye’de yeni çatışmaların yeni savaşların başlama sinyalini vermektedir. Çünkü Suriye’de oluşan dengeler savaşı belli bir noktaya getirmiştir. Bu dengelerin Kürtlerin aleyhine bozuluyor olması Suriye’deki savaşın tekrardan başlamasına sebep olacaktır. Bu yaklaşım yüzyıllardan beri egemen devletlerin Kürtleri kendi politikaları etrafında kullanma yaklaşımının bir sonucudur. Şu bilinmelidir ABD Suriye’de PYD ve YPG ile ittifak yapmıştır. Ama bu bizim açımızdan şu çok nettir. Kürtler sırtını ABD’ye dayamamıştır. ABD sırtını Kürtlere dayayarak orada bir siyaset yapmıştır. ABD orada eğer bir siyaset yapmışsa Kürtlerin sayesinde yapmıştır.

ROJAVA'YI SAHİPLENELİM

Kürtler Ortadoğu’da ne kazandıysa kendi gücüne dayalı elde etmiştir. Ne elde etmişse kuşkusuz bundan sonra da tüm kazanımlarını var gücüyle koruyacaktır. Bundan dolayı bizim tüm Kürdistan halkına ve dostlarına çağrımız şu dur. Bu gün bu topraklarda geliştirilmek istenen savaş, tüm halkların ortak geleceğini karartıyor. Yaşanan her savaş acı demektir, gözyaşı demektir, ölüm demektir. Bundan kaynaklı Kürtleri tehdit ederek kendi iktidarını güçlendirmeye düşünenler varsa bu boş hayalden vazgeçmelidir. Kürtler nasıl ağır bedeller ödeyerek bu kazanımları elde ettiyse bundan sonra da korumak için bedel ödemeyi göze almalıdır. Halkımız nerede olursa olsun Rojava devrimine dönük gerçekleştirilen bu tehditlere karşı sesini yükseltmelidir.  Rojava tüm Kürdistan’ın ortak değeridir, herkes sahiplenmelidir. Bizler parça parça kazanımı korumazsak eğer bir bütün olamayız.

AKP İKTİDARI İSTANBUL'DA SON BULMALI

Önümüzde yerel seçimler var. Bu seçim AKP'nin Kürdistan'da uyguladığı tehdit politikalarının dönüm noktası olacaktır. Ya AKP bu faşist politikalara devam edecektir ya da biz kazandığımızda kirli politikalarından vazgeçecektir. Bu konuda Türkiye ve Kürdistan’da yaşayan tüm dostlarımızla, demokrat ve sosyalist dostlarımızla, partisel farklılıklarımızı bir kenara koyarak Türkiye halklarının başına bela olmuş bu AKP iktidarını düşürmeliyiz. Erdoğan siyasete başlama tarihini İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne başkanlık yaptığı yıllara dayandırıyor. Eğer AKP’nin iktidar süreci İstanbul’la başlamışsa İstanbul’la noktalanmalıdır. İstanbul’da bu seçimde AKP’yi noktayı koyup Türkiye’nin başına bela olmaktan kurtarmalıyız."

Aslan'ın konuşmasının ardından kongrede mali raporlar okundu. Ardından tek liste ile gidilen seçimde ilçe eş başkanlığına Ömer Yılmaz ve Süheyla Çelik getirildi.