Cilbiya ve Biliga'da günde 270 ton ağaç kesiliyor

ŞIRNEX - Cilbiya ve Bilika köylerinde asker gözetiminde korucuların eliyle günde 270 ton ağaç kesiliyor. Haftanın 6 günü orman kıyımı yapan korucular, kestikleri ağaçların tonunu 5 bin TL'ye satıyor. 
 
Özel savaş politikalarının devam ettiği Kürdistan’da, ekolojik sistem “güvenlik” gerekçesiyle talan ediliyor. Maden ocakları, termik santral, Hidroelektrik Santral (HES) ve ağaç kesimiyle yok edilen coğrafyanın başında Şirnex geliyor. Maden ocaklarının kıskacına alınan Şirnex'in yaşam alanları, asker gözetiminde korucuların eliyle her gün yok ediliyor. 
 
Mezopotamya Ajansı (MA) olarak orman kıyımının yapıldığı Silopya'nın Cilbiya ve Biliga köylerinin kırsal alanlarındaki tahribatı yerinde görüntüledik. 
 
KÖMÜR OCAĞI 1974’DE KURULDU
 
Qileban, Silopiya ve Zaxo üçgeninde bulunan alan, 1990'lı yıllardan bu yana "özel güvenlik bölgesi" ilan edilmiş durumda. Alana giriş yapmak isteyen yurttaşlar, bir gün öncesinden muhtarlıklar aracılığıyla nüfus kimliklerini fotoğrafını karakola bildirmek zorunda. Girişte 1974 yılından buyana kömür çıkarılan bir alanla karşılaşıyoruz. Asurilere ait Herbûl köyünün boşaltılmasıyla kurulan kömür ocağı ve atık topraktan oluşan alan nedeniyle köy halkı göç etmek zorunda bırakılmış.
 
Hava kirliliğine neden olan Silopi Termik Santrali ‘de bu bölgede bulunuyor. Orman kıyımının yapıldığı Cilbya ve Biliga köyleri, Herbûl köyüne 20 kilometre uzaklıkta. Cilbya köyünde, 1993 yılında "güvenlik" gerekçesiyle boşaltılmadan önce 20 ev bulunurken, askerler tarafından yakılmadan önce Biliga köyünde de 200 ev bulunuyordu. Hayvancılıkla geçimlerini sağlayan ve "korucu olma" dayatmasını kabul etmeyen köy halkı, Silopya, Cizîr, Zaxo ile Mersin gibi kentlere göç ettirildi. 30 yılın ardından 2013-2015 yıllarındaki “diyalog” sürecinde ilk kez köylerini ziyaret eden yurttaşlar, bağ ve bahçelerini onarmaya başladı. 2015 yılında yeniden çatışmalı sürecin yeniden başlamasıyla köylerine giremeyen köy halkı, 2023 yılında yeniden köylerine gelmeye başladı ve köy yollarını kendi imkanlarıyla onardı. 
 
AĞAÇ KIYIMINA ‘CUMA’ MOLASI 
 
Herbûl'dan köy yakınlarına kadar olan yol boyunca iki yıldır kesilen ağaçların toprak altında kalan kütükleriyle karşılaşmak mümkün. Cilbiya ve Biliga'ya 30 kilometre uzaktan olan Qileban'ın Segirke (Şenoba) beldesinden gelen korucular haftanın 6 günü ağaç kesimi yapıyor. Cuma günü ağaç kesimine ara verilen alana korucular asker gözetiminde giriyor. Geniş bir alanın yol kenarında öbek öbek ağaç yığınları peyde pey taşınmayı bekliyor. 6 farklı ekipten oluşan korucular, 2 eksvator ile yol açarken, kestikleri ağaçları günlük 12 traktör ile Besta'da bulunan ağaçları toplama alanına taşıyor. Her traktör günde 3 sefer yapıyor. Her seferde ise 7-8 ton ağaç taşınıyor. Günde ortalama 270 ton ağaç taşınırken, yurttaşların kendi imkanlarıyla onardığı yol yoğun traktör geçişi nedeniyle tahrip olmuş durumda. Bir ton odun 5 bin TL'ye satılıyor. Toplama alanında biriktirilen ağaçlar kamyonlarla Riha ve Dîlok'ta bulunan odun pazarların taşınıyor.  2 traktör ile başlatılan ağaç kesimi bugün 12 traktör ile sürdürülüyor. 
 
PATLAMAMIŞ MÜHİMMAT 
 
Orman kıyımının yapıldığı alanda elektrikli testere sesleri yükselirken, alanda patlamamış obüs mühimmatları tehlike saçıyor. Alana ilk varıldığında patlamamış bir obüs mermisiyle karşılaşıyoruz. Bölgedeki korucular sadece orman kıyımı yapmıyor ayrıca dağ keçisi başta olmak üzere ayı, tilki ve domuz gibi yabani hayvanları da avlıyor. Köy halkı, son yıllarda korucular yüzünden dağ keçilerinin bölgede kalmadığını belirtiyor. 
 
DUYARLILIK ÇAĞRISI
 
Köyleri yakıldıktan sonra Silopya merkeze taşınmak zorunda kalan Sadık Değer (66), “Bu köy yüz yıllar önce kuruldu ve burada yüz yıllarca yaşam vardı. 1993’te devletin korucu olma baskıları karşısında köyden çıkmak zorunda kaldık. Köy camisi dahi top atışlarına tutuldu ve yıkıldı. Dört bir yana dağıldık. Büyük perişanlık yaşadık. 2013’te barış süreci ile birlikte 2 yıl gelip gittik. 30 yıl sonra büyük bir harabeyle karşılaştık. 2015’ten sonra yine girişler engellendi, son iki yıldır gelip gidiyoruz. Segirke korucuları iki yıldır köyümüzde ağaçlarımızı kesiyorlar. Yanı sıra hayvanları da avlıyorlar. Hangi vicdan bunu kabul eder? Bağ ve bahçelerimizi toz içinde bıraktılar. Tepki gösterince tehdit ettiler. Tapulu arazilerimizde istedikleri gibi davranıyorlar. Kabul etmiyoruz. Ağaçları kesmelerine de göz yumuluyor, bağ bahçelerimizi harabeye çevirmelerine izin veriliyor. Bu bize bir hakarettir. Biran önce yetkililer buna dur demelidir. Doğamızı talan ettiler. Sular kurdu. Ağaçların ruhu sudur, ağaç olmayınca su da olmaz. Şirnex Barosu başta olmak üzere bütün doğayı savunan kurumlardan ricamız bu talana gözlerini kapatmasınlar. Artık yeter. Doğamız talan edilmesin."
 
MA / Emrullah Acar