Osmaniye Cezaevi'nde tutukluların tedavi hakkı engelleniyor 2020-07-25 09:17:53   OSMANİYE - Çukurova TUHAY-DER ve İHD Adana Şubesi Cezaevi Komisyonu, Osmaniye 1 ve 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevleri'nde yaşanan hak ihlallerini raporlaştırarak, tutukluların sağlık ve tedavi haklarının engellendiğini paylaştı.    Osmaniye 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi'nde kalan Nusaybin Davası’nda yargılanan Mehmet Faruk Engin, Baver Başar ve İbrahim Halil Karataş ile Akar İkbal'in tedavileri yapılmadığından kaynaklı 20 gündür açlık grevinde. Çukurova Tutuklu ve Hükümlü Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ne (Çukurova TUHAY-DER) ve İHD Adana Şubesi Cezaevi Komisyonu, 18 Temmuz'da Osmaniye 1 ve 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevleri'nde yaşanan hak ihlallerini raporlaştırdı.    'HERKESE AYNI İLAÇ'   Gardiyanlar arasında maske gibi korucu önlemlerin takmadığı gözlemlenen raporda, M.Ş.A. adlı tutukluyla yapılan görüşmeye yer verilirdi. M.Ş.A.’nın, mide sıkıntısı yaşadığını, revir doktoru Fatih Toz'a defalarca rahatsızlığını anlattığını ancak kendisine bir teşhiş koymayıp, hastaneye sevk etmediğini paylaştı. Ne olursa olsun revir doktoru Fatih Toz'un herkese aynı ilacı verdiğine dikkati çeken M.Ş.A., Toz'un bu tutumundan ötürü tedavi ve sağlık haklarının ellerinden alındığını aktardı. M.Ş.A., "Cezaevi doktorunun bu tutumundan dolayı birçok mahpusun hastalığı tedavi edilmediği için artık daha da ilerlemiş, kronikleşmiş bir hale gelmiştir" diye belirtti.   ‘GAZETE VERİLMİYOR'   Yaklaşık bir buçuk aydır banyo için sabunu verilmediğini aktaran M.Ş.A., sosyal faaliyetlerden yararlanamadıklarını, kendilerine Yeni Yaşam Gazetesi'nin "içeriğinde örgütsel yayınlar ve görseller yer alıyor, bu sebeple kurum güvenliği tehlikeye giriyor" denilerek verilmediğini paylaştı.   Görüşme yapılan M.A. adlı tutuklu, Akar İkbal, Özgür Azat İnci ve Abdullah Topaloğlu isimli tutukluların sağlık durumlarının ağır olmasına rağmen hastaneye sevk edilmediğini ifade etti. M.A., "Bu konuda defalarca dilekçe yazılmasına rağmen olumlu bir dönüş alamamaktayız. Bu hapishanenin en büyük sorunu revir doktoru Fatih Toz’dur.  Irkçı ve faşizanca tutum ve davranışları vardır. Herkese hastalığı ne olursa olsun aynı ilacı verip göndermektedir. Karşı çıktığımızda da 'Gidin kime şikayet ederseniz edin' şeklinde cevaplar almaktayız. Burada bir yıl içerisinde 5 defa hücre cezası alanlar denetimli serbestlikten faydalanmaya hakları olmasına rağmen bırakılmamaktadırlar. Bu sebeple de keyfi bir şekilde disiplin cezaları verilmektedir. Cezası bitenler cezaevi gözlem kurulu kararıyla bir yıl daha bekletilmektedirler. Ayakta sayım uygulamasına karşı çıktığımız için artık bu uygulamaya son verilmiştir" diye belirtti.   '3 YILDIR HASTANEYE GİTMEDİM'   Görüşme yapılan M.F.E. adlı tutuklu da 4 yıldır Osmaniye 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi'nde olduğunu, ayağında şarapnel parçası bulunduğunu aktararak, "İlk yakalandığımda önce 5 gün gözaltında tutuldum. Sonra tutuklandım ve tutuklandığım gün Nusaybin Devlet Hastanesine götürüldüm. Hastanede ise tedavi edilmeden yalnızca dikiş atılarak Mardin Cezaevine gönderildim. 2 ila 3 gün sonra da Osmaniye’ye getirildim. Buraya geldiğimde 2 ila 3 defa Osmaniye Devlet Hastanesine götürüldüm ancak burada da tedavi olamadım. Yalnızca ağrı kesici verip gönderdiler. Mayıs 2017 tarihinden beri hiç hastaneye gitmedim. Revir doktoruna birkaç kez çıktım. O da yaralı ayağıma hiç bakmadan yalnızca ağrı kesici verip geri gönderdi. Hastaneye sevk istediğimde de revir doktoru Fatih Toz, 'Devletin aracını ve hizmetini senin hizmetine veremem, değmezsin’ şeklinde karşılık verdi. Ayağımın alt kısmını hiç hissetmiyorum. 10 ila 15 gün önce de nefes darlığı çektim. Defalarca durumuma ilişkin Cezaevi Savcılığına, Adalet Bakanlığına dilekçe yazdım ancak hiçbir cevap alamadım" diye konuştu.    ‘HAMAM BÖCEKLERİ VE KIRKAYAKLAR GEZİYOR'   Görüşme yapılan B.C. adlı tutuklu, Akar İkbal isimli tutuklunun 4 buçuk yıldır tutuklu olup, kolundan yaralı olmasına rağmen tedavi edilmediğini, yine Mehmet Faruk Engin'in ayağından yaralı olup aynı zamanda KOAH hastası olmasına rağmen tedavi edilmediğini paylaştı. B.C., "Diğer yandan Abdulkadir Baybars yaklaşık 3 yıldır tek kişilik hücrede tutulmaktadır" diye belirtti. Görüşme yapılan M.P. adlı tutuklu, gardiyanların halen maske atmadığını, gardiyanların koğuşta dezenfektan işlemi yaparken sadece lavabo önünü temizleyip gittiğini ve koğuşta hamamböcekleri ve kırkayakların dolaştığını paylaştı. B.C., şöyle devam etti: "Yiyecek, çamaşır suyu, el sabunu gibi kendi imkanlarımızla alıyoruz ancak fiyatı çok pahalı. Yine yemekler özensizce ve az miktarda gelmektedir.  Bazen yemeklerin içinden çamur, lastik gibi yabancı maddeler de çıkmaktadır. Telefon görüşmelerinde yaşanan bu olumsuz durumları ailemize aktardığımız zaman ise kurumu kötülediğimiz gerekçesiyle telefonlarımız kesilmektedir. Özgür Azat İnci şizofren hastasıdır. İlacı değiştirildiği için 7 ila 8 aydır sorun yaşamaktadır. Halüsinasyonlar görmektedir. En son bir ay önce hastaneye götürüldü. Uzun süreden beri cezaevindedir. Geceleri kendisine zarar vermesin diye başında nöbet tutmaktayız."    'EN UFAK TARTIŞMADA DİSİPLİN CEZASI'   Osmaniye 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi'nde Ü.K. adlı kadın tutukluyla yapılan görüşmede ise cezaevinin kadın değil, erkek cezaevi olduğunu, günde 2 kez havalandırmada ayakta sayım verdiklerini, kendilerine sadece Cumhuriyet Gazetesi'nin verildiğini kaydetti. Ü.K.’nin anlatımları şöyle: "Mektuplarımız gelmiyor. Gönderdiğimiz mektupların akıbetinden de çoğu zaman haberdar olamıyoruz. Ayrıca iç postaya da izin verilmiyor. Yine ailelerden çok uzak yerlerde olduğumuz için ailelerimiz her zaman ziyarete gelemiyorlar. Geldikleri zaman yanlarında getirdikleri giysilerde giysi kotasının çok fazla az ve sınırlı olmasından dolayı alınmamaktadır. Bu da mağduriyetimize sebep olmaktadır. En küçük tartışmada dahi derhal tutanak tutuluyor ve hakkımızda disiplin cezası verme maksadıyla soruşturmalar başlatılıyor. Örneğin; geçenlerde telefon görüşüne giderken üstümü sert bir şekilde aradılar ve canım yandı. Buna karşı uyarıda bulundum diye derhal hakkımda bunun için bile tutanak tutuldu. Diyalog ortamı hemen hemen hiç yok."