Alex Kalk: İktidarın amacı ittihatçı projeyi gerçekleştirmek 2020-10-03 09:02:06 İSTANBUL – Ermenistan ile Azerbaycan savaşına Türkiye’nin dahil olmasını değerlendiren Nor Zartonk üyesi Alex Kalk, iktidarın amacının bir yandan ittihatçıların tamamlayamadığı Orta Asya’ya açılım projesini gerçekleştirmek öte taraftan içte yaşadığı sıkışmışlığı şiddet yoluyla aşmak olduğunu söyledi. Ermenistan ile Azerbaycan arasında 27 Eylül’de başlayan çatışmalar şiddetlenerek devam ediyor. Karabağ sorununu tarihsel süreçleriyle anlatan Nor Zartonk üyesi Alex Kalk, AKP’nin ittihatçıların tamamlayamadığı Orta Asya’ya açılım projesini hayata geçirmek ve yaşanan ekonomik ve politik sıkışmışlığı Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz’den sonra Ermenistan’a saldırarak şiddetle aşmaya çalıştığını ifade etti.   KARABAĞ’IN AZERBAYCAN’A BAĞLANIŞI   Çarlık Rusya’nın dağılıp Sovyet Rusya’nın kurulduğu ara dönemde Karabağ’da Ermeni yerel halkın oluşturmuş olduğu kongreler olduğunu ifade eden Kalk, bölgenin nüfus yoğunluğunun Ermenilerden oluştuğunu söyledi. Karabağ ve Nahçivan’ın Ermenistan’a bağlı özerk bölgeler olarak tanınması beklenirken Sovyetlerin çeşitli pragmatist ve o günün siyasi konjonktürünün getirdiği sebeplerle bu bölgeleri Azerbaycan’a bağladığına değinen Kalk,  Karabağ’ın Sovyet yönetimi boyunca Sovyet Anayasasına göre “ulusların kendi kaderini tayin hakkı” çerçevesinde özerklikten bağımsızlığa geçmek için çeşitli demokratik girişimlerde bulunduğunu ancak siyasi ve stratejik hesaplarla ötelenerek bugüne kadar geldiğini söyledi.   AZERBAYCAN SAVAŞI KAYBETTİ   Kalk, Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte bu sorunun tekrar baş gösterdiğini hatırlatarak, 1991 yılında yapılan halk oylamasında halkın yüzde 99’unun bağımsızlık kararına evet dediğini dile getirdi. Kalk, bunun üzerine Azerbaycan’ın askeri müdahalede bulunduğunu ancak Ermenistan’ın Karabağ halkıyla birlikte savaşı kazandığını ve böylece Karabağ’ın Ermenistan kontrolüne geçtiğini belirtti. O zamandan beri aslında savaşın bitmediğini sadece bir ateşkes anlaşması olduğunu belirten Kalk, şu an yaşanan savaşın o dönemden beri gerçekleşen en büyük savaş olduğunu vurguladı.    TÜRKİYE’NİN DESTEĞİ DENGEYİ BOZDU   Türkiye’nin desteğinin iki ülke arasındaki dengeyi bozduğunu sözlerine ekleyen Kalk, şöyle devam etti: “Azerbaycan nüfus olarak Ermenistan’ın 3 katı kadar büyük. Ekonomik olarak da doğal gaz, petrol gibi çok ciddi gelirleri var. Bunları da çok uzun süredir halkın refahı yerine silah alımına yatırıyor. Bundan dolayı da arada çok ciddi bir güç dengesizliği var. Türkiye’nin desteği bu teraziyi daha da bozuyor. Bu destek sadece silah ya da eğitim boyutunda değil Suriye’deki ve Libya’daki cihatçıların transferiyle doğrudan bir müdahale haline gelmiş durumda. Hava kuvvetleri meselesinde de İHA ve SİHA gibi araçların kullanımı dengeyi bozan bir diğer etken.”   İTTİHATÇILARIN DEVAMI   Kafkasya’da halklar arasındaki dostluğun ve kardeşliğin bozulmasında Osmanlı’nın çok büyük bir rolü olduğunun altını çizen Kalk, Türkiye’nin bölgeye ilişkin eskiye dayanan önemli çıkarları olduğuna işaret etti. Türkiye’nin de fırsat buldukça Osmanlı’nın rolünü üstlenmeye çalıştığını dile getiren Kalk, şunları dile getirdi: “Özellikle Çarlık Rusya’nın yıkıldığı ve Sovyetlerin kurulduğu aradaki boşluk döneminde Enver Paşa ve İttihatçıların Kafkas ordusu Turancılık fikirleriyle Bakü’ye doğru hamleler yapmışlardı. O yaptıkları hamlelerin sonuçları bugün devam ediyor. O zaman Nahçivan, Karabağ ve Bakü üzerinden Orta Asya’ya doğru açılım yapılmak istenmişti. Oradaki nüfus dengelerini de altüst edecek, Ermenileri de bir şekilde etnik temizliğe uğratacak şekilde, 1915 Ermeni soykırımının devamı niteliğinde bir hamleydi. O hamle Sovyetlerin gelmesi ve başka bazı sebeplerle yarım kaldı. Tam olarak istenilen sonuç alınamadı. Bugün her fırsatta yapmaya çalıştıkları şey o koridoru tekrar açmak. Bu açıdan Azerbaycan’ı sürekli savaşa teşvik eden tavırları var. Yeri geldi el altından yeri geldi bugün olduğu gibi açıktan desteklediler.”    AMAÇ PAŞİNYAN’I HİZAYA GETİRMEK YA DA…   Kalk, Rusya’nın da 200 yıldır hakim olduğu bölgede kendine bir abi rolü biçtiğini ve hiçbir ülkenin diğerine tam olarak galip gelmesini istemediğini kaydederek, herkesi kendisine muhtaç bırakarak etkisini sürdürmeye çalıştığına ifade etti. Rusya’nın dengeleri koruması konusunda da Kalk, şunları dedi: “Paşinyan iktidara geldi ve daha liberal politikalar uygulamaya başladı ve batıya daha yakın bir çizgi sergiliyor. Her ne kadar Rusya’yı oyunun dışında bırakmasa da batıyla da iyi ilişkiler geliştirmeye çalışıyor. Ortaya atılan fikirlerden biri Rusya’nın Paşinyan’ı hizaya yani kendi siyasi çizgisine getirmeye çalıştığı, o da olmazsa onu devirmeye ve yerine kendine daha yakın, belki de kendine tamamen biat etmiş siyasetçileri getirmek istemesi.”    RASTGELE SEÇİLMİŞ BİR DÖNEM DEĞİL   Savaşın her geçen gün şiddetlenmesine rağmen uluslararası güçlerin doğrudan müdahil olmadığına ve kınama açıklamalarıyla yetindiklerine vurgu yapan Kalk, “Şu anda konjonktür de böyle. Hem pandemi süreci olsun hem Amerika’daki seçimler olsun birçok sebepten dolayı böyle bir durum var. Azerbaycan ve Türkiye’nin de bundan faydalandığını görüyoruz. Rastgele seçilmiş bir dönem olmadığı belli. Zaten herkesin belli iç meseleleri var.  Fırsat bu fırsat deyip müdahale edildiği anlaşılıyor” diye belirtti.   ‘CİHATÇI GÜÇLERLE CİDDİ SUÇLAR İŞLENDİ’   Türkiye’nin Suriye ve Libya’dan paramiliter güçleri savaşmak üzere Azerbaycan’a transfer etmesini ilişkin de konuşan Kalk, şöyle dedi: “Oysaki çok ciddi suçlar var. Bu durum yavaş yavaş dünya basınında da yer almaya başladı. Kanıtları da ortaya çıkmaya başladı. Bu mesele uluslararası kamuoyunun dikkatini daha çok çekecek. Çünkü Türkiye cihatçı çeteleri dünyanın herhangi bir yerine istediği gibi transfer edebilen bir görüntü çiziyor. Suriye’den alıyor Libya’ya taşıyor. Libya’dan alıyor Kafkaslara taşıyor. Yarın nereye götüreceğini kimse kestiremez. Çünkü küresel bir sorun da teşkil ediyor bu durum. Dolayısıyla uluslararası arenada bu durumun etkileri olacaktır.”    SAVAŞIN BİR NEDENİ DE İKTİDARIN SIKIŞMIŞLIĞI   Kalk, Türkiye’de iktidara yakın basında PKK’lilerin savaşmak üzere Ermenistan’a götürüldüğü iddialarının ise dezenformasyon olduğunu ve buna ilişkin herhangi bir kanıtın olmadığını vurguladı. Bu iddiaların tamamen iç siyasete dönük olduğunu dile getiren Kalk, devamla şunları söyledi: “Bu savaşın çıkmasının nedenlerinden biri de Türkiye’nin ekonomik ve politik olarak yaşadığı sıkışmışlık. Ekonomi ve politikanın ne kadar kötü bir durumda olduğunu, iktidarın ne kadar sıkıştığı ve artık kımıldayacak hale gelemediğini görüyoruz.  Ve her zaman bu sıkışmışlıklardan çıkışı şiddetle aradığını, daha önce Rojava’ya, Suriye’ye yaptığı operasyonlarla, sonrasında ise Mavi Vatan tezleriyle, Libya ve Doğu Akdeniz’e yaptığı hamlelerle görüyoruz. Aynı şekilde iç siyasette HDP’ye de yönelik bir taarruz var. Zaten bütün belediyelere kayyım atandı. Siyasetçiler tutsak. Selahattin Demirtaş’tan MYK, PM üyelerine, il ve ilçe örgütlerine kadar bir saldırı olduğunu görüyoruz. Burada da şiddet yoluyla muhalefeti bastırma ve kitleleri hamaset yoluyla, milliyetçilikle, ırkçılıkla bir şekilde tekrar kendi içinde toplama çabası var. Ne yazık ki HDP dışındaki muhalefet de buna çanak tutuyor. Onlar da bu hamaset rüzgarının peşine takılmış durumdalar. Onlar da bunu alkışlıyorlar. Gerçekten üzücü bir durum. Savaşın bu defa bu kadar uzun sürmesinin, Türkiye’nin bu kadar yüksek perdeden bunu desteklemesinin bir sebebi de iç siyaset.”   AZERBAYCAN SIKIŞTIĞI İÇİN ŞİDDETE SARILDI   Aynı şekilde Azerbaycan’da da babadan oğula geçen bir diktatörlüğün hüküm sürdüğünü, halkın yoksulluk içinde yaşadığını belirten Kalk,  şunları ifade etti: “Orada geçtiğimiz aylarda basına yansıyan içinde Türkiye’nin ve Aliyev’in de olduğu uluslararası kara para aklama şebekesi ifşa oldu. Bir sürü yolsuzluk ortaya çıktı. Bunlar ortaya çıktıkça insanları kontrol edebilmek, iktidarda kalabilmek ve baskı düzeni sürdürebilmek için sarılabilecekleri tek şey savaş ve şiddet. Bunun da halklara verebileceği hiçbir şey yok. Sadece kan, fakirlik, gözyaşı.”    ‘ERMENİLER SİNDİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR’   Hem iktidara yakın medyada hem de sosyal medyada Ermenilere yönelik nefret söyleminde ciddi artış olduğuna dikkati çeken Kalk, “80 milyonluk bir ülkenin içinde 50 bin kalmış. Düşman olarak, hain olarak tanıtılıp hedef gösteriliyorlar. Bu ayrımcı nefret dili ne yazık ki toplumları zehirliyor ve insanlar bu hamasetle çok kolay mobilize olabiliyorlar. Tarihte örneklerini çok gördük. 6, 7 Eylül olaylarından Sivas Katliamına, Maraş Katliamına kadar bir sürü insanın bu şekilde mobilize edildiğini tarihsel olaylardan biliyoruz. Çok tehlikeli. Siz bir şekilde bu canavarı yarattığınız zaman bir süre sonra kontrol etmek çok da mümkün olmuyor. Bir toplum daha da sindirilmeye, daha da susturulmaya çalışılıyor. Umarım daha kötüye gitmez” diye konuştu.   BARIŞIN SESİ YÜKSELTİLMELİ   Savaşı destekleyenleri, savaştan çıkar bekleyenleri, silah tüccarlarını kınadığını dile getiren Kalk, sözlerini şöyle tamamladı: “Bizlerin, muhalif olanların, demokrat ve devrimcilerin barıştan yana seslerinin daha yüksek çıkması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’nin bu savaş politikalarına, bütün dünyaya ihraç ettiği bu savaş politikalarına, savaş diline artık dur dememiz gerektiğini düşünüyorum. Daha yüksek bir sesle haykırmalıyız. Savaşa hayır demeliyiz. Ve barışın sesini yükseltmeliyiz.”    MA / İdris Sayılğan