Gulmehemedi: Kürtler teslimiyet politikalarına karşı kolberlik yapıyor 2020-10-07 09:09:49 İSTANBUL – İran’da derinleşen ekonomik krizle birlikte Kürtlere yönelik baskıların da arttığına dikkati çeken Kürt gazeteci Hiwa Gulmehemedi, Kürtlerin rejimin “açlık ve terbiye ile teslim alma” politikalarına karşı canları pahasına kolberlik yaptıklarını söyledi.    İran ekonomisi, ABD’nin yıllardır sürdürdüğü ambargodan kaynaklı her geçen gün daha da kötüye gidiyor. İran para birimi Tümen’in gittikçe Dolar karşısındaki değerini yitirmesi ülkedeki yurttaşların da yaşama koşullarını olumsuz etkiliyor. Bu durum en çok da Kürt bölgelerinde kendisini gösteriyor. Aynı zamanda İran rejiminin baskılarıyla karşı karşıya olan Kürtler, canları pahasına kolberlik (sınır ticareti yapanlara verilen ad) yaparak yaşamlarını idame etmeye çalışıyor. Evlerine ekmek götürmek için her gün 40-50 kiloluk yüklerle sınır hattında geçen kolberler, bu sırada ya İran rejiminin ya da Türkiye’deki askerlerin hedefi oluyor.    İranlı Kürt gazeteci Hiwa Gulmehemedi, rejimin Kürtlere yönelik ekonomik, askeri, siyasi ve kültürel baskılarını değerlendirdi ve buna karşı tek kurtuluşun Kürtler arası birlik olduğunu vurguladı.    KRİZİN NEDENLERİ   Özellikle son 10 yıl içerisinde ülke ekonomisinin daha da kötüye gittiğine dikkati çeken Gulmehemedi, hayat pahalılığının her geçen gün arttığını söyledi. Gulmehemedi, “Bir yurttaşın daha önce bin Tümen’e aldığı şey şimdi 30 bin Tümen’e denk geliyor. Her geçen gün fiyatlar artıyor, buna karşın kazanç düşüyor ve işsizlik oranı da artıyor. Günlük ihtiyaçlarını karşılayamayan çok sayıda aile var” dedi.    Ekonomik krizin aşılmamasında ülke yönetiminin herhangi bir politikasının bulunmamasının da önemli bir payı olduğuna dikkati çeken Gulmehemedi, “Ekonomi ve diplomasi birbirine paralel bir durum. Diplomasi bozulduğunda ekonomi de bozulur. İran birçok devlet için sorun kaynağı. Çevresindeki ülkelerde sürekli sorunlar yaratıyor. Bunca ekonomik soruna rağmen silahlanmaya ve nükleer çalışmalara ağırlık veriyor. Irak’ta, Suriye’de, Lübnan’da ve farklı ülkelerde işgaller gerçekleştiriyor ve savaşlar yaratıyor. Kendi içinde bir barış sağlamış değil. Her gün tutuklamalar ile zindanları dolduruyor, idamlar gerçekleştiriyor. Toplumu ve taleplerini önemsemiyor. Yalnızca kendine bağlı kesimlere önem ağırlık veriyor. Durum böyle olunca sorunlar da giderek ağırlaşıyor” değerlendirmesinde bulundu.    KÜRTLERE YAKLAŞIM    İran’ın Kürtlerin yaşadığı bölgelere ise “savaş merkezi” gibi yaklaştığını söyleyen Gulmehemedi, “Şu an Kürdistan’da askeri bir durum hakim. 2 bin 500’den fazla karakol mevcut. İtlaat denilen istihbarat örgütlenmesi yoğun faaliyetler içerisinde. Binlerce üyeleri var. Besic denilen silahlı, gizli gruplar var. Hükümet ihtiyaç duyduğunda onları aktifleştiriyor. Yine, Sipayi Pastaran güçleri var. Kürt halkına düşman gözüyle bakılıyor. Böyle olunca güvenlik sorunu büyüyor. Güvenlik kötü olunca ekonomi de  kötü gidiyor. Kürt halkı bu politikalardan dolayı çok zorluk yaşıyor. Rejim Rojhilat’a ekonomik yatırımlar gerçekleştirmiyor” diye konuştu.    ‘TESLİMİYETE’ KARŞI KOLBERLİK     Gulmehemedi, baskı politikalarıyla Kürtlerin kontrol altına alınmaya çalışıldığını ve Kürt bölgelerinde işsizliğin devasa boyuta ulaştığına dikkati çekti. Kriz ve işsizlik nedeniyle insanların sınır ticaretine yöneldiğini kaydeden Gulmehemedi, “Kolberlik sürekli gündeme geliyor. Kolberlik bir iş değildir, bir meslek değildir. Kürtler açlıkla terbiye edilerek kontrol altına alınmaya çalışılıyor. Buna karşı sistemin tesiri altında kalmamak ve dayatılanları kabul etmemek için kolberlik yapıyorlar. Son dönemlerde kolberliğin çok yaygınlaştığına tanık oluyoruz. Kolberler arasında artık kadınlar, gençler, öğrenciler, çocuklar, üniversite öğrencileri, müzisyenler, sanatçılar var. Kolberlerin getirdikleri şeyler öyle yasaklı ürünler de değil. Çarşı pazarda satılan şeyler. Rejim ise sürekli kolberleri katlediyor. Kolberlik olmayınca tümden aç ve muhtaç kalacaklar ve sistemin etkisi altına girecekler. Rejimin hesabı bu ve bu yüzden sınırda sürekli katliamlar yapıyor” şeklinde konuştu.    KİMLİK ARAYIŞI ÖN PLANDA   Ülkedeki Kürtlerin her geçen gün baskılara rağmen politikleştiğine vurgu yapan Gulmehemedi, “Örgütlülük durumu çok farklılaştı. Önceden Başûr (Federe Kürdistan Bölgesi) sınırlarında Kamyaran, Kirmanşan, Merivan, Civanro ve İlam gibi yerlerde Kürtlük çok zayıftı. Buralarda çoğunlukla Şii’dirler. Sisteme mezhepsel bağlılık vardı. Artık durum değişti. Halktaki kimlik arayışı mezhepten daha ön plana çıktı. İnsanlar Kürtlüklerine sahip çıkıyor. Sürekli de eylemsellik içerişinde olduklarını görüyoruz” dedi.    ÇÖZÜM: BİRLİK    Halkın özgürlük için her türlü bedeli ödemeye hazır olduğunu, ancak sorunun Kürt siyasi partilerinin birlikten yoksun, dağınık ve parçalı mücadeleleri olduğu kaydeden Gulmehemedi, şunları söyledi: “İran Kürdistan Demokrat Partisi 2’ye bölündü. Komala 5’e bölündü, Xebat 2 parçaya bölündü,  Devrimci Birliği 2’ye bölündü. Bunların halktaki etkileri ise kötü oldu. Halkı dağıttı. Şu ana kadar sürekli örgütlenen ve ilerleyen bir tek PJAK var. Diğer partiler gerilediler. Kendilerini Başur Kürdistan’da konumlandırdılar. Buranın hükümetinin etkisindeler. En büyük sorun partiler arasında birliğin olmaması ve ortak çalışmaların yürütülmemesidir. Halk hazırdır yeter ki siyasi partiler bir araya gelsin.”    3 DAKİKADA İDAM CEZASI   Kürt siyasi tutukluların idam edilmesine de değinen Gulmehemedi, “İdam İran’ın her tarafında gerçekleşiyor. Ancak Rojhılat’ta siyasi idamlar çok fazla. Diğer yerlerde adli meseleler için uygulanırken, Rojhilat Kürdistan’ında yoğunluklu olarak siyasi idamlar gerçekleşiyor. Kürtler politik oldukları için bu durum yaşanıyor. Rojhilat’ta tutuklanan bir Kürt, birçok zaman araştırma bile yapılmadan idam cezasına çarptırılır. Çünkü hak ve özgürlüklerini istiyorlar. Ferzat Kemanger mahkemeye çıkarıldığında 3 dakikada idam hükmü kesildi. Savunmasını dinlemediler bile. Böylesi çok sayıda örnek var” ifadelerini kullandı.    TUTUKLU KADINLARA ÖZEL POLİTİKA   Gumehemedi, İran’ın tutukladığı Kürtleri ulusal güvenliği için tehlike olarak gördüğünün altını çizerek, şöyle devam etti: “3 kişilik koğuşlarda 30 kişi bulunuyor. Zindanlar kapasitelerinin çok üzerinde dolu. Bu bile insan hakları ihlalidir. Zindanlarda yaşam şartları çok kötü. Kadınlara ise ayrı bir tepki var. Erkekler de tutuklandıklarında kötü muamelelere maruz kalıyorlar ama kadınlar tutuklandığında çok kötü uygulamalara maruz kalıyor. Sürekli farklı cezaevlerine sürgün ediyorlar. Her gün tehdit ediyorlar.”   MA / İdris Sayılğan