Akdeniz: Medyanın dili göçmen nefretini büyütüyor 2020-10-08 09:06:42 İSTANBUL - Ana akım medyanın kullandığı dilin göçmenlere karşı şiddet olaylarını arttırdığını ifade eden Evrensel Gazetesi yazarı Ercüment Akdeniz, “Mültecilerle ilgili uluslararası gazetecilik normlarından çok uzak bir medya dili var” dedi.  Suriyeli göçmenlere karşı gelişen nefret dili, son zamanlarda fiziki şiddetin de dozunu arttırıyor. Özellikle İyi Partili Ümit Özdağ’ın Suriyelileri hedef alan sözlerinden sonra neredeyse her gün bir şiddet vakası yaşanıyor. Samsun’da 14 Eylül’de 20 kişilik bir grubun ırkçı saldırısına uğrayan Suriyeli Eymenh Hammamı isimli bir çocuk yaşamını yitirirken, yaşanan saldırılara karşı yapılan şikayetler de genel olarak dikkate alınmıyor. Göçmenlere karşı şiddetin bu kadar tırmanmasında medyanın rolü ise çok büyük. Evrensel Gazetesi yazarı Ercüment Akdeniz, Suriyeli göçmenlere karşı artan şiddet olaylarında medyanın rolünü yorumladı.    ÇOCUKLAR ARASINDA KUTUPLAŞMA   Ekonomik sıkıntıların sınıfsal nedenini göremeyen insanların ırkçılıktan beslendiğini ifade eden Akdeniz, bunun halklar arasında çatışma ortamı doğurduğunu belirtti. Suriye’de yaşanan göçün 10’uncu senesine girdiğini aktaran Akdeniz, “Bu geçen 10 yılda büyükler arasındaki husumeti geçtik, şimdi çocuklar arasında bir kutuplaşma var. Toplumda büyük bir çatışma dinamiği birikmiş durumda. Esas tehlikeli olan şey budur. Samsun’a, Kırıkhan’a bakıyorsunuz öldürme şüphesiyle yakalananlar çocuk. Bu Türkiye’nin yakın geleceği açısından en büyük tehlikelerden birisi. Biz olayın bu yanını görmeliyiz” dedi.    SUÇLU ALGISI    Göçmenlerin medyada “kaçak” olarak anıldığını ifade eden Akdeniz, “İnsanlar savaştan kaçıp, can güvenliği için bir yere sığınıyorlarsa, bu insanlara kaçak demek ne kadar doğru. Kaçak dediğiniz zaman bu algı bilinçaltında kaçaklara karşı güvenlik sorununu getiriyor. Öyle olunca da o zaman mülteciler öcü, toplumun korkması gereken bir kitle olarak algılanıyor. Oysaki esas korumaya ihtiyacı olan onlar. Çünkü vatandaş bile değiller, birçok haktan mustaripler” diye belirtti.    MEDYANIN KÖTÜ SINAVI   Göçmenlerin ikinci olarak da “yakalandı” diye haberlere konu olduğunu vurgulayan Akdeniz, bu ifadenin toplumun genelinde göçmenler için suçlu algısı yarattığını söyledi. Bu dilin toplumun büyük kesiminde önyargı yarattığının altını çizen Akdeniz, en önemlisinin de özellikle işsizlik sorununda medyanın gerçek nedenlere yer vermemesi olduğuna dikkat çekti. Özellikle İyi Parti’nin iktidarı eleştirirken, bir yandan da Suriyelileri hedef gösterdiğini hatırlatan Akdeniz, “Bunda aslında hükümete bir şey diyememenin de korkaklığı var. O zaman da ‘evet ekonomik olarak kötü durumdayız çünkü Suriyeliler geldi’ fikri toplumda oluşuyor. O zaman çatışmalar başlıyor. Dolayısıyla medyanın bu konuda çok kötü bir sınav verdiğini söyleyebiliriz. Mültecilerle ilgili uluslararası gazetecilik normlarından çok uzak bir medya dili var” ifadelerini kullandı.    GÖÇMEN NEFRETİ BÜYÜYOR   Araştırma şirketlerinin göçmenler hakkında yaptığı araştırmalara da değinen Akdeniz, bunları incelediğinde siyasi parti gözetmeksizin parti tabanlarının Suriyelilere karşı büyük bir öfke duyduğunu dile getirdi. Bu oranın yüzde 50’lere dayandığını belirten Akdeniz, söylem konusunda mülteci düşmanlığının amiral gemisinin İyi Parti ve ona yakın yayın organları olduğunu söyledi. CHP ve ona yakın yayın organlarının ise daha karışık bir tavırda olduğunu ifade eden Akdeniz, “HDP’nin söylemlerine baktığımız da daha evrensel haklara saygılı mültecilerin korunmasını savunan bir çizgide duruyor. Ama buna rağmen neden taban bu kadar öfkeli. Sol, sosyalist, demokrat partilerin de söylemin ötesine geçmesi lazım. Neden mültecilere karşı ırkçı olmamalıyız, işsizlik ve yoksulluğun asıl nedeni nedir bu konuda bir çalışma yapmalı. Yoksa söylem bazında farklı olsanız da tabanınız aynılaşabiliyor. Siyasal açıdan belki partilerine ters düşmüyor ama hayatın günlük akışı içerisinde ne yazık ki o ırkçılıktan çeşitli yönleri ile etkilenebiliyor” şeklinde konuştu.    KULLANILAN DİL ŞİDDETİ ARTTIRIYOR   Özgür basının göçmen hakları konusunda buzkıran gemisi işlevi gördüğünü vurgulayan Akdeniz, medyanın geri kalanının ise iktidar elinde tekelleştiğini söyledi. Medyayı mülteci haberleri konusunda üç kategoriye ayıran Akdeniz, ilkinin iktidar penceresinden bakan havuz medya olduğunu ifade etti. Bunların “mülteciler din kardeşimiz aman onlara saldırı olmasın” mantığıyla yaklaştığını ifade eden Akdeniz, şöyle devam etti: “Tamam güzel görünüyor ama bir adım sonrası yok. Mültecilerin hakları yok. İnsan hakları ile insansa, mültecilerde hakları ile mültecidir. Orada genel bakış, eski Osmanlı kafası ile Suriyeliler bizim tebaamızdır, ülkemizde de misafirlerdir. Misafirlik kurallarına da uymazsan yapacağımızı biliriz. Bu yaklaşımın kendisi de tabanda saldırı dinamiklerini düşürmüyor, arttırıyor.”   ‘NEFRET SUÇU İŞLENİYOR’   İkinci kategoride de sağ ve sol ulusalcı milliyetçi medyanın yer aldığını söyleyen Akdeniz, onlarda da önce Türklerin çıkarlarının geldiğini belirtti. Bunun halklar arasında bir mesafe yarattığının altını çizen Akdeniz, “Bizim vatandaşımıza doğal olan haklar onlara hak olamaz diyorsunuz. Bu da çok yoğun bir biçimde Suriyeliler kavramı ile düşmanlaştırmayı arttırıyor. Aslında nefret suçu işliyorlar. Ama hiçbir yaptırımı yok” dedi.   Üçüncü olarak da özgürlüğü, demokrasiyi savunan medyanın geldiğini dile getiren Akdeniz, onların da iktidar tarafından büyük bir baskı altında tutulduğunu söyledi. Bu medyada da göçmenlerin sadece hak ihlali haberleriyle gündeme geldiğinin altını çizen Akdeniz, meselenin sosyolojik, sınıfsal, kültürel boyutuna inilmesi gerektiğini savundu.    HALKLAR ARASI MESAFE ARTIYOR   Türk, Kürt ve Arap emekçilerinin haberlerde bir araya getirilerek işsizliğin gerçek nedenlerinin tartışılması gerektiğinin altını çizen Akdeniz, böylece aradaki düşmanlığın azalabileceğini söyledi. Tek taraflı yapılan haberlerin toplumu ikna etmediğini de sözlerine ekleyen Akdeniz, şöyle konuştu: “İkinci sorun Türkiye’de göç 10’uncu yılına giriyor. 10 yıldır bir muhasebe yapılmadı. 10 yılda göçmenlerin statüsü ne oldu, durumları ney entegrasyon sorunu, kültürel çatışma dinamikleri bunlar üzerine kapsamlı tartışmalar henüz yapılmış değil. Belki de özgür basının 10’uncu yıla böyle hazırlanması gerekiyor. Mesafe giderek açılıyor ve Suriyeliler kendi gettolarına çekiliyorlar. Bu da çatışma dinamiklerini arttırıyor. Medyanın akademi ile beraber sahadaki haberleri ile beraber buraya yoğunlaşması lazım.”   GÖÇMENLER MEZARA TAŞINIYOR   4 Ekim’de Van’da bir minibüsten 72 göçmenin çıkmasını anımsatan Akdeniz, “Göçün yönü Van’a kaydı. Orada da sınır denetimleri yoğun olduğu için göle kaydı ve insanlar teknelerde boğulmaya başladı. Tekne yüzen tabutluk, otobüsler ise tekerlekli tabutlar haline geldi. Bunlar mültecileri umuda yolculuğa değil mezara taşıyor. Uluslararası toplum ve Türkiye kamuoyu söz konusu Van olunca bu işi görmezden geliyor. Ege’de Akdeniz’de bir tekne batınca bir kamuoyu oluşuyor. Ama Van olunca gerekli ilgi olmuyor” şeklinde konuştu.    MA / Tolga Güney - Mehmet Aslan