DİB heyetinden helikopterden atılanların ailesine ziyaret 2020-10-10 14:08:13   VAN - DİB heyeti, helikopterden atılan köylülerin ailelerini ziyaret etti. DİB üyeleri, devletin olayı kapatma refleksi gösterdiğini, skandalı ortaya çıkaran gazetecilerin tutuklanmasının da bunun bir parçası olduğunu vurguladı.    Van’ın Çatak ilçesi kırsalında operasyona çıkan askerler tarafından 11 Eylül’de gözaltına alındıktan sonra işkenceye uğrayıp helikopterden atılan iki köylüden Servet Turgut kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirmiş, hafızasını yitiren Osman Şiban’ın tedavisine ise evinde devam ediliyor. İşkencenin ajansımız tarafından kamuoyuna duyurulması üzerine oluşan tepkiler karşısında olayla ilgili soruşturma başlatılsa da, failler yerine olayı gündeme taşıyan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Adnan Bilen ve Cemil Uğur ile Jinnews muhabiri Şehriban Abi ve gazeteci Nazan Sala tutuklandı.    Demokrasi İçin Birlik (DİB) Koordinasyon üyelerinden Ayşegül Devecioğlu, Perihan Koca ve Salih Zeki Tombak’tan oluşan heyet, Van’a gelerek Servet Turgut ve Osman Şiban'ın aileleriyle görüştü.    DEVECİOĞLU: DEVLET KAPATMA ÇABASINDA   Bulundukları ziyarete dair ajansımıza konuşan heyet üyelerinden Yazar Ayşegül Devecioğlu, yaşanan bu korkunç olayın üstünün devlet tarafından kapatılmaya çalıştığını söyledi. Devecioğlu, “Yaşanan olayın toplumsallaşmasının önüne geçip, suçluların ceza almaları engellemeye çalışılıyor. Bildiğimiz tipik refleksler. İktidar buna fazlasıyla elveriyor. Her zaman suç işleyenlerin arkasında olduğunu bizzat İçişleri Bakanı; ‘ne yaparsanız yapın arkanızdayım’ diyerek cesaretlendiriyor. Ama o kadar kolay değil. Bu ülkede hala bir anayasa var diyorlarsa ve biz bu ülkenin yurttaşıysak eğer, bu olayın üstünü kapatmakta o kadar kolay olmayacak. Ailenin yanındayız ve bu işin peşini bırakmayacağız” dedi.    Devecioğlu, bu konuda olayı gerçekliğe kavuşturmak için bütün imkanlarıyla Türkiye’deki diğer demokrasi güçlerini harekete geçirerek, mücadele etmekte kararlı olduklarını da vurguladı.    ‘DEVLET HESABINI VERMEK ZORUNDA’   Devecioğlu, “Yani devlet gözaltına alınan iki yurttaşı helikopterden atılması olayının hesabını vermek zorunda. Eğer bu yurttaşlarımızın katilleri bulunacaksa, bu ancak bizim mücadelemiz sonucunda olacak. Bu aile için, adaletin yerine gelmesi için ve hepimiz için mücadele etmek zorundayız. Buraya olayı yaşayan aileye destek olmak için geldik. Çok üzgünüz, aileyi gördük, büyük bir acı ve nesiller boyu sürecek korkunç bir travma yaşıyorlar. Bu tür şeyler yıllarca sürüyor. Normal bir ölüm değil, yani bu insan hastalanıp ölmedi. Önlerinde yaşayacak yıllar varken katledildiler. Bu ülkede barışa ve toplumun bir arada yaşamasına vurulmuş bir darbe.  Bu tür olaylar yaşandıkça toplumda hiçbir zaman huzurun, güven olmayacaktır” ifadelerini kullandı.    ‘HİÇKİMSE GÜVENDE DEĞİL!’   Devecioğlu, olayı haberleriyle kamuoyuna duyuran gazetecilerin tutuklanmasına da tepki gösterdi. Türkiye’de basın özgürlüğünün olmadığını herkes tarafından bilindiğini dile getiren Devecioğlu, şunları söyledi: “Bunu cümle olarak kurmaya bile gerek yok. Tutuklamalar hem basına yönelik baskıların göstergesi hem de toplumun haber alma özgürlüğüne yönelik bir saldırı. Halbuki bütün yurttaşların bunu bilmeye hakkı var. Maalesef devlet bu olayı kapatma refleksi gösteriyor. Davaya gizlilik kararı konularak, avukatların bile dosyaya erişmesi engellendi. Olay kamuoyundan gizlemek amacıyla yapılıyor. Teknolojinin, iletişimin bu kadar geliştiği hala bir anayasası olduğu iddiasında bulunan bir devlette yaşıyorsak, bu olay gizli kalmaz ve bir şekilde açığa çıkacaktır. Biz suçluların cezalandırılmasını istiyoruz. Çünkü bir ülkenin yurttaşı helikopterden atılıyorsa, bu herkesin başına gelir. Yani hiç kimse güvende değildir.”    ‘DEVLET POLİTİKASI’   Türkiye’de 90’lı yıllarda benzer birçok olayın yaşandığını anımsatan DİB heyeti üyelerinden Salih Zeki Tombak, “Bu ülkenin birçok ilinde beyaz Torosların dolaştığı, insanların sokaklarda vurulduğu ve Hizbullahçıların satırlarla insanları katlettiği dönemleri yaşadık. Mevcut iktidar halktan korkan, halka zorbalık eden bir rejimdir. Bu giderek daha da kurumsallaşıyor. Servet Turgut ve Osman Şiban’ın tarlada gözaltına alınıp, işkence edildikten sonra helikopterden atılması devletin politikasıdır. Zannediyorlar ki sıradan insanlara bunu yaparsak, faillerin yargı süreçlerinde yargılanmasını engellersek ve suçluları himaye edersek herkes bizden korkar. İki insana yapılan işkencenin başka bir amacı yok” dedi.    Devletin olayla ilgili yaptığı açıklamaların her zamanki klasik refleksler olduğunu dile getiren Tombak, ailelerin “HDP’ye gitmeyin, giderseniz başınız derde girer” gibi söylemlerle tehdit edildiğini de paylaştı. Tombak, “Onları helikopterden HDP mi attı? Servet Turgut’un kardeşiyle konuştuğumuzda tam bir yurttaşlık tarifi yaparak şunları söyledi; ‘askere gittim, vergi veriyorum, seçimlerde oy kullanıyorum. Bir yurttaş olarak bu devletten hukuk, adalet, özgürlük ve insan gibi yaşamak istiyorum. Bunları bana vermeyeceksen sen niye devletsin? O zaman bu devletin devlet vasfı yok ve bir çete ortaya çıkıyor” diyerek olayın unutulmasına izin vermeyeceklerini kaydetti.   GAZETECİLER TUTUKLANMASI ÇARESİZLİK    Olayı duyuran gazetecilerin tutuklamasının ise devlet nezdinde çaresizlik olduğunu belirten Tombak, şöyle konuştu: “Gazetecilerin bir an önce serbest bırakılmalarını istiyoruz. Gazeteciler gerçekleri ortaya çıkarmaya devam edecek. Biz işimizi yapa yapa bu rejimden kurtulacağız. Yakın vadede bunlar son bulur mu? Son bulması için suçluların suçlarıyla yüzleşmesi lazım. Yani bir süreç olmalı. Şu an Türkiye’de bunların hiçbiri yok. Bütün kurumları yok etti ve asıl olması gereken anlamdan uzaklaştırdı. Ne yargı yargıdır ne de hukuk hukuktur. Topluma karşı hiçbir görevi yerine getirmeyen bir rejim var. Bu rejimi değiştirmemiz lazım. Bunu kahramanlar yapmayacak bunu biz yapacağız. Sıradan sokaktaki bu kötülüklerden mağdur olan insanlar yapacak. Hiçbir toplum böyle bir uğursuzluğu ve çeteleşmeyi kabul etmez.”