Av. Yeter: Öne sürülen gerekçelerle yüzlerce gazeteci tutuklanabilir 2020-10-10 16:59:29   VAN - Helikopter işkencesini kamuoyuna duyuran 4 gazetecinin tutuklanmasıyla gazeteciliğe sınır çizildiğini söyleyen Av. Ekin Yeter, öne sürülen gerekçeler ile ülkedeki yüzlerce gazetecinin tutuklanabileceği uyarısında bulundu.   Van’da iki yurttaşın helikopterden atılmasını kamuoyuna duyurmalarının ardından "devlet aleyhine toplumsal olayları haber yaptıkları” gerekçesiyle “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Adnan Bilen, Cemil Uğur, Jinnews muhabiri Şehriban Abi ve gazeteci Nazan Sala’nın avukatı Ekin Yeter, gazeteciler hakkında açılan soruşturma ve verilen tutuklama kararlarına dair konuştu.   Köylülerin helikopterden atılmasını haberleştirmelerinin ardından MA muhabirlerinin gözaltına alınması ve ajans bürosunun polis tarafından basılmasının birbirinden kopuk meseleler olmadığını belirten Av. Yeter, özellikle yaptıkları haberler sonrası polisin ajans muhabirlerine dönük tavır ve tutumun son günlerde sertleştiğini dile getirdi.   Olayda yaşamını yitiren Servet Turgut’un taziyesinde emniyetin gazetecilere dönük tutumunun bu durumun göstergesi olduğunu söyleyen Yeter, “Valilik veya Bakanlık gizlilik kararı alınan bir dosyayla ilgili açıklama yaptığında herhangi bir sıkıntı olmuyor da gazetecilerin halka böyle bir bilginin olduğunu iletmesinde mi sıkıntı oluyor. İki insanın helikopterden atılması haberi hastane raporlarıyla destekleniyor. Bu durumu insanlara ulaştırmak neden bu şekilde bir yönelime sebep oluyor. Bunu sorgulamak gerekiyor. Dolayısıyla bu iki süreç birbirinden bağımsız değildir. Tutuklanan gazeteciler toplumsal meselelere her zaman duyarlı reaksiyon göstermişlerdir. Son işkence vakasında da yaptıkları tek şey buydu ve bu reaksiyonları tutuklanmalarına neden oldu” dedi.   Av. Yeter, gazetecilerin gözaltına alınma ve tutuklanma süreçlerinin başından itibaren hukuki dayanaktan yoksun bir şekilde yürütüldüğünü de ifade etti. Gazetecilerin evlerinin Özel Hareket Timleri tarafından basılması, yüz üstü yere yatırılmaları ve haklarında 24 saatlik avukat görüş kısıtlaması getirilmesinin “hukuk dışı” olduğunu vurgulayan Yeter, tek bir gazeteciyle tek bir avukatın görüşebileceği yönündeki kısıtlama kararının, yaptıkları itirazlar sonucu kaldırıldığını kaydetti.   GAZETECİLERE KALIP ÇİZİLMEYE ÇALIŞILIYOR   Yeter, “Dosyada gizlilik kararı söz konusu. Gizlilik kararı son yıllarda hemen her dosyaya getiriliyor. Basın dosyasında da herhangi bir somut delil olmadığı halde gizlilik kararı alındı. Söz konusu bu karara da itirazda bulunduk. Dosyadaki delillere dair bilgi sahibi olmadan ifade işlemlerine katıldık. Dosya kapsamında verilen tutuklama kararının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu değerlendiriyoruz, çünkü tutuklama kararının gerekçesi Mezopotamya Haber Ajansının yürüttüğü habercilik faaliyetlerinin hiçbir somut delil olmadığı halde ‘KCK Sözleşmesi’ irtibatlandırılması, ajansın örgüte müzahir yayınlar yapılması ve hatta yapılan haberlerin ‘örgütsel haber’ olarak tanımlanmasıydı. Biz de ifade işlemlerinde ve Sulh Ceza Hakimliği’nde yapılan sorguda ajansın yaptığı bütün haber türlerini sunduk. Kadın, emek, işçi ve ekonomi haberlerini. Aslında bizzat onların iddialarını çürüttüğümüz halde, yine ‘örgütsel haberler yaptıkları’ gerekçesiyle tutuklandılar. Burada meselenin özü, basına ve gazetecilere bir kalıp çizilmeye çalışılıyor. Gazeteciler sadece iktidarı rahatsız etmeyecek kalıplarda haber yapılabilir mesajı veriliyor” diye konuştu.    Soruşturma dosyasının içeriğine, müvekkillerine yöneltilen sorular itibariyle vakıf olmaya çalıştıklarını aktaran Yeter, yapılan sorgularda gazetecilere haber kaynaklarıyla yaptıkları görüşmelerin suç delili olarak sorulduğunu belirtti.   ‘YÜZLERCE GAZETECİ TUTUKLANABİLİR’   Yeter, bu duruma dair şu değerlendirmelerde bulundu: “Gazetecinin haber kaynağı olan bir STK temsilcisiyle yaptığı konuşma ya da faaliyete geçmeyen bir sağlık ocağı sebebiyle görüşüne başvurulmuş, bir mahalle sakiniyle yapılan telefon görüşmesi suç delili yapılarak soruşturmaya konulmuş. Yani gazetecilik faaliyetleri soruldu. Buna rağmen her iki ajansın örgütsel haberler yaptıkları iddiasıyla yapılan bir tutuklama söz konusudur. Herkes şu anda bu ajansların haber sitesine girip, hangi konularda haber yapıldığını görebilir. Dolayısıyla gazetecilere çizilen bu sınırı anlamış değiliz. Bu durum ülkede faaliyet yürüten yüzlerce gazetecinin tutuklanmasına gerekçe edilebilir. Basın çalışanlarının hukuki güvenliği tehlike altında.  Hukuki güvenlik ilkesinin kesinlikle zedelendiğini düşünüyorum.”    Avukat Yeter, mahkeme heyetinin haklarında tutuklama kararı verdiği gazetecileri basın çalışanı olarak kabul etmediğini de söyledi. Gazetecilerin çalıştıkları kurumlara ait basın kartlarını kabul etmeyen mahkemenin, ancak Cumhurbaşkanlığı İletişim Daire Başkanlığı tarafından verilen kartları taşımaları halinde gazeteci sayılabilecekleri şartı koştuğunu söyleyen Yeter, “Cumhurbaşkanlığı’nın verdiği basın kartlarının kimlere verildiği, kaç kişide bulunduğu ortadır. Muhalif bir gazeteciyseniz bu ülkede işiniz çok zor. Gazetecilerin yargılandığı bu dosya ile tüm gazetecilerin hukuki güvenliğinin tehlikede olduğu mesajı veriliyor” dedi.   HAK İHLALLERİ KAYGISI    Tutuklanan gazetecilerin kentte yaşanan hak ihlalleri, işkence, kadın cinayetleri, çocuk istismarı gibi vakalara büyük bir duyarlılıkla yaklaştığına da dikkat çeken Yeter, tutuklanmalarıyla bu yönlü haberlerin kamuoyuna ulaştırılması noktasında yetersizliklerin yaşanacağını dile getirdi. Yeter, “Burada esaret altına alınan biz vatandaşların tümüyle haber alma hakkı ve özgürlüğüdür. Bu gerçeği görmek gerekiyor. Şu anda tutuklanan 4 gazeteci olarak görünse de aslında tüm gazetecilere baskı ve sindirme politikalarıyla bir sınır çizildiğini görmek gerekiyor” diye konuştu.   MA / Dindar Karataş