Türkiye'nin oksijen deposu zehirlere emanet! 2020-10-13 09:04:19 ZONGULDAK - Türkiye'nin oksijen deposu olarak adlandırılan Batı Karadeniz, maden ve termik santrallerinin işgali altında. Hava kirliliğinin gün geçtikçe arttığı bölgede insanlar yılın yarısını zehir soluyarak geçiriyor.  Küre Dağları, Ilgaz Dağları ve Yedigöller gibi birçok doğa koruma alanı ve tabiat parkını içinde barındıran Batı Karadeniz, son yıllarda yaşanan ekolojik yıkımla doğal yapısını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Karadeniz’in diğer illerine göre Hidroelektrik Santralleri (HES), Rüzgar Enerji Santrallerinin (RES) daha az olduğu bölge, maden ve termik santrallerin işgali altında. Türkiye için önemli oksijen deposu olarak adlandırılan bölge, termik santral ve kömür madenlerinin yoğunluğu nedeniyle hava kirliliği çok yüksek seviyelere ulaşmış.    ZONGULDAK MADENLERİN İŞGALİNDE   Hava kirliliğinin yoğun yaşandı Zonguldak’ta aktif halde 18 aktif kömür madeni bulunuyor. Ayrıca 3 HES bulunuyor. Bunların yanı sıra yapımı devam eden bir RES ve Çaycuma ilçesine yapılmak istenen bir biokütle santrali projesi bulunuyor. Şehir merkezine yakın yerlerde yoğunlaşan madenler nedeniyle büyük bir hava kirliliği yaşanıyor. Kilimli ilçesine bağlı Çatalağzı beldesi de termik santrallerin işgali altında. 7 bin 700 nüfuslu belde de aktif halde 7 termik santral mevcut.    HAVA KİRLİLİĞİ SINIRLARI AŞTI   Çevre Mühendisleri Odası’nın açıkladığı 2019 Hava Kirliliği Raporu, Zonguldak’ta hava kirliliği sorununun artarak sürdüğünü gösteriyor. Partiküler madde (PM2,5) miktarı, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve AB ortalamalarının üzerinde olan ilde, insanlar yılın yarısından fazlasını kirli hava soluyarak geçiriyor. Rapora göre, termik santral ünitelerinin yoğunlukta olduğu Çatalağzı’nda 188 gün boyunca sınır değerleri aşılmış. Yine Çatalağzı’nda havadaki kirli gaz miktarı 108 gün boyunca sınır değerlerinin üzerine çıktı.    YENİ MADEN SAHALARI AÇILIYOR   Dünyanın en yaşlı ormanları bulunan Alaplı ilçesinde ise altın arama faaliyetleri çalışmalara başlandı. Burada 4 bin 115 yaşında dünyanın en yaşlı 5’inci ağacı olmak üzere, yaşı binin üstünde onlarca ağaç bulunuyor. Yine Alaplı’dan Devrek ilçesinin Adatepe köyü sınırına kadar yüzlerce kilometrelik bir alanda yeni bir arama faaliyeti başlatıldı. Bu da Anadolu’nun akciğerleri durumunda olan ve büyük bölümü doğal ağaçlardan oluşan Batı Karadeniz ormanlarının tahrip edilmesi anlamına geliyor. Ereğli ilçesinin Gökçeler köyünde ise Kaz Dağlarına yapılan talanın aynısı yapılıyor. Silis madeni çıkarılmak için faaliyetlerin başladığı köy ve çevresinde birçok endemik bitkinin yanı sıra geniş ormanlık alanlar bulunuyor.    KASTAMONU’DA YAŞAM TEHLİKE ALTINDA   Kastamonu’da durum çok farklı değil. Aktif halde 9, yapımı devam eden 1, üretim lisansı alan 1 ve proje aşamasında olan 3 HES bulunuyor. Şehirde aynı zamanda aktif halde 33 maden sahası bulunuyor. Bunların yanı sıra çok sayıda taş ocağı bulunan kentte, UNESCO kültürel miras listesinde bulunan Loç Vadisi’nin yanı sıra birçok bölgeye de yeni HES’ler yapılmak isteniliyor. Şehir merkeziye Pınarbaşı ilçeleri arasında yapımı devam eden yol inşaatı için bölgede bulunan taş ocaklarının yanı sıra yeni taş ocakları da açılıyor.    Hanönü ilçesinde yapımı süren HES nedeniyle bölgede canlı yaşam büyük tehdit altında. Canlı çeşitliliğinin fazla olduğu bölgede, hayvanların HES kanalları yüzünden hareket alanı kısıtlanmış durumda. Birçok hayvan ise bu kanallara düşerek hayatını kaybediyor. Yaban hayatını tehlikeye atan bu duruma tepki gösteren bölge halkı ve hayvan severler ise yaban hayvanlarını korumaya yönelik kanunların işlemesi için harekete geçilmesini istiyor.    BARTIN’DA AĞAÇ BIRAKILMADI   Bartın’da aktif 2, yapımı devam eden 1 ve proje aşamasında 2 HES bulunuyor. Bununla beraber doğal güzelliğiyle bilinen Amasra’da yapımı devam eden bir taş kömürü madeninin yanı sıra şehirde aktif 18 maden bulunuyor. Yine HES yapımı için Bartın ırmağının “Kesin Korunacak Hassas Alanlar” statüsü bir alta çekerek “Nitelikli Doğal Koruma Alanına” indirildi.   Amasra’da yapımı devam eden Kirazlıköprü Barajı ve HES için Gürgenpınarı köyüne çok yakın bir mesafede bulunan ormanlık alan içerisinde ise taş ocağı çalışmaları devam ediyor. Endemik bitkilerin bulunduğu bu alanda on binlerce ağaç kesilirken iş makinalarının çalışmaları devam ediyor. Yine merkez ilçeye bağlı Gölbucağı Mahallesi’nde bulunan 500 yıllık dişbudak ağacı cami inşaatına yer açmak için kökünden kesildi. Şehir merkezinde ise ağaçların bahar aylarında polen yaydığı gerekçesi ile onlarca ağaç kesildi. Ulus ilçesine bağlı Kumluca Beldesi’nde Küre Dağları Milli Parkı sınırları içerisinde yer alan ormanda taş kırmak için birçok ağaç kesildi.   TALAN DİĞER İLLERDE DE SÜRÜYOR   Batı Karadeniz de bulunan diğer iller Bolu, Karabük ve Düzce’de onlarca HES ve RES’in yanı sıra birçok alanda maden aramaları için yeni maden sahaları ilan edildi. Diğer iller gibi taş ocakları ve orman kesimlerinin yaşandığı bu illerde de orman bütünlükleri bozulmuş durumda.    ‘BÖLGE İNSANI İŞSİZ BIRAKILDI’   Zonguldak Çevre Koruma Derneği Başkanı Ahmet Öztürk, Batı Karadeniz bölgesinde özellikle de Zonguldak’ta çok yoğun bir ekolojik yıkımın yaşandığını söyledi. Zonguldak için madene yatkın bir kültürü olduğu algısının oluşturulduğunu ifade eden Öztürk, bunun sonucunda da bölgenin her yerini talan ederek bir maden çıkarmanın hayata geçirildiğini aktardı. Bunu kullanan akılın önce bölge halkını işsiz, geleceksiz bıraktığını belirten Öztürk, daha sonra geleceksiz kalan bu insanların dünyanın en kirli yatırımı olan termik santrallere mecbur bırakıldığını dile getirdi.    ‘FLORA BOZULUYOR’   Bülent Ecevit Üniversitesi’nin termik santrallerin bulunduğu Çatalağzı ve Muslu bölgesinde incelemeler yaptığını da aktaran Öztürk, inceleme sonucunda karanın 4 derece ısındığının tespit edildiğini aktardı. “Yine yapılan bir araştırmada bölgedeki kara yosunlarında ağır metal biriktiği saptandı” diyen Öztürk, “Zaten denizden milyonlarca ton su çekerek, bu suyu soğutma sıvısı olarak kullanan şirketler aynı suyu denize ısınmış bir şekilde boşaltarak denizlerin ısınmasına denizin içindeki floranın da bozulmasına sebep oluyor” dedi.   VERİMLİ TOPRAKLARA SANAYİ TESİSLERİ   Zonguldak’ın geleceğe yönelik en büyük tahribatın da Filyos Vadisinde yaşanacağını söyleyen Öztürk, “Devlet bütün olanaklarıyla Sakarya Irmağından Kızılırmak Deltasına kadar bölgenin en değerli ekosistemi olarak mutlak korunması gereken vadide pek çok yatırım hayata geçirmeye çalışıyor. Filyos Irmağının kendi akışını oluşturmak için kimi zaman menderesler çizdiği, kimi zaman 2 kilometreye ulaştırdığı yatağını 300 metrelik dar bir kanala almak isteniyor. Elde ettikleri topraklarda sanayi tesisleri kurulacak. Dağlık ve oldukça engebeli olan arazide en önemli tarımsal toprakların üzerine betonlar dökülüp oralarda tesisler kurulmak isteniyor. Bizler Filyos Vadisinin bir ekolojik koridor olarak korunmasını, içindeki endemik bitkiler ve bio çeşitliğin korunmasını istiyoruz” diye belirtti.   TÜRKİYE SOLUNAMAZ HALE GELECEK   “Batı Karadeniz ormanları ülkenin en değerli orman varlığını oluşturur” diyen Öztürk, bölgede bulunan ormanlardaki ağaç sıklığının diğer bölgelerin 3-4 katı olduğunun altını çizdi. Bölgedeki ormanların endemik bitkiler ve bio çeşitlilik bakımından da zenginliğine değinen Öztürk, şunları söyledi: “Bu ormanlar bugün Türkiye’nin oksijenini üreten orman yapısın oluşturmaktadır. Ancak başta maden arama ve diğer sosyal sanayi tesisler kurma hevesi nedeniyle bu ormanlar tahrip ediliyor. Türkiye’nin ekolojik sürdürülebilirliği tümüyle ortadan kaldıracak bir tahribat yaşanıyor. Batı Karadeniz’in ormanlarında ki bu tahribatı durduramazsak tüm Türkiye solunamaz bir hale dönüşecek.”    MA / Tolga Güney