Antep'te 13 siyasetçi tahliye edildi 2020-11-28 09:32:15   ANTEP - HDP ve DBP önceki dönem il eşbaşkanlarının aralarında bulunduğu 24'i tutuklu 61 siyasetçinin yargılandığı davanın ilk duruşmasında 13 siyasetçi serbest bırakıldı.    Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) önceki dönem il eşbaşkanları ile yöneticilerinin bulunduğu 25'i tutuklu 61 kişi hakkında açılan davanın ilk duruşması 5'inci gününde Antep 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmayı Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, HDP milletvekilleri Ömer Öcalan, Ayşe Sürücü, Mahmut Toğrul ile Mehmet Rüştü Tiryaki, barış anneleri ve yargılananların aileleri katıldı. Duruşma salonuna pandemi gerekçesiyle sınırlı sayıda kişi alındı. 1’inci Ağır Ceza Mahkeme salonunda görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz siyasetçiler  avukatlarıyla hazır bulundu. Zeynep Kaygusuz, Cengiz Tuç, Azime Balı ve Hasret Ergin tutuklu bulundukları cezaevlerinde Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBIS) aracılığı ile katıldı. Duruşma kimlik tespiti ile başladı.    SİYASAL FAALİYETLER SORULDU   5 gün boyunca süren duruşmada siyasetçilere, "MEYA - DER'in faaliyet alanı nedir? Barış anneleri kimlere denir? Beyaz tülbentliler kime denir? Değer aileleri ne demek ve Kime denir? Gençlik meclisi nedir? DTK delegesi misin?, Kimler DTK üyesidir? HDP il binasında yapılan toplantıya katıldın mı? Ayten Beçet'in cenazesine ve taziyesine katıldın mı?, Açlık grevlerine ilişkin yapılan basın açıklamasına katıldın mı?, Açlık grevine destek için ilçe binasında yapılan oturma eylemine katıldın mı? Kadın konferansına katıldın mı? " gibi sorular soruldu.    YARGILAMA HUKUKSUZ   Duruşmada söz alan tutuklu HDP Meclis (PM) üyesi Ömer Faruk Koç, yürüttükleri siyasi faaliyetlerin kriminalize edildiğini, partisinin halkla bağını koparmak ve HDP'yi kapatmaya yönelik bir girişim olduğunu söyledi. Seçim çalışmalarının suç olarak lanse edildiğini söyleyen Koç, "Parti çalışmalarımız, seçim çalışmalarımız, kongre ve konferans hazırlıklarımız, taziye ve bayram ziyaretlerimiz KCK çalışmaları olarak iddia edilmiş. Delil olarak da HDP ve DBP'de seçim sürecinde yaptığımız toplantılar gösterilmiş. Bu iddianame kabul edilemez. Yargılama da hukuksuz olacaktır" dedi.    'HDP YARGILANIYOR'   HDP PM üyesi Mehmet Karayılan, partisinin yargılandığını belirterek, “Savcı AKP savcısıymış gibi davranmış. HDP çalışmaları, yönetici ve üyelerimizin parti faaliyetlerini tamamını kriminalize ederek bir algı oluşturup, suç işlemiştir. Savcı birçok yerde HDP için 'parti görünümünde siyasi çalışma ve sözde parti' cümlelerini kullanarak suçunu somutlaştırmıştır. HDP seçimlerde 6 milyondan fazla oy almış Meclis'teki 3'üncü büyük partidir. Burada parti faaliyetlerimiz nedeniyle  yargılanmaktayız” ifadesinde bulundu.    MAHKEME BAŞKANI: BİZ DE OKUYORUZ   Karayılan'ın bu sözleri özerine mahkeme başkanı, "HDP'yi değil iddialar doğrultusunda KCK üyeliği var mı yok mu yargılaması yapıyoruz. Biz de kamuoyunu takip ediyor okuyor ve araştırıyoruz. HDP yasal siyasi bir partidir. Mecliste temsiliyeti olan 3’üncü partidir" dedi.    'BARIŞI SAVUNDUĞUMUZ İÇİN YARGILANIYORUZ'   Savunma yapan bir diğer siyasetçi Selman Tutumlu, iddianamenin taraflı ve kabul edilemez olduğunu söyledi. Tutumlu, mahkeme başkanının "Açlık grevi için yapılan basın açıklamasına katıldın mı?" sorusuna şöyle cevap verdi: "Ben açlık grevini terör faaliyeti olarak görmüyorum. Bir hak talebine ilişkin yapılan bir eylemdir. Bağlı olduğum partinin paradigması kadın özgürlükçü, demokratik ve ekolojik bir paradigmadır. Biz bugün demokrasiyi ve barışı savunduğumuz için yargılanıyoruz" dedi.    MEZARLIKTA GÖZALTINA ALINDI   Siirt E Tipi Kapalı Cezaevi'nde 1 yıldır tutuklu bulunan barış annesi Duri Kaygusuz, SEGBiS aracılığı ile savunma yaptı. Kürtçe  savunma yapan Kaygusuz, cezaevinde sağlık sorunlarını yaşadığını söyleyerek gözaltına alındığı sırada mezarlıkta yaşamını yitiren oğlunu ziyaretinde olduğunu belirterek, "Ben bir anneyim bunlar bana yapıldı. Daha ne denilebilinir. Ben çocuklarımı kağıt toplayarak büyüttüm. Benim oğlum cezaevinde açlık grevindeydi. Ve her geçen gün ölüme gidiyordu. Ben nasıl yerimde durayım? HDP ilçe binasına gittim, çocuklarıma destek olmak için oturma eylemine katıldım" dedi.    'AİLE HEDEF ALINDI'   Daha sonra duruşmada söz alan Kaygusuz'un avukatı Berivan Özpolat Simsek, "Müvekkilim hakkında, hiç olmayan bir gizli tanık var. Yani müvekkilini tutuklamak için her şey yapılmış. Ne zaman Antep'te bir operasyon olsa bu ailenin evinde mutlaka birini gözaltına alıp tutukluyorlar. Aile resmen hedef alınıyor. Düşünün bir annenin oğlu cezaevinde açlık grevinde ve durumu iyi değil. Annenin kaygılanması normal değil mi? Açlık grevinde olan oğluna destek için bir hak olan oturma eylemine katılması kadar normal bir şey yoktur. Bu haksız ve hukuksuz tutuklamaya son verilmelidir" ifadesinde bulundu.    'TJA LEGAL BIR KURUMDUR'   Şimşek, TJA'ya yönelik iddialara ilişkin ise şunları söyledi: "TJA kadın haklarını savunan legal bir kurumdur. Merkezi de Diyarbakır'da, sözcüsü var.  Hatta bu dosya kapsamında TJA sözcüsünün ifadesi alınıp serbest bırakıldı. Ve şu an hala kadın çalışmalarını yürütüyor. Yine müvekkilimin Newroz kutlamasına katılması suç sayılmış. Bu durum utanç verici. Newroz her yıl milyonlarca insan tarafından kutlanıyor. Newroz'a katılımın suç olarak yansıtılması kabul edilemez."   POLİS DEVLETİ    Duruşmanın 5'inci gününde savunma yapan avukatlardan Bülent Duran, hazırlanan iddianamenin hukuksuz olduğunu, yürütülen soruşturmanın temelinde 31 Mart yerel seçim süreci olduğunu, seçime yönelik yapılan çalışmaların ise suç unsuru olarak iddianameye eklendiğini söyledi.    Duran şöyle devam etti: "Bu iddianame kabul edilemez. Açıkça yasal bir partinin çalışmaları kriminalize edilmiş. Seçim çalışması yapmak her partinin hakkıdır. Ama HDP olunca suç sayılıyor. Bu iddianamenin temelinde AKP rahatsızlığı var. Bu yüzden bir siyasi soruşturma yürütüldü. Bu insanlar 6 ay boyunca hak hukuk tanınmadan takip edilmiş. Tek bir somut delil yok. Suçlama ise HDP genel merkezinde gelen önerge ve bildiriler. Ve bunlara KCK faaliyeti olarak gösterilmiş. HDP illegal bir yapıymış gibi gösterilmiş. Bu hukuksuzluk sadece Antep'te var. İl Konferansı ve kadın konferansına KCK toplantısı denilmiş. Yetmemiş katılanlar ise KCK üyesidir denilmiş. Bu iddianame polis devletinin mahkemeye yüklediği bir misyondur. İddianame nefret, kin ve ayrıştırmayı esas almış. Bu hukuksuzdur."    Yapılan savunmalar ardından Mahkemeye heyeti mütalaası için savcıya söz verdi. Savcı, siyasetçilerin tutukluluklarının devamı yönünde görüş bildirdi.    Verilen kısa bir aranın ardından mahkeme heyeti, Abdullah İnce, Cuma Ali Taşçı, İsmail Berkpınar, Mehmet Özkan, Müslüm Kılıç, Selman Tutumlu, Tahir Altuğ, Güler Erat, Bircan Demir, Azime Bali, Cengiz Tuç ve Duri Kaygusuz adlı siyasetçilerin tutukluluk hallerinin devamına, Ahmet İlbaş, Diyar Bayram, Kasım Şan, Mustafa Tunç, Müslüm Şahinsoy, Nafi Demir, Ömer Faruk Koç, Ramazan Kuas, Serhat Yıldırım, Şefik Sondu, Şükrü Özalan, Fatma Lebe ve Hasret Ergin adlı siyasetçiler haftada bir gün imza şartı ile serbest bırakılmasına karar vererek bir sonraki duruşmayı 28 Aralık tarihine erteledi.    'DİRENMEYE DEVAM EDECEĞİZ'   Duruşmanın ardından Adliye önünde açıklama yapan HDP Milletvekili Mahmut Toğrul, partilerinin haksızca mahkemede yargılandığını belirterek,“Çalışmalarımızı yargılamak kimsenin haddi değildir. Temelsiz istinatlarla bu pandemi sürecinde arkadaşlarımızın tutukluluklarına devam kararı verildi. Biz bunu kabul etmiyoruz. Bu sonuç AKP ve MHP iktidarının yargıyı nasıl baskı altına aldıklarını göstergesidir. Yargı bağımsız ve tarafsız değildir. Siyasi bir parti bir yerel mahkemede yargılanır pozisyonuna getirilmiştir. Kabul edilmez bir durum. Direnmeye devam edeceğiz” dedi.