Çaldıran'daki infaz AİHM'e taşındı 2021-01-07 09:02:04 VAN - Çaldıran'da 2009'da askerler tarafından infaz edilen lise öğrencisi İbrahim Atabay'ın dava dosyası, “Yaşam hakkı ihlali” ve “Etkili soruşturma yürütülmemesi” nedeniyle AİHM’e taşındı.  Van'ın Çaldıran ilçesine bağlı Buğulukaynak (Kel) köyünde 7 Ekim 2009 tarihinde 2 HPG üyesiyle birlikte infaz edildikleri ortaya çıkan 17 yaşındaki lise öğrencisi İbrahim Atabay'ın dosyası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşındı. Atabay ailesi avukatları, Anayasa Mahkemesi'nin yaptıkları başvuruyu "kabul edilemez" bulması üzerine AİHM'e başvurdu. Avukatlar, yaptıkları başvuruya "Yaşam hakkı ihlali" ve "Adil yargılanma ve etkili başvuru yapma haklarının ihlal edilmesi"ni gerekçelerini gösterdi.    OLAY HAKKINDA   Çaldıran'ın Buğulukaynak (Kel) köyünde bulunan bir eve 7 Ekim 2009 tarihinde baskın düzenlendi. Evde bulunan lise öğrencisi İbrahim Atabay ile HPG'i Sunullah Keserci ve Necmeddin Ahmet Hasan, baskın sırasında evi terk etti. Ancak 3 kişi askerler tarafından bir süre sonra sağ yakalandı. Olayın Van Alay Komutanlığı'na bildirilmesi üzerine, dönemin İl Jandarma Alay Komutanı V.H.İ., Jandarma Özel Harekat Tabur Komutan Yardımcısı H.B., Üsteğmen M.Ç., Astsubay Başçavuş K.T., uzman çavuşlar İ.T., H.K., Ü.D., H.E., M.K., A.K., A.A., M.P., M.K., H.Ç., H.G., M.M. ve Ö.S. helikopterle köye gitti. Kısa bir süre sonra ise köyün hemen yanında 3 kişinin cenazeleri bulundu.    ÖNCE BERAAT SONRA ONAMA   Bir hafta sonra bölgeye giden İnsan Hakları Derneği (İHD) heyeti, yaptığı incelemenin ardından tanıklarla birlikte olaya ilişkin suç duyurusunda bulundu. Ancak başvuru sonuç vermedi. İnfazın gerçekleştirildiğine tanıklık eden askerlerden birisinin ihbarı üzerine dava açıldı.    Dava kapsamında 17 özel harekât timi ve albay tutuklandı. Ancak bir hafta özel hareket üyeleri serbest bırakıldı. Albay ise bir yıl tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Dava, "Aşiret yapılanması nedeniyle güvenlik zafiyeti olduğu" gerekçesiyle Ankara'ya taşındı. Ankara 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi, 23 Kasım 2015 tarihinde görülen duruşmada sanıklar hakkında beraat kararı verdi. Temyize gönderilen dosya, Yargıtay 1'inci Ceza Dairesi tarafından "Deliller yeterli, kabul doğru, temyiz itirazların reddiyle" onandı.     AYM SÜRECİ   Avukatlar bunun üzerine dava dosyasını Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) taşıdı. Avukatlar, hem tazminat hem de ceza davası başvurusu yaptı. AYM, "Yaşam hakkının ihlal edildiğine" dair başvuruyu "kabul edilemez" buldu. Gerekçe olarak, "başvuru yollarının tüketilmemesi" gösterildi. AYM, "Adil yargılanma hakkı" kapsamındaki "mahkemeye erişim hakkının" ihlal edildiğine ilişkin başvuruyu ise kabul edilebilir buldu.    Kararda şu ifadelere yer verildi: "Yakınları İ.A.'nın güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğüne ilişkin başvurucuların iddiasının devletin negatif yükümlüğüne ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu iddialar bakımından ise tüketilmesi gereken yargısal yolun ne olduğu hususunun öncelikle belirlenmesi gerekir. Devletin negatif bir yükümlülük olarak yetki alanında bulunan bireylerin yaşamına kasten ve hukuka aykırı olarak son verme yükümlüğünün ihlali iddialarında -bu başvuru özelinde- devletin sorumluların tespitine ve eylemlerinin sabit olması hâlinde cezalandırılmalarına imkân verecek ölçüde veya resen cezai bir soruşturma yürütüldüğüne dair başvurucular tarafından sunulan bir belgeye rastlanmamıştır. Başvurucular sadece olay nedeniyle uğramış olduklarını iddia ettikleri zararların tazmini için mahkemede açmış oldukları tam yargı davasının reddedilmesi üzerine bireysel başvurularda bulunmuşlardır. Bu itibarla başvuru konusu olayda, devletin yargı yetkisi altında bulunan bireylerin yaşamlarına son vermemesi şeklindeki yükümlüğünün ihlal edildiği iddiası karşısında sadece hukuksal tazmin yoluna başvurması nedeniyle etkili yargısal yolun bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmediği sonucuna varılmıştır."    ‘İDDİİALAR KABUL EDİLİR’   Mahkeme, "adil yargılanma hakkı" kapsamındaki "mahkemeye erişim hakkının" ihlal edildiğine ilişkin kararını ise, şu bilgilere dayandırdı: "Başvurucuların şikâyetlerinin özü mahkemenin dava açma süresinin başlangıcını tespit etme noktasında hukuk kurallarını hatalı değerlendirmesi ve uygulaması neticesinde uyuşmazlığın esasının incelenememesidir. Bu itibarla başvurucunun ihlal iddiaları adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmiştir. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmiştir."