Ali Efeoğlu 27 yıldır kayıp! 2021-01-09 16:44:53   İZMİR - İHD üyeleri, İstanbul’da 27 yıl önce kaçırılıp, bugüne dek izine rastlanamayan Ali Efeğlun’nun faillerini sordu.   Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi tarafından "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla düzenlenen eylem, pandemi önlemleri kapsamında alınan sokağa çıkma yasağı dolayısıyla online gerçekleştirildi. Her hafta bir kayıp hikayesinin anlatıldığı eylemde, bu hafta 5 Ocak 1994'te İznik-İstanbul yolunda kaçırıldıktan sonra bir daha izine rastlanamayan Ali Efeoğlu’nun akıbeti soruldu.   Efeoğlu'nun kaybedilme öyküsünü İHD İzmir Şube Yöneticisi Deniz Bayrak paylaştı.   1965 yılında doğan, Bursa'nın İnegöl ilçesi nüfusuna kayıtlı Ali Efeoğlu’nun babasının emekli astsubay, annesinin ev hanımı olduğunu dile getiren Bayrak, kardeşi Ayhan Efeoğlu’nun da Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencisi iken 6 Ekim 1992'de okulun önünde elinde telsiz bulunan sivil polisler tarafından gözaltına alınarak kaybedildiğini söyledi.    İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi öğrencisi olan Ali Efeoğlu’nun 1990 yılında gözaltına alınıp, ağır işkenceler gördüğünün adli tıp raporuyla belgelendiğini anlatan Bayrak,  serbest kaldıktan sonra 5 Ocak 1994'te İznik-İstanbul yolunda kaçırılan Ali Efeoğlu’ndan bir daha haber alınamadığını belirtti. Efeoğlu’nun avukatları 24 Ocak 1994’te savcılığa başvursa da İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne gönderilen başvuru dilekçesi kaybedildi, soruşturma kapsamında kimsenin ifadesi alınmadı.   Bayrak, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na 9 Şubat 1994 tarihinde gönderilen ve Ali Efeoğlu’nun “siyasi suçlu” olarak arandığının ifade edildiği yazının altında ise Susurluk kazasında ölen İstanbul eski Emniyet Müdür Yardımcısı ile dönemin Terörle Mücadele Şube Müdürü Reşat Altay’ın imzası olduğunu kaydetti.     Bayraki, Efeoğlu’nun avukatlarının 27 Ocak 1994 tarihinde başvuruda bulundukları DGM nöbetçi Cumhuriyet Savcısı’ndan "Belki kardeşinin yanına gitmiştir" yanıtı aldıklarını da belirtti.   ‘ZAMAN AŞIMI DENİLEREK DOSYA KAPATILDI’   İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen dosya, 2008 yılında 15 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle “kovuşturmaya yer olmadığına” karar verilerek kapatıldı. Bayrak, şöyle devam etti: “Özel Harekât görevlisi Ayhan Çarkın'ın itirafları ile yeniden başlatılan soruşturmada Özel Yetkili Savcılık olayın ‘örgütlü suç kapsamında olmadığını’ belirterek görevsizlik kararı verdi ve dosya Şişli Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi. Savcılık dosyayı ilgili olarak ‘örgütlü suç’ olduğu gerekçesiyle yeniden özel yetkili savcılığa gönderdi. Bu göndermeler sırasında ailenin Bursa'da açtığı davaya; İçişleri Bakanlığı'ndan itiraf gibi bir yanıt geldi. Bakanlık Ayhan ve Ali Efeoğlu'nun öldürüldüğünü kabul ederek ‘İdarenin eylem ve işlemlerinden kaynaklanmıştır’ açıklamasında bulundu. İçişleri Bakanlığı adına Avukat Esra Turan tarafından mahkemeye sunulan dilekçede , ‘Görev itirazında bulunuyoruz. Zira dava konusu olay idarenin eylem ve işlemlerinden kaynaklanmaktadır. Haksız fiil İstanbul'da meydana gelmiştir. Dava dilekçesindeki beyanlara göre kayıp olduğu iddia edilen kişilerin kabirlerinin İstanbul'da olması nedeniyle dosyanın İstanbul Asliye Hukuk Mahkemeleri'ne gönderilmesini talep ediyoruz’ denilmişti. Zamanaşımı süresinin fazlasıyla dolmuş olduğunun da vurgulandığı dilekçede, Ali'nin ‘pankart asmak ve yazılama yapmak suçundan yakalandığı’ gibi bilgiler de yer almıştı. Devlette devamlılık ilkesi olması gerektiğinden buradan bir kere daha soruyoruz. ''Ali Efeoğlu'nun mezarı nerede? Kimler tarafından, niçin kaybedildi.’ Zaman aşımı adaletin yok olduğu andır.”   ‘HER KOŞULDA SESİMİZİ YÜKSELTMEYE DEVAM EDECEĞİZ’   Türkiye'nin taraf olduğu insan hakları sözleşmelerinde insanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımının uygulanamayacağı hükmü olduğunu hatırlatan Bayrak, yakın geçmişte yaşanan ağır insan hakları ihlallerinin bir daha asla yaşanmaması ve adaletin tesis edilmesi için kamu görevlilerince yapılan “işkence ve kötü muamele”, “öldürme” ve “kaybetme” suçlarında cezasızlığı besleyen  zamanaşımının  kaldırılması gerektiğini vurguladı.   Bayrak, “Ali ve Ayhan'ın katledildiği dönemde her yerden katliam ve kayıp haberleri geliyordu. Emniyetin başında Mehmet Ağar, Necdet Menzir  ve  Hanefi Avcı isimler vardı. Hiçbiri yargılanmadı. Ağar ‘1000 operasyon yaptım’ dedi. Ali ve Ayhan Efeoğlu kardeşler ve pek çok katledilenler, kaybedilenler de bu operasyonların içindeydi. Benimle mezara gidecek dediği bu ‘1000 operasyon’ eğer Ali bulunursa 999’a düşecek,  katilleri hesap verecek yani yargılanacaklar. Bizler her koşulda sesimizi yükseltmeye, kayıplarımızı aramaya devam edeceğiz” diye konuştu.