'Kadın Üniversitesi’ eşitsizlikleri derinleştirir 2021-01-25 09:27:42   İZMİR – Erdoğan’ın talimatıyla kuruluş hazırlığı yapılan “Kadın Üniversitesi” projesinin kadını tecrit edeceği ve cinsiyet eşitsizliğini derinleştireceğini belirten üniversiteli kadınlar, “biat eden” kadın modeline karşı duracaklarını söyledi.     AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, 2019’da Japonya’da görüp talimatını verdiği “Kadın üniversitesi” 2021 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda da yer aldı. Resmi Gazete’de kurulacağı bilgisi paylaşılan “Kadın Üniversitesi”nin kadınları biçilen geleneksel rollere hapsedeceğini ve cinsiyet eşitsizliğini derinleştireceğini belirten kadınlar, projeye karşı çıkıyor.    BİAT EDEN KADIN İSTENİYOR   İzmir'de Kampus Cadıları üyesi ve Ege Üniversitesi öğrencisi hemşirelik bölümü öğrencisi Arzu Sert, üniversitelerde cinsiyetçi bir eğitime maruz kaldıklarını belirterek, cinsiyetçiliğin iktidar tarafından doğrudan atanan tacizci, tecavüzcü, rektörler yüzünden gerçekleştiğini söyledi. Üniversitelerde cinsiyetçilik, homofobik bir sistemin hakim kılınmaya çalışıldığına vurgu yapan Sert, “Kadınlar bu mücadelenin özneleri olarak sokaklarda ve meydanlarda ses çıkarıyor, örgütleniyor. İktidar, tam da bu mücadelenin karşısında biat eden kadın istiyor. İktidar, siyasal İslam’ı kabul eden, şiddete uğradığında susup oturan, kocasının herhangi bir tacizine, tecavüzüne uğradığında susan, ekonomik olarak  zayıf, evde oturacak, ucuz iş gücü olarak da çalışacak kadınlar olsun istiyor. Bunu da doğrudan üniversitelerde başlatmak istiyor. Biz kadınlar buna izin vermeyeceğiz” diye konuştu.     CİNSEL TACİZ BİRİMLERİ KURULMALI   Akit Gazetesi'nin en son yayınladığı “İslam’ın Kızına Kız Üniversitesi” söylemine dikkati çeken Sert, bu söylemlerin adeta bir kampanyaya dönüştüğünü ifade etti. Kadınlara, “siz taciz ve tecavüze uğramak istemiyorsanız, kadınların olduğu bir üniversite yapacağız, gidin orada okuyun” denildiğini belirten Sert, "İktidar, gerçekten üniversitelerde taciz ve tecavüzün bitmesini istiyorsa, öncelikle cinsel taciz birimlerini kurmalı. Kurulu olan cinsel taciz birimlerinin aktif bir şekilde işletilmesi ve bu birimlerin içerisinde feminist akademisyenler görevlendirilmesi gerekiyor. Yine üniversitelerde kadın bakış açsısı ile bakabilen hukukçusundan tutalım,  psikologuna kadar donatmaları gerekiyor. Üniversitelerde şiddeti ve tacizi önleyecek bir diğer diğer husus ise, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın etkin bir şekilde uygulaması gerekiyor" diye belirtti.    KADIN TOPLUMDAN SOYUTLANIYOR   Projeyle kadınların toplumdan soyutlanarak, yaşamaya mahkum edileceğini savunan Sert, şöyle devam etti: "Kadın üniversiteleriyle, kadınların bilgiye ulaşması da engellenecek. Türkiye'de hali hazırda üniversiteler özgür, demokratik ve bilgiyi üreten bir yer değil, kadın üniversiteleriyle bu daha da kötüleşecek. Biz bunun karşısında mücadele etmeye devam edeceğiz.”    EVDEKİ KADINLIK ROLLERİNİ PEKİŞTİRİR    Ege Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğrencisi İrem Çelikbaş (19) da, projenin kadınları, taciz ve tecavüzden koruyamayacağını, aksine bu politikanın, evdeki "kadınlık rollerini" pekiştirmek için yapılan bir politika olduğunu dile getirdi. Üniversitelerde daha çok bilimsel eğitim isteyen Çelikbaş, “Daha önce imam hatip liselerinde ve kız meslek liseleri gibi benzer örnekler vardı. Bizim böyle bir üniversite talebimiz yok. Biz üniversitelerin akademik, demokratik, özerk ve cinsiyetsiz bir yapıya kavuşturulmasını istiyoruz. İktidar, erkek egemen bakış açısını değiştirmeye yönelik politikalar geliştirmesi gerekirken, kadınları toplumdan soyutlamayı hedefliyor. Bunu da kadın üniversiteleriyle yapmak istiyorlar” dedi.   EŞİTLİK İLKESİNE AYKIRI    Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Roni Büşra İpek (19) ise, “Kadın Üniversiteleri” açıldığı takdirde, muhafazakar ailelerin kızlarına üniversiteleri tercih etmeleri konusunda baskı uygulayacaklarını savundu. Bunun da kadınların istediği mesleği seçme konusunda engel teşkil edeceğini sözlerine ekleyen İpek, şunları söyledi: "Bu eşitlik ilkesine aykırıdır. Kadını bir üniversiteye hapis etmek demokratik bir anlayıştan uzaktır. Gençlerin kendini özgürce ifade ettiği ve kendini bulacakları alan üniversitelerdir. Bu gerici anlayışı benimsemek mümkün değil. Bu ülkede kadınlar sürekli arka plana itiliyor. İktidar kadınların direnişinin yükselmesinden korkuyorlar. Yapılmak istenen aynı zamanda kadının seçme hakkının elinden alınarak iradesi yok edilmeye çalışılıyor."    KADIN MÜCADELESİ DURDURULAMAYACAK     Özgür Genç Kadın (ÖGK) Merkezi Koordinasyon Üyesi Nazlı Yöyler,  kadın üniversitelerin Japonya’da erkek egemen zihniyetin çok hakim olduğu samuray geleneğinden esinlenerek yapıldığını belirterek, "Samuray geleneği kadının düşüncesini fikrini yok sayıyor ve her ortamdan tecrit ediliyor" dedi. Yöyler, sözlerini şöyle tamamladı: "AKP yükselen kadın mücadelesinin durduramayacağını biliyor. Buna karşı yeni bir jenerasyon yaratmak istiyor. AKP erkek egemen ideolojisini bu okullarda vererek, yeni bir kadın jenerasyonu yaratmak istiyor."    JAPONYA’DA EŞİTSİZLİK YÜKSEK    Erdoğan'ın kadın üniversiteleri için referans aldığı Japonya, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin oldukça yüksek olduğu bir ülke. Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Küresel Cinsiyet Eşitsizliği 2020 raporunda 153 ülke arasında küresel zenginliğin yüzde 64’ünü temsil eden ve dünya ekonomisinin en etkin ülkeleri (G7) arasında yer alan Japonya bu konuda 121’inci sırada yer aldı. Japon parlamentosu ise sadece yüzde 10 oranında kadın ile dünyanın en gerisinde. 18 kişilik kabinede sadece bir kadın bulunuyor. Aynı rapora göre, Türkiye 153 ülke arasında 130’uncu sırada yer alıyor. Yine raporda yönetim kurullarında kadın oranıyla ilgili Yönetim Kurulu’nda en fazla kadının olduğu ülke Fransa. Arkasından yüzde 43 ile İzlanda geliyor.    MA / Esra Solin Dal