ÖHD ‘Şartlı salıverme yönetmeliği’nin iptali için dava açacak 2021-02-03 09:03:52 DİYARBAKIR - ÖHD, hükümlülerin ceza infaz sürelerini uzatan "Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri İle Hükümlülerin Değerlendirmesine Dair Yönetmeliği"nin iptali için dava açmaya hazırlanıyor.    Tutukluların, "iyi hal" durumlarının değerlendirilerek, şartlı salıverilmenin önünü kapatan ve tutukluların cezaevlerine giriş ve çıkışlarda 60 gün denetim altında tutulmasının önünü açan "Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri İle Hükümlülerin Değerlendirmesine Dair Yönetmelik" 29 Aralık 2020'de Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle tutukluların şartlı salıverilmesi "Gözlem Sınıflandırma Merkezi" tarafından sürekli tutulan "iyi hal" raporuna bağlanacak.    DAVA AÇILACAK   Düzenleme ile şartlı salıverilme idarenin denetimine bırakılmasını eleştiren hukukçular, yönetmelikle idarenin mahkeme yerine konulduğu ve yönetmeliğin cezaevine giriş ve çıkışlarda 60 gün tek başına bir koğuşa konulmasının ciddi sorunlara neden olacağını belirtiyor. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği  (ÖHD), yönetmeliğin yürütülmesinin durdurulması ve yönetmeliğinin iptali istemiyle dava açmaya hazırlanıyor.   ‘İNSANLIKLA BAĞDAŞMIYOR’   ÖHD Diyarbakır Şube Yöneticisi Avukat Seda Zengin, yönetmeliği ve yönetmeliğe karşı atacak adımları değerlendirdi. 2005'teki yönetmeliğinde yer alan birçok maddenin kapsamının yeni yönetmelikle değiştirildiğini kaydeden Zengin, yapılan değişikliğin "insanlık onuruyla bağdaşmayan uygulamalar ve hükümler getirdiğini" söyledi.   ‘MEVZUATA AYKIRI'   Yeni yönetmeliğin her anlamda hukuka aykırılık oluşturduğunu dile getiren Zengin, "Anayasa’nın 2’nci maddesinde 'hukuk devleti' ilkesi devletin temel niteliği olarak düzenlenmiş, bu ilke Anayasa Mahkemesi'nin yerleşik içtihatlarında 'eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygı gösteren, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı tutum ve davranışlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlet' olarak tarif edilmiştir. Ancak söz konusu yönetmeliğin içeriğinden de anlaşılacağı üzere bu yükümlülük yerine getirilmemekte ve gerek ulusal gerek uluslararası birçok mevzuat hükümlerine aykırı hareket edilmektedir" diye konuştu.   ‘TAHLİYE HAKLARI ELLERİNDEN ALINIYOR’   Pandemi nedeniyle tecrit altında olan tutukluların söz konusu yönetmelikle her anlamda haklarının ihlal edileceğini ve özgürlüklerinin yeniden kısıtlanacağının altını çizen Zengin, "Hukuk devleti ilkesi gereği, hapishanelerde bulunan mahpusların insan onuruna yakışır şekilde yaşam hakları ve daha birçok hakları kısıtlanmadan aldıkları cezaların infazı gerekirken ne yazık ki ülkemizde bu ilkenin gereği olan yükümlülükler yerine getirilmemektedir. Bu yönetmelikle mahpusların tahliye hakları ellerinden alınmakta, özgürlükleri defalarca kısıtlanarak tecrit halinin ve baskıların artmaya çalışılması amaçlanmaktadır" ifadelerini kullandı.    İŞKENCEDİR   Yeni yönetmelikle hükümlülerin cezaevine giriş ve çıkışlarda 60 gün boyunca tek başına bir odaya alınacağına dair hükme de işaret eden Zengin, "Böylesi alışılması çok güç olan bir yerde mahpusun direkt bu süre zarfında tek kişilik odalara alınması ve orada yaşamaya zorlanması başlı başına yaşam hakkının ihlalidir. Bu durum insan onuruyla bağdaşmayan kabul edilemeyecek bir uygulamadır. Mahpusun bu şekilde yaşamaya zorlanıp tahakküm altına alınmaya çalışılması direkt olarak işkencedir. Bu işkence hem fiziksel hem psikolojik işkencedir.    Ayrıca bu durum sadece mahpus için değil aynı zamanda mahpusun ailesi ve yakınları için de böyledir. Bu uygulama aslında tutuklu hapishaneye adımını atar atmaz tecrit altına alındığının ve tecrit durumunun devam edeceğinin açık göstergesidir. Bu uygulamayla tutuklu bütün iletişim olanaklarından mahrum bırakılmakta, tutuklunun sosyal ilişkilerinin askıya alınmasına neden olmakta ve tutuklunun yalnızlaştırılması amaçlanmaktadır. Bu durum tutuklunun yaşam hakkını, haberleşme hakkını, özgürlük hakkını, özel hayat, aile hayatı hakkını ve daha sayabileceğimiz birçok hakkının ihlaline sebebiyet vermektedir" şeklinde konuştu.   'TAHLİYELERİN ÖNÜNE GEÇİLMEK İSTENMEKTEDİR'   "Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri İle Hükümlülerin Değerlendirmesine Dair Yönetmelik"le hükümlülerin ceza infaz sürelerinin keyfi bir biçimde uzatacağına değinen Zengin, şunları söyledi: "Bu yönetmelik esasen hükümlülerin aldığı cezanın tamamını yatmalarını sağlamak ve keyfi tutumlar ve gerekçelerle tahliyelerini engellemek amacıyla oluşturulan bir düzenleme. Bu düzenlemeyle birlikte elle tutulur gerekçe olmadan, somut dayanaktan yoksun keyfi kararlarla hükümlülerin şartlı tahliyelerine engel olunmakta, denetimli serbestlik hükümleri uygulanarak tahliye olabilecek tutukluların tahliye olma hakları ellerinden alınmakta.    HAKLARI ELLERİNDEN ALINIYOR   Örnek vermek gerekirse; normal şartlarda hükümlünün aldığı cezanın en kötü ihtimalle 4’te 3'ünü (4/3) yatıp çıkması gerekir. Bu haliyle 6 yıl 3 ay alan bir hükümlünün infazını hesapladığımızda yine normal şartlarda 4 yıl 8 aylık bir yatarı olmakta. Ancak getirilen bu düzenlemeyle artık keyfi gerekçelerle tutukluların iyi halli olmadığı söylenerek aldığı cezanın tamamı infaz edilmeye çalışılmakta ve tahliyelerinin önüne geçilmek istenmektedir. Bu yönetmelikle birlikte, hükümlülerin kanunda kendilerine tanınan haklarını kullanmalarını imkânsız hale getirmektedir. Tutuklular ceza aldıkları dönemde yürürlükte olan kanunlardan doğan birtakım haklara sahipken söz konusu bu düzenlemeyle tüm hakları ellerinden alınmış olup kısıtlanmış olan özgürlükleri ikinci bir defa daha ellerinden alınarak yeniden cezalandırma yoluna gidilmektedir."   'İDARE MAHKEMENİN YERİNE GEÇECEK'   Yeni yönetmelikle idare ve gözlem kurullarının yargılama makamı yerine geçeceğini vurgulayan Zengin, şunları dile getirdi: "Bu haliyle ikinci kez yargılama yapılmakta ve hatta sonrasında her oluşturulan gözlem raporunda verilecek kararlara göre tekrarlayacak şekilde her defasında bir nevi yeniden yargılama yapıp hüküm tesis edecek konuma getirilen bir kurul söz konusudur. Değiştirilen maddelerden yönetmeliğin 13'üncü maddesinde de belirtildiği üzere 'iyi hal değerlendirmesi yapacak olan kurula Cumhuriyet Başsavcısı veya belirleyeceği Cumhuriyet Savcısı başkanlık eder' şeklinde bir ibare geçmektedir. Zaten bu madde kapsamına baktığımızda da normal şartlarda savcılar yargılama makamında yer alan bir suje iken bu haliyle toplanacak ve tutukluların iyi halli olup olmadığı şeklinde değerlendirme yapacak kurulun içerisine savcıların dahil edilmesi bu idare ve gözlem kurulunun mahkemenin yerine geçerek mahkemelerin yetkisini kullandığı ve kullanacağının da açıkça göstergesidir."   'İTİRAZ YOLLARINA BAŞVURACAĞIZ'   Yönetmeliğin iptali için yargıya başvuracaklarını belirten Zengin, şöyle konuştu: "Bizler, her maddesi hukuka aykırılık teşkil eden ve mahpusların haklarını ellerinden alarak hak ihlallerine yol açan ve açacak olan bu yönetmeliğe karşı her türlü hukuki başvuru hakkımızı kullanacağız. Söz konusu yönetmeliğin iptali ve yürütmenin durdurulması için dava açma yoluna gideceğiz. Bunun yanı sıra şartlı tahliye tarihi gelip de kurul kararıyla tahliye edilmeyen hükümlülerin, denetimli serbestlik hükümlerinin uygulanarak tahliye olması gerekirken yine kurulun kararıyla tahliye edilmeyen tutukluların bu anlamda bir an evvel tahliye edilmeleri amacıyla tüm itiraz yollarına başvuracağımızı belirtmek isterim. Hem hükümlülerin hem de ailelerinin mağduriyetine sebep olan bu düzenlemeyle yeniden bir cezalandırma yoluna gidilmesinin önünü açan böylesi bir yönetmeliğin ve uygulamanın kabulü mümkün değildir. Bizler avukatlar olarak gerek özelde müvekkillerin gerekse Özgürlük İçin Hukukçular Derneği olarak, hukuksal yardım talep eden tüm mahpusların bu anlamda haklarını korumak ve daha fazla hak ihlalinin yaşanmasının önüne geçmek için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz."   YÖNETMELİK    Tutukluların cezaevine ilk girişte 60 gün gözleme tabi tutulacağı belirtilen madde şöyle:   “MADDE 9 - (1) Hükümlülerin ceza infaz kurumuna ilk kabulü esnasında sınıflandırmaya ve uygulanacak infaz rejiminin belirlenmesine esas olacak gözlem, gözlem ve sınıflandırma merkezlerinde ve tek kişilik odalarda yapılır. Ancak, ceza infaz kurumunun tek kişilik odası bulunmaması veya sınırlı sayıda olması durumunda bu gözlem, tahsis edilmiş özel bölümlerinde de yapılabilir.    (2) Gözlem ve sınıflandırmaya tabi tutulan hükümlülerin diğer hükümlü ve tutuklularla ilişki kurmamaları için gerekli tedbirler alınır.   (3) İlk gözlem süresi altmış günü geçemez.   (4) Hükümlü, ilk gözlem sonunda yapılan yerleştirme işlemlerine müteakiben kurumda kaldığı süre boyunca gözlemlenir ve gösterdiği gelişim en geç altı ayda bir idare ve gözlem kurulu tarafından değerlendirilir. Ancak bulunduğu ceza infaz kurumunda kalacağı süre altmış günden az olan hükümlüler hakkında ilk gözlem kararı alınmaz.”   MA / Mehmet Şah Oruç