ÖHD ve TUAY- DER: Tutukluların yaşam hakkı gözardı ediliyor 2021-02-05 14:13:11   DİYARBAKIR - ÖHD ve TUAY-DER, Mardin, Elazığ, Malatya, Maraş ve Antep cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini raporlaştırırken, kamuoyuna çağrıda bulunan tutuklu annesi Yesure Tufan, “Çocuklarımız ölüyor. Onlar açken biz yatamıyoruz” dedi.    Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Diyarbakır Şubesi ve Tutuklu Aileleri ile Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER), Mardin, Elazığ, Malatya, Maraş ve Antep’de bulunan cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin hazırladıkları raporu açıkladı. ÖHD Diyarbakır Şubesi’nde yapılan basın toplantısına, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, ÖHD Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Halise Dakarlı, Muharrem Şahin, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır İl Eşbaşkan vekilleri ve tutuklu aileleri katıldı.   GÖRÜŞME TALEBİ SONUÇSUZ KALDI   Raporu okuyan ÖHD Şube yöneticisi Muhittin Muğuç, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle başlatılan açlık grevi eylemlerinin 71’inci gününe girdiğini hatırlattı. Cezaevlerinde yaptıkları görüşmeyi anlatan Muğuç, yaşananlara dair cezaevi yönetimleriyle yapmak istedikleri görüşmelerin sonuçsuz kaldığını söyledi.   AYM VE ANAYASA’YA AYKIRI   Tutukluların maruz bırakıldığı hak ihlallerinin artarak devam ettiğini ifade eden avukat Muğuç, “Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik” ile bu mağduriyetlerin artarak devam ettiğine dikkati çekti. “İnfaz Paketi”nin adli hükümlülere uygulandığını ancak siyasi tutukluların kapsam dışı bırakıldığını belirten Muğuç, bu durumun “eşitlik ilkesine aykırı” olduğunu hatırlattı.    Pandemi döneminde gerekçesiz ve keyfi olarak siyasi tutukluların tahliye edilmediğini vurgulayan Muğuç, tutukluların yaşam, özgürlük, güvenlik ve hak arama gibi birçok haklarının göz ardı edildiğini kaydetti.    SOSYAL ETKİNLİKLER KALDIRILDI            Pandemi gerekçesi ileri sürülerek cezaevlerindeki tüm sosyal etkinliklerin yasaklandığını, temizlik malzemelerinin verilmediğini sözlerine ekleyen Muğuç, yaşanan hak ihlallerini şöyle sıraladı:    “*Mahpuslar Covid-19 tedbirlerinin sağlığa erişim haklarını engellediğini, diş ağrıları sebebiyle yaklaşık 1 yıldır hastaneye sevklerinin yapılmadığını belirtmişlerdir. Yine mahpusların sağlık sorunları sebebiyle revire çıkarılmadıklarını, Covid nedeniyle doktorun sağlık şikayetlerini ve kontrollerini koğuş kapısında gerçekleştirdiğini belirtmişlerdir. Bu kapsamda mahpuslar sağlık sorunlarını ellerindeki ağrı kesicilerle şu aşamada geçici olarak gidermeye çalıştıklarını belirtmişlerdir.   *Çok basit gerekçelerle uygulanan disiplin cezaları neticesinde mektup ve telefon yasaklarının çok sık uygulandığı belirtilmiştir. İletişim ve görüş yasağı şeklinde uygulanan cezaların dolaylı bir tecride dönüştüğü ifade edilmiştir.   *Akçadağ Hapishanesi’nde ayakta sayımın dayatıldığını ve bu yüzden haklarında tutanak tutulup disiplin cezası aldıklarını, 1’er 2’er 3’er günlük hücre cezalarının verildiğini belirtmişlerdir.   *Hapishane personellerinin bireysel, keyfi ve tahrik edici söz ve davranışlarının olduğunu ifade etmişlerdir. İnfaz koruma memurları tarafından sözlü, bağırarak tehdit, küfür şeklinde şiddet içeren yaklaşımları olduğunu belirtmişlerdir.   *Kıyafet kotası bahanesiyle kıyafetlerin verilmediğini ve ailelerinin gönderdiği kıyafetlerin ise eski olduğu bahanesiyle alınmadığını, bu şekilde gelen kıyafetlerin verilmeyip depoya kaldırıldığını belirtmişlerdir.   *Ceza İnfaz Kurumlarında istenilen gazetelere ulaşımın imkânsız olduğu ve özellikle mektuplara el konma, göndermeme uygulamalarının olduğu belirtilmiştir.   *Birçok hapishanede kargoların ya hiç verilmediği ya da çok geç verildiği hususu dile getirilmiştir.   *Başvurular üzerine yapılan ziyaretlerin yapıldığı tüm hapishanelerde sosyal aktivitelerin tamamen kaldırıldığı belirtmiştir. Bu kapsamda mahpuslar tamamen tecrit altında olduklarını dile getirmişlerdir.”    TESPİT VE ÖNERİLER    Muğuç, cezaevlerine yönelik tespit ve önerilerini ise şöyle sıraladı:   “*Hapishanelerde yaşanan sorunlar hakkında ilgili ulusal ve uluslararası kurumlara bilgilendirilme ve gerekli başvuruların yapılması gerekmektedir.   *Hapishanelerde hasta tutukluların tedavi koşullarının derhal sağlanması gerekmektedir.   *Hapishanelerde mahpuslara yönelik işkence ve kötü muamele uygulamalarından derhal vazgeçilmeli; hukuka aykırı fiiller gerçekleştiren kamu görevlileri hakkında etkin soruşturma mekanizmaları işletilmelidir.   *Hapishanelerde mahpusların mahremiyet hakkına saygı duyulmalı; mahrem alanlarını gösteren kameralar derhal kaldırılmalıdır.   *Mahpusların sosyal ve kültürel etkinlik gerçekleştirmeleri için gerekli olanaklar sağlanmalıdır.   *Hapishanede kalan mahpusların özgürlüğünden alıkonulduğu süre boyunca sağlıklı bir ortamda kalmaları için gerekli temizlik araçları kendilerine verilmeli, kişisel koruyucu malzemeler ile temizlik malzemelerinin kantinden ücreti karşılığında değil, ücretsiz erişimi sağlanmalıdır, hijyen koşullarına dikkat edilmeli, pandemi koşulları dikkate alındığında temizlik ve sağlık konularında titiz davranılması gerekmektedir.   *İnceleme yapan kurum üyeleri ve yetkilileri; hapishane rejimi, fiziki koşullar ve mahpuslara yönelik hukuka aykırı gerçekleştirilen muameleler hakkında etkili bir idari ve yargısal denetim sağlanması gerektiğini tespit etmiştir. İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezanın Önlenmesi Sözleşmesi Seçmeli Protokolüne uygun şekilde “bağımsız” ulusal denetim mekanizmalarının oluşturulması için hükümeti derhal gerekli çalışmaları başlatmaya davet etmektedir. Ceza İnfaz Kurumlarında yaşanan hak ihlallerine karşı Adalet Bakanlığı’nı ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nu göreve davet ediyoruz.   *Bilim Kurulu ve Adalet Bakanlığının açıkladığı ölçüler doğrultusunda hapishanelerde salgına ilişkin tedbirler artırılmalıdır. Bu çerçevede hapishane temizliği, dezenfekte edilmesi, infaz koruma memurlarının sosyal temas kurallarına uyması öncelikli önerilerdir.   *Hapishanelerin, Milletvekilleri, Baro temsilcileri ve STK’lerden oluşan bir heyetle koronavirüs tedbirlerine uygun bir şekilde ziyaret edilmesi ve özellikle açlık grevlerine dair hapishanelerde yaşanan sürecin doğrudan gözlemlenmesi gerekmektedir.   *Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesin Dair Yönetmelik ile uygulanmaya başlanılan hükümlerin bir an evvel ortadan kaldırılarak tahliye hakları engellenen, infazları yakılan mahpusların ivedilikle tahliye edilmeleri için gerekli işlemler daha fazla hak ihlaline sebebiyet vermeden yapılmalıdır.”   ‘ÇOCUKLARIMIZ ÖLÜYOR’   Daha sonra söz alan tutuklu annesi Yesure Tufan de, açlık grevleri eylemlerinden kaynaklı uyuyamadıklarını dile getirdi. Tufan, “Çünkü biz anneyiz ve içimiz yanıyor. Çocuklarımızdan bir haber gelir diye yatamıyoruz. Tutuklarımızın sağlık sorunları var. Açlık grevlerine giriyorlar. Çocuklarımız orada ölüyor” diye konuştu.    ‘YATAMIYORUZ’   42 yıldır yürüttüğü mücadeleye dikkati çeken Barış Annesi Tufan, açlık grevi eylemlerine sessiz kalınmaması gerektiğini belirterek, kamuoyuna şu çağrıda bulundu: “STK’ler, dünyanın dört tarafındaki Kürtler ayağa kalksın, bize yardımcı olsunlar. Anneler ağlamasın. Toprak altına yeteri kadar çocuğumuz var. Genel af istiyoruz. Cezaevlerinde ağır hasta tutuklular var. Kimsenin ölmesini istemiyoruz. Türk annelere çağrıda bulunuyoruz. Bize destek olun. Çocuklarımız aç iken biz sofraya oturamıyoruz. Artık yeter.”