Eski esir asker Yaylalı: İç siyaset uğruna katliam yapıldı 2021-02-14 14:30:06   HABER MERKEZİ - Daha önce alıkonulan eski asker İbrahim Yaylalı, alıkonulan 13 asker ve polisin yaşamını yitirdiği Garê operasyonunu “iç siyaset uğruna yapılmış katliam" olarak değerlendirdi. Yaylalı, operasyonu yönetenlerin Roboski katliamında adı geçen komutanlar olduğuna dikkati çekti.   Savunma Bakanı Hulusi Akar, TSK tarafından Federe Kürdistan Bölgesi'nde bulunan Garê bölgesine yönelik 10 Şubat’ta havadan ve karadan başlatılan askeri operasyonun tamamlandığını duyurdu. Operasyonun başladığı ilk günden itibaren açıklama yapan PKK kaynakları, alıkonulan 13 asker, polis ve MİT mensubu olduğu belirtilenlerin tutulduğu kampın bombalandığını duyurdu.   ESİR ASKERLERE YAKLAŞIM   İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) verilerine göre, 1990 ila 2021 yılları arasında PKK’nin esir aldığı 335 kişi, sivil toplum örgütleri ile uluslararası insan hakları savunucularının araya girmesiyle serbest bırakıldı. Bu askerlerden biri olan İbrahim Yaylalı (Yannis Vasilis Yaylalı), Aralık 1994 yılında alıkonulmasının ardından beraberindeki 4 asker ile birlikte 14 Haziran 1995’te serbest bırakıldı. Serbest bırakılmasının ardından yaptığı açıklama nedeniyle hakkında “örgüt propagandası” iddiasıyla soruşturma açılan Yaylalı, cezaevine de konuldu.    Yaylalı, Gare’ye dönük operasyon ve 13 kişinin hayatını kaybettiğine ilişkin yetkililerin yaptığı açıklamayı Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi. Operasyonu “PKK’nin elinde bulunan esirleri infaz etmek için gittiler, katletmek için gittiler” yorumunda bulunan Yaylalı, “Bir mağarada bekleyen, kaçış yerleri olmayan insanların üzerine onlarca sefer sorti yapan savaş uçaklarını neden gönderirsiniz?” diye sordu. Alıkonulanların ailelerinin çağrılarını hatırlatan Yaylalı, “Bile bile iç siyaset uğruna katliam yapıldı" ifadelerini kullandı.    DEVLETİN TAVRI   Garê’de yaşananları “katliam” olarak nitelendiren Yaylalı, “Bu ikinci bir Roboski katliamıdır” diyerek, planlayıcıların da uygulayıcıların da aynı olduğunu dile getirdi. Yaylalı, “Yaşar Güler o dönem Roboski Katliamı yapıldığında İstihbarat Daire Başkanıdır. Hulusi Akar ikinci Genel Kurmay Başkanıdır. İkisi birlikte Necdet Özel ile üstlerini ikna etmek için uğraşmıştır, katliamı yapmak için. Aynı ekip, aynı karanlık ilişkiler, kendi personellerini, kendi insanlarını göz göre göre gidip katlettiler. Bunun başka türlü bir izahı yok” dedi.   Alıkonulan 13 kişinin 6 yıla yakındır PKK’nin elinde olduğunu ve PKK’nin hiçbir şekilde zarar vermediğini belirten Yaylalı, kendisinin de PKK’nin elinde esir alındığını hatırlatarak, esirlere davranışının kamuoyunun malumu olduğunu söyledi. Esir alındığı dönem de ordunun sınıra kadar oldukları bölgeyi bombaladığını kaydeden Yaylalı, kendilerinin de öldürülmek istendiğini ifade etti. PKK’nin alıkoyduğu kişilerin sağ salim serbest bırakılması için insan hakları savunucuları ve ailelerin yıllarca mücadele ettiğini belirten Yaylalı, PKK’nin daha önce alıkoyduğu askerlerle ilgili dönemin AKP’li kurmaylarından Mehmet Ali Şahin’in “Keşke ölselerdi” açıklamasını hatırlattı. Yaylalı, “Devletin 90’lı yıllardan itibaren tavrı 'PKK’nin elindeki askerleri nasıl öldürebilir, nasıl susturabiliriz' şeklindedir. Hangi insan kendi insanlarının ölümüne sevinebilir” diye konuştu.    PKK’NİN YAKLAŞIMI   AKP ve Erdoğan’ın iktidarda kalma hırsı ile hareket ettiğinin altını çizen Yaylalı, DAİŞ’in elindeki Türk askerlerinin diri diri yakılmasını da hatırlatarak, “İktidar hırsı yüzünden kendi insanlarını öldürmekten çekinmeyenler, düşünün diğer halklara nasıl kötülük yaparlar” dedi. Alıkonulan 13 ismin hava saldırısı ve operasyon sonucu hayatını kaybettiğini dile getiren Yaylalı, “Propaganda amacıyla kafalarına kurşun sıkılmış” olma ihtimalinin dahi olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Ben biliyorum PKK’nin bu insanları korumak için nasıl zorlandıklarını. Bunu sadece ben söylemiyorum. Yıllar içinde bunlar raporlaştırıldı. Bir tanesi çıkıp diyebilir mi ‘PKK bize kötü davrandı.’ Aynı fikirde olmayabilir. Bu iktidarın gözünü tamamen hırs ve soykırım bürümüş.”    Alıkonulan kişilerin ailelerinin devletin açıklamalarına kanmaması ve çocuklarının akıbetini sorması gerektiğini belirten Yaylalı, insan hakları örgütleri ve siyasi partilerin de üzerine çok iş düştüğünü söyledi.