Kendi asker ve polisi için adım atmayan Türkiye, İsrail için arabulucu olmuştu 2021-02-15 12:48:07   HABER MERKEZİ - TSK’nin Garê’ye yönelik operasyonunda PKK’nin alıkoyduğu 13 polis, asker ve üst düzey MİT mensuplarının hayatını kaybetmesi nedeniyle AKP iktidarı, bu konuda neden bugüne dek adım atılmadığı eleştirilerinin hedefinde. AKP ve Erdoğan’ın “terörist” dediği İsrail, alıkonulan bir askeri için Türkiye'nin arabulucuğunda 2011 yılında Filistinli bin tutukluyu salıvermişti.   Türkiye’nin Garê’ye yönelik operasyonu ve bu operasyon sırasında PKK’nin elinde bulunan 13 polis, asker ve MİT mensubunun hayatını kaybetmesi gündemin merkezinde. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 8 Şubat'taki konuşmasında 10 Şubat Çarşamba günü yapacağı Millete Sesleniş konuşmasına işaret edip, bir “müjde” açıklayacağını ifade etmişti. 10 Şubat saat 02.55’te Irak’ın Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki Garê alanına yönelik havadan indirme ile başlatılan askeri operasyonun ikinci gününde açıklama yapan HPG, yapılan bombardımanlarda savaş esirlerinin tutulduğu bir kampın vurulduğu bilgisini paylaştı.   Çözüm sürecinin sonlandırıldığı 2015 yılından sonra 13 asker, polis ve MİT mensubu PKK tarafından farklı tarihlerde alıkonulmuştu.    Dördüncü gününde sonlandırılan operasyona dair dün açıklama yapan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, “sivil” olarak tanımladığı bu kişilerin naaşlarına ulaşıldığını duyurdu. Bu açıklama sonrası Erdoğan’ın duyurduğu “müjde”nin operasyon sırasında hayatını kaybeden bu polis, asker ve MİT mensupları olduğu anlaşıldı. Ortaya çıkan bu sonucu görünmez kılmaya çalışıp, ölümler üzerinden milliyetçi histeriyi körüklemeye koyulan iktidara ulusalcı muhalefet de dahil oldu.    Operasyonla ilgili kamuoyuna yapılan açıklamaların ardından sosyal medya hesaplarında iktidarın tutumunu eleştiren HDP İstanbul Milletvekilli Hüda Kaya ve Kocaeli Milletvekilli Ömer Faruk Gergerlioğlu hakkında ise, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı.   'BAŞKA ÜLKEDE SORUMLULAR YARGILANIR' DEDİ   Operasyonun sonucu konusunda iktidarı eleştiren isimlerden biri  de Turgut Özal döneminde Başbakan Başdanışmanlığı, Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığı görevlerinde bulunan Feyzi İşbaşaran oldu. İşbaşaran, sosyal medya hesabından operasyona dair “Genelkurmay Başkanı’nın yaptığı açıklamayı izledim, MSB Hulusi Akar’ın yaptığı açıklama ile hiç ilgisi yok. Böylesi ağır kayıpların verildiği bir askeri operasyon ABD veya AB ülkelerinden birinde olsa, askeri uzmanlar, medya çok ağır eleştiriler yapar ve sorumlular yargılanır!” paylaşımında bulundu.   DAHA ÖNCEKİLER SERBEST KALDI   PKK’nin elinde bulunan polis ve askerlerin yakınları, İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) başvuru yapmış ve kimi girişimlerde bulunmuştu. Ancak hem ailelerin hem de İHD’nin girişimleri bu iktidarın yaklaşımından kaynaklı sonuç kaldı. Oysa ki daha önce yaşanan benzer olaylar karşısında yapılan girişimler sonucu alıkonulan asker ve polisler serbest kalmıştı.    Aynı yılın Aralık ayında benzer bir durum Diyarbakır Lice’de yaşandı. Bingöl 49'uncu Motorlu Piyade Tugay Komutanlığı'nda görevli Astsubay Melik Dikyol, Astsubay Hakan Özer ve Uzman Erbaş Uğur Sert ile Erzurum'da görevli Uzman Erbaş Ali Akdemir'i Diyarbakır-Bingöl karayolu üzerinde örgüt mensupları tarafından yapılan yol kontrolü sırasında alıkonuldu.    BDP heyetinin devreye girmesi üzerine alıkonulan askerler 9 Aralık 2013’da Lice Kaymakamı Tunahan Efendioğlu'na teslim edildi.   GÜNDEMDEN UZAK TUTULDU   Alıkonulan esirler için daha önce kurulan bu temaslar 2015 yılı ve sonrasında alıkonulan asker, polis ve MİT mensupları için işletilmedi. Öyle ki kamuoyunun bir kısmının bu konunun gündemden uzak tutulması nedeniyle alıkonulan bu kişilerden haberdar dahi olmadıkları ortaya çıktı.    Operasyonda yaşamını yitirenlerin ailelerine ve topluma hesap verme konumunda AKP’nin Filistinlilere yapılan zülüm nedeniyle sık sık “terörist” olarak işaret ettiği İsrail bile, Hamas tarafından esir alınan askeri için Hamas ile pazarlık masasına oturmuştu.    TÜRKİYE ARABULUCU OLMUŞTU!   İsrail askeri Gilad Şalit, 2006 yılında Hamas tarafından kaçırılıp, rehin alınmıştı. İsrail ve Hamas arasında Türkiye'nin aktif rol aldığı müzakereler sonucunda Gilad Şalit 5 yıl aradan sonra 2011 yılında serbest bırakıldı. İsrail de askerine karşılık bin 27 Filistinli mahkumu serbest bıraktı. Bu Filistinli mahkumlardan bazıları aralarında Türkiye'nin de olduğu farklı ülkelere gönderildi.   Türkiye'nin arabuluculuk konusunda oynadığı rolün şaşırttığı dönemin İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez, "Her şeyi bir tarafa bırakıp olayın insani boyutunu siyasetin önüne koydular. Bana söylediklerine göre bunu Türkiye Başbakanı Erdoğan yapmış" ifadelerini kullanmıştı.   İMRALI'DA KONUŞULDU   Çözüm süreci döneminde İmralı’da PKK Lideri Abdullah Öcalan ile HDP heyeti arasında yapılan görüşmelere de konu oldu.  7 Eylül 2014 tarihinde yapılan görüşme sorasında Öcalan, AKP’nin kendi polis ve askerine dair yaklaşımına dair şunları ifade etmişti:     “En ideal pozisyonu yaratmamıza rağmen AKP adım atmadı. Bütün bunlar benim için çok zorlayıcı oldu. Adeta tükendim. İşte bu hasta tutsaklar meselesi var. Kanser olan hastaları bile bırakmadılar. Bu ahlaki bir yaklaşım değil, biz üzerimize düşen pek çok şeyi yaptık; ama onlar, midesi delinmiş, hortumla beslenen bir hastayı bile bırakmadılar. Böyle olur mu? İsrail bile 1 askere karşı bin tutukluyu serbest bıraktı. Sürecin en başından beri bu meselenin çözülmesi gerekirdi. Süreç başlayınca bana elinizdeki askerleri bırakırsanız olumlu katkı sağlar dediler, ben de hiç düşünmeden hepsini bıraktırdım, ama onlar bu kadar zaman geçmesine rağmen bir hastayı bile bırakırken politika yapıyorlar. Bizim yaptığımız doğruydu, iyi niyet önemlidir. Biz onu gösterdik. Yoksa onların yöntemiyle biz de yaklaşabilirdik, onlar bizden toplayınca biz de hakim, savcı vb. hepsini toplayabilirdik. 500 kişi bizden toplamışlarsa 500 kişi de biz toplayabilirdik. Ama biz bunu yapmadık, doğru olanı yaptık. Hasta tutsaklarla ilgili defalarca görüşmüşsünüz, ayrıntılı toplantılar yapmışsınız, neden hala bir gelişme olmadı? Sormanız lazım. Bu konuda gerekçelere sığınmamaları gerekiyor. Bu konudaki duyarlılığımızı bildikleri için en son aşamada bir adımmış gibi ele almaya çalışıyorlar. Bu yaklaşım ahlaki bir yaklaşım değildir. Ben çocuk değilim, bana karşı herkesin ciddi olması gerekir. AKP bu konuda ahlaki davranmıyor”