Ankara'da tecrit paneli: Komplocular kaybedecek 2021-02-15 19:17:54   ANKARA - Öcalan'ın İmralı’daki duruşunun yansımasının Rojava olduğunu söyleyen HDP Milletvekili Tayip Temel, “Gare’de yapılan operasyon komplonun güncellemesidir. Komplocular muhakkak kaybedecek, kazanan hakların birlikte yaşama perspektifi ve çizgisi olacak” dedi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ankara İl Örgütü, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın uluslararası komployla Türkiye’ye teslim edildiği 15 Şubat'ın yıl dönümü nedeniyle “Barışta ısrar komployu çürütüyor” başlıklı panel düzenledi. Partinin il binasında yapılan panele kolaylaştırıcı olarak HDP Ankara İl Eşbaşkanı Pakize Sinemillioğlu, konuşmacı olarak HDP Van Milletvekili Tayip Temel ve Asrın Hukuk Bürosu Avukatı Özgür Erol katıldı. Panelin yapıldığı salona, “15 Şubat uluslararası komplosunu lanetliyoruz” pankartı asıldı. Panel özgürlük mücadelesinde yaşamını yitiren devrim şehitleri anısına saygı duruşu ile başladı. Panelde ilk sözü alan HDP Milletvekili Tayip Temel, “15 Şubat herkes için önemli bir gün. Ortadoğu’da sayın Öcalan'ın hedef seçilmesinin nedenlerinden biri bugün Ortadoğu'da yaşanılanlardır. Sayın Öcalan o günlerde Ortadoğu’da müdahaleler yapılacağını, halkların mücadelesinin geleceklerini şekillendireceği tespitini yapmıştı” dedi. Öcalan’ın uluslararası korsan komplo ile Türkiye’ye teslim edildiğini belirten Temel, “Bu komploda birçok ülkenin rolü var. ABD, Rusya, Mısır, Avrupa ülkeleri, Türkiye ve Federe Kürdistan'da yaşanan kaoslarda komplonun izleri var. Öcalan’ın geliştirdiği fikriyat halkların ortak yaşam perspektifini ortaya koyduğu bir fikriyatı. Bu fikriyat maya tutmak için güçleniyordu ancak Ortadoğu'yu dizayn etmek isteyen egemen devletler buna izin vermedi” diye konuştu. ‘ÖCALAN İZİN VERMEDİ’ 2010 yılında başlayan ve günümüzde de süren Arap Baharı’na değinen Temel, “Arap baharı bir süre sonra egemen devletlerin yönlendirmeleri ile halkın değil egemenlerin lehine döndürüldü. Her yerde savaş var, rejimler direniyor. Rejimler değişince halklara huzur getirecek rejimler ortaya çıkmıyor. 15 Şubat bu sürecin başlangıcıydı aslında” dedi. Komplodan sonra birçok iktidar ile çözüm üzerinde Öcalan’ın görüşmeler yaptığına değinen Temel, “Komploya halklar bireysel eylemler ile karşılık verdiler. Komplo Türkiye'de uzun süreli kanlı bir savaşın nedeni olmadıysa bu Sayın Öcalan’ın perspektifleri ile engellendi. Sayın Öcalan karşı durdu, kendisini etkisizleştirmelerine izin vermedi. Türkiye’yi kanlı bir sürece götürme çabalarına izin vermedi” şeklinde konuştu. ‘İMRALI’NIN YANSIMASI ROJAVA’ Öcalan'ın İmralı’daki duruşunun yansımasının Rojava olduğunun altını çizen Temel, “Tüm kaosa rağmen halkların çoklu kimlik ile bir devrim gerçekleştirmiş ise bunun dayanağını İmralı da aramak mümkün. Irak rejim değişikliğine uğradı, İran kuşatmaya alındı, Suriye'de bugüne gelinen sürecin yolları aralandı. Diğer ülkelere bu şekliyle müdahale eden egemen devletler Türkiye’de de AKP’yi iktidara getirerek 'yenilik ' manipülasyonu ile sürece hazırlattı” ifadelerini kullandı. ‘KÜRT SORUNU İLE İLGİSİ VAR’ Tecrit ile ilgili toplumda kimi yanılsamaların olduğuna dikkati çeken Temel, “Kürtler ‘tecrit birçok sorunun nedenidir’ diyor. Türkiye'deki açılığının, kadına şiddetin, özgürlüklerin sınırlanıyor oluşunun, öğrencilerin tutuklanmasının tecrit ile ne alakası var? diyen söylemler ile karşı karşıya kalıyoruz. Bu kötülüklerinden değil, tecridin Türkiye'deki etkilerini iyi anlatamadığımız için soruluyor. Tecridin bütün sorunlar ile doğrudan ilgisi var. Türkiye de yaşanan bütün sorunların Kürt sorunu ile ilgisi var, tecrit ile ilişkisi var. Onun için bu sadece Kürtlerin sorunu değil” diye konuştu. ‘KOMPLOCULAR MUHAKKAK KAYBEDECEK’ Günümüzde bir savaş siyaseti yürüttürüldüğünü dile getiren Temel, devamında şunları söyledi: “Rojava’ya yönelik kapsamlı bir müdahale süreci var. Rajava’nın KDP çizgisine uyumlu bir çizgi haline gelmesine yönelik ABD’nin dayatmaları var. Öcalan çizgisi yerine Barzani çizgisi dayatılmaya çalışılıyor. Ulusal birlik adı altında Rojava’ya dayatılan budur, bu da komplonun devamı niteliğinde bir siyaset. Gare’de yapılan operasyon komplonun güncellemesidir. Komplonun güncel hali siyaseten Rojava'ya yönelik çizgi, Güney Kürdistan'a yönelik tasfiye planı, Kuzeyde Kürdistan ve Türkiye yönelik boğma siyaseti ve HDP ile HDK’yi hedef alarak hakların birlikte yaşama perspektifini, iradesini ortadan kaldırma ve nefessiz bırakmadır. Kürtleri yalnızlaştırma bir siyasettir, bu siyaset Kürtleri 40 yıl öncesine geri götürmedir. Bu saldırılara karşı durmak ulusal komplonun günümüze uygulanmış yönlerine karşı çıkma anlamına geliyor. Bu konuda kararlıyız, komplocular muhakkak kaybedecek, kazanan hakların birlikte yaşama perspektifi ve çizgisi olacak. buna şüphe duymadan mücadelesini yürüteceğiz.”   ‘AİHM SÜRECİ İZLEME İLE YETİNİYOR’ Ardından söz alan Asrın Hukuk Bürosu Avukatı Özgür Erol, komplonun gelişme sürecine ilişkin kimi bilgiler paylaştı. Avukatların tecridin sonlanması noktasında AİHM'e yaptıkları başvuruların yanıtsız bırakıldığına değinen Erol, AİHM'in süreci izlemek ile yetindiğini söyledi. İmralı cezaevinde tutulan Öcalan’ın yıllara göre tutulma şekline değinen Erol, “İmralı tecridi 21 yıl önce başladı. 2007 ye kadar tek başına bir odada kaldı, 2007 itibarıyla 12 metrekarelik küçük bir odaya aldılar ve 2009 yılına kadar tek başına kaldı. 2009 yılında bazı tutuklular gitti. 2013'te çözüm süreci ile 3 odalı bir odaya geçti, 2019 da yeni bir bina yaptılar şartlarını detaylı bilmiyoruz” diye konuştu. ‘EN SON MART 2020’ Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Genel Başkanı Leyla Güven önceliğinde 2018’de başlayan 200 gün süren açlık grevlerinden sonra avukatların Öcalan ile görüşe bildiğini anımsatan Erol, ardından görüşmelerin son verildiğini sözlerine ekledi. En son Mart 2020’de İmralı'dan haber alındığının altını çizen Erol, “İmralı’da tutulan tutukluların mektup, faks haklarını kullanmalarına izin verilmiyor, ancak bir her ay düzenli mektup gönderiyoruz. Telefon görüşmeleri izin verilmiyor. Aile avukat görüşmelerini disiplin cezaları ile engelliyorlar. Bunu da komik gerekçelerle yapıyorlar. Birbirlerinin spor haklarını ‘engelledikleri’ gerekçesiyle komik cezalar veriyorlar” ifadelerini kullandı. ‘TECRİDİN ANTİ TEZİDİR’ İmralı’da yaşatılanların işkence ve kötü muamelenin ilanı olduğunu vurgulayan Erol, bunu Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) ziyaretleri esnasında tespit ettiğini sözlerine ekledi. CPT’nin 11-25 Ocak 2021 tarihleri arasında Türkiye'ye gerçekleştirdiği ziyaret esnasında İmralı Cezaevini ziyaret etmemesine tepki gösteren Erol, devamında şunları söyledi: “Tecrit sadece aile ve avukat görüşmelerinin yapılması değil, son yıllarda gerçekleşen hukuksuzlukların başlama yeri İmralı’dır. Türkiye'de çıkan bütün yasalar Öcalan'ı nasıl etkiler süzgecinden geçirildi. Öcalan yaralanmasın diye yapılan düzenlemelere karşı demokratik kamuoyu hiç ses çıkarmadı. O hukuksuzluklara izin verildiği için hukuksuzluklar bütün cezaevlerine yayıldı. Devlet hukuksuzlukları İmralı'da geliştirdi ve topluma yaydı, onun için tecrit bulaşıcıdır diyoruz. Tecridin ana hedefi direnişi engellemektir. Direnişin olduğu yerde her zaman umut vardır. İmralı duruşu tecridin anti tezidir. Demokratik siyasetin yolu, çözümün yolu İmralı’dan geçiyor.” Panel soru cevaplar ile son buldu.