Öndül’den ‘İnsan Hakları Eylem Planı’ yorumu: Güven sorunu var 2021-03-03 11:46:54 ANKARA - “İnsan Hakları Eylem Planı”nın 2009 ve 2014 yılında açıklanan planların benzeri olduğuna dikkati çeken İnsan Hakları Akademisi Başkanı Hüsnü Öndül, “Vaatler, strateji belgesi, eylem planı haline geliyor, tekrarlanıyor ama somut adımlar atılmıyor” dedi. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dün “İnsan Hakları Eylem Planı”nı açıkladı. 28 sayfadan oluşan 9 amaç ve 11 ilke olarak duyurulan eylem planında, “ ifade özgürlüğü”, “yargı”, “cezaevleri”, “üst arama” başlıklarının da yer aldığı çok sayıda vaat yer aldı.    İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) bağlı İnsan Hakları Akademisi Başkanı Hüsnü Öndül, AKP’nin “İnsan Hakları Eylem Planı”nı Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi. Plan metnini inceleyen Öndül, amaç ve ilkelerin 2005 yılından bu yana Avrupa Birliği (AB) ile müzakere aşamasında olan Türkiye tarafından yerine getirileceği belirtilen vaatleri içerdiğini söyledi. AB ile müzakere aşamasında olan Türkiye’nin 35 fasılı yerine getirmesi gerektiğini hatırlatan Öndül, “Bu 35 fasıl içerisinde ‘adalet’, ‘yargı bağımsızlığı’, ‘temel haklar’ yer alıyor. AKP döneminde hem 2009 hem de 2014 tarihlerinde AB’ye üyelik için gereken fasılların yerine getirilmesi için yargı reform strateji belgeleri açıklandı. Şimdi İnsan Hakları Eylem Planı ile bunlar tekrarlanıyor” dedi.   GÜVEN VE İNANDIRICILIK SORUNU    Açıklanan reformların tamamında kelimelerin, cümlelerin ve isimlerin değişmediğine değinen Öndül, şöyle devam etti: “Vaatler, strateji belgesi, eylem planı haline geliyor, tekrarlanıyor ama somut adımlar atılmıyor. Bağımsız ve tarafsız yargı kurumsallaştırılamıyor, işletilemiyor. İfade özgürlüğü, toplanma özgürlüğü tanınmıyor. Yerine getirilmiyor. İnsanlar düşünceleri nedeniyle hapsedilmeye devam ediyor. Güven ve inandırıcılık sorunu var” diye belirtti.   KOPENGAH KRİTERLERİ    Bu eylem planının da vaat halinde kalmasının yüksek ihtimal dahilinde olduğu görüşünü dile getiren Öndül, insan haklarının korunması ve geliştirilmesi için yüksek bir politik iradenin olması gerektiğini vurguladı. Öndül, “Türkiye hukukun üstünlüğünün yerine getirilmesi için Türkiye 10 Aralık 1999 tarihinde AB aday ülke, 2005 yılından bugüne kadar katılım müzakereleri yürüten bir ülke. Kopenhag Siyasi Kriterleri olarak bilinen “hukukun üstünlüğü ve demokrasi, azınlık haklarının korunması ve insan haklarının korunması” başlıkları altındaki kriterler, aradan 22 yıl geçmiş olmasına rağmen yerine getirilmedi. AKP 2002’den bu yana hükümet. Bu nedenle eylem planının hayata geçmesi konusunda kuşku bulunmaktadır” diye konuştu.   HUKUKUN GEREKLİLİĞİ    Temel insan haklarının korunması ve demokrasinin kalıcı hale gelmesi için yapılması gerekenlerin yeniden keşfedilmesine gerek olmadığını ifade eden Öndül, şunları söyledi: “Bir mevzuat düzenlemesi yapılacak. İdare de yani uygulayıcılara ilişkinde düzenleme yapılacak ve uygulamalar denetim ve izlenme süreçlerine alınacak. O nedenle bunlar yeniden keşfedilecek konular değil. Yani hem irade beyanı olacak hem de uygulamada da yargıya müdahale etmeyecek. Türkiye’de 406 barış akademisyeni bildiriye imza attıkları, fikirlerini ifade ettiği için ihraç edildi. Bunların ihracı için kim marşa bastı. Yargısal süreçleri kim işletti? Yüksek iradeyi taşıyan kişi veya kişiler beyanlarda bulundu. Bağımsız ve tarafsız olması gereken yargı, emir telakki ederek, siyasi iradenin istekleri doğrultusunda hareket etti. Dolayısıyla bunlar geçici konular değil temel konulardır. Bağımsız ve tarafsız yargı konularını en başta siyasi otoriteler kabul edecek. Kendi istekleri ve özel düşünceleri değil, hukukun gerekliliklerinin yapılacağı bir doğrultuda iradeye sahip olacaklardır.”   MA / Berivan Altan