8 Mart mesajları: Kadınlar direnişleriyle ön açtı 2021-03-08 13:00:35 HABER MERKEZ - Dünya Kadınlar Günü'nde paylaştıkları mesajlarıyla kadınları hedef alan patriyarkal politikalara dikkat çeken birçok dernek, sendika, meslek ve sivil toplum örgütleri, kadınların direnşleriyle mücadelenin önünü açtığını vurguladı. Birçok dernek, sendika, meslek ve sivil toplum örgütü 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla paylaştıkları mesajlarında kadınların yaşadıkları sorunların farklı boyutlarına dikkat çekti.    DİB: KADINLARIN DİRENİŞİ MÜCADELENİN ÖNÜNÜ AÇTI   Demokrasi için Birlik (DİB), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısı ile artan kadın katliamları ve kadın kazanımlarına dönük saldırılara dikkat çekmek amacıyla yazılı açıklama yayınladı. Açıklamada, iktidarın muhalefete dönük baskısına değinilirken, kadınların direnişinin mücadelenin önünü açtığının altı çizildi.   Şüpheli kadın ölümleriyle birlikte kadın katliamlarının arttığı belirtilen açıklamada, “Uygulanmayan sözleşme ve yasalar, tahrik indirimleri ve cezasızlık politikalarıyla kadın cinayetleri, kadına yönelik erkek şiddeti ve istismar meşrulaştırılıyor, normalleştiriyor” diye vurgulandı.   Açıklamada, erkek egemen politikaların toplumu ve özelinde kadınları ayrıştırmayı hedeflendiğine işaret edildi. Kadın işsizliğinin de derinleştiğine değinilen açıklamada, “Kadınlar emek sömürüsüne, esnek ve güvencesiz çalışma koşullarına, pandemi ile daha da derinleşen ev içi emeğin görünmez kılınmasına karşı yaşamları ve hakları için mücadele etmeye devam ediyor” ifadeleri yer aldı.   Kadın kazanımlarına dönük saldırıların karşısında kadınların direnişi hatırlatılan açıklamada, savaşa, nafaka hakkının gaspına ve emek sömürüsüne karşı tüm kadınlar 8 Mart’ta alanlara davet edildi.     İHD'Lİ KADINLAR: BASKIYA BOYUN EĞMEYECEĞİZ   8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısuyla İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi, “İHD’li Kadınlar” imzasıyla yazılı açıklama yayımlandı.    İktidarın kadınlara karşı düşmanca politika yürüttüğü belirtilen açıklamada , “İnsanlık onuru çiğnenmekte ve bu uygulamalar meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır. Kadınlar gözaltına alındıkları gözaltı merkezlerinde ve cezaevlerinde çıplak arama uygulamasına maruz bırakılmakta, karşı çıktıklarında zor kullanılmakta ve darp edilmektedirler. Kendilerini polis olarak tanıtan kişiler tarafından kaçırılma girişimlerine maruz kalan kadınlar tehdit edilmekte, hakarete uğramakta ve özel yaşamları üzerinden baskı altına alınmaya çalışılmaktadır. Cezaevlerinde kadınlar ağır insan hakları ihlalleri altında yaşam mücadelesi veriyorlar. Hapishanelerde anneleriyle birlikte kalan kadınların hem kendileri hem de çocukları için yaşam çekilmez hale getirilmekte ancak iktidarın sözcüleri bu onur kırıcı muameleyi ortadan kaldırmak yerine mağdurları suçlamakta ve adeta işkenceyi savunur hale gelmektedirler” ifadeleri kullanıldı.   Kadınların eşit yaşamı ve özgürlüğü talep ettiklerini ve bunun için mücadele edildiğinin ifade edildiği açıklama, “Erkek egemen iktidarlar tarafından sağlanacak olan lütuf istemiyoruz, kendi hakkımız ile ilgili kendi politikalarımızı üretmek, geliştirmek, devam ettirmek istiyoruz. Ekonomik, siyasal, hukuksal araçlar ya da şiddet ile baskı altına almaya çalıştıkları mücadelemiz sürüyor, sürecek. Hiçbir baskıya boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. İktidarın makul kadın, makul aile, makul toplum yaratma anlayışını kabul etmiyoruz. Patriyarkaya ve erkek egemen zihniyete karşı el ele olacağız, mücadelemizi yükselteceğiz” ifadeleri yer aldı.     DİSK, KESK,TMMOB VE TTB: KADININ VAROLUŞ MÜCADELESİ ANLAMLI   Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Kadın Komisyonu, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Kadın Meclisi, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Kadın Çalışma Grubu ile Türk Tabipleri Birliği (TTB) Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne dair yazılı mesaj yayımladı.   Dünyanın neresinde olursa olsun kadınlara uygulanan sömürüye, ayrımcılığa ve baskıya karşı verilen direnişin simgeleştiği mücadele gününün 8 Mart olduğu vurgulanan açıklamada, “Eşitsizliğin, sınırsız tüketimin, sömürünün, yoksulluğun sistemleştiği patriyarkal kapitalizmin, kadın ile kurduğu ‘ucuz emek - kutsanmış annelik’ ilişkisinin neoliberal politikalarla tüm dünyada yeni kölelik koşullarını dayattığı bu dönemde, kadının varoluş mücadelesi çok daha anlamlı bir hale geldi” ifadelerini kullandı.   Açıklamada, kadınların çalışma ve toplumsal yaşamda, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile karşı karşıya kaldığı, ucuz emek gücü olarak görüldüğü ifade edildi. Nüfus politikaları ataerkil kapitalist sistemin ihtiyaçlarına uygun biçimde kadın bedenleri üzerinden, kadın cinselliği ve doğurganlığı denetlenerek sürdürülmekte olduğuna değinilen açıklamada, kadına yönelik şiddetin yaşamın her alanında sürdüğüne dikkat çekildi.    Kadınların en yakınlarındaki erkekler tarafından fiziksel, psikolojik, cinsel şiddete uğramakta, intihar denilerek son derece şüpheli ölümlerle yaşamları çalındığının vurgulandığı açıklamada, “Şiddet her kesimden, her meslekten, her toplumsal kesimden kadına karşı uygulanmaktadır. Cezasızlık, korumasızlık ve hukuksuzluk nedeniyle kadına yönelen şiddet konusundaki istatistikler, dünya genelindeki bir insan hakları felaketini ortaya koymaktadır” denildi.   Eşitlikçi yönetim biçimleri işlevsel kılınmadan şiddetten kurtulmayacağının altı öizilen açıklamada, şu talepler sıralandı:   * Kadınlar ve LGBTİ+’lara yönelik her türlü ayrımcılığı ve şiddeti önleyen yasal düzenlemeler acilen yapılmalı, İstanbul Sözleşmesi’nin tartışılmasına son verilmeli, 6284 sayılı yasa etkin bir şekilde uygulanmalı,   * Çalışma hayatında kadına yönelik her türlü ayrımcılık terk edilmeli, esnek çalışma biçimlerine, cinsiyetçi iş bölümüne, ücret eşitsizliğine son verilmeli güvenceli, düzenli işler yaratılmalı,   * Yetki ve karar mekanizmalarında eşit temsiliyetin hayata geçmesi sağlanmalı,   * Bir sağlık ve sosyal hak olarak kürtaj hakkının kullanımını engelleyen fiili uygulamalardan vazgeçilmeli,  güvenli ve parasız kürtaj olanakları sağlanmalı,   * Kadınlar regl döneminde en az iki gün ücretli izinli olmalı, *Kadın istihdamın önündeki engellerden olan çocuk, hasta, yaşlı, engelli bakımı kamusal hizmet olarak sunulmalı, ev işlerini kadının üstünden alacak sosyal politikalar uygulanmalı,   *Kapatılan kamu kreşlerinin yanı sıra tam zamanlı, ücretsiz, nitelikli ve anadilinde hizmet veren kamu ve mahalle kreşleri açılmalı,   *Kadını eğitimden, istihdamdan, yaşamdan koparan, çocuk yaşta evliliklerin hızla artmasına yol açan 4+4+4 eğitim sistemi hemen iptal edilmeli,   *8 Mart kadınlar için ücretli izin günü sayılmalıdır.”     İİSŞP: KADINLAR 8 MART'A İŞSİZLİĞİN PENÇESİNDE GİRDİ   İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu (İİSŞP) da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yazılı bir mesaj yayımladı. Dönem Sözcüsü Banu Tuna imzasıyla paylaşılan mesajda, "2021 Türkiye’sinde kadınların 8 Mart’a toplumsal cinsiyet eşitliği hedeflerinin uzağında, işsizliğin pençesinde ve emek sömürüsü altında girdiği" ifade edildi.   Her 8 Mart öncesinde olduğu gibi iş dünyasından, siyasilerden kadınlarla, kadın emeğiyle ilgili hamasi açıklamaların yapıldığını gördüklerini söyleyen Tuna, Kovid-19 salgını döneminde neredeyse her iki kadından birinin işsiz kaldığını ve işbaşında olmayan kadınların sayısının 5 katına çıktığını belirtti. Tuna, “Kadınlar, salgının yarattığı işsizlikten ve istihdam kaybından erkeklere oranla daha fazla etkilenmiş, geniş tanımlı kadın işsizlik oranı yüzde 45,3’e çıkmıştır. Kayıt dışı emeğin büyük bölümünü kadın işçiler oluşturmaktadır. Avrupa genelinde kadınların aile içi ücretsiz emeğine bakıldığında Türkiyeli kadınlar günde 3 saat 16 dakika ile en üst sıralarda yer almaktadır. Kadınlar ile erkeklerin ücretsiz ev içi emeğe ayırdığı zaman kıyaslandığında Türkiye en tepede yer almaktadır” diye belirtti.   Türkiye’de asgari ücrete mahkum edilen emekçilerin "öteki", kadın emekçilerin ise "ötekinin de ötekisi" durumuna geldiğine dikkat çeken Tuna, İİSŞP olarak gerçek bir eşitlik sağlanana kadar kadınlar için, kadınlarla birlikte mücadeleyi sürdüreceklerini vurguladı.   GÖÇ İZLEME DERNEĞİ: CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİNİ ORTADAN KALDIRACAĞIZ   Göç İzleme Derneği Kadın Komisyonu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde yaptığı açıklama ile başta mülteci kadınlar olmak üzere tüm kadınların yaşadığı hak ihlallerine dikkat çekti.   Kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesinin sınırları aştığına vurgu yapılarak, tüm dünya kadınlarının 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlanan açıklamada şunlar kaydedildi: “Savaş, çatışma, baskı ve sömürüden en fazla zarar gören kesim kadınlar. Bu sorunlarla boğuşan kadınlar, bir de toplumsal cinsiyet zihniyetine, ataerkil sistemin duvarına çarpmaktadırlar. Yaşamları daha da zorlaşmaktadır. Hem beraber göç ettiği ailesindeki ataerkil zihniyeti ile hem göç ettikleri ülkedeki mültecilik durumundan dolayı karşılaştıkları toplumun ataerkil zihniyeti ve yönelimleri, devletin ataerkil uygulamaları kadınların durumunu daha da zorlaştırmakta. Mülteci ve göçmen kadınları, istismara ve şiddete daha açık hale getiriyor. Kadınların bu yaşadıklarına ve içinde bulundukları duruma, kadın özgürlükçü yerden topluma bunu anlatma ve devlete üzerine düşen görevleri hatırlatmak için, biz sivil toplum örgütlerinin ve kadın örgütlerinin çalışmaları, ortaklaşmaları ve kamuoyu oluşturmaları çok önemli. Bizler ataerkinin ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldıracak başat gücüz.”