Tanıklar 1992 Cizre Newrozu’nu anlattı 2021-03-17 09:01:15 ŞIRNAK - Direnişiyle tarihe geçen Bêrîvan Cizîr’in öncülük ettiği 1992 yılı Cizre Newrozu tanıklarından Ebubekir Yağarcık, "Bêrîvan ile Cizre’de bir mücadele kimliği oluştu" derken, Ahmet Pişkin ise eşinin uykusunda katledildiği o günü asla unutmayacağını anlattı. Bir yandan baharın gelişini müjdeleyen, diğer yandan Dehaq’lara karşı Demirci Kawa’ların isyanı ve başkaldırısı olan Newroz'u, Ortadoğu halkları bir bayram olarak kutluyor. 1992 yılında Şırnak’ın Cizre ilçesinde halk Newroz öncesi tüm hazırlıklarını yapmıştı. 21 Mart günü kutlama yapmak için sokağa çıkan binlerce insanın  üzerine panzerlerden ve çeşitli yerlere konumlanan özel harekat polisleri tarafından rastgele ateş açılmasıyla kutlamalara kan bulaştı. Resmi kaynaklara göre 57, tanıklara göre ise 100’e yakın kişi yaşamını yitirdi. O yıl ki kutlamalar “Kanlı Newroz” olarak hafızalara kazındı.     DEMİREL’İN AÇIKLAMALARI   Bu katliam yaşanırken Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Başbakan Süleyman Demirel ve İçişleri Bakanı da İsmet Sezgin’di. Demirel, kutlamalardan iki gün önce “Nevruz’u herkes serbestçe, hukuk kuralları içinde kalarak, tahriklere kapılmadan kutlayacak” demişti.     YÜRÜYÜŞ TARANDI   21 Mart günü güneşin ilk ışıkları ile birlikte Cudi, Nur ve Yafes mahallelerinde toplanmaya başlayan Cizre halkı, yaktıkları ateşler etrafında halaylar çekerek kutlamalara erken başladı. Toplananlar bir süre sonra ellerinde PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın posterleri ve pankartlarla kutlamanın yapılacağı Cizre Asri Mezarlığı’nın yanı başındaki alana doğru yürüyüşe geçti. Binlerce kişi Nusaybin Caddesi’ne vardığında cadde üzerindeki panzerler yürüyüşü engellemeye çalıştı. Ancak kitlenin kararlığını göstermesi üzerine panzerlerden birinden halkın üzerine makineli tüfekle rastgele açılan ilk ateşte onlarca kişi yaşamını yitirdi ve çok sayıda kişi de yaralandı. Polis ve askerlerin saldırı nedeniyle yaralananlar hastanelere dahi kaldırılamadı.    GAZETECİ KATLEDİLDİ   İlçede yaşananları takip etmek üzere kente gelip, kaldıkları otelden ellerinde beyaz bayrakla dışarı çıkan bir grup gazetecinin üzerine de kontra-gerilla güçleri tarafından ateş açıldı. Sıkılan bu kurşunlar sonucu Sabah Gazetesi muhabiri İzzet Kezer hayatını kaybetti. Cinayet dosyası, Kezer’i öldüren mermi çekirdeği bulunamadığı için sonraki yıllarda “faili meçhul” olarak tozlu raflara kaldırıldı. İlçeye on binden fazla asker, polis ve kontra-gerilla sevk edilmesi nedeniyle Cizre halkı evlerinden dışarı çıkamaz hale getirildi. 22 Mart 1992 tarihli Hürriyet Gazetesi, gerçekleştirilen katliama rağmen “Bayram mı, isyan mı” manşeti attı.   ALMANYA SİLAH SEVKİYATINI DURDURDU    Saldırılarda bu ülkeye ait panzerlerin sivil halkın üzerine sürüldüğü görüntülerin dünyaya yayılması ile birlikte Alman hükümeti, Türkiye’ye silah sevkiyatını durdurdu. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, 28 Mart günü gazetecilerle sohbetinde Alman hükümet yetkililerinin bu yaklaşımını bu ülkedeki seçimlere bağlayıp, konunun politika malzemesi olarak kullanmak istendiğini    İÇİŞLERİ BAKANI’NIN İTİRAFI    Katledilen gazeteci Kezer’in cenaze töreni sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan İçişleri Bakanı İsmet Sezgin ise, ilçede yaşananlara dair itiraf niteliğinde şu sözleri sarf edecekti: “Devlet ödün de vermez, zaaf da götürmez. Zaaf göstere göstere olaylar bir çığ gibi büyümüş." İçişleri Bakanı Alman hükümeti tarafından uygulanan silah ambargosu için de yine “Vermezse vermesin. Yani icap ederse bugün Rusya’dan onları almak çok kolay, istersek alırız” ifadelerini kullanacaktı.   BM: SİVİLLER SAATLERCE TARANDI   HEP’in 14 Kürt milletvekili, Birleşmiş Milletler’e (BM) konuyla ilgili Türkiye'yi şikâyet edince, BM olayların incelenmesi için bir komisyon oluşturdu. Bu komisyonun 15 Nisan 1992'de yayımladığı rapora göre; kolluk güçleri sivil halkın bulunduğu alanları 20 saat boyunca taradı.   Yaşanan bu katliama rağmen Newroz kutlamalarının en görkemli geçtiği merkezlerden biri olan Cizre’de yakılan Newroz ateşi, sonraki yıllarda da bütün yasak ve engellemelere rağmen yanmaya devam edip, daha da gürleşti. Tarihe geçen kanlı Cizre Newrozu’nu, o gün ki saldırılarda yakınlarını kaybedenler ile o günlere tanıklık edenler anlattı.   UYKUDAYKEN KATLEDİLDİ   O gün kutlamalara öncülük eden Bêrîvan Cizîr’in içeride olduğu gerekçesiyle kolluk güçleri tarafından taranan evinde uyurken katledilenlerden birisi 3 çocuk annesi 25 yaşındaki Gurbet Pişkin’dı.   Eşi Ahmet Pişkin (60), Newroz günü öncesinde çevre köylerden çok sayıda insanın kutlama için Cizre’ye geldiğini dile getirdi. Üstlerinde dolaşan helikopter ve zırhlı araçlarla ablukaya alınan ilçe halkı Nusaybin Caddesi’ne geldiğinde polislerin biber gazı sıkmaya başlayıp, ‘dağılın’ anonsları yaptığını söyleyen Pişkin, “Ama ona rağmen dağılmadık. Üzerimize rastgele kurşunlar yağdırıldı ve orada 30’a yakın insan katledildi. O insanların cenazelerini almak için uğraştık” diye belirtti.   EŞİ İÇİN ‘TERÖRİST’ DEMEYE ZORLANDI   Pişkin, eşinin katledilmesi sırasında yaşananları ise şu sözlerle anlattı: “Gece saat 23.00’ı geçiyordu. Evimiz polis ve jandarma tarafından ‘Bêrîvan Cizîr’in evin içerisinde olduğu’ gerekçesiyle ablukaya alınarak, 5 zırhlı araç ile tarandı. Eşim o saatte uyuyordu ve uykudayken katledildi. Biz ise evin arka balkonunda oturuyorduk. Eşimin yanında 4 aylık bebeğimiz de vardı, ona bir şey olmadı. Gurbet onu kucağında saklayarak kurtarmıştı. Ben yaşadığım sürece o günü hiç unutmayacağım. O esnada aileden üç kişi de yaralandı. Kolluk güçleri bu taramayı yaptıktan sonra bana, ‘Evimde terörist vardı, eşim teröristti’ dememi istedi. Ama ben onlara evimde kimsenin olmadığını, öldürülen kişinin de eşim olduğunu söyledim. Bu kadar yıl geçti eşimi katledenler hala bulunmadı.”   HER ADIMDA CENAZE    Kutlamalarda yer alan ilçe sakinlerinden Nahide İrmez ise, o gün maruz kaldıkları saldırıları şöyle paylaştı: “Asker ve polisler kimi dışarıda görseler ateş ediyorlardı. Akşam komşularımızdan birinin cenazesini eve getirdiler. Cenazesini bodrum katına bıraktık ve o cenaze iki gün boyunca orada kaldı. Gözlerimin önünde halam başından vurularak katledildi. Kendimizi nasıl koruyacağımız bilemiyorduk. Çünkü her bir adımda bir cenaze vardı. Geceyi ahırda geçirdik. Bize o zaman çok yaşattılar.”    Bu yaşananlara rağmen sonraki yıllarda da Newrozu kutlamaya devam edip, yine bu yıl ki kutlamaya hazırlandıklarını söyleyen İrmez, herkese “92 Newrozu’nun ruhuyla alanlara çıkmalı ve tekrardan baharı karşılamalıyız” diyerek çağrıda bulundu.   BÊRÎVAN ÇOK BÜYÜK DİRENDİ   Tanıklıklardan Ebubekir Yağarcık Cizre halkının direnişine öncülük eden Bêrîvan Cizîr’i anlattı. Cizre’ki direniş tohumlarının ilçe halkına öncülük eden Bêrîvan Cizîr’în kişiliği ile yeşerdiğini ifade eden Yasğarcık, “Bêrîvan orada öncü nasıl oluru, hepimize gösterdi. Zaten Bêrîvan ile birlikte Cizre’de bir mücadele kimliği oluştu. Cesur bir kadındı. Cizre’de hiç kimse Bêrîvan kadar cesaretli direnmedi. Bizler için çok şey yaptı. O kadar saldırdılar ama bizim Newroz’u kutlamadaki ısrarımıza engel olamadılar” diye konuştu.   ULUSAL BİRLİK VURGUSU   Tüm Kürtlerin bu ruhla mücadeleye daha fazla sahip çıkması gerektiğini vurgulayan Yağarcık, sözlerinin “Biz Newroz’u kutlamazsak varlığımızın bir anlamı olmaz. Newroz varsa biz de varız. Yiyecek ekmeğimiz olmasın ama onurluca yaşayalım. Kürtler artık oyunlara gelmemeli ve bu Newroz’da ulusal birliğini sağlamalıdır. Bu Newroz Kürtlerin birliğine vesile olsun” temennisinde bulunarak noktaladı.   MA / Mahmut Ruvanas - Zeynep Durgut