Gazeteci Balıkçı: 92 Cizre Newrozu hafızama kazındı 2021-03-17 10:14:01   DİYARBAKIR - 1992 Cizre Newrozu'nu takip eden gazeteci Faruk Balıkçı, “1992’de Cizre’de kolluğun zırhlı araçlarla yolu kesmesine ve saldırmasına rağmen halkın geri adım atmayarak Newroz’u kutlaması hafızama kazındı” dedi.    Demirci Kawa’nın zalim Dehak’a karşı kazandığı zafer sonrası yaktığı ateş, binlerce yıldır Ortadoğu’dan Balkanlara 2633 yıldır yakılmaya devam ediliyor. Newroz’u isyan, direniş ve başkaldırı olarak gören Mezopotamya’nın kadim halkı Kürtler ise kimlik ve varlık mücadelesiyle 1990’lı yıllardan bu yana tüm katliamlara ve saldırılara rağmen alanları dolduruyor.    Yaklaşık 30 yıldır Kürt kentlerinde Newroz kutlamalarını takip eden gazeteci Faruk Balıkçı, Kürt halkının Newroz’u tüm saldırı ve katliamlarına rağmen nasıl direnerek alanlarda kutladığını anlattı.    NEWROZ SİMGELEŞTİ   1990’lı yıllarda devletin Kürtlere yönelik baskı ve saldırılarıyla önem kazanan Newroz’un dayanışma ve mücadele günü haline geldiğini ifade eden Balıkçı, o tarihten sonra Newroz’un bir simge haline geldiğini söyledi. Özellikle 1991’de yakılan Newroz ateşlerinin bir başlangıç olduğunun altını çizen Balıkçı, katliamların yaşandığı Cizre, Şırnak ve Nusaybin kutlamalarını hatırlattı. Tüm faili meçhul cinayetlere rağmen halkın Newroz’u coşkuyla kutladığını anımsatan Balıkçı, “Newroz 1990’larda daha politik ve geleneksel hale gelmeye başladı. 90’lı yıllar faili meçhul cinayetlerin, yine köy boşaltmaların yoğun olduğu dönemlerdi. Kürtlere konsept olarak bir imha dayatması vardı. Dolayısıyla Newroz’da aslında o dayatmaya karşı Kürtlerin bir araya gelip birliğini sağlayabileceği, mücadeleyi daha yukarı taşıyabileceği bir gün oldu. 90’lı yıllardan sonra o ruhla Newroz giderek daha geleneksel hale gelmeye başladı” şeklinde konuştu.    ALANLAR TIKLIM TIKLIM    Balıkçı, 1991’de katledilen Halkın Emek Partisi (HEP) Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın’dan sonra Newrozların tam bir mücadele içerisinde kutlanmaya başlandığını belirterek, “Bu bir ilkti, başlangıçtı” dedi. Newroz’un ağır saldırılara rağmen Botan bölgesinde görkemli kutlamalara sahne olduğunu söyleyen Balıkçı, “Cizre’de de aynı şekilde çok büyük bir kutlama yapılıyordu. Özellikle Cizre’deki 1991 ve 1992 yılları öyleydi. O dönemlerde Newroz’un kutlanamayacağı yönünde bir yasak da yoktu. İnsanlar doğal olarak Newroz’u karşılıyordu. Bütün çevre köylerden insanlar dağları aşarak, en güzel elbiselerini giyerek Cizre Newroz’una akın ediyordu. Cizre insan seli gibi oluyordu. Ama devlet yasak olmamasına rağmen müdahale ederek, kutlamalara engel olmaya çalışıyordu. Tüm bunlara rağmen yine o Newroz alanları tıklım tıklım oluyordu. Tabi ki bununda bir bedeli oluyordu. Yine o saldırılarda belki onlarca, yüzlerce ölümlere tanık oluyorduk. 1991 ve 1992 Newrozları da kanla sonuçlanmıştı” dedi.   GAZETECİLERE ATEŞ AÇILIYORDU   1990’lı yıllarda Newroz kutlamalarını takip etmek amacıyla Avrupa’dan gelen birçok gazeteciyle birlikte 1992’de Cizre’ye gittiklerini söyleyen Balıkçı, “Newroz’u kutlamak serbestti. Ama serbest olmasına rağmen devletin müdahale edeceğini, bir önceki yıllardan biliyorduk. O yüzden oraya gelen gazetecilerin hepsi heyecanlıydı. Birçok gazeteci Newroz günü rahat hareket edemezdi. Çünkü gazetecilere de ateş açılıyordu. O dönem bir gazeteci çıkıp çatıdan güzel bir fotoğraf çekeyim derken, açılan ateşle parmağından yaralanmıştı. Hepimizde biraz korku ve tedirginlik vardı. Cizre o dönemde JİTEM’in merkezi gibiydi. Geleceğe bir fotoğraf bırakmamak için gazetecilere yönelik saldırılar vardı. Fotoğraf çekilmesini istemiyorlardı” diye anlattı.    1992 NEWROZ’U HAFIZALARDA   90’lı yılların Newroz kutlamalarında etkilendiği tanıklıklarını anlatan Balıkçı, şöyle konuştu: “1992’de Cizre’de kolluğun zırhlı araçlarla yolu kesmesine ve saldırmasına rağmen halkın geri adım atmayarak Newroz’u kutlaması hafızama kazındı. Tüm o kalabalığın, baskılara rağmen kutlamayı yapması, aklımda kalan bir fotoğraftır. Yine o Newroz’dan sonra benim yanımda duran gazetecinin başından aldığı kurşunla ölmesini unutamadım. Beni en çok etkileyen Newroz’lardan biri de Sezen Aksu’nun katıldığı Diyarbakır Newroz’uydu. Sezen Aksu davet edilmişti, yağmur yağıyordu ama yağmurun altında bir milyon insan vardı. Sezen Aksu’nun da gördüğü en büyük kalabalıktı bence. Hayatında o kadar insana konser verdiğini sanmıyorum. Yağmura rağmen hiç kimse gitmedi, mikrofonu eline aldı konuşamadı, gözleri doldu. Çok etkilendim o an.”   ‘GENİŞ BİR KİTLE KUTLAMAYA KATILACAK’   Bugün aynı hislerle Newroz gününü iple çektiğini dile getiren Balıkçı, “Yasak bile olsa, insanlar alanda olur. Pandemiyle ilgili sıkıntı olmazsa, bu sene bir önceki Newrozlardan daha geniş bir kitlenin kutlamaya katılacağını düşünüyorum. Bu yıl Kürtlere yönelik baskıya karşı insanların Newroz’la cevap vereceğini düşünüyorum” dedi.   MA / Ergin Çağlar