İzmir’de depreme ilişkin hazırlanan ‘usul ve esaslar’ planlamasına uyarı 2021-03-29 13:06:28   İZMİR- Mimarlar Odası ile Şehir Plancıları Odası İzmir Şubeleri, belediyenin depreme ilişkin hazırladığı “Usul ve esaslar” planlamasının eksikliklerine dikkati çekerek, yaşanacak sorunların önlenmesi için uyarılarda bulundu.   TMMOB’a bağlı Mimarlar Odası ile Şehir Plancıları Odası İzmir Şubeleri, Büyükşehir Belediyesi tarafından depremde etkilenen yapıların dönüşümüne ilişkin yapılacak olan plan ve uygulama çalışmalarındaki usul ve esaslar hakkında basın toplantısı düzenledi. Mimarlar Odası’nda düzenlenen toplantıda açıklamayı Şehir Plancıları Odası Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Zafer Mutluer yaptı.   Mutluer, Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın yıkım yaşanan bölgelere ilişkin plan değişikliklerini hızlıca onaylanarak inşaata başladığını, Büyükşehir Belediyesi’nin ise bina ölçeğinden dönüşümü yönlendirmek amacıyla “usul ve esaslar” çerçevesinde plan notu değişikliklerini hazırlamaya başladığını aktardı.   USUL VE ESASLAR PLANI   Mutluer, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından kabul edilen plan notunun yaratacağı etkiler üzerinde durarak, önüne geçilmesi için şu uyarılarda bulundu: “‘Mevcut Plandaki Durumu Korunacak Alanlar (K)’, İlçe Belediyeleri tarafından belirlenerek, onay için İBB’ye iletilecektir. Belirlenen bu alanlar içerisinde yer alan ruhsatlı binaların yıkılması durumunda plan kararına göre değil mevcut ruhsatlara ve Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nde yer alan tanımlara aykırı ek inşaat haklarıyla yapılaşmasının önü açılmaktadır. İzmir kentinde sosyal ve teknik altyapı alanları yönüyle oldukça problemli olan Konak ilçesi içerisinde yer alan Hatay, Karataş, Alsancak; Karşıyaka ilçesinde Alaybey; Buca, Balçova, Karabağlar ilçelerinde uygulanması durumunda vatandaşlarımızı bir felaketten kurtarırken başka felaketlere sürüklemeyecek miyiz? Bahsi geçen alanlarda ambulans ve itfaiyenin dahi geçemediği yollar bulunduğu dikkate alındığında, parsel bazında yaşanacak dönüşümün ortaya çıkaracağı maliyetin farkında mıyız?”   Mutluer, usul ve esaslar planlaması hakkındaki kaygılarını şu sorular başlığı altında dile getirdi:    “*Bahse konu ‘Mevcut Plandaki Durumu Korunacak Alanlar (K)’ aracılığıyla sosyal ve teknik altyapı alanları iyileştirilmeden parsel bazında dönüşümün öngörülmesi kentin var olan kronik sorunlarını derinleştirmeyecek midir? Bu sorunların planlama aracılığıyla çözülmesi imkanı varken neden bu yol seçilmemektedir? Yakın zamanda yağmur nedeniyle kentte yaşanan felaket bu gerçekliği görmemiz açısından yeterli değil midir?   * ‘Usul ve Esaslar’da, 1998’den önce ruhsat almış binalardan da bahsedilmektedir. Hasarlı değilse bile 1998 yılından önce yapılmış yapılar kötü müdür? Bu binalar için performans analizi gibi daha bilimsel yöntemler önerilmesi gerekmez mi? 1998 yılı öncesi yapılmış binalar güvenli midir?   *6306 sayılı Yasa’nın parsel bazında dönüşümü teşvik ederek kentlerimize olan maliyeti ortadayken buna benzer bir mantıkla kentin 30 ilçesini çıkarılan ‘usul ve esaslar’ doğrultusunda dönüşmesini öngörmek oldukça tehlikeli değil midir?   *Elimizde kaç konutun hasarlı olduğu, ailelerin ekonomik durumlarını gösteren bir veri var mıdır? İyi niyetli olarak yapılan bu yaklaşımlar ödeme güçlüğü çekecek büyük bir çoğunluğun bu alandan taşınması ile mi sonuçlanacaktır?   *Depremden hasar gören binalardaki mülk sahiplerinin, müteahhitler ile inşaat sözleşmesi imzalamak dışında bir şansları var mıdır?   *Dayanıksız binalarda yaşamak zorunda olan ancak mülk sahibi olmayan yüzbinlerce İzmirli ne olacaktır? Önce mülk sahiplerinin kendi binalarını yenilemelerini, ardından sıranın kendilerine gelmesini mi bekleyeceklerdir?   *Deprem sonrasında olduğu gibi, yeni binaların kiraları arttığında, eski kiracılar yine eski binalara taşınmak zorunda kalmayacak mıdır?   * Çaresizlik durumu, plan kararlarında değişiklik yapılıp inşaat artışı yapılmasına neden olmayacak mıdır? İnşaat artışı yapılacaksa da, bu müteahhitler için yapılıyor anlamına gelmez mi? Halkın değil sermayenin yararının gözetildiği açık değil midir?   *Deprem gibi bir afet, nasıl olur da kâr elde edebilmek için kullanılmaktadır? Parası olanın evini yenilediği, parası olmayanın ise kendi başına bir çözüm bulmaya itildiği bir çözüm, çözüm olabilir mi? Riskin, toplumun ekonomik olarak daha güçsüz kesimlerine yıkılmış olması kabul edilebilir mi?”   Mutluer, sordukları sorulara bütünlüklü çözüm üretilmesi gerektiğini belirterek, “Barınmak, güvenli ve sağlıklı yerleşimlerde yaşamak, bir vatandaşlık hakkıdır. Bu konuda dirençli kentlerin planlanması konusunda mesleki ve toplumsal hiçbir sorumluluktan kaçınmayacağız” dedi.