Süryani Doğankılıç: Çok acı çektik terk etmedik 2021-04-03 09:01:09   ŞIRNAK - İdil’in Öğündük köyünde yaşayan Süryanilerden Seydim Doğankılıç, “Eskiden hayat bize zehirdi” diyerek, geçmişte çok zorluk ve acı çekmelerine rağmen, topraklarını terk etmediklerini söyledi.   Mezopotamya’nın kadim halklarından Süryaniler, Türkiye'de, zamanında Hıristiyan cemaatlerin en kalabalığı iken, tarihsel süreçte gelişen olayların getirdiği olumsuzluklar, yeni yapılanmalar neticesinde giderek azaldılar. Suryaniler ve diğer halklar yaşadıkları topraklarda hüküm süren devletlerin baskısıyla ya İslam’ı seçmek zorunda kaldı ya da yerini yurdunu terk edip, göç yollarına düştü. Süryani köylerine ise Müslümanlar yerleştirildi. Binlerce Süryani terk etmek zorunda kaldıkları topraklarına bir daha dönemedi. Şırnak'ın İdil ilçesinde son 50 yılda Süryani nüfusu 390 haneye düştü ve ilçede bilindiği kadarıyla sadece 3 Süryani köyü kaldı.    Binlerce yıllık tarihin izlerini taşıyan Öğündük (Midihê) köyünde bin 625 yıldır tüm ihtişamıyla ayakta duran Mor Yakup Kilisesi ihtişamıyla hala ilk günkü canlılığını koruyor. Geçmişin acılarıyla bezenmiş ve sayıları giderek azalan Suryanilerin yaşadığı köyde her şeye rağmen, Suryaniler kendi kökleri, toprakları üzerinde yaşamanın gururunu yaşıyor. Öğündük köyünde çoğunlukta yaşlılar kalsa da canlılığından bir şey kaybetmemiş. Köylüler, hayvancılık ve üzümden elde edilen meşhur Süryani şarabıyla uğraşıyor.    Öğündük’te doğan 73 yaşındaki Seydim Doğankılıç, ilerlemiş yaşına rağmen hala ilk günkü gibi hafızası taze. Geçmişte yaşanan güzel günler gibi, kötü günleri de unutmuş değil. Doğankılıç, köyde yaşananları, geçmişi, zorlukları anlattı.    ‘CESARETTEN GELİYOR’   Doğankılıç, "Köyümüz yüz yıldan beri ayakta. Köyde 50 hane var. Eskiden hayat bize zehirdi. Şimdi daha güzel ve daha anlamlıdır. Çok şeye tanıklık ettik ve acı, zorluk yaşadık. Ama bütün her şeye rağmen topraklarımızı terk etmedik. Eskiden Süryani'yiz demeye korkarken, şimdi daha rahat Süryani'yim diyebiliyorum. Bu insanların bize duyduğu saygıdan gelmiyor bu bizim cesaretimizden geliyor" diye belirtti.    Köyde yaşayanların tamamının Süryani olduğunu söyleyen Doğankılıç, "Köyümüz güzel ve seviyorum. Bugünleri görmek için çok çabaladık. Köyde kadınların hayatı iş yapmakla geçiyor. Her yerde olduğu gibi burada da bütün iş biz kadınların omuzlarında. Ama tabi emek vermek bize daha çok iyi geliyor” dedi.    ‘DİL YOK OLMASIN DİYE ÇABALIYORUZ’   Doğankılıç, konuşmasının devamında dil üzerindeki asimilasyona dikkati çekerek, "Bu son yıllarda Süryanice konuşan kişilerin sayısı çok azaldı. Biz de bu dilin ve kültürün yok olmaması için mücadele ediyoruz. Neden biz Kürtçe ve Türkçe biliyoruz ama siz Süryanice bilmiyorsunuz? Burada yaşlılar Süryanice’den sonra Kürtçe, gençler ise Süryanice’den sonra Türkçeyi konuşuyor. Gençlerin ikinci dili Türkçe iken, yaşlıların ise Kürtçe konuşur" diye konuştu.   ‘İNSAN DİLİYLE İNSANDIR’   Avrupa’ya göç etmek zorunda kalan birçok Süryani'nin Süryanice konuşmayı unuttuğunu hatırlatan Doğankılıç, "Hiçbir şey insanın anadili kadar güzel olamaz. Ve kimse kendi anadili dışında başka bir dilde kendini iyi ifade edemez. Herkes kendi anadilini konuşmalı. İnsan diliyle insandır. O da olmazsa yaşamanın da pek bir anlamı olmuyor. Biz de kendi topraklarımızda çocuklarımız ve torunlarımızla kendi anadilimizde konuşup yaşatmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.    Bahar mevsimiyle birlikte üzüm bağlarının budama zamanının da geldiğini hatırlatan Doğankılıç, şunları söyledi: "Şuanda köyde üzüm bağlarına budama yapıyoruz. Eskiden beri üzüm yetiştiriciliği geçim kaynağımız ve vazgeçilmez işimizdir. Fakat, ekonomik sorunlardan kaynaklı köyden bir sürü kişi Avrupa’ya göç etmek zorunda kaldı. Ama ben gitmedim. Burada doğdum ve burada ölmek istiyorum."   MA / Zeynep Durgut