ÖHD’den ortak çağrı: Tecrit ve hak ihlallerine son verin 2021-04-21 12:08:54 DİYARBAKIR - İmralı Adası’nda PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması ve cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine son verilmesi talebiyle 146 gündür süren açlık grevine dikkati çeken ÖHD şubeleri,  Adalet Bakanlığı'na çağrıda bulunarak, tutukluların talebinin bir an önce karşılanmasını istedi.   Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul, devam eden açlık grevleri ve cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin Diyarbakır, Mersin, İstanbul, Ankara, Van başta olmak üzere birçok merkezde açıklama yaptı. Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin son bulması ve tercide karşı başlatılan açlık grevlerinde tutukluların taleplerinin karşılanması istendi. ÖHD, salgınla birlikte cezaevlerinde tutukluların tedavi edilmediğini, sağlığa erişimde zorluklar yaşadığını belirtti.    DİYARBAKIR       ÖHD Diyarbakır Şubesi, cezaevinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin dernek binalarında basın toplantısı düzenledi. Toplantıya avukatların yanı sıra Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUAYDER) üyeleri de katıldı. ÖHD Diyarbakır Şubesi Eşbaşkanı Muharrem Şahin, cezaevlerinde süren hak ihlallerinin salgınla beraber ciddi artışlar yaşanarak adeta hak ihlallerinin odak merkezi haline geldiği söyledi.    'SALGINLA İHLALLER ARTTI'   Hükümetin salgının bahane ederek İnfaz Yasası’nda yaptığı değişikliklerin tutuklular açısından ağır olan infaz koşullarını daha da arttırdığını kaydeden Şahin, “Mahpuslar tarafından talep edilen avukat-müvekkil görüşmeleri, aile görüşleri, cezaevlerindeki hasta mahpusların tedavilerinin yapılması gibi talepler en temel insan haklarıdır. Bu hakların hepsi aynı zamanda Anayasa, Ceza İnfaz Kanunu ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmıştır. Bu hakların eşit ve ayrımsız bir şekilde yerine getirilmesi devletin zorunlu görevidir. 2019 yılında başlayan pandemi, hapishanelerdeki baskıları artırmak için adeta can simidi olmuştur. Mevcut veriler, Sivil Toplum Örgütleri tarafından yayınlanan raporlar, birlikte değerlendirildiğinde; hapishanelerde pandemi için tedbirler almak yerine, pandemi bir fırsat olarak değerlendirilmiş ve mahpuslar tümden toplumdan izole edilmişlerdir” ifadelerini kullandı.    ‘İKTİDAR SORUMLUDUR’   Şahin, 107 cezaevinde başlatılan açlık grevlerinin 146'ncı gününde devam ettiğini kaydederek, iktidarın tutukluların taleplerinin yerine getirmemesi halinde ortaya çıkacak olumsuz sonuçlardan sorumlu olacağını hatırlattı. Şahin konuşmasını şöyle sürdürdü: “Açlık grevindeki mahpusların tek bir talebi vardır o da; Sayın Öcalan'a uygulanan tecridin kaldırılmasıdır. Yasal hakkı olan aile-avukat görüşlerinin yapılması, dış dünyayla iletişim haklarının sağlanmasıdır. Taleplerinin karşılanmaması halinde, hapishanelerde devam eden süresiz-dönüşümlü açlık grevleriyle ilgili olarak, açlık grevindeki mahpusların sağlık ve yaşam hakkına yönelik ortaya çıkacak istenmeyen sonuçlardan, iktidar sorumlu olacaktır.    HUKUK VE YASALAR ZORUNLUDUR!   İnsanlar hapishanelerde olsalar da, sahip oldukları temel hakları ve ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. Hukuki ve yasal taleplerin karşılanması için insanların yaşam haklarının tehlikeye girmesi, hiçbir şekilde izah edilemez. Hukuk ve yasalara uymak takdiri değil zorunluluktur. Herkes hukuk ve kanunlara uymak zorundadır. Bu nedenle öncelikle Adalet Bakanlığının ve ilgili kurumların bir an önce hukuku ve kanunları uygulamaları gerekmektedir. Temel hak ve özgürlüklerin esas alınarak soruna yaklaşılması ve çözüme kavuşturulması için, bir an önce Adalet Bakanlığını, ulusal-uluslararası hukuk ve insan hakları kurumlarını harekete geçmeye davet ediyoruz. Açlık grevindeki mahpusların, başta sağlık hakkı olmak üzere, yaşam haklarının korunması için tüm yetkililerin ve kamuoyunun, gerekli duyarlılığı göstermesi gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyoruz.”     İSTANBUL    ÖHD İstanbul Şubesi, İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi’nde 22 yıldır tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin sonlandırılması ve artan hak ihlallerini protesto etmek amacıyla cezaevlerinde 27 Kasım’da süresiz-dönüşümlü açlık grevi eylemine ilişkin basın toplantısı düzenledi. Beyoğlu’nda bulunan ÖHD İstanbul Şubesi’nde yapılan açıklamaya çok sayıda avukat katıldı. Açıklamanın yapıldığı salona "Tecrit insanlık suçudur" pankartı asılırken açıklamayı ÖHD İstanbul Şube Eşbaşkanı Arzu Eylem Kayaoğlu okudu.   Kayaoğlu, Açlık grevlerinin Türkiye cezaevlerinde yaşanan insan hakları ihlallerinin sonlandırılması, ağırlaşan infaz koşullarının düzeltilmesi, İmralı Ada Cezaevi’nde uzun zamandır sürdürülen tecridin sonlandırılması, Abdullah Öcalan ve diğer 3 tutuklunun avukatları ve aileleri ile görüş haklarının tanınması talebiyle başlatıldığını hatırlattı.  Açlık grevi eyleminin146’ıncı gününde olduğuna vurgu yapan Kayaoğlu, “Ne yazık ki ülkemizde yıllardır mahpusların en temel haklarını kullanmaları bilinçli politikalarla engellenmiş, bu yönde yapılan her türlü yasal girişim sonuçsuz kalmıştır. Siyasi iktidar tarafından cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine son verilmediği gibi kalıcı çözümler üretmek yerine sorunların daha da büyümesine yol açacak yasal düzenlemeler yapılmıştır. Ancak geçici yaklaşım ya da uygulamaların sorunu çözmekten çok uzak kaldığı sık tekrarlanan açlık grevleri eylemlerinden de anlaşılmaktadır” dedi.   TALEP YASALARIN UYGULANMASI   Kayaoğlu, cezaevlerinde bulunan tutukluların Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler, Anayasa ve ceza infaz kanunuyla, siyasi ve politik görüşü, kimliği, aidiyeti, ırkı, dili, dini inancı gibi ayrıştırmaya sebep bütün kimliklerden bağımsız olarak, sırf insan olması nedeniyle güvence altına alınan temel insan haklarının çok uzun bir zamandır yok sayıldığını söyledi. 146 gündür açlık grevini sürdüren tutukluların talebi de devletin uymakla yükümlü olduğu uluslararası sözleşmeler, Anayasa ve yasaların uygulanmasına yönelik olduğunu ifade eden Kayaoğlu “Amaçları; siyasi mahpusların Anayasadan, yasalardan ve uluslararası sözleşmelerden doğan haklarının eşit ve ayırımsız bir şekilde yerine getirilme sorumluluğu ve yükümlülüğünü devlete ve devletin yetkili kurumlarına hatırlatmak ve bunları uygulatmaktır” dedi.   İMRALI CEZAEVİ   İmralı Cezaevi başta olmak üzere bütün cezaevlerinde uygulanan ağır tecrit koşullarını ve normalleştirilmek istenilen ağır hak ihlallerini ortadan kaldıracak temelli çözümler sunmanın ve yasaları uygulamanın devletin ve ilgili kurumların asli görevi olduğuna vurgu yapan Kayaoğlu, “Tecridin ve mahpusların hayatlarını kaybetmesine varan ağır hak ihlallerinin meşrulaştırılmaya çalışılması kabul edilebilir bir durum değildir. İmralı ada hapishanesinde uygulanan ağır tecrit koşullarına ve yasal olmayan bütün uygulamalara Adalet Bakanlığı tarafından bir an son verilmeli, gerek avukat gerekse aile görüşleri yaptırılmalıdır” ifadelerini kullandı.   HAK İHLALLERİNE SON VERİLMELİ   Kayaoğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Tüm hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine son verilerek, mahpuslara yönelik işkence, kötü muamele ve insan onuruna aykırı davranış yasağı kapsamındaki muamelelerin ve diğer hak ihlallerinin ortadan kaldırılması, ağır hasta mahpusların tahliyesi sağlanmalı, hasta mahpusların tedavilerinin aksatılmadan yapılması, hastane sevkleri sonrası karantina koşullarının tecrit işkencesi uygulamasına dönüştürülmesinin önlenmesi hususunda Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Kamu Denetçiliği Kurumları ve ilgili tüm kurum ve kuruluşlar görevlerini yapmalıdır.  Açlık grevi yapan mahpusların kaldıkları hapishanelerde düzenli sağlık kontrollerinin yapılması, protokollere uygun beslenme ihtiyaçlarının karşılanması, tıbbi bakımlarının yapılması gerektiğini ayrıca belirtmek gerekmektedir.”   YETKİLİLERE ÇAĞRI   Toplumsal bellekte ağır tahribatlar ve derin yaralar oluşturabilecek olan sürecin bir an önce çözüme kavuşabilmesi için ellerinden geleni yapmaya hazır olduklarının altını çizen Kayaoğlu “Başta iktidar ve adalet bakanlığı olmak üzere sorumluluk makamındaki kişi ve kurumların da bir an önce inisiyatif alması ve bu sorunun çözülmesi için gerekli adımların atılması gerektiğini vurgulamak istiyoruz. Bu noktada hali hazırda devam eden süresiz dönüşümlü açlık grevleri ilerlemeden ve can kayıpları yaşanmadan çözüm üretilmesi için Adalet Bakanlığı’nı sorumluluklarını yerine getirmeye bunun yanı sıra ülkemizdeki tüm sivil toplum kuruluşlarını, siyasi partileri ve toplumun her kesimini bu soruna karşı duyarlı olmaya, 107 hapishanede 146. gününü dolduracak olan süresiz ve dönüşümlü açlık grevi yapan mahpusların sağlıklarının tehlikeye girmemesi için Sağlık Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı ile ilgili kurumları hak ihlallerinin sonlandırılması ve tecridin kaldırılması için bir an önce adım atmaya davet ediyoruz” diye konuştu.   KAMOUYU GÖRMELİ   Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi Oğuzhan Topalkara, açlık grevine giren kişilerin taleplerinin rahatlıkla yerine getirilebileceğini belirterek, “Bu talepler kanunla yerine getirebilecek taleplerdir. Bizim korkumuz bu grevlerin daha büyük evreleri dönüşmesidir. Bu nedenle her kes bu grevleri görmelidir. Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri kanıtlanmıştır. Talepler de hukukun uygulanmasıyla giderilir. Bu nedenle bütün kamuoyu yüzünü buraya çevirmelidir” şeklinde konuştu.   ANKARA    ÖHD Ankara Şube, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin basın toplantısı düzenledi. Dernekte yapılan basın toplantısında konuşan ÖHD Ankara Şube Yöneticisi Arzu Kurt, açlık grevlerinin 107 cezaevine yayılarak devam ettiğini söyledi. Dönüşümlü-süresiz grevlerin 146’ncı gününde olduğunu hatırlatan Kurt, “Bilindiği üzere İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Abdullah Öcalan ve diğer mahpuslar için daha önce de açlık grevleri yapılmış, bu grevlerin etkisi ile tecrit geçici olarak kaldırılmıştı, ancak 7 Ağustos 2019 tarihinden beri görüş yasakları tekrardan başlatılmış, Hapishanelerde yaşanan sorunlara ise kalıcı çözümler üretilememesi sebebiyle derinleşerek  devam etmiştir” dedi.   ‘İHLALLER ARTTI’    7242 sayılı infaz kanunu değişikliği ile birlikte cezaevlerindeki ihlallerin arttığına dikkati çeken Kurt, “Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair yönetmelik hükümleri BM Mandela Kuralarına, CPT tavsiyelerine ve 5275 sayılı İnfaz Kanunu’na aykırı olarak infaz koşulları daha da ağırlaştırılmış ve mahpusların aleyhlerine bir sonuç yaratmıştır. Adalet Bakanlığı tarafından bir an önce yasal olmayan bu uygulamaya son verilmeli, gerek avukat gerekse aile görüşleri yaptırılmalıdır” ifadelerini kullandı.   MERSİN   ÖHD Mersin Şubesi, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük uygulanan ağırlaştırılmış tecridin kaldırılması talebiyle cezaevlerinde süren açlık grevine ve cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin dernek binasında açıklama yaptı. Çok sayıda avukatın katıldığı açıklamaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Mersin İl Eşbaşkanı Gülbahar Şöfer ile il yöneticileri de destek verdi.   ‘İKTİDAR SORUMLU’   ÖHD’li avukat Figen Alp, Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ile talebiyle başlatılan açlık grevi eyleminin 107 cezaevine yayıldığını hatırlattı. Cezaevlerindeki hak ihlallerinin koronavirüs (Kovid-19) bahanesiyle artırılarak devam ettirildiğine değinen Alp, yaşanan bu hak ihlallerinin de raporlaştırıldığını ifade etti.   Açlık grevcilerinin sağlıklarının tehlikeye girmeden bir an önce taleplerinin karşılanması gerektiğinin altını çizen Alp, cezaevlerinde yaşanacak olumsuz bir durumdan siyasal iktidarın sorumlu olacağına vurgu yaptı. Alp, taleplerin karşılanması için sürecin takipçisi olacaklarını söyledi.   İZMİR Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) , Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubeleri, Ege - Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (Ege TUHAYDER), İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İzmir Temsilciliği İmralı’da devam tecrit ve cezaevlerinde başlatılan açlık grevlerine dikkat çekmek üzere Bayraklı’da bulunan İzmir Adliyesi önünde bir araya gelerek basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada, “Tecrit insanlık suçudur” pankartı açıldı. ÖHD İzmir Şube Başkanı Şükran Öztürk, tutukluların en temel insan haklarını kullanmakta dahi bilinçli politikalar ile engellendiğini, uygulamalara yönelik her türlü yasal girişimler sonuçsuz bırakıldığını söyledi. Çözümsüz bırakılan sorunlar üzerine tutukluların sürekli açlık grevi eylemi yaparak seslerini duyurmak istediğini belirten Öztürk, devam eden açlık grevi eylemine yetkililer tarafından herhangi bir adım atılmadığına dikkat çekti. Pandemi uygulamaları tutuklular üzerindeki tecridi artırttığının altını çizen Öztürk, “İnfaz koşullarının ağırlaşması ile cezaevlerinden tüm topluma yayılan bir tecrit ağı oluşturulmuştur” dedi. SORUMLULUK ÇAĞRISI Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmelerinin hükümleri ve Anayasa’da tanınan hakların cezaevindeki tutuklulara sağlanmasının askıya alındığını belirten Öztürk, “Toplumsal belleğimizde ağır tahribatlar ve derin yaralar oluşturabilecek olan bu sürecin bir an önce çözüme kavuşturulması için elimizden geleni yapmaya hazırız.  Ancak başta iktidar ve adalet bakanlığı olmak üzere sorumluluk makamında ki kişi ve kurumların da bir an önce sorunların çözümü için gereken adımların atılması gerektiğini söylüyoruz” diyerek, Adalet Bakanlığı’na sorumluluk çağrısında bulundu.   URFA   ÖHD Şanlıurfa Şubesi Hapishaneler Komisyonu, yüzü aşkın cezaevinde 146 gündür devam eden açlık grevlerine dikkat çekmek için dernek binasında basın toplantısı düzenledi.  Toplantıda “Tecrit insanlık Suçudur” pankartı açılırken, ÖHD üyelerinin yanı sıra Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Urfa Şube Eşbaşkanı Eylem Sala katıldı. Komisyon adına yapılan açıklamayı ÖHD Urfa Şubesi Başkanı Ali Aslan okudu. Açlık grevlerinin 146’ıcnı gününe girdiğinin altını çizen Aslan, “Abdullah Öcalan ile yapılan telefon görüşmesi somut talepleri karşılamaktan uzak kişinin İnfaz Kanunundan doğan yasal telefon görüşme hakkı sağlıklı bir şekilde yerine getirilmemiştir. Tecrit, bir defalık kısa telefon görüşmesi ile değil aile ve avukatlarının düzenli olarak görüşme yapması ile kalkar. Bu durum aile hayatına saygı hakkı ve haberleşme hürriyetinin ihlalidir” diye konuştu.    ‘BİR AN ÖNCE ADIM ATILMALI’   Adalet Bakanlığı’nın ve ilgili kurumlara bir an önce harekete geçme çağrısında bulunan Aslan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Grevde bulunan mahpusların hem hak ihlalleri ile karşılaşmamaları hem de bu durumu raporlamak suretiyle demokratik kamuoyunun oluşması için gerekli girişimlerde bulunacağız. Bu itibarla yetkililerce mahpusların, sağlık kontrollerinin yapılması, protokollere uygun beslenme ihtiyaçlarının karşılanması, tıbbi bakımlarının yapılması gerekmektedir. Açlık grevindeki mahpusların sağlıklarının tehlikeye girmemesi için Adalet Bakanlığı ve ilgili kurumları hak ihlallerinin sonlandırılması ve tecridin kaldırılması için bir an önce adım atmaya davet ediyoruz.”    VAN   ÖHD, TİHV, Hakkari-Van Tabip Odası, Baro, İHD, TUHAY-DER, KESK, MEBYA-DER, Star Kadın Derneği, TJA, Serhat GÖÇ-DER ve ÇEV-DER, baronun Tahir Elçi Konferans Salonu'nda tecride karşı devam eden açlık grevlerine ilişkin açıklama yaptı. ÖHD Van Şube Eşbaşkanı Medeni Gür, pandemi sürecinde çıkarılan kanun ile tutukluların infaz koşullarının ağırlaştığına dikkati çekti. Kalabalık koğuşlar, keyfi aramalar, hasta tutukluların yaşadıkları sorunların devam ettiğini belirten Gür, bu sorunların giderilmesini istedi. Tecride karşı daha önce de tutukluların açlık grevine girdiğini anımsatan Gür, Adalet Bakanlığı'nı "yasal olmayan bu uygulamaya son vermeye" çağırdı.     Gür, şu çağrıda bulundu: "Sayısı 107’ye ulaşan hapishanelerde süresiz ve dönüşümlü açlık grevi yapan mahpusların sağlıklarının tehlikeye girmemesi için Adalet Bakanlığı ve ilgili kurumları hak ihlallerinin sonlandırılması ve tecridin kaldırılması için bir an önce adım atmaya davet ediyoruz."