Avukattan hasta müvekkili için çağrı: İnsanlık trajedisi yaşanıyor 2021-04-25 09:08:00   İZMİR - Sağlık durumu günden güne ağırlaşan hasta tutuklu Ahmet Sılık’ın serbest bırakılması için başvurmadığı merciinin kalmadığını belirten avukat Zafer İncin, “Bir insanlık trajedisi yaşanıyor” dedi.    Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) “cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen binlerce hasta tutuklu, pandemi koşulları gözetilmeden cezaevinde tutuluyor. İnsan hakları örgütleri tarafından tutukluların tahliye çağrıları yapılmasına karşın tutuklular ölümle yüz yüze bırakılıyor. Buna son örneği Mersin Tarsus 3 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu buluyken kaldırıldığı hastanede yaşamını yitiren 67 yaşındaki kanser hastası İsa Gültekin oldu. İzmir Menemen R Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu 76 yaşındaki hasta Ahmet Sılık da aynı risk altında.    ATK RARORU    Daha önce prostat, şeker, kalp, yüksek tansiyon gibi hastalıkları bulunan ve beyne giden damarları tıkındığı için de 2 ayrı ameliyat geçiren Sılık, cezaevinde sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine kısmi felç geçirdi. Unutkanlık yaşamaya başlayan ve ihtiyaçlarını karşılayamayan Sılık, Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) "hayatını yalnız idame ettiremez" raporuna rağmen tahliye edilmiyor. “İnfaz ertelenmesi için başvuru yapmadığım hukuki merci kalmadı” diyen Sılık’ın avukatı Zafer İncin, acil duruma dikkati çekti.    İNFAZ DÜZENLEMESİNDE AÇIK KAPI   ATK’nin müvekkili hakkında 2018’de “cezaevinde kalamaz” raporu verdiğini hatırlatan İncin, raporda infaz yasasının 16’ncı Maddesinin 3 Fıkrası gereği “toplum güvenliği için tehlike oluşturulup oluşturulmayacağı” noktasındaki takdirin savcılığın takdirine bırakma hükmünün birçok ağır hasta tutuklunun tahliyesini engellendiğini belirtti. İncin, “Bu düzenlemeye göre, ne kadar ağır hasta olursanız olun serbest bırakılmanız savcılığın soyut ve keyfine bırakılmış oluyor. Böylesi bir durumda ölüm döşeğinde olsanız dahi tahliyenizin önü kapatılıyor. Müvekkilimde savcılığın ‘örgüte müzahir kitle olması, serbest bırakıldığında bu kitleye moral olabileceği ve toplum güvenliği açısından tehlike oluşturacağı’ gibi soyut değerlendirmelerle infaz ertelemeyi reddetti” dedi.   BAŞVURULARA SOYUT GEREKÇELER   İnfaz Savcılığı’nın başvurularının reddetmesi üzerine İnfaz Hakimliği’ne itiraz ettiklerini buradan da ret kararı çıktığını belirten İnci, Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’ne yaptıkları itirazın da benzer şekilde reddedildiğini kaydetti. Yaptıkları tüm başvurularda evrensel hukuk normları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) uygulamaları ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararları doğrultusunda verilen içtihat kararlarıyla birlikte başvurduklarını anlatan İncin, “Ret kararlarında itirazlarımıza cevaplar hep soyut gerekçeler oldu. Başvurularımıza karşı verilen soyut kararlar şunu açık bir şekilde gösteriyor; müvekkilime düşman hukuku uygulanıyor” diye belirtti.    İtirazlarının reddedilmesi üzerine tedbir amacıyla bu kez AYM’ye başvuruda bulunduklarını vurgulayan İncin, AYM’nin de cezaevinden giden ve cezaevinde kalabileceği yönündeki raporu gerekçe göstererek başvuruyu reddettiğini söyledi. AYM’nin taleplerinin reddettiğini ancak esasa ilişkin kararının halen açıklamadığını da hatırlatan İncin, AYM’nin esasa ilişkin kararının bir an önce açıklaması gerektiğinin ifade etti.    KİTLEYE MORAL OLACAĞI…   AYM süreci devam ederken, müvekkilinin sağlık durumunun ağırlaşması üzerine infaz ertelemesi talebiyle infaz savcılığına bir kez daha başvuru yaptıklarını aktaran İncin, süreci şöyle anlattı: “Hatta gidip savcıyla birebir görüştüm. Savcıya başvurumuzun yeterince incelenmesini ve müvekkilimin çok ağır koşullar altında olduğunu en azından infazının ertelenmesi konusunda daha hassasiyetle yaklaşması talebim oldu. Savcı ‘Bu insanları gidip görme lüksüm ve sorumluluğum yok’ diyerek, aslında tutumunu gösterdi. Netice olarak talebimiz bir kez daha reddedildi. Ret gerekçesi yine çok absürt. Savcılık müvekkilimin ‘örgüt üyeliğinden yargılandığı, etkin pişmanlık göstermediği, cezaevinde örgütten ayrıldığına dair yazılı beyanda bulunmadığı, çevresinin, müzahir kitlenin örgüte sempati duyduğu bu nedenle bu kitleye moral olacağı’ kanun da yeri olmayan tamamen soyut değerlendirmelerle reddetti.”   RET TALEBİNE KARŞI SORULAR    Savcılığın taleplerinin reddetmesi üzerine bir kez daha İnfaz Hakimliği’nin yolunu tuttuklarını anlatan İncin, şöyle devam etti: “Müvekkilimin ‘örgüt üyeliğinden’ ceza aldığını, üyesi olmadığı bir örgütten nasıl ayrılabileceği, nasıl pişmanlık gösterebileceği, ailesine ilişkinde istinatların nereden geldiğine dair’ somut sorularımız oldu. Yine bilindik absürt gerekçelerle başvurumuzu reddetti. Geçen hafta itibarıyla bu sefer de İzmir 1’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurumuzu yaptık.”    ‘YAŞAM HAKKI İHLAL EDİLİYOR’   Müvekkiline düşman hukuk uygulandığını ve müvekkilinin tek başına bir koğuşta ölüme terk edildiğini ifade eden İncin, şunları söyledi: “Belki son günlerini yaşayan 76 yaşındaki bir kişi toplum güvenliğini için nasıl bir tehlike oluşturabilir. Bir insanlık trajedisi yaşanıyor. Bu durum ne hukukla ne vicdanla ne de ahlakla izah edilebilir. Yaşam hakkı ihlal ediliyor. Bu ihlalin bir an önce son bulması gerekir.”    NE OLMUŞTU?    Sağlık durumu her geçen gün ağırlaşan 76 yaşındaki Ahmet Sılık, 4 Kasım 2011'de hakkında "ihbar” olduğu gerekçesiyle Bayraklı ilçesinde gözaltına alındıktan 4 gün sonra çıkarıldığı mahkemece, "örgüte yardım etmek" iddiasıyla tutuklandı. Bir yıla yakın tutukluluğunun ardından 19 Ekim 2012'de tahliye edilen Sılık hakkında Diyarbakır 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davasında verilen 6 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Yargıtay tarafından 21 Şubat 2017’de cezası onanan Sılık, tekrar tutuklandı.   MA / Naci Kaya