Başlangıç: Kürt sorunu helikopter tekerini yere değdirmekle çözülmez 2021-05-08 09:01:25 İSTANBUL - Kürt sorununun sınır ötesi operasyonlara çözülemeyeceğini, daha fazla bataklığa saplanıldığını belirten gazeteci Celal Başlangıç, "Bu helikopter tekerini yere değdirerek çözülecek bir sorun değil. Bu akıl, fikir, barış, demokratik değerler ve eşit yurttaşlık ile çözülecek bir sorun” dedi. Kürt Sorunu’nda çözümsüzlükte ısrarın yanı sıra militarist politikalar Türkiye’yi ekonomik, sosyal ve siyasal başta olmak üzere derin krizlere sürüklüyor. Devasa boyutlara ulaşan askeri harcamaların yanı sıra çatışma ve şiddet ortamının derinleştirdiği kriz ve bunalım halkları nefes alamaz duruma getirdi.  Hakların Demokratik Partisi (HDP) dışındaki muhalefet partilerinin Kürt Sorunu’nda AKP ile paralel bir politika izlemeleri de çözümsüzlüğü derinleştiriyor.    Türkiye ve bölgede yaşananları uzun yıllardır yakından takip eden gazeteci Celal Başlangıç, Kürt Sorunu’nun çözümsüzlüğünün yansımaları, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın çözümdeki rolü, muhalefet partilerinin tutumu ile Zap, Avaşin ve Metina’da devam eden sınır ötesi operasyona ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   ŞİDDET ARTTI    Başlangıç, 1980’li yıllardan itibaren Kürt Sorunu’nun Türkiye’yi ekonomik,  politik ve demokrasi değerleri açısından ciddi bir açmaza sürüklediğini ifade ederek,  iktidarların bu sorunu askeri ve şiddet yoluyla bastırmaya çalışmasının sorunu daha da derinleştirdiğini söyledi. 1980 ve 1990 yılları ile itibaren Kürt Sorunu gizlenemeyecek bir noktaya geldiğini ve artık “Kürt vardır” denmeye başlandığını dile getiren Başlangıç, boşaltılan köyler, faili meçhul cinayetler ve gözaltında kaybetmeleri hatırlatarak, devletin şiddeti arttırdığını ancak sonuç alamadığını kaydetti.   ÇÖKÜŞ   Devletin halen şiddet ile çözme politikalarının Türkiye’yi içinden çıkılmaz bir duruma sürüklediğini dile getiren Başlangıç, “Bu süreç içerisinde sadece ekonomik kayıp olmadı. İnsanlarımızı kaybettik. Köyler boşaltıldı, şehirlerin yapıları değişti, şehirlerdeki sosyolojik taban değişti. Hem ekonomik, sosyolojik bir çöküş yaşandı. Aynı zamanda milliyetçi dalganın giderek büyümesine yol açtı” dedi.   ‘ÇÖZEMEYEN ÇÖZÜLÜR’   Turgut Özal, Süleyman Demirel, Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz gibi isimleri örnek göstererek, bu zamana kadar Kürt Sorunu çözemeyen bütün iktidarların tepe taklak düştüğüne dikkat çeken Başlangıç, “Demokratik Çözüm sürecinde Türkiye’nin değişimine şahit olduk. Bölgenin canlandığını, ekonomik ve turistik hareketliliğin canlandığını gördük. İnsanlar da, gerilla da asker de ölmüyordu. Sonuç itibariyle hepsi bizim insanlarımız. Çözüm sürecinin Türkiye’yi nereye taşıyacağını da gördük. Ama AKP iktidarı tarafından sonlandırılması Türkiye’nin tepe taklak gerilemesine neden oldu. Ekonomik, siyasi, sosyolojik ve uluslararası ilişkiler açısından belirgin bir hal aldı” diye konuştu.   ULUSLARARASI BOYUT    Kürt Sorunu’nun Kuzey ve Doğu Suriye’deki gelişmelerle birlikte uluslararası arenaya taşındığını dile getiren Başlangıç,  “Türkiye artık tek başına bu sorunu çözemez. Uluslararası planda çözmesi gereken bir soruna dönüştü. Bu sorunu uluslararası plana taşıyan da AKP oldu. Suriye’de olası bir Kürt oluşumuna, Kürtlerin olası bir statü elde etmesine karşı azgınca saldırısı Türkiye’yi gerek kendi ülkesinde, gerek bölgede ciddi bit bataklığa sürükledi” değerlendirmesinde bulundu.   Başlangıç, “Türkiye baştan beri kendi yurttaşları ile barışmayı seçseydi, çözümü Suriye’ye de taşıyabilirdi. Irak Kürdistan’ı için de bu durum geçerli. 1990’lı yıllardan itibaren bunlar tartışıldı. 1993’te Sayın Öcalan da bunları söyledi. Oluşan nüfuz ile bölgede başka türlü bir demokratik oluşum yaratabilir ve bu oluşum sınırların ötesine taşınabilirdi” diye anlattı.   OPERASYONLAR BOŞUNA   Barış ve çözüm yerine Türkiye’nin sınırların ötesinde de Kürtlere karşı sadece savaş, kan ve gözyaşı taşıdığını ve halen de taşımaya devam ettiğini vurgulayan Başlangıç, “Devlet Suriye’de, Irak’ta Kürtlere ve PKK’ye karşı savaş içinde. PKK’nin ilk kurşunu attığı günden beri bu süreci takip eden bir gazeteciyim. O zamandan bu yana sınır ötesi operasyonlar hiç bitmedi. Devlet, her seferinde karşısında daha da güçlenen bir yapı ile karşılaştı. Kürt Sorunu sınır ötesi operasyonlar yaparak, dağı taşı bombalayarak, komşu ülkeleri bombalayarak, oralara gidip hava indirmeleri yaparak, bazı tepeleri alarak çözülebilecek bir sorunun ötesine geçmiştir. Türkiye’nin gittikçe bataklığa saplandığını çok net biçimde görmekteyiz. En son Garê rezilliği, fiyaskosu yaşandı. Şimdi Zap, Metina ve Avaşin bölgelerinde operasyon yapılıyor. Hulusi Akar bile 'helikopter teker indiremiyor' diyor. Bu helikopter tekerini yere değdirerek çözülecek bir sorun değil. Bu akıl, fikir, barış, demokratik değerler ve eşit yurttaşlık ile çözülecek bir sorun” diye konuştu.   SADECE KÜRTLER DEĞİL    Başlangıç, Kürt illerinin sürekli bir laboratuvar olarak kullanıldığının ve burada denenen zulüm, haksızlık ve hukuksuzlukların da olgunlaşmış bir şekilde Türkiye’nin batısına taşındığını belirterek, “Daha öncesinde belirli bir sol grubu veya Kürtleri ‘terörist’ ilan ederlerdi ama şimdi görüyoruz ki CHP ve İYİ Parti seçmeni dahil, seçmenlerin yüzde 50’sini ilan ediyorlar. Bu ‘teröristler’, anadilinin peşinde olan, hakkını arayan, eşit yurttaşlığın peşinde olan, emeğin değerini savunan ve adaleti savunan muhaliflerdir. Önceden Kürt özgürlük mücadelesi ‘terörist’ ilan ediliyordu ama şu an Türkiye’nin batısında da hakkını, hukukunu aramaya kalkanlar, eşitlikten yana olanlar da anında ‘terörist’ ilan ediliyor. Bu da hem Türkiye’nin hem de 20 yıldır iktidarda olan AKP’nin politikalarının iflas ettiğini gösteriyor.”   BİR GARİP MUHALEFET!   CHP ve İYİ Parti’nin bir araya gelişiyle oluşturulan Millet İttifakı’nın Kürtlerden uzak durmayı tercih ettiğini belirten Başlangıç, hem CHP’nin hem de İYİ Parti’nin AKP’nin politikalarına teslim olduklarını söyledi. CHP ve İYİ Parti’nin AKP’nin belirlediği sınırlar içerisinde siyaset yaptıklarını söyleyen Başlangıç, Libya, Suriye, sınır ötesi operasyonlar, Ermeni Soykırımı gibi olaylarda iktidar ve muhalefet partilerinin ortak hareket ettiklerini hatırlattı. Bu durumun Erdoğan’ın iktidarda kalma süresini uzattığını vurgulayan Başlangıç, muhalefetin Kürt Sorunu’nda tutum almadan ve HDP ile bir blokta buluşmadan Erdoğan’ı devirme şanslarının olmadığını dile getirdi.   ‘ÖCALAN’SIZ ÇÖZÜM YOK’   Kürt Sorunu’nun çözüm adresinin ve en önemli aktörünün PKK lideri Abdullah Öcalan olduğuna işaret eden Başlangıç, olası bir çözüm yolunun da Öcalan’la görüşme ve anlaşmadan geçtiğini söyledi. Başlangıç, AKP’nin çözüm sürecini bozduktan sonra HDP çizgisinden uzak, kendi kontrolünde bir parti oluşturmaya çalıştığını ancak başarılı olamadığını hatırlatarak, Kürt seçmeninin bilinç düzeyinin bu planları boşa çıkardığını kaydetti.   Öcalan’ı devre dışı bırakmak için devletin çok çabaladığını ancak tüm çabalarının sonuçsuz kaldığını ve bundan sonra da sonuç almalarının mümkün olmadığını vurgulayarak, “Türkiye gerçek bir barışı arıyorsa Kürtlerin saygı duyduğu, sözünü dinlediği siyasi aktöre ihtiyaç vardır. Bu siyasi aktör de Sayın Öcalan’dır. Demokrasi isteyenler Kürt Sorunu’nu çözmek zorundadır. Artık insanlar bunun tercihini yapmak zorunda. Ya Kürt sorunu çözümlemiş otoriter bir rejimde yaşayacaksınız ya da çözüldüğü bir demokratik rejimde yaşayacaksınız. Başka çözüm yolu yok.”   MA / İdris Sayılğan