KNK Eşbaşkanı Murad: Operasyonun amacı Kürdistan'ın statüsü 2021-05-13 09:12:43 HABER MERKEZİ - KNK Eşbaşkanı Zeynep Murad, TSK operasyonuyla Federe Kürdistan Bölgesi’nin statüsünü ortadan kaldırılmasının amaçlandığını belirterek, “Bu savaş dört parça Kürdistan’ın savaşıdır” dedi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) 23 Nisan'da Avaşîn, Metîna ve Zap bölgelerine yönelik hem havadan hem karadan başlattığı operasyon devam ediyor. Bölgeye havadan indirmeyle başlayan operasyonda kayıpların artması üzerine geri çekilen TSK’ya, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) mensupları ve Roj peşmergeleri takviye edildi, daha sonra Ankara’nın talebi üzerine KDP peşmergeleri ve Irak Ordusu’ndan çok sayıda asker gönderildi. Son olarak korucu takviyesinin yapıldığı operasyon, Metîna’da sıkıştı.    Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Eşbaşkanı Zeynep Murad, 21’inci gününde devam eden operasyonun etkileri ve sonuçlarını değerlendirdi.    MİSAK’I MİLLİ PLANI    Türkiye’nin Zap, Metîna ve Avaşîn’le sınırlı olmadığını, bölgeyi tamamen kontrolü altına almak istediğini belirten Murad, “Operasyonla Osmanlı planlarını yenileyip sınırlarını genişletmek istiyor. Operasyon hattı bütün Güney Kürdistan’ın savunmasını yapıyor. Türkiye için de önemli bir hat. Türkiye’nin Musul’u elde etme gibi bir amacı var. Ayrıca Misak-ı Milli’yi yeniden uygulaması ve sınırlarını genişletme amacı var” dedi.    SİYASİ SESSİZLİK   Türkiye’nin planlarının Irak ve Federe Kürdistan Bölgesi siyasetinin sessizliğini eleştiren Murad, “Irak’ta bulunan her bir siyasetçinin bu durumdan haberi var. Ama buna rağmen neden sessizler? Bu sessizlik operasyonların onaylanması olarak yorumlanıyor. Irak'taki politikacılar ve yetkililer iki tarafa bölünmüş durumda. Bir taraf bu operasyonlara karşı tepkiliyken, bir tarafta da sessiz. Bu sessizliğin farklı nedenleri var. Bu nedenlerden biri Irak’ın zayıf düşüyor olması ve çıkılmaz bir krizin içinde olmasından kaynaklanıyor. Şu anda Irak’ın bu durumunu kullanan iki cephe var. Biri ABD biri de İran. Bu iki taraf aynı zamanda karşı karşıya duruyorlar. Irak bu krizli dönemden çıkmanın yollarını arıyor” diye konuştu.    IRAK’A ‘FIRAT’ TEHDİDİ    Türkiye’nin, Irak’ı Fırat Nehri’nin suyunu kesmekle tehdit ettiğini ifade eden Murad, “Burada Türkiye’ye destek veren güçlerin olduğunu görüyoruz. Türkiye bu krizli dönemden pay almak ve faydalanmak istiyor. Türkiye bir taraftan tehdit ederken, bir taraftan da menfaatlerine göre hareket ediyor. Irak ise seçim hazırlıkları yapıyor. Türkiye'yi destekleyen siyasi güçler var. Türkiye’nin kazanmasını istiyorlar. Ama Türkiye bu güçleri kullanıyor. Irak’ta şuan en büyük kriz su krizidir. Türkiye Irak'ın suyunu kesmekle tehdit ediyor. Çok yakın bir zamanda gördük ki Türkiye Fırat suyunu kesti. Fırat nehri şimdi akmıyor. Şimdi Irak yönünü Dicle Nehri’ne döndü. Ama Dicle de Türkiye’nin topraklarından geliyor. Tüm bu gelişmeler de Irak'ın Türkiye'ye karşı tavır almamasına ve Türkiye'ye karışmamasına neden oluyor” diye belirtti.    ‘AMAÇ PKK DEĞİL’   Operasyonun sadece PKK’ye yönelik olmadığının altını çizen Murad, “Bu saldırıların amacı Kürt halkının kazanımlarını yok etmek ve demografik yapıyı değiştirmektir. Türkiye’nin Efrîn’de ne yaptığını hepimiz gördük. Aynı zihniyetle Başur topraklarını işgal etmek istiyorlar. Erdoğan açık ve net bir şekilde ‘Askerimin girdiği yerden çıkmayız’ diyor. Bu çok net bir mesajdır. Türkiye, bunun için her türlü yolu deniyor. Türkiye’nin yenilgisini çok yakın bir zamanda Garê’da gördük. Garê’de amaçlarına ulaşamadılar ve başarılı olamadılar” ifadelerini kullandı.    ULUSAL SORUMLULUK   Türkiye’nin krizli dönemlerden geçtiğini söyleyen Murad, “Her bir devletle sorun yaşıyor. Nasıl ki Libya’yı işgal etti, şimdi aynı amaçla Başur’a saldırıyor. Türkiye, Libya’da bulunan bütün çetelerini ve güçlerini çekmek için karar çıkardı. Türkiye bunları nereye yerleştirecek? Topraklarımızı işgal edip bu çeteleri yerleştirecek. Bu politika bize yabancı gelmiyor. Aynı taktik ve strateji ile Başur’a saldırıyor. Ama bu saldırılara karşı ciddi bir direniş var. Bu nedenle direnişe sahip çıkmak ulusal bir sorumluluktur. Bu savaş sadece PKK ve Türkiye arasında gelişen siyasi bir savaş değil. Bu savaş dört parça Kürdistan’ın savaşıdır” şeklinde konuştu.   TÜRKİYE-ABD PAZARLIĞI    Operasyonun AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden arasındaki telefon görüşmesinin ardından başlamasının tesadüf olmadığına dikkat çeken Murad, şunları söyledi: “Türkiye bu telefondan sonra bütün dünyaya ‘Ben bu operasyonun onayını Biden’den aldım’ mesajı verdi. Operasyondan bir gün önce de ABD Ermeni Soykırımı’nı tanıdığını duyurdu. ABD’nin bu sessizliği operasyonlara onay verdiği anlamına geliyor. Aslında Ermeni Soykırımı’nı tanırken, Kürt soykırımına yol verdi. Bu Türkiye ve ABD arasında yapılan kirli bir pazarlıktır.”   ŞENGAL’DEN BAĞIMSIZ DEĞİL    Operasyonun “Şengal Anlaşması”ndan bağımsız olmadığının vurgulayan Murad, “Şengal Anlaşması’nın imzalanması da bu operasyonun bir hazırlığıydı. Bu gelişmelerin hepsi birbiriyle bağlantılıdır. Bu anlaşma Türkiye, Erbil ve Bağdat tarafından imzalandı. Coğrafi anlamda Şengal stratejik bir yer. Bundan kaynaklı herkes Şengal’i işgal etmek istiyor. Türkiye’nin Şengal için de ayrı planları var. Ama bu amacına ulaşmadı. Türkiye şimdi fiili olarak devreye girmiş. Ama Êzidî toplumu buna karşı direnerek gereken cevabı veriyor” dedi.    KAZANIMLARI KORUMA SAVAŞI   Operasyonun Türkiye’nin Kürtlere yönelik hamlesi olduğunu söyleyen Murad, sözlerini şöyle sürdürdü: “Nerede bir Kürt kazanımı varsa yok etmek istiyor. Ama bu saldırıları anlamlandırmayan ve gerçekten de anlamak istemeyen bir kesim var. Bölge basını gerçekleri kamuoyuyla paylaşmıyor. Bunun yanı sıra Türkiye bölgede psikolojik bir savaş yürütüyor. Bugün tek ihtiyacımız, Türkiye’nin bu psikolojik savaşını bitirmektir. Bunu sonlandırmak için bütün Kürt kurum ve kuruluşlarının tepkisini göstermesi gerekiyor. Türkiye’nin güçlü falan olduğu yok. Türkiye şu anda psikolojik savaş yürüterek ayakta duruyor. Türkiye’nin beli Garê’de kırıldı. Bundan kaynaklı her Kürt’ün bu ulusal direnişe sahip çıkması gerekiyor. Bu savaş sadece Türkiye ve PKK arasında bir savaş değil. Bu savaş Kürt kazanımlarını koruma savaşıdır. Gün sessizlik günü değildir. Gün direnme günüdür. Faşizmin yenilgisi halkımızın direnişiyle mümkündür.”    MA / Zeynep Durgut