‘Tecrit aşılmadan ülke demokratikleşmez’ 2021-05-19 09:10:14   İSTANBUL - İmralı tecridini “sistematik işkence” olarak tanımlayan ÖHD Eş Genel Başkanı İlknur Alcan, “Siyasi ve toplumsal konularda tüm ülke için hukuk-politik ölçü olarak kabul edilen İmralı tecrit sistemi aşılmadan, ülkenin demokratik ölçülere kavuşması mümkün değildir” dedi.   PKK Lideri Abdullah Öcalan, 1999 yılında Türkiye’ye getirildikten sonra konulduğu İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi’nde 22 yıldır ağır tecrit koşulları altında tutuluyor. Aynı cezaevinde bulunan tutuklu diğer 3 isimle birlikte aileleri ve avukatları ile görüştürülmeyen Öcalan’dan, bir yıl aradan sonra ancak 25 Mart’ta haber alınabildi. 4 buçuk dakika süren ve ardından kesilen görüşmede Öcalan, yaşanan hukuksuzluğa tepki gösterdi.    Öcalan’la görüşmek için avukatları aracılığıyla Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan “acil görüşme” başvuruları yanıtsız bırakılıyor.    Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Eş Genel Başkanı İlknur Alcan, İmralı tecrit sistemi aşılmadan ülkenin demokratikleşmeyeceğini ifade etti.   SİSTEMATİK İŞKENCE   İmralı tecrit sisteminin Türkiye’nin iç hukukuna ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğuna vurgu yapan Alcan, “Bu sistem avukat ile görüşme hakları, aile bireyleriyle görüşme hakları, telefonla görüşme hakları, mektup, faks ve her türlü iletişim aracılığıyla haberleşme hakları başta olmak üzere hukukun ortadan kaldırıldığı bir sistemdir” dedi.    Yaşanan durumun birden fazla hak ihlalinden öte “sistematik işkence” anlamına geldiğini ifade eden Alcan, “Pandemi koşullarına rağmen İmralı’da insanlık suçu yaşanmakta. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM)  3’ncü maddesine göre işkence insanlık suçudur. İmralı Cezaevi’ndeki uygulamalarla AİHM’in 3’üncü maddesi ihlal edilmektedir” ifadelini kullandı.   SİSTEM KEYFİYET ÜZERİNE KURULU    Öcalan şahsında geliştirilen İmralı tecrit sisteminin başta Kürt halkı olmak üzere Türkiye halklarına dayatıldığını belirten Alcan, tecridin yaygınlaştırılarak bütün toplumda hakim kılınmaya çalışılan sistemin bir parçası olduğuna vurgu yaptı. İmralı tecrit ve işkence sisteminin Öcalan şahsında somutlaşan demokratik çözüm imkanının tecrit edilmesi anlamını da taşıdığını söyleyen Alcan, “Toplumsal barış temelinde bir arada yaşama iradesi gösteren tüm farklılıklar, başta kadınlar, Kürtler, Aleviler, Ermeniler, demokratik ve muhalif güçler tecrit altına alınmaktadır. AİHM, 2014 tarihli kararıyla Abdullah Öcalan’a özgü İmralı Cezaevi uygulamalarının işkence ve kötü muamele olduğuna hükmetmiştir. Ancak Türkiye, bu konuda herhangi bir düzenleme ve değişikliğe gitmemiştir. AİHM’in açıkça ‘işkence niteliğinde’ olduğunu tespit ettiği bu rejimde kısıtlayıcı kuralların sınırlı ve temel nitelikte hakları bile uygulanmamaktadır. Bu sistem tamamen keyfiyet üzerine kurulmuştur. Bu sistem ulusal ve uluslararası hukuka açıkça aykırıdır” diye belirtti.   ULUSLARARASI GÜÇLERİN ROLÜ    AİHM’in 2014 tarihli kararıyla İmralı Cezaevi uygulamalarının işkence ve kötü muamele olduğuna hükmettiğini hatırlatan Alcan, şöyle devam etti: “Dosya şu an Bakanlar Komitesi’nde ancak bunca yıldır bir sonuç çıkmaması da ayrı bir işkence yöntemi halini almış durumda. Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT) 6-17 Mayıs 2019 tarihleri arasında İmralı Cezaevi’ne yapmış olduğu ziyaretin ardından, 5 Ağustos 2020 yılında açıkladığı raporda İmralı’daki sistemi ve tecridin kabul edilemez bir şekilde devam ettiğini belirtmiştir. Tüm bunlara rağmen tecridin ağırlaşarak devam ediyor olması, uluslararası sistemin bu durumu en azından zımni olarak onayladığını akla getirmektedir.”   DEMOKRATİK ÖLÇÜLER    İmralı tecrit sisteminin hukuki ve siyasi yansımalarının olduğuna değinen Alcan, pandemi koşulları gerekçe gösterilerek ülkedeki kara hapishanelerinde de haklara erişimin engellendiğini belirtti. Alcan, “İmralı tecrit sisteminde uygulanan hukuksuzluklar sonrasında tüm kara hapishanelerinde denenmektedir. Örneğin kitap yasaklamaları, kameralı ve ses kayıt sistemiyle avukat görüşlerinin kayıt altına alınması gibi. Bunların hepsi önce İmralı tecrit siteminde uygulanmıştır. Sonrasında da kara hapishanelerinde denenmiştir. Bugün de pandemi gerekçe gösterilerek hem hapishanede hem ülkede haklar kısıtlanmaktadır. Mutlak tecrit koşullarının uygulandığı bu dönemde, ülkedeki hukuki ve siyasal atmosfer ortadadır. Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi İmralı’daki tecride yönelik yeniden açlık grevleri başlamış durumda. Bu nedenlerle siyasi ve toplumsal konularda tüm ülke için hukuk-politik ölçü olarak kabul edilen İmralı tecrit sistemi aşılmadan, ülkenin demokratik ölçülere kavuşması mümkün değildir” diye konuştu.   BAŞVURU HAZIRLIĞI    ÖHD olarak İmralı tecrit ve işkence sisteminde yaşanan hukuksuzluğu her fırsatta kamuoyu ile paylaştıklarını dile getiren Alcan, “Diğer hukuk kurumları ve insan hakları örgütleriyle birlikte bu sistemin kaldırılması için mücadele yürütmekteyiz. Biliyorsunuz AİHM ‘in 2014 tarihli kararı sonrası Türkiye herhangi bir düzenleme yapmadı. Dosya şuan Bakanlar Komitesi’nde. Bizler de AİHM kararının uygulanması için uluslararası başvurulara hazırlık yapıyoruz” şeklinde konuştu.   MA / Ferhat Çelik