Kobanê Davası’nda Kürtçe tercüman olmadan talepler alındı 2021-05-20 13:47:03   ANKARA - Kobanê Davası’nda reddi hakim ve tahliye taleplerine ilişkin Kürtçe savunma yapanların talepleri tercüman olmadan alındı.    Halkların Demokratik Partisi (HDP) yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 28’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 2'nci duruşması ikinci gününde savunmalarla devam ediyor.    HDP önceki dönem Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi ve Parti Sözcüsü Günay Kubilay, reddi hakim talepleri ve tahliye talebine ilişkin söz aldı. Mahkeme heyeti tarafından adil bir yargılama süreci yürütüleceğine dair bir önyargısı olmadığını dile getiren Kubilay, “Daha çok ajitasyon, propaganda malzemesi olarak kullanılan iddianame kabul edildiğinde de bir önyargım yoktu. Ama heyet olarak ortaya koyduğunuz tutum size karşı bir güvensizlik oluşturdu. 2 Nisan’daki tutukluluk incelemesinde de dile getirmiştim. Bu dava HDP’ye ilişkin olarak bir siyasi davadır. Bunu esasa ilişkin savunmada da dile getireceğim” dedi.    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından partilerine yönelik açılan kapatma davasının gerekçesinin de Kobanê iddianamesi olduğuna dikkati çeken Kubilay, “AYM’nin 15 üyesi oy birliğiyle usulden gerekçelerle Yargıtay’a iade etti. En önemli gerekçe, ‘bağlantı yok.’ Biz neye göre karar vereceğiz. Hangi olayı kim nerede nasıl yapmış somut kanıtı ne hiçbir şey yok” tespitlerinde bulunduğunu hatırlattı.    ZEKERİYA ÖZ HATIRLATMASI   Kobanê iddianamesinin iktidarın kendisine siyasi rakip olan partilerinin tasfiye etmek için hazırlandığını vurgulayan Kubilay, “Mahkemeleriniz sadece bu kritik davalardaki AİHM kararlarını değil, AYM kararlarını da tanımıyorsunuz. AYM herkesi uyardı. Saray rejimine de uyarıyı yaptı. Türkiye’de hukuk devleti bir retorikten ibaret değilse AYM kararlarını uygulamalısınız dedi. Yaptığınız şey burada koskocaman AİHM Büyük Dairesi’nin kararını uygulamıyorsunuz. AİHM kararını beğenmeyebilirsiniz, iktidarın da hoşuna gitmiyor ama bunu uygulamak zorundasınız. Uygulamadığınız da Anayasal suç işlemiş olursunuz. Şimdi sağlam bir şekilde Ağrı Dağı’na sırtınızı dayamış olabilirsiniz, size Zekeriya Öz’ü hatırlatayım. Altına zırhlı araç verilmişti. Siyaset arenası her zaman oynaktır. Biz 2013’ten itibaren AKP ile birlikte çözüm süreci yürüttük. Sırrı Süreyya Önder diyor ki, ‘Kobanê olayları olduğunda bakanın yanındaydım.’ Şimdi neredeyiz, hapisteyiz. Türkiye’deki siyasi koşullar değişti, öküz öldü ortaklık bozuldu” diye konuştu.    ‘KRİTERLERİ KALDIRIRSANIZ KEYFİYET KALIR’   “Anayasa’ya, AİHM’e uymuyorsunuz. Sadece siyasi direktiflerle yürüyen bir mekanizmada size neden güvenelim?” diye sorun Kubilay, savunmasına şöyle devam etti: “Burada bir mahkeme sürecinin işlemesi belli kriterlere uygun olur. Ölçüleri kaldırdığınız zaman geriye keyfiyet kalır. Devletin siyasi çıkarları var. Geçen gün avukat arkadaşlardan birisi bu AİHM kararıyla ilgili Avrupa Konseyi’nin Bakanlar Komitesi’nin yazısını size gönderdiğini söyledi ama siz buna rağmen kararı uygulamıyorsunuz. Bu kararlar uygulanacak ama bu sefer siz orada olmayacaksınız. Biz size çekilin derken iyilik yapıyoruz. Ben sizin üzerinizdeki siyasi baskıyı da anlıyorum. Bu üzerinizdeki siyasi baskıyı ya bertaraf edersiniz ya da beli normları olan kendisini uluslararası belgelere bağlı sayan bir mahkeme sürecini işletin. Ayıp değil bunu yapmak. Reddi hakim gerekçelerim, Anayasa’ya uymuyorsunuz, AİHM kararlarına uymuyorsunuz ama belli ki direktif almışsınız. Belli ki yönünüz siyasi iradeye dönmüş olabilir ama bunu yapacaksanız üzerinizdeki cübbeyi çıkarmak zorundasınız. HDP’nin aynı zamanda kurucu üyelerden bir tanesiyim. İçine giren siyasi sürecin bilincinde olan bir sosyalistim. Biz yeni yaşamın inşası için uğraşıyoruz. Dosyayı eğer incelediyseniz benimle ilgili tek şey, HDP MYK üyesi olarak bir çağrı yapmışız hepsi bu kadar. Üstelik bu çağrı dediğiniz şey AİHM tarafından ‘siyasi ifadeler sınırları içindedir’ denildi. Biz burada oyun oynamıyoruz.  Bizim hayatımız siyasi prestijimiz söz konusu.”    KÜRTÇE SAVUNMA ÇEVRİLMEDİ   HDP eski Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım, reddi hakim gerekçelerini Kürtçe açıkladı. Mahkeme salonunda tercüman bulunmadığı için Yıldırım'ın savunmaları çevrilmedi.    Tercüman olmadığı için uzun değerlendirme yapmayacağını dile getiren Yıldırım, “Kobanê Davası diyorlar ama biz bunu kabul etmiyoruz. Bu Kürt halkının siyasetinin engellenmesinin davasıdır. Bu zulüm tek adam rejiminin zihniyetidir. İnkar üzerine kurulu bir zihniyet. Bu zihniyet devam ettikçe bu sorunlar da devam edecek.  Ahlak ve vicdan ve azıcık hakikat arayışı olan varsa mahkum ediliyor. Bugün başlayan bir durum değil, 100 yıllık tarih boyunca bu böyle devam etti. AKP-MHP faşist ittifakı devam ediyor. Onlar bizi nasıl yargılayabilir? İnkar siyasetinin sözcüleri mi bizi yargılayacak? Bütün haklarımız ayaklar altına alınıyor. Bunlar ne dinde ne de imanda var. AKP dini kullanıyor, Müslümanız diyor. Ama bu kadar Müslümanlıkla alakası olmayan şeyler yapıyor. Ezelden beri Kürt halı üzerinde katliam yürütülüyor. Kürt halkı Müslüman değil mi?” dedi.    ÖZGÜRLÜK İÇİN MÜCADELE   HDP’nin ideolojisinde, fikrine sahip olduğu için gurur duyduğunu ifade eden Yıldırım, şöyle devam etti: “İnsan sevgisi, doğa sevgisi, kadın hakları gibi bir ideolojiyi bana sevdirdiği için teşekkür ediyorum. Sevgili başkanım Figen Yüksekdağ Türk olmasına rağmen başkanımız oldu. Herkes inancı ile HDP çatısı altında birleşti ve herkes kendi inancını yaşattı. Bizi bir araya getiren bu inanç, bu ideoloji bu felsefedir. Bu tüm dünyadaki ezilen halkların hakkını savunuyor. HDP ile iktidar arasındaki farkın bilincinde olan kimin neyi hak ettiğini de bilecektir. 7 Haziran’da Türkiye ve Kürt halkı HDP’ye sahip çıktı. İktidarı korkutan ise halkların birlikteliği idi. Özgürlük, barış ve demokrasi halklar içindir. İktidar ise çıkarları doğrultusunda hareket ediyor. Dün yoksulluktan geldik diyenler bugün halkların kanının üstüne oturuyor. Bunlar saltanatlarını sürdürüyor, bu hak ve adalet değildir. Bu hastalıklı bir zihniyettir. Biz de eşitlik, adalet, özgürlük için mücadele ediyoruz.    MAHKEME HAKİKATİ YANSITMIYOR   İktidarı yaratanlar karşısında konuşuyorsak bu HDP fikriyatı sayesindedir. Bizi duvarlara hapsederek esir almak istiyorlar. İslamiyet’te o kadar bağlı olsalardı bunları yapmazlardı. Bu mudur inanç, bu mudur İslamiyet? Biz dürüst bir siyaset yürütüyoruz. Türkiye halkları için siyaset yürütüyoruz. Zalimler karşısında demokrasiyi savunuyoruz  ve savunmaya  da devam edeceğiz. Vicdani muhasebeni ver ve savunduğun şeyin neye karşı olduğunu söyle. Ben bu muhasebeye girince vicdan azabı çekebileceğim bir şey olmadığını görüyorum. Tüm muhalif kesimler iktidarın elinden çeken tüm kesimlere sahip çıkmamız gerekiyor. İnsani şeyleri yaşatmamız lazım. Halklar arasında kardeşliği oluşturmamız lazım savaşı değil. Bu topraklarda kadınlar katlediliyor. Kimi insanların talimatları doğrultusunda gerçekleşiyor her şey. O nedenle de bu mahkemenin hakikat yansıttığına inanmıyorum. Kürt halkının düşmanlığı demokratik görülemez.”   TERCÜMAN OLMADAN TALEP ALINDI   Yıldırım’ın konuşmasından sonra söz alan avukatlar, “Duruşma salonunda tercüman bulunmadığından reddi hakim talebinin gerekçelerini anlamadınız. Ama birazdan bu konuda bir karar vereceksiniz. Gerekçelerini duymadığınız bir duruma dair karar vereceksiniz. Kürtçe konuşacak başka arkadaşlarımız da var. Bu nedenle tercümanın bulundurulmasını istiyoruz” dedi. Mahkeme başkanı ise, “Ne karar vereceğime dair şimdiden bir kanaat oluşturmayın, biz SEGBİS kayıtlarını dinlemeden reddi hakim talebini bir karara bağlamayacağız” diye belirtti.    Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nden duruşmaya SEGBİS ile bağlanan Zeynep Ölbeci de Kürtçe konuştu.  Ölbeci, “IŞİD’i savunan bir dosya hazırlanmış. Hukuka, insanlığa uygun bir şey yok. O nedenle de bu mahkemeyi kabul etmiyorum. Avukatım bunları ayrıntılı bir şekilde ortaya koyacaktır. Bütün deliller ANF’den toplanıp buraya sunulmuş. Heyetin bu dosyayı kabul etmesi ne kadar yanlı olduğunu gösteriyor. Bu nedenle mahkeme heyetini reddediyorum” dedi.   Ardından söz alan yerine kayyım atanan Kars Belediye Eşbaşkanı Ayhan Bilgen, “Yargılanmaktan kaçmamak için kendi irademle belediye başkanlığını seçtim. ‘Dokunulmazlıktan yararlanmaya ihtiyacım yok’ dedim. Kaçma şüphesinden bahsediyorsunuz. Dosyadaki arkadaşlarımızın bir kısmı siyaseti bıraktı, 4 yıldır bu arkadaşların çoğunu görmedim, bir kısmı özel işleriyle ilgileniyor. Bize sadece bir suç makinesinin mekanik dişleriymişiz gibi davranılıyor, bu yönde bir otomatik karar veriliyor. Bu dosyada tutuksuz yargılanan arkadaşlarımız var. Tutuksuz yargılanan arkadaşlarımız bir kaçma şüphesi sergilemediler” dedi.    Sağlık sorunları olduğunu ve avukatlarının mahkemeye başvurduğunu ifade eden Bilgen, tedavi olabilmek için tutuksuz yargılanma talebinde bulundu.    Bilgen ardından mahkeme heyeti duruşmaya bir saat ara verdi.