DAD Eşbaşkanı Kulu: Kürt’ü Kürt’e kırdırtma planı hala devrede 2021-06-29 09:01:48 MERSİN - DAD Eş Genel Başkanı Musa Kulu, Türkiye’nin sınır ötesi operasyonla Kürt güçleri arasında savaş çıkarmak istediğini belirterek, bu planın bugün de devrede olduğunu söyledi. AKP iktidarının Kürt sorununa dair çözümsüzlük politikaları ile sarılıp, 2014 yılında uygulamaya giriştiği “Çöktürme Planı”, savaş konseptiyle sürdürülüyor. Kürtlerin neredeyse tüm alanlardaki kazanımlarına dönük saldırılarını bir üst boyuta taşıyan Türkiye, PKK’nin kontrolünde bulunan Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki alanlara yönelik askeri operasyonla sonuç almaya çalışıyor. Bölge yönetiminde olan KDP’nin de Türkiye’ye destek vermesi nedeniyle 1990’lı yıllardaki gibi Kürt güçler arasında çatışma riskini ortaya çıkardı. Yıllardır Kürt ulusal birliğinin sağlanmasını isteyen ve bu konuda çaba sarf eden kurumlar, siyasi partiler, kanaat önderleri, aydın ve sanatçılar ise Türkiye’ye kazandıracak bu tehlikeye karşı uyarılarda bulunuyor.    Bir yanda Kürt güçleri birbirine düşürme hesabı yapan AKP-MHP ittifakı, bu hesabını boşa düşürecek konumda olan PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi daha da ağırlaştırdı, mesajlarının kamuoyuna ulaşmasını engelliyor. Öcalan’a dönük bu tecride karşı cezaevlerindeki siyasi tutuklularca başlatılan süresiz-dönüşümlü açlık grevi eylemi ise 215’inci gününde sürüyor.    Demokratik Alevi Derneği (DAD) Eş Genel Başkanı Musa Kulu, süren açlık grevi ve Kürtler arasında çıkarılmak istenen savaşa karşı değerlendirmelerde bulundu. Mezopotamya coğrafyasında geçmişten bugüne hiç bitmeyen bir zulmün ve savaşın olduğunu dile getiren Kulu, bu coğrafyada Türk ve sunni olmayan hiçbir etnik yapıya ve inanca yaşam hakkının tanınmadığını dile getirdi.    YOK SAYMA    Cumhuriyet’in Kürtlerin ve Alevilerin yok sayılması üzerine kurulduğunu söyleyen Kulu, Türkiye’de iktidarların kendilerini ikame etmek için her zaman Kürtleri ve Alevileri ötekileştirilerek, düşman haline getirdiğini ifade etti. Bugün de AKP-MHP’nin Kürtleri ve Alevileri “şeytanlaştırdığını” belirten Kulu, “Şu anki iktidar hakikatten kaçarak bu uygulamaları devreye koymuş durumda. Ancak, bu durum hiçbir sorunu çözmediği gibi yeni sorunları beraberinde getirir” diye konuştu.   HUKUKA UYULMALI    Kulu, cezaevlerindeki siyasi tutukluların sürdürülen imha ve inkar politikalarından vazgeçilmesi, Anayasa’nın uygulanması ile İmralı tecridinin kaldırılması için süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemine girdiğine dikkati çekti.   Kulu, “İmralı sistemi, dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen bir sistemdir. Sayın Öcalan ile birlikte diğer tutuklular, neredeyse hukuki hiçbir hakkını kullanamıyor. Bu hukuksuzluğa karşı da cezaevlerindekiler de bedenlerini açlığa yatırmış. Bu hakikate gözlerini kapatmak, bu ülkeye ve demokrasine hiçbir şey kazandırmayacaktır. Aksine daha da kötü bir hale getirecektir. İktidarı eline tutanlar, bir nebze de hukuka uysa bu sorunlar çözülür. Türkiye, sadece hukukuna uysun. Böylece var olan sorunların büyük çoğunluğu ortadan kalkacaktır. Uygulanmasa, bu sorunlar kangren halini alır” dedi.   SUSKUNLUK ELEŞTİRİSİ    İktidarın kendisinden farklı düşünen herkesi baskı ve zor aygıtlarıyla baskılamaya çalıştığını dile getiren Kulu, “faşizm” olarak nitelediği bu uygulamalara karşı toplumun sessiz kalmaması gerektiğini vurguladı. “Toplum, susarak veya sessiz kalarak ne demokrasi ne barış ne özgürlük gelir” diyen Kulu, şunları ekledi: “Tüm toplumun bunu anlaması lazım. Ülkede demokrasinin inşa edilmesi için toplumun çok ciddi bir şekilde ses çıkarması gerekir. Tepkisizlik kendi geleceğimizi sisteme teslim etmek demektir.”    İnsanların cezaevlerinde hukukun işletilmesi için açlık grevine girdiğinin altını çizen Kulu, ancak hukuksuzluğun bugün toplumun her tarafına yayıldığını belirterek, “Toplum da tecrit altına alındı. İnsanlar, sokaklara çıkıp hakkını arayamaz hale geldi. Ülke tamamıyla cezaevine dönmüş durumda” ifadelerini kullandı.    PLANLAR DEVREDE   TSK tarafından Federe Kürdistan Bölgesi’nde yürütülen operasyonla Kürt güçleri arasında çıkarılmak istenen savaşın üzerinde duran Kulu, Kürtleri parçalamak için imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması’nı hatırlattı. Kulu, “Türkiye, tarihten bu yana Kürt güçlerini birbirine kırdırmaya dönük planlar yaptı. Bugün de bu planlar hala devam ediyor” şeklinde konuştu. 1990'lı yıllarda PKK ile KDP arasında yaşanan çatışma halini anımsatan Kulu, şunları söyledi: “Bu savaşta çok büyük bedeller ödendi. Türkiye bugün tüm teknolojisiyle Federe Kürdistan Bölgesi’nde bir savaşın içerisinde. Herkes şunu bilmelidir, sömürgeciler bir bölgeye gittiğinde asla oranın halkına ait hiçbir şeyi bırakmaz. Onları esir etmek için oraya giderler. Güney Kürdistan’da yaşanan her kavga ve her ölüm, Kürtlerin özgürlük talebinin ve varlık sorununu tartışılır hale getirecektir. Onun için vicdanı, ahlakı ve hafızası olan hiçbir Kürt, oradaki kardeş kavgasına kayıtsız kalmamalıdır.”    ÇATIŞMA KAYBETTİRİR   Olası bir çatışmanın Kürtlere kaybettireceği uyarısında bulunan  Kulu, bu savaşın kazananının olmayacağını kaydetti. Kürtlerin bu savaşın çıkmaması için elinden gelen ne varsa yapması gerektiğini vurgulayan Kulu, “Kürtler sadece Ortadoğu’da değil, bugün dünyanın her tarafında. Yeminli olarak Araplar, Farslar ve Türkler, Kürtlerin bir şey sahibi olmaması için her şeyi yapmıştır ve yapmaya da devam ediyor. Kürtleri birbirine vurdurarak güçsüz bırakılmak isteniliyor” diye belirtti.    SAVAŞ YERİNE DİYALOG   Kürt sorununun savaşla değil, ancak diyalog çözüleceğini vurgulayan Kulu, “Her savaşın bir ekonomik yıkımı vardır. Gelecekte faturası ağır olacaktır. İnancımıza göre, bir cana kıyanı bizler ceme almayız. Dünyanın neresinde olursa olsun, bir toplumun kimliği yok edilmek isteniyorsa, inanç olarak bunun karşısında oluruz. Bizim her zaman mazlumun ve mağdurun yanında olmak gibi bir inancımız vardır. Bir ülke başka toplumları yok etmeye çalışıyorsa, kendi sonunu hazırlıyordur demektir” şeklinde konuştu.   MA / Mehmet Şah Oruç