‘Öcalan, Kürt ve Ortadoğu halkları için bir şans’ 2021-07-09 17:19:07   AĞRI- HDP Ağrı İl Örgütü’nün düzenlediği tecrit konulu panelde konuşan HDP MYK üyesi Doğan Erbaş, “Öcalan sadece Kürt halkı için değil tüm Ortadoğu halkları için bir şans ve fırsattır. Bir an önce tecridin kaldırılması, avukatları ile görüştürülmesi ve özgür bırakılması gerekiyor” dedi. Halkların Demokratik Partisi(HDP) Ağrı İl Örgütü, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde sürdürülen tecrit politikası ile HDP’ye dönük açılan kapatma davası ve gerçekleştirilen saldırılara ilişkin panel düzenledi. HDP Ağrı İl Örgütü Sema Yücel Konferans salonunda yapılan panelde HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, HDP MYK üyesi Doğan Erbaş konuşmacı olarak yer alırken, HDP Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir ise moderatörlük yaptı. Panelin düzenleneceği konferans salonuna Kürtçe ve Türkçe “Tecridi kıracağız Faşizmi Yıkacağız” yazılı pankart asıldı. Yaşamını yitiren devrim şehitleri adına yapılan bir dakikalık saygı duruşu ardından ilk olarak Doğan Erbaş söz aldı. ‘KÜRT HALKININ DİRENME POTANSİYELİ’ Öcalan üzerinden 22 yıllık bir tecrit politikası olduğunu ve bunun halen devam ettiğini belirten Erbaş, Türkiye’nin, tecrit sisteminde yasaları ve uluslararası hukuk sistemini çiğnediğini ifade etti. Öcalan’ın devletlerarası bir komplo ile tutuklanarak Türkiye’ye teslim edildiğini hatırlatan Erbaş, komplo süreci ardından Öcalan’ın tutulduğu İmralı Adası’nın dünyada birkaç örneğinin bulunduğunu kaydetti. Ada cezaevleri arasında yer alan İmralı adasının özellikle Öcalan için oluşturulduğunu vurgulayan Erbaş, bunun en büyük örneğinin Nelson Mandela’nın tutulduğu ada cezaevi sistemi olduğunu söyledi. Erbaş, “Mevcut sistemler kendilerine tehlikeli gördükleri kişileri toplumdan izole ederek toplumdan uzaklaştırmak ve topluma unutturmak istiyorlar. Ada Cezaevi de bunu amaçlıyorlar.  Öcalan’ın da kendisi de şunu dile getirdi ‘eğer yapabilirlerse beni fiziken ortadan kaldırabilirler ama yapamazlarsa beni anlam olarak çürüterek unutturmaya çalışacaklar’ diyordu. Bir diğer husus da idam cezası kaldırıldıktan sonra yapılan yoğun tartışmalar oldu. İdam cezası Kürt halkının direnme potansiyeli nedeniyle kaldırıldı. Bundan sonraki süreçte ise Öcalan’a yoğun bir tecrit uygulanmaya başlandı. Avukatları ve ailesinin görüşmek için yaptığı başvurular eskiden gerekçe üretilerek ret edilirken şuan ona dahi gerek duymadan keyfi olarak engelliyorlar” dedi. ‘CPT GEREĞİNİ YAPMIYOR’ Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün 2019 yılında Öcalan’ın avukatları ile görüştürülmesi önünde herhangi bir hukuki engel olmadığı açıklamasına dikkati çeken Erbaş, “Hukuki hakları açıkça çiğneniyor. Öcalan, ‘Yol Haritası’ yayınlamıştı aradan 11 yıl geçtikten sonra disiplin cezası veriyorlar. Son 10 yılda sadece 5 kez avukat görüşmesi oldu. 8 aydır haberdar olunmuyor. CPT’nin en son 2019 da İmralı Cezaevi’ne yönelik raporunda geçmişe nazaran biraz daha olumluydu.  Raporda, ‘İmralı’da ki sistemin tümüyle reforme edilmesi ve gözden geçirilmesi gerekiyor’ dediler. Ancak CPT, kendi düzenlediği raporların takibini sağlamadı. İlgili ülke gereğini yapmazsa yaptırım yapmalıdır. Bunu da yapmıyorlar. ‘Hep kaygı ile izliyoruz’ diyorlar. Ama arkadan anlaşmalar yapıyorlar” diye konuştu. ‘ÖCALAN’IN ÖZGÜR BIRAKILMASI GEREKİYOR’ Öcalan’ın son yıllarda dünyanın birçok yerinde eserlerinin yabancı dillere çevrildiğini ve dünyada ortaya koyduğu yeni yaşam sistemi ve düşüncelerinin tartışıldığını belirten Erbaş, Kürt sorunu başta olmak üzere demokratik bir sistem inşa edilecekse bunun Öcalan’sız olmayacağını belirtti.  Erbaş, “Öcalan olmadan demokratik ve bir çözüm süreci olmaz. Bunun dışında çabalar beyhude çabalardır. Bir sorunu ancak gerçek muhatabı ile çözebilirsiniz. Öcalan, 1993’ten beri ‘Kürt sorununda savaş çatışma bir tekrardır rolünü oynamıştır şimdi çözüm zamanıdır’ diyor. Tek taraflı risk alarak ateşkesler yapmıştır. Son 3 gündür medyada sanki görüşme varmış gibi algı oluşturmaya çalışıyorlar ama bize yansıyan böyle bir süreç yoktur. Hali hazırda haber dahi almış değiliz. Dolayısıyla bu önümüzdeki süreç ne olur bilmiyoruz. Öcalan sadece Kürt halkı için değil tüm Ortadoğu Halkları için bir şans ve fırsattır. Bir an önce tecridin kaldırılması avukatları ile görüştürülmesi ve özgür bırakılması gerekiliyor” ifadelerini kullandı. ‘HALKLARI İMRALI DURUŞU KURTARACAK’ Öcalan’ın, “Ben İmralı duruşunu kuruyorum” sözlerine dikkat çeken Erbaş, halkları kurtaracak tek duruşun da İmralı duruşu olduğunu söyledi. Erbaş son olarak şöyle konuştu: “Çözümün anahtarı İmralı’dır. Ne kadar bunu karartmaya çalışsalar da böyle olacaktır. Öcalan, bunun yolunu gösterdi. ‘Ben varım ama muhatap bulamıyorum” diyordu. AKP’nin hegomanik siyaset yapısı nedeniyle demokratik siyaset diyoruz. Uzlaşı ile birbirimiz kabul ederek ancak çözebiliriz. Öcalan’ın dediği söz ile konuşmamı bitirmek istiyorum. İlkeli uzlaşamaya evet ancak tavsiyeye gelmeyiz.” ‘HDP VE KÜRT HALKINDAN KORKTULAR’ Ardından söz alan Gülistan Kılıç Koçyiğit, HDP’ye dönük açılan kapatma davası ve HDP’ye gerçekleşen saldırılar hakkında konuştu. HDP’nin 7 Haziran’da herkesi bir araya getirerek zafer kazandığını belirten Koçyiğit, devletin buna dur demek için saldırmaya başladığını söyledi. 1 Kasım sürecine giderken HDP’nin tavsiye edilmesinin beklendiğini ifade eden Koçyiğit, ideolojik bir saldırının da gerçekleştirildiğini kaydetti. 7 Haziran’dan önce devlet eli ile birçok provokasyon ve saldırının yapıldığını hatırlatan Koçyiğit,ilk olarak  Ağrı’nın Diyadin ilçesinde bu provokasyona başvurulduğunu ve peyder pey devam ettiğini vurguladı. Koçyiğit, “Kürt sorununu barış ile sonuçlandırmanın HDP’ye kazandırdığını gördükleri için güvenlikçi politikalara geçtiler. Bir çatışmalı süreç başladı. Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde 2 polisin öldürülmesi bütün bunlar ülkeyi sistematik olarak savaşa götürmekti. HDP’yi yok etme siteminin amacının adımlarıydı. Çünkü biz barış sürecinde halka ulaştık.  Trakya’daki yaşayan bir yurttaş da, Kürdün eşit yurttaşlık talebinin anlayıp destek verdi ve dönüştü. Bu durum kendini devletin asıl sahibi görenleri korkuttu. Kürtlerin Rojava devriminde elde ettiği zafer devleti ürküttü” dedi. ‘HDP’YE SALDIRARAK AYAKTA KALMAYA ÇALIŞIYORLAR’ Devlet, mafya ve çete ilişkisi ile devletin yönetildiğine dikkat çeken Koçyiğit, Türkiye’de devlet ve hükümet ayrımının ortadan kalktığını söyledi. Askeri vesayetle mücadele ettiklerini iddia eden AKP’nin sisteme yerleştikten sonra FETÖ ile mücadele mizansenlerinden sonra bütün odakları tavsiye ederek bu ortaklık ile ülkenin yönetildiğini ifade etti. Koçyiğit, “Artık devlet olarak gördüğünüz, hükümet olarak, hükümet olanı çete ya da mafya olarak okuyabiliriz. Bütün bunların ortaklığı ile ülke yönetiliyor.  Mevcut durumda gerçekten sıkışmış, hiçbir sözü kalmayan hiçbir umudu kalmayan çürümüş bir iktidar ve onun ortağı ile karşı karşıyayız. Bunun yolunu da kendilerince HDP’ye saldırarak görüyorlar. Kürtleri terörize ederek, HDP’yi kapatarak ayakta kalmaya çalışıyorlar. İŞİD’in Kobani direnişi ile yenilmesini hazmedemeyenler HDP’lileri Kobane davası adı altında yargılayarak ayakta kalmaya çalışıyorlar. Yaşadığımız meselenin özü budur. 31 Mart seçimlerinde AKP’nin yaşadığı hezimet HDP’nin ortaya koyduğu tutum onları telaşlandırmıştır. Bunun için sabah akşam masada plan yapıyorlar. HDP’ye kapatma davası açmaları, Kobane Davası ve Deniz Poyraz’ın katledilmesi bu kapsamdadır” dedi.