DEDAŞ ajansımızdan söz hakkı istedi: Kesintilerin tümü yasal! 2021-07-31 09:04:39   MARDİN - DEDAŞ’ın zamanlı, planlı, ayrımcı ve küçük düşürücü elektrik kesintilerine gelen tepkileri haberleştirdiğimiz için söz hakkı isteyen şirketin yönetim kurulu, sorularımıza yazılı verdiği yanıtta mahkeme kararlarını “münferit” sayarken, uygulamalarını ise nerede yer aldığı belirtilmeyen “yasal mevzuatlar”la savundu.   Mardin, Urfa, Diyarbakır, Şırnak, Batman ve Siirt’te elektrik dağıtımının 2013 yılında özelleştirilerek verildiği Dicle Elektrik Dağıtım AŞ. (DEDAŞ), bölgede “çiftçilerin elektrik borçlarını” gerekçe göstererek, kesinti uygulamayı sürdürüyor. DEDAŞ’ın uygulamaları son zamanlarda trafolara el konulması, elektrik tellerinin koparılması ve direklerin yerinden sökülmesi şeklinde devam ederken, Mezopotamya Ajansı’nda (MA) konuya dair çok sayıda haber yayınlandı. Haberler üzerine DEDAŞ Yönetim Kurulu adına MA’ya bir açıklama metni gönderilerek, DEDAŞ’ın uygulamalarının sebeplerine ilişkin 10 maddelik bir açıklama iletildi.    DEDAŞ tarafından gönderilen açıklamada Haziran 2021 itibarıyla tarımsal sulama abonelerinin (çiftçilerin) borçlarının 4.8 milyar lirayı aştığı iddia edilirken, çiftçilerin “çalışanlara ve jandarmaya şiddet uyguladığı” ileri sürüldü. Elektriği kesilen çiftçi sayısının bin 500 olduğu bilgisini paylaşan DEDAŞ, ana hattan elektrik kesintisine karşı borcu olmayanlara jeneratörle elektrik verdiğini savundu. DEDAŞ açıklamasında, çiftçilerin enerji desteklerine bloke konulmasının da “yasal olduğu” savunarak, bölgede 2020 yılı itibarıyla “kaçak kullanım” oranının da yüzde 46,32 olduğunu ileri sürdü.    DEDAŞ’A GÖRE ‘KAÇAK’, ‘MÜNFERİT’    DEDAŞ’ın açıklaması üzerine firmaya kamuoyunun tepkisi ve ortaya çıkan mağduriyetlere ilişkin yazılı soru yönelttik. Kurumsal olarak sorulara verilen cevaplar ise, firmayı savunmanın ötesine geçilmedi. Çiftçilerin kazandığı yüzlerce dava için DEDAŞ “münferit vakalar” iddiasında bulunurken, dolandırıcılık suçlamasıyla süren dava için de “gerçek dışı” savunması yapıldı. DEDAŞ, jeneratörle enerji verme uygulamasını “yasal”, hane halkının kesintiler karşısında kendi imkanları ile jeneratör aracılığıyla ürettiği enerjinin ikinci defa faturalandırılmasını “gerçek dışı”, açılan davaları da “istismar edilen vakalar” diye tanımlaması dikkati çekti. DEDAŞ’tan gelen yanıtlardan en dikkati çeken ise, 31 Mart 2019 seçimlerinin ardından Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) yönetimine geçen belediyelerde yapılan elektrik kesintileri geçiştirildi.    Kamuoyu adına DEDAŞ Yönetim Kurulu’na yönelttiğimiz sorular ve cevapları okuyucunun takdirine bırakıyoruz.      Çiftçilerin OSOS sistemi üzerinden kullanım miktarlarını görebileceğini söylüyorsunuz ancak çiftçiler ve avukatları bu verilerin de şaibeli olduğunu ifade ediyor. Çiftçilere kesilen faturalar ve kaçak kullanım cezalarına dair sayısız emsal dava bulunuyor. Örneğin 113 bin lira ceza kesilen bir çiftçi için mahkeme kesilebilecek ceza miktarının 13 bin lira olduğunu, 58 bin lira ceza kesilen bir çiftçi için de mahkeme 12 bin lira olduğuna hükmetti. Mahkeme kararlarına rağmen neden yüksek cezalar kesmeyi sürdürüyorsunuz?    Dicle Elektrik olarak bölgemizde kaçak elektrik kullanan çiftçilerin ne kadar kullandığını ve ne zaman kullandığını genel olarak tespit edebiliyoruz. Çok gelişmiş OSOS cihazları, uydu sistemleri vasıtasıyla mahalde yaptığımız tespitlerle kaçak kullanımı tespit edebiliyoruz. Bunun yanında basit bir hesapla 160 KVA’lık bir trafoyla tarımsal sulama yapan bir çiftçinin yaklaşık 80 -100 hanelik bir köyün elektriğini tek başına tükettiğini söyleyebiliriz. Bölgemiz, Türkiye’de nüfusa oranla elektrik tüketimi ortalamaları Avrupa ortalamaları civarında veya üzerinde olan tek bölgemizdir.   Ayrıca bu çiftçilerin trafolarına takılı OSOS sistemi pek çok farklı parametre ile sürekli kontrol edilen, denetlenen ve Enerji Bakanlığı’na akredite bir sistem olup, sadece bölgemizde değil tüm Türkiye genelinde kullanılmaktadır. Sistem doğru çalışan, güvenilir bir sistemdir. Maalesef bazı kullanıcılar kaçak kullanmaya devam etmek amacıyla sistem hakkında güvensizlik algısı oluşturmaya çalışmaktadır. “Kaçak kullanmadığım halde bana kaçak elektrik yazılmış” diyen herkesin ne kadar tükettiğini yerinde tespit edebiliriz.   6 milyon nüfus ve 2 milyondan fazla abonenin olduğu, kayıp kaçak oranının neredeyse sistemin yarısını teşkil ettiği bir bütün içinde münferit birkaç abone itirazı, genel uygulamanın doğruluğunun hilafına bir durum teşkil etmez. Kaçak cezaları EPDK tarafından belirlenen mevzuatlara uygun olarak kesilmekte olup, EPDK, Enerji Bakanlığı ve Tedaş tarafından kaçak cezaları sürekli denetlenmektedir.   Ama en nihayetinde, hep birlikte yoğunlaşmamız gereken konu, kaçak kullanımının önüne geçilmesi olmalı, münferit örneklere bakarak kaçak kullanım gerçeğini göz ardı etmek olmamalıdır. Buna benzer değerlendirmeler, kaçak kullanan kesimi cesaretlendirmekte ve bölgemizde sayıca çok fazla olan kaçak kullanmayan vatandaşlarımıza da haksızlık yapılmasına sebebiyet vermektedir. Kaçak kullanım çok kötü bir alışkanlıktır. Elektrik hırsızlığıdır. Diğer yurttaşların hakkına girmektir. Hiçbir şekilde kaçak elektrik kullanımını meşru, normal, yapılabilir görmemek gerekir. Kaçak kullanan herhangi birinin elektrik parasını, dolaylı olarak Mardin’de, Diyarbakır’da, Edirne’de, Trabzon’da, yani ülkemizdeki tüm kaçak kullanmayan yurttaşlar ödemektedir.    Jeneratörle enerji verilmekte olduğunu iddia etmektesiniz. Ancak siz de biliyorsunuz ki; jeneratör ile elektrik hizmeti vermek kanunen mümkün değil. Kanuna aykırı olduğu bilindiği halde bu yola başvurulmasını nasıl açıklıyorsunuz?    Jeneratör ile enerji vermek, kaçak kullanım oranı neredeyse yüzde yüze yakın olan ve kaçak kullanıma devam etmek için şiddete başvurma noktasında olan hizmet bölgelerinde uygulamak zorunda kaldığımız yasal bir yöntemdir. O bölgelerde yaşayan ve kaçak kullanmayan, tükettiği enerjinin bedelini ödeyen vatandaşlarımızın hakkını korumak için yapılmaktadır. Esas kanuna aykırı olan, jeneratör modelini uyguladığımız bu bölgelerimizde her şeye rağmen kaçak kullanmaya devam edenlerin, şirket personelimize ve özellikle de borcunu ödeyen vatandaşlarımıza uyguladığı şiddettir.     DEDAŞ’ın dağıtım yaptığı illerin tamamında ev ve işyerlerinde elektrik kesintilerine karşı on binleri aşan bireysel jeneratör kullanımı söz konusu. Ve bu jeneratörlerin ürettiği elektrik DEDAŞ hizmetiymiş gibi ikinci kez faturalandırılıyor. Yani yurttaş ücretini ödediği yakıttan elde ettiği elektrik, sizin tarafınızdan faturalandırılıyor. Bu yolla ne kadar gelir elde ediyorsunuz ve bu haksız kazancı neden sürdürüyorsunuz?   Tesis ve yakıt ücreti sahipleri tarafından karşılanan ve ilgili yönetmelikleri karşılayan jeneratörlerin hiç birisi şirketimiz uhdesinde değildir ve bu jeneratörlerden üretilen elektriğin bizim tarafımızdan faturalandırılması gibi bir uygulama da söz konusu değildir. Belirttiğiniz şekilde olan jeneratörlerle ilgili kullanıcı ve/veya müteahhitlerin tasarrufundadır. Ayrıca bazı kullanıcılar şirketimize onaylattıkları elektrik projesinin dışına çıkarak ve can güvenliğini de tehlikeye atacak şekilde jeneratörleri şebekeye bağlamakta, iş kazalarına yol açmaktadır. Yasal mevzuata uygun olmayan bu tür bağlantılar için mutlaka şirketimize başvurulması ve uygun teknik değerlendirme yapıldıktan sonra proje tadilatı yapılarak bağlantı yapılması gerekmektedir.      Jeneratör ile enerji verme uygulaması yapmak zorunda kaldığımız köylerimizin hepsi de çok yüksek kaçak elektrik kullanan köylerimizdir.      Mardin’de önceki yıl altyapısı hazırlanmadan 240 köye jeneratörlerle verilen elektrik 2 ay boyunca kesildi. Bu toplu cezalandırmayı hangi hukukla açıklıyorsunuz?    Jeneratör ile enerji verme uygulaması yapmak zorunda kaldığımız köylerimizin hepsi de çok yüksek kaçak elektrik kullanan köylerimizdir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, jeneratör ile enerji vermek, kaçak kullanım oranı neredeyse yüzde yüze yakın olan ve kaçak kullanıma devam etmek için şiddete başvurma noktasında olan hizmet bölgelerinde uygulamak zorunda kaldığımız yasal bir yöntemdir. Kaçak kullanmayan ve tükettiği enerjinin bedelini ödeyen vatandaşlarımızın hakkını korumak için yapılmaktadır.    Sadece Mardin’de borcu olmayan çiftçilerin de bu toplu elektrik kesiminden dolayı mağdur olduğu biliniyor. Konuyla ilgili DEDAŞ Mardin İl eski Müdürü Memet Bulut ve Kızıltepe İlçe eski Müdürü Kenan Polat hakkında yüzlerce dava açıldı. Bu durumu nasıl açıklıyorsunuz. Açıklamanız ile değerlendirildiği zaman sorumluluğun sadece yargılanan kişilerde değil yönetim kurulunda olduğu ortaya çıkmıyor mu?   Bu davalar kendileri borçlu olmamasına rağmen bulundukları bölgede borçlarını ödemeyen abonelerin ezici çoğunlukta olması yüzünden elektriği kesilen abonelerin toplu açtıkları davalardır ve henüz hiç birisi sonuçlanmamıştır. Kaçak kullanımı ile mücadele kapsamındaki operasyonlarımız, kaçak kullanımdan faydalanan çevreleri rahatsız etmektedir. Bu davalar ve benzeri mağduriyet örnekleri, kaçak kullanımlarına devam etmek isteyen bu çevrelerin istismar ettikleri vakalardır.   DEDAŞ’ın çiftçiyi dolandırdığına dair bir personeliniz üzerinden Mardin’de devam eden dava var. Bu davadan haberdar mısınız. Bu davada yargılanan kişi DEDAŞ’ın Mardin İl Müdürlüğündeki tahakkuk birimindeki rakamlar ile Diyarbakır Bölge Müdürlüğü’ndeki rakamların birbirinden farklı olduğunu ve bu konuda müfettiş incelemesi yapıldığını açıklamaktadır. Buna dair neler söyleyeceksiniz?   Söz konusu bu iddia kaçak kullanımını meşrulaştırma çabalarından biri olup, gerçeklerden uzaktır ve tamamen asılsızdır. Kullanmakta olduğumuz tahakkuk sistemimiz merkezi bir sistemdir; genel müdürlük ve illerde yapılan tüm tahakkuklar aynı sistem üzerinde yapılmaktadır, rakamların farklı olması söz konusu değildir.   Çiftçilerin ÇKS kayıtlarında kuru tarım yaptığı da belirtiliyor ve kuru tarım yapıldığı belirtilen arazilere ilişkin de çiftçilere verilen destekler ile hayvan desteklemelerine de aynı şekilde bloke konulmasını nasıl açıklıyorsunuz?   Kanunen, alacağımız olan bir çiftçiye devlet tarafından verilen her türlü tarımsal elektrik kullanımı desteğine el konulabilir. Bu kaide evrensel olarak geçerli bir ticaret hukuku kaidesidir. Faturalarını düzenli ödeyen ve ÇKS sistemine kayıt olarak devletten desteğini alan çiftçilerimizin kullandıkları enerji bedelleri, desteklemelerin ödeneceği süreye kadar kendilerinden tahsil edilmemektedir. Ancak, kaçak kullanan ve enerji bedelini ödemek istemeyen çiftçilerimiz bu uygulamayı, belirtiğiniz benzer iddialar ile istismar etmeye çalışmakta ve haksız kazanç elde etmeyi hedeflemektedirler. Söz konusu uygulamayı eleştirmek, hakkıyla çiftçilik yapan vatandaşlarımızın hakkını gasp etmek, kaçak kullanımını desteklemektir.    Bölgeye jandarma eşliğinde gidilmesinin çiftçileri ve köylüleri küçük düşürme, onur kırıcı ve daha fazla tahrik ettiği eleştirilerine neden kapalısınız?    Kaçak kullanmayan ve borcunu düzenli ödeyen vatandaşlarımız ile yaptığımız çalışmalarımızda herhangi bir sorun yaşanmamaktadır. Ancak, kaçak kullanımı yüksek olan bölgelerde yaptığımız çalışmalarda, aynı zihniyet tarafından çalışanlarımız ve borcunu düzenli ödeyen vatandaşlarımız darp edilmekte, çok ciddi seviyede can ve mal güvenliği riskleri doğmaktadır.   Tüm uzlaşı çabalarımıza rağmen sonuç alamadığımız, bu uzlaşı çabalarımızda bile darp edildiğimiz bölgelerde mecburen kolluk desteğine ihtiyaç duymaktayız. Bazı taraflarca provoke edilen vatandaşların bizlere karşı yürüttüğü bu şiddet olaylarında darp edilenlerin tamamının da bölge insanı olduğunu hatırlatmak isteriz.   2018’de kayıp kaçak oranının yüzde 59,4, 2019’da yüzde 51,3 2020 yılında yüzde 46,32 olduğunu söylüyorsunuz ancak aynı tarihli DEDAŞ açıklamalarına baktığımızda bu rakam önce yüzde 86 başka bir açıklamada ise yüzde 54,9 olarak duyurdu. Rakamların birbiriyle uyuşmuyor olması, çelişkili bilgilerin olmasını nasıl açıklıyorsunuz?   Ülkemizdeki tüm illerin ve bölgelerin kaçak oranları EPDK tarafından belirlenen yöntemler ile tespit edilmekte ve ilgili kurumlara resmi olarak iletilmektedir. Bu değerler, sürekli olarak EPDK, Enerji Bakanlığı ve Tedaş tarafından denetlenmekte ve doğrulanmaktadır. Bu nedenle, resmi kayıtlarımızdaki rakamlar geçerlidir.     Bazı oda, dernek veya kişilerin ileri sürdükleri iddialar hedef saptırarak kaçak kullanımı mazur göstermekten başka bir işe yaramamaktadır.    Bölgedeki elektrik alt yapısının eski olduğu, yenilenmediği tek yatırımınızı saatleri direklere taşımak olduğu ilgili kurum ve uzmanlarca sıklıkla ifade ediliyor. Elektrik Mühendisleri Odası, DEDAŞ’ın bölgede bakır tel yerine ucuz teller kullandığını dolayısıyla kayıp kaçak oranını yükselttiğini birçok kez kamuoyuyla paylaştı. Bu durumu nasıl izah ediyorsunuz?   Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, Türkiye’de tüketim ortalaması Avrupa ortalamalarına yakın ve üzerinde olan tek bölge, hizmet bölgemizdir. Bölgemizdeki yatırımlarımızda kullanılmakta olan her türlü malzeme, EPDK ve Tedaş tarafından belirlenen ve ülkemizdeki tüm bölgelerde kullanılan malzemelerdir. Alçak Gerilim (AG) ve Orta Gerilim (OG) havai hat şebekelerinde son 20 yıla baktığımızda, ülkemizin tüm dağıtım bölgelerinde bakır iletken yerine, AG şebeke tesisleri için alüminyum iletken, OG havai şebekeleri ise çelik özlü alüminyum iletken kullanıldığı görülecektir. Yatırım kapsamında yeraltı olarak tesis edilen şebeke projelerinde ise yine alüminyum kablolar ile projelendirme yapılmaktadır.   Bu altyapı tercihleri herhangi bir kayba yol açmadığı gibi, tam tersine arz edilen enerjinin kalitesini yükseltmektedir. Bazı oda, dernek veya kişilerin ileri sürdükleri iddialar hedef saptırarak kaçak kullanımı mazur göstermekten başka bir işe yaramamaktadır.   Elektriğin temel bir ihtiyaç olduğu bilinmekte bu anlamda mahkemeler de uygulamalarınıza karşı tüketicinin lehine verilen kararlar var. Buna rağmen gerçekleştirdiğiniz kesintiler ve uygulamalarınız ile insanların temel haklarından yoksun bırakılmayı sürdürüyorsunuz. Mahkeme kararlarına rağmen neden yapıyorsunuz?    Yaptığımız kesintilerin tümü kaçak kullanımına yönelik olup, yasal mevzuatlar çerçevesinde yapılmaktadır – ki kaçak kullanımında bile, abonelere, çok uzun bir süre biriken borçların elektrik kesintisine gidilmeksizin borç yapılandırması ile ödenmesi için süre tanınmaktadır. Münferit mahkeme kararlarını genelleştirmeye çalışmanın kaçak kullanımını teşvik etmekten başka faydası yoktur. Bu kesintilerin aynı zamanda kaçak kullanmayan vatandaşlarımızın haklarını korumaya yönelik olduğunu da tekrar vurgulamak isteriz.    Elektrik kesintilerini özelikle birinci ve ikinci ürün ekim döneminde gerçekleştiriyorsunuz. Ekim dönemlerini çiftçiye dönük bir tehdit unsuru olarak kullanıyor anlamı çıkarılıyor. Bu durumu bir tehdit aracı olarak mı kullanıyorsunuz?   Borcundan dolayı kesinti süreleri EPDK mevzuatlarında net bir şekilde tarif edilmiştir. Yaptığımız kesintilerin tümü bu mevzuatta belirtilen sürelere uygun bir şekilde yapılmaktadır. Kesintilerin zamanlamasını bir tehdit aracı olarak yorumlamak, vatandaşlarımızı provoke eden kesimlerin argümanları olup, şirketimizin herhangi bir vatandaşımızı tehdit etmeye yönelik bir amaç içinde olması mümkün değildir.   EPDK lisans sözleşmelerinde çok açıkça belirttiği maddeler var. Belli oranları aşan elektrik kesintilerinden dolayı aboneye sağlamadığınız hizmetten dolayı tazminat vermek zorundasınız. Bugüne kadar herhangi bir aboneye gitmiş olduğunuz kesintilerden dolayı tazminat verdiniz mi ve bu ne zaman ne kadar oldu?    Tazminat yükümlülüğü tüm dağıtım şirketlerinde olduğu gibi bizim için de geçerli olup, tazminat gerektiren tüm kesintilerimizin tazminat ödemeleri yapılmaktadır.   Şirket olarak siyasi saiklerle hareket ettiğiniz, kamuoyunda sıklıkla yapılan yorumlarda mevcut. Örneğin, HDP belediyeleri kazandığı gün “borç var” diyerek kamu kurumunun kapısına dayanıp, hiçbir uzlaşı ve görüşme yapmadan bir kenti günlerce elektriksiz, susuz bıraktınız. Daha sonra belediyelere el konuldu, kayyım atandı ve aynı şartlar ve hatta borçların artarak ve yine hiç ödenmediği bilinmekle birlikte tek bir gün elektrik kesintisine gitmediniz. Bunu nasıl izah ediyorsunuz?    Öncelikle, elektrik abonelikleri kurumsaldır. Belediyelerin hangi siyasi partiye mensup olduğuna veya atanmış kayyum yönetiminde olup olmadığına bakılmaz. Dolayısıyla kayyum atanan belediyelerden de, HDP dışındaki diğer partilere mensup belediyelerden de birikmiş borçları talep edilmekte ve son ödeme tarihi geçen elektrik faturaları için yasal prosedür işletilerek elektrik kesintisine gidilmektedir. Sorunuzda ilettiğiniz söz konusu kesinti, Mardin Büyükşehir Belediyesi’nin uzun süre ödenmediği için biriken elektrik borçlarını tahsil etmek için yapılmıştır. Aynı dönemde başka belediyelere de kesinti uygulanmıştır. Son yıllarda, HDP dışındaki partilere mensup belediyelerin ve atanmış kayyumların yönetimindeki belediyelerde de pek çok kez kesinti yapılmıştır. Etraflı bir araştırma yapılırsa, farklı siyasi partilere mensup veya atanmış kayyum yönetiminde olan belediyelerle de pek çok tahsilat sorunu yaşandığı ve zorunlu kesintiler uygulandığı görülecektir.   MA / Ahmet Kanbal