‘Güneydoğu’ya gelmeyen barış Karadeniz’e de gelmez’ 2021-08-29 09:16:08   ARTVİN - Savaş politikalarının ülkedeki sonuçlarına dikkati çeken Halkevleri Kemalpaşa Şube Başkanı Olcay Muti, “Güneydoğu’da barış yoksa, Karadeniz topraklarına da barış gelmeyecek” diyerek, birlikte mücadele çağrısı yaptı.    İzlenen savaş politikalarından kaynaklı dünyanın farklı bölgelerinde her gün aralarında çocukların da bulunduğu siviller yaşamlarını yitirmeye devam ederken, milyonlarca insan bomba ve kurşun sesleri arasında karşıladıkları 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde bir kez da barış taleplerini haykıracak. Türkiye’de de Kürt sorununa dair çözümsüzlüğün neden olduğu savaş politikalarına karşı barış isteyenler ülkenin dört bir yanında seslerini yükseltecek.    Karadeniz Bölgesi’nde gerçekleştirilecek mitinglere sayılı günler kala hazırlıklarını sürdüren siyasi parti temsilcileri, “Savaşa karşı barış” şiarının yükseltmenin önemini dile getirdi.   ‘BARIŞ ÖLÜMLERİ DURDURUR’   Halkların Demokratik Partisi (HDP) Karadeniz Bölge Eş Sözcüsü Nuray Bedirkurum, barışın Karadeniz halkları için çok önemli olduğunu belirterek, çatışma dönemlerinde en çok yoksul halkların çocuklarının öldüğünü dile getirdi. “Eğer savaşa harcanan para, diğer alanlara harcansaydı iş bulamayan Karadenizliler paralı askerliği seçer miydi?” diye soran Bedirkurum, devamında şunları ekledi: “Ekmeğini bölüşecek olan gençler ölümü bölüşür duruma geldi. Burada şehirler arası yollarda bir şey herkesin dikkatini çekiyor. Ölen askerlerin ismini taşıyan üst geçitler! Ne çok Karadenizli çocuğumuz ölmüş. Barış olsaydı bu ölümler olur muydu? Bizler çözüm süreci döneminde çatışmasız bir ortamın olabileceğini gördük. Demokratik bir çözümle kanın durabileceğini gördük.”    Savaşın tekçi, kendinden başka her şeyi yok eden bir yıkım aracı olduğunu söyleyen Bedirkurum, hayatı var eden kadınlar olarak bu duruma karşı olduklarını ifade etti. Barış için savaş karşıtlığı yapmanın tek başına yeterli olmadığını da vurgulayan Bedirkurum, “Yetseydi eğer kadınlar savaş ganimeti olarak sunulmazdı. İşte bu noktada direniş kendini var etmiştir. Vatanını, yurdunu, evini, barkını elleriyle var eden kadın bunları nasıl terk etsin? Ölüm pahasına, bu sürgünün bir parçası olmaktansa, direnişin bir parçası olmayı seçer. Biz bunu yakın tarihimizde DAİŞ barbarlığına karşı Rojava’da gördük. Direnen kadınlar kazandı ve orda birlikte yaşayabilmek umudunu yeniden yeşertti” diye belirtti.   ‘BARIŞLA SALTANATLARI ÇÖKER’   Yine PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın barışa dair uzattığı elin tutulmadığını dile getiren Bedirkurum, “Savaşa değil, barışa doğru yol alınsaydı; çaba ve emek harcansaydı aynı vatanda eşit ve kardeşçe yaşayamaz mıydık? Yaşardık. Emeğimizi, ekmeğimizi bölüşürdük. ‘Barış olsa ne olur?’ sorusunun yanıtından korkan güç odakları, savaşı sürdürme çabasındalar. Yoksa halklar barışa değil yüzyıl, bin yıldır hazır. Barış olursa ne olur? Kıyamet mi kopar?  Barış olursa ekmek mi küçülür, barış olursa gençler işsiz mi gezer, barış olursa sen ben kavgası mı olur? Barış olursa saltanatları çöker, beka sorunu dedikleri tam da budur” dedi.   ‘KARADENİZ ASİMİLE EDİLDİ’   Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Ordu İl Temsilcisi Cahit Ongunyurt de, Karadeniz bölgesinin egemen sınıflar için yıllardır ırkçı, faşizan politikaların ilk uyguladığı bölge olduğunu vurguladı.   Karadeniz’in çok kimlikli bir bölge olduğuna dikkati çeken Ongunyurt, şunları söyledi: “Siyasi iktidarlar barış içerisinde yaşayan halkları birbirine kırdıran politikaları uygulamaktan geri kalmamıştır. Bunun en açık örnekleri 1’inci Dünya Savaşı ve sonraki süreçte Ermeni ve Rum halkları üzerinde yapılan katliamlar olmuştur. Hâlâ bölgemizde yaşayan çok az sayıda da olsa Ermeni halkı kendini güven içerisinde hissetmemektedir. Yine şovenizmin çok ağır baskı ve etkisi altında kalan Alevi yurttaşlar, hâlâ özgürce kendi kimliklerini söyleyememekte. Lazlar ve Gürcüler ise zorunlu olarak asimile olmuşlardır. Barış kavramı bölgemizde yaşayan tüm halk ve inançlar açısından bunun için önemlidir.”    SAVAŞ KARADENİZİ ETKİLİYOR   Savaş politikalarının Karadenizli çiftçileri de etkilediğini sözlerine ekleyen Ongunyurt, bu politikaların vergi ve girdi maliyetlerini yükselttiğini kaydetti. Fındığa yatırım olarak kullanılacak paranın silah sanayisine harcandığını söyleyen Ongunyurt, “Savaş, fındıktan geçimini sağlayan 8 milyon üretici için daha az eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanmak demektir. Fındık toplamak için bölgemize gelen mevsimlik Kürt işçilerinin daha çok ırkçı saldırı demektir. Fındık üreticilerinin kurtuluşu ülkenin içerisinde bulunduğu çatışmalı ortamdan çıkması ile gerçekleşir” diye belirtti.    ‘BARIŞ İNSANCA YAŞAMDIR’   Ongunyurt, bu nedenle 1 Eylül’ün emperyalist savaş ve işgallere “Hayır” anlamına geldiğinin altını çizdi. Ongunyurt, sözlerini şöyle tamamladı: “Kapitalist ve emperyalist iktidarlar bugün de Afganistan ve dünyanın birçok coğrafyasında hayatı yoksullara ve tüm halklara zindan etmekten kaçınmamakta. Onlar barıştan, özgürlüklerden ve halkların kardeşleşmesinden korkmaktadırlar. Çünkü barış kapitalizmin sonu demektir. Çünkü barış tüm ezilenlerin insanca yaşaması demektir.”   ‘SAVAŞ YOKSULLUK GETİRİYOR’   Halkevleri Kemalpaşa Şube Başkanı Olcay Muti ise, barışın Karadeniz halkları için “birlikte yaşam” anlamına geldiğini ifade etti. Karadeniz’de birçok etnik grubun yaşadığını belirten Muti, bu etnik grupların resmi ideolojinin baskısıyla devlete yakın durmak zorunda kaldıklarını kaydetti. Bölgedeki halkların Türk olmamasına rağmen kendisini Türk olarak ifade ettiklerini söyleyen Muti, bunun devletle sıkıntı yaşamamaktan kaynaklandığını belirtti.   Savaş politikalarının halklara yoksulluk getirdiğini beliren Muti, “Devlet ekonomisi eşit şekilde tüm alanlara ayırmadığı sürece yoksulluk olur. Ekonomisinin büyük bir çoğunluğunu savaş sanayisine harcanıyor. Barış ve savaş kavramları ekonomi ve yaşam ile iç içedir. Barış içerisinde yaşayan bir toplumda üretim güçlü olur. Sıkıntısız bir ülkede yaşıyor olursun. İnsanlar işkencede ölmüyor, gözaltında kayıplar olmaz. Dolayısıyla huzur olur. Bu ortamda insanların üretime katılımı güçlü olur. Çünkü emeğinin karşılığını alabileceği umudu olur” diye konuştu.   ‘BARIŞ MÜCADELESİ VERMELİYİZ’   “Barış gelmesi için önce kendi ülkende yaşayan halklara kurşun sıkmaktan, kendi topraklarını bombalamaktan vazgeçeceksin” diyen Muti, son olarak şunları söyledi: “Bugün Güneydoğu’da barış yoksa, Karadeniz topraklarına da barış gelmeyecek. Kardeşçe birlikte yaşamak kadar güzel bir şey yoktur. Diyarbakır’dan Edirne’ye, Kemalpaşa’dan Samsun’a kadar bütün halklar birlikte yaşamalı ve barış mücadelesi vermeli.”    MA / Tolga Güney