İktidarın mülteci politikası: Siyasi yatırım, demografiye müdahale 2021-09-03 09:02:41 İSTANBUL - HDP Mülteci Komisyonu üyesi Ayfer Fatma Çelik, iktidarın "siyasi yatırım" olarak gördüğü mültecilerle demografik yapıya müdahale düşüncesi olduğunu söyledi. AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın yıllardır batı ülkelerine karşı pazarlık konusu yaptığı mülteciler, Afganistan’da yönetimin Taliban'ın eline geçmeye başlamasıyla bir kez daha gündeme geldi. Erdoğan, 19 Ağustos'da Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel'le yaptığı telefon görüşmesinde, Türkiye’nin şuanda 5 milyon mülteciye ev sahipliği yaptığını belirtti.   AFGANİSTAN İLK SIRADA   Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün yayınladığı resmi verilere göre, 20 yıldır aralıksız savaşın sürdüğü Afganistan’dan Türkiye’ye gelen toplam mülteci sayısı 129 bin 300. Erdoğan da 20 Ağustos'ta 300 bin Afganistanlı mültecinin Türkiye’ye giriş yaptığını söyledi. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün 26 Ağustos 2021 verilerine göre ise, sadece 2021 yılı içerisinde yakalanan düzensiz göçmen sayısı 90 bin 310. Bunların 38 bin 341'ini Afganistan'dan gelenler, 12 bin 909'unu ise Suriye'den gelenler takip ediyor.     ŞİDDET, İSTİSMAR...    Savaşın devam ettiği ülkelerini göç etmek zorunda kalan mülteciler Türkiye’de ciddi hak ihlalleriyle karşı karşıya. Bu ihlallerin başında ise ırkçı saldırılar, nefret söylemleri ve emek sömürüsü geliyor. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) 2020 yılı Mültecilere Yönelik Hak İhlalleri raporuna göre, bir yılda 658 mülteci hak ihlaline maruz kaldı. Raporda, yaşanan ihlallerin başında kadına yönelik şiddet, cinsel istismar, çocuklara yönelik ihlaller, emek sömürüsü, ayrımcılık, adalete erişim engeli ve çalışma hakkı ihlalleri geldi.     'SİYASİ YATIRIM'   Türkiye’nin mülteci politikası ve yaşanan ihlalleri değerlendiren Hakların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul İl Örgütü Göç ve Mülteci Komisyonu üyesi Ayfer Fatma Çelik, iktidarın mültecileri çıkarları doğrultusunda kullandığını söyledi. İktidarın mültecileri “siyasi yatırım” olarak gördüğünü belirten Çelik, yanlış politikalar nedeniyle mülteci sorununun daha da büyüdüğünü belirtti. Mülteci sorunuyla birlikte ırkçı söylemlerin de arttığına dikkati çeken Çelik, mülteci sorunu konusunda “sınır namustur” diyen CHP’yi de eleştirdi.   TÜM ÜLKELER SORUMLU    Emperyal devletlerin ülkeleri yaşanmaz hale getirdikleri için insanların yaşadıkları toprakları terk etmek zorunda kaldığını belirten Çelik, “Bunun sorumlusu asla o insanlar değildir. Sorumlu tüm ülkelerdir. Bu işin içinde Türkiye’nin de payı var. Suriye’yi ne hale getirdiğini gördük. Savaştan kaçan mültecileri almak gerekir. ‘Sınır namustur’ ne demektir, böyle bir slogan mı olur? O zaman savaştan kaçan mültecilerin ülkeleri işgal edilirken izin vermeyecektiniz. Bu insanlar buralara kadar gelerek yaşamak istediklerini söylüyorlar. Asıl ‘namussuzluk’ içeri almamaktır” dedi.    DEMOKRAFİYE MÜDAHALE   İktidarın yürüttüğü mülteci politikalarında bir başka amacın da demografiyi değiştirmek olduğunu söyleyen Çelik, bu konuda seçilen yerin ise Kürt coğrafyası olduğunu belirtti. Çelik, Türkiye'nin Kuzey-Doğu Suriye kenti Efrîn’in demografisini değiştirdiğine işaret ederek, "Bunu Ortadoğu’da, Suriye’de ve Federe Kürdistan'a girip yaptılar. AB'den para tahsil edip, sonrasında Kürdistan bölgesine yerleştiriyorlar. Zamanında Kürtleri köylerinden çıkartarak, Türkiye’nin her bir tarafına dağıttılar. İktidarın, Kürtlerin birliktelik zincirini kırma isteği ve zayıflatmak çabası var. Böylesi olayların yabancısı değiliz. Cumhuriyetin kuruluşundan beri bu politika izleniyor” diye kaydetti.    Çelik, sorunların ancak barışçıl politikalarla çözülebileceğini vurgulayarak, "Esas büyük sloganımız barış olmalı. Şuan tüm halkların barış çığlığını yükseltmesi gerekiyor. Barıştan korkan bir iktidara en yüksek sesimizle barış demenin zamanıdır" dedi.   MÜLTECİLERİN YAŞADIKLARI     Göç İzleme Derneği (GÖÇİZDER) üyesi Halit Karahan ise, ülkedeki mültecilerin yaşadıkları sorunlara değindi. Karahan, "Gelen mülteciler homojen değiller, fakir olanlar perişan bir durumda. Kamplarda kalanlar fırsatı buldukları anda oradan çıkıyor. Oralarda şiddete maruz kalıyorlar, kötü şartlardalar çalıştırılıyorlar ve hukuksal olarak bir savunma koşullarına sahip değiller. Bu durumdan en çok etkilenenlerin başında ise genellikle çocuklar ve kadınlar geliyor. Bu iki kesim hem haksızlığa hem de istismara maruz kalıyor. Kamp şartları ve koşulları çok zor. Yemekte ve sağlıkta çok büyük sorunlar yaşıyorlar. Oralar insanın yaşayabileceği bir yer değil" diye konuştu.     ALTINDAĞ'DAKİ SALDIRI    “İktidarın 'mültecilere bakıyorum ve onları politikamla iyi bir şekilde yönetebiliyorum' diyebilmesi için pratiklerine bakması ve utanması gerek” diyen Karahan, yanlış politikalar nedeniyle binlerce mültecinin yaşadıkları sıkıntıların daha da büyüdüğünü vurguladı. Karahan, “Mülteciler her gün denizlerde boğuluyor, kamplardan kaçıyor, sınırlarda ölüyor. Nasıl bir mülteci politikan var? Başarı olarak ifade ettikleri şey bu mu? Ülkenin kalbi olan Ankara Altındağ'da mültecilere saldırdılar ve onların mülklerini talan ettiler. Bu nasıl başarılı bir politikadır? Bu nasıl bir model ülkedir? Hiç kimse ‘biz bu mülteci sorunuyla çok ilgileniyoruz ve iyi yönetiyoruz’ masalından bahsedemez” şeklinde konuştu.