Öcalan'ın 11 Eylül tespiti çıktı: Operasyonun arkasında ABD, İngiltere ve İsrail var 2021-09-10 09:59:21   İSTANBUL - Afganistan’ın 11 Eylül 2001’de kaçırdığı uçaklarla ABD’ye yönelik saldırısının üzerinden 20 yıl geçti. “ABD Taliban’la anlaşarak Afganistan'dan çıktı” iddiaları, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın, "Operasyonun arkasında ABD, İngiltere ve İsrail var" tespitini doğruladı.    Dünyanın seyrini değiştiren, Afganistan ve Irak'ın işgaline zemin hazırlayan 11 Eylül 2001 saldırılarının üzerinden 20 yıl geçti.  Saldırı, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Boston, Washington ve New Jersey eyaletinin en büyün kenti olan Newark'dan havalanarak, San Francisco ve Los Angeles'a giden 4 yolcu uçağının kaçırılması, ardından Los Angeles'a giden 2 yolcu uçağının ABD’nin finans sisteminin kalbi New York’taki İkiz Kulelere çarpmasıyla başladı. İkiz Kulelere yapılan saldırının ardından kaçırılan bir diğer uçak ise ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) binasına çarptı. Kaçırılan son uçak ise Pennsylvania eyaleti kırsalında F-16'lar tarafından düşürüldü.   11 Eylül saldırıları sonucunda 2 bin 977 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı. Saldırıları El Kaide lideri Usame Bin Ladin üstlenirken, ABD'nin buna karşı cevabı Afganistan'a girmek oldu. ABD’nin müdahalesi sonrası iktidardan uzaklaştırılan Taliban, ABD’nin 20 yıl sonra Afganistan'dan çıkmasıyla ülkenin denetimini yeniden ele geçirdi. Taliban’ın Afganistan’ı tümden ele geçirmesinin bölgesel ve uluslararası yankıları ise sürüyor.   ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI GİRİŞİMİ   PKK Lideri Abdullah Öcalan, 11 Eylül saldırısından sonra yaptığı değerlendirmelerde, yaşananlarda komplo olasılığının yüksek olduğunu ve saldırının kapitalist sistemin Üçüncü Dünya Savaşı’nı başlatma girişimi olduğuna vurgu yapmıştı. Henüz Irak’ta bir gelişme yokken asıl savaşın Irak’ta yaşanacağı öngörüsünde bulunan Öcalan, yaşananlar karşısında nasıl bir tutum alınması gerektiğini de açıklamıştı.   YEŞİL KUŞAK TEORİSİ   Öcalan, 19 Eylül 2001’de avukatlarıyla İmralı’da yaptığı görüşmede, İkiz Kulelerin vurulmasının çok derin bir eylem olduğunun altını çizerek, bunun ABD’nin dâhilinde bir olay olduğunu Ladin’in bunu yapamayacağını söyledi. Plan için Ladin’in adamlarının kullanmış olabileceğini ifade eden Öcalan, “Bunların planları var. Orta Asya’dan Ortadoğu’ya kadar müdahale planları olabilir… Bu biraz MOSSAD kokuyor… ABD sistemi içinden kaynaklanan bir durumdur. Milliyetçilik nasıl Hitleri doğurduysa 80’ler sonrası ABD’nin yeşil kuşak teorisi de Ladin’i doğurdu. Yeşil kuşak sisteminde ABD ve İsrail ile ilişkileri vardı. Yeşil kuşağı da ABD’nin ve İsrail’in kendisi doğurdu. Bundan kendileri sorumludur” dedi.    OLAY BAHANE EDİLECEK   Öcalan, ABD’nin 11 Eylül olayını bahane ederek “terörizm” adı altında her yere müdahale edeceği öngörüsünde bulunduğu 26 Eylül 2001 tarihli görüşmede, “Ben meşru savunma dışında kalan bütün şiddet olaylarına karşıyım. Her türlü terörizme karşıyım. ABD’ye yapılan saldırıdan büyük üzüntü duydum. Amerikan halkına başsağlığı diliyorum. Böylesi yeni trajedilere yol açmamak için demokratik çözüm geliştirilmeli” diye belirtti.    NEYLE YANIT VERİLMELİ?   3 Ekim 2001’de yapılan görüşmede Öcalan, “Sümer Rahip Devletinden Demokratik Uygarlığa” başlıklı savunmasının 11 Eylül’e yanıt olduğuna vurgu yaptı. Kitabının Ortadoğu’da zihniyet devrimine yol açacağını belirten Öcalan, devamında şunları söyledi: “Bu son olayların (11 Eylül) gerçeği de bu kültürde (Sümer rahip kültürü) gizlidir. Bu olay, Arap-İsrail çatışmasının doğal bir sonucudur. Arap milliyetçiliğinin İsrail milliyetçiliğinin zemini bu olayda vardır. Bu olayda İsrail’in gölgesi vardır. Afganistan taşeron olarak kullanılıyor. Tarihi, kültürü Semitiktir. Amerikalıların başında patlattılar. Uçağı yönlendiren Amerika içinde istihbaratın yönlendirmesi var. O gençler de sözde cennete gideceklerini zannediyorlar. Teknik imkân Amerikan, taşeron Ladin, ideolojik zemin Arap ve İsrail milletçiliğidir. Buna neyle yanıt verilmeli? Önemli olan budur. Savunmalarım buna yanıttır.”   ASIL SAVAŞ IRAK’TA PATLAYACAK   Uygarlığın yaratılmasında ve yükseltilmesinde Kürtlerin payı ve emeğinin olduğunu dile getiren Öcalan, “Sümer ve Mısır medeniyetlerinin yaratılması Neolitikle, yani bizimle olmuştur. Uygarlık, Verimli Hilal denilen alanda neolitikten doğar ve aşağıya iner. Demokratik uygarlık olarak da gelişebilirdi ama Kurnaz Enki ile verilen yanıt cins ve ulus baskısı da dâhil beş bin yıllık acımasız bir sınıf egemenliği oldu. Buna izin vermemek gerekir. Kawa ve Zerdüşt zorbalığa, yalanlara ve sömürüye birer yanıttır; Yunan tanrıları ise çok sahtedir. Zulme karşı bu son olay (11 Eylül saldırısı) da dâhil Yukarı Mezopotamya’da uygarlığın ilk temellerinin atıldığı yerde, büyük demokratik bir dönüşüme gitmekle, demokratik uygarlıkla yanıt verilmelidir. Demokrasi söylemimi doğru anlayın. Neolitik toplumun kendisi de bir demokrasidir. İlkeldir ama özü demokrasidir, doğal demokrasidir. Şimdi de demokratik uygarlığın doğuş merkezi olmalıdırlar. Afganistan provadır, asıl şey Irak’ta patlayacaktır, savaş esasta Irak zemininde verilecektir. Savaşın demokrasi lehine sonuçlanması için meşru savunma temelinde doğru bir örgütlenme, nitel ve nicel büyüme, kendi aralarında doğru bir ruh, doğru bir sevgi ve bağlılık olmalıdır. Olası her şeye hazırlıklı olunmalı. Sümer rahiplerinin yeni zulüm uygulamalarının yeniden gelişmemesi için herkesin demokratik uygarlığın merkezinde buluşması gerekiyor. Irak’ı demokratik uygarlığa götüren bir demokrasi mücadelesi gerekiyor. Irak’ta demokrasi Ortadoğu’ya demokrasidir; Demokratik Ortadoğu’nun temeli demektir” diye konuşuyor.   KÜRTLER DE MEVZİLENMELİ   ABD’yi vuran şeyin Ortadoğu’nun çelişkileri olduğuna işaret ettiği 24 Ekim 2001 tarihli görüşmede Öcalan, Semitik kültürün çelişkilerinin New York’un başına patladığını söyledi. Yaşanan durum karşısında Kürtlerinde mevzilenmesi gerektiğinin altını çizen Öcalan, “Yahudi mevziisi, Arap mevziisi var. Kürtlerin de mevziisi olacak tabi. Kürtlerin biraz başını kaldırması gerekecek. Doğru bir saflaşma için gereklidir. Bu Türk siyaseti için de gerekli. Türkler aslında kendi tarih bilinçlerine yeni yeni ulaşacaklar. Anadolu Türklüğü ile Mezopotamya Kürtlüğü arasında geçmişten gelen ilişkiler var. Türkiye bu gerçeği görmeli… Öyle gökdelen vurmak, Arap-İsrail çatışmalarıyla sorunlar nasıl çözülebilir? Kültürlerin, sınıfların, cinslerin harmanlandığı bir demokratik uygarlık sitemine, Ortadoğu’yu demokratik uygarlığa nasıl götürebiliriz dedik ve Kürt çözümünü diğer halklarla kardeşlik temelinde ele aldık. Demokratik Türk eğilimi gelişebilir mi? Umut edilen budur, tek çıkar yol da budur. Demokratik Cumhuriyetin şekillenmesi gerekiyor. Aksi takdirde Türkiye ne siyasi, ne ekonomik krizi aşamaz” uyarısında bulundu.    YALÇIN DOĞAN’IN YAZISI    Öcalan, 3 Nisan 2002 tarihli avukat görüşmesinde, Yalçın Doğan’ın o dönem Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan bir yazısını radyodan dinlediğini, yazıda “Dört bin İsraillinin 11 Eylül günü görevli olmalarına rağmen o kulelere gitmediğini” diye yazdığına değinerek, “İlginçtir. Şimdi de İsrail-Filistin çatışması geliştiriliyor; iki halkın kaderini silah tekellerine kurban ediyorlar. Bugün İsrail-Filistin yarın Irak olur, başka bir yer olur. Ortadoğu’da bu hiçbir zaman sona ermez” diyor.   SALDIRIDAN SONRA DÜNYAYA HÜKMETTİLER   Kendisiyle 26 Mart 2003’te yapılan bir görüşmede Öcalan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Demokrasinin ilkeleri, özgürlük, eşitlik, farklılıklara ve çıkarlara saygıyı gerektirir. Halklar lehine çizgi sahibiyiz. Halkların özgürlük ve demokrasi mücadelelerini bastırmak için Saddam’ı ABD’nin kendisi yarattı, Taliban’ı yetiştirdi. Korkunç. Türkiye’deki çeteleri yetiştirdi, onlar da korkunç. NATO’da Gladio’yu geliştirdi, korkunç… Bu Ortadoğu’ya operasyonun arkasında ABD, İngiltere ve İsrail var. Sorun geneldir, çok planlı ve güçlüdürler. Türkiye buna gıkını çıkaramaz, Erdoğan hele hiç çıkaramaz. Bu planlama, Yahudi aydınlar Huntington vb. tarafından uzun süredir planlanmış, 11 Eylül sürecinde de bunu değerlendirmiştim. 11 Eylül sonrası bunu geliştirecekler demiştim. 11 Eylül’ü de onlar yarattılar. Yarattıkları terör bahanesiyle11 Eylül’den sonra dünyaya hükmettiler. Anglo-saksonları da arkalarına alarak bu bahaneyle dünyayı fethedecekler. Yahudi düşmanlığını artık kolay kolay kimse geliştiremeyecek, ezecekler. İsrail’e kafa tutanları bertaraf edecekler. Araplar İsrail’e boyun eğecektir. Yahudilerin Ortadoğu’ya dayatmasıdır bu. İslamiyet için de şunu söyleyebilirim: İslamiyet kendini demokratikleştirirse şans verebilirler. Yoksa feodal İslam’a şans yok. Bunu kesin olarak söylüyorum.”   AKP EL-KAİDE’YE YAKIN   11 Eylül süreciyle birçok şey değişmeye başladığını 10 Eylül 2003’teki görüşmesinde dile getiren Öcalan, Türkiye’den bazı kesimlerin de 11 Eylül’le birlikte yeni bir değerlendirme sürecine girdiğine işaret etti. “Terörizmle” mücadele kapsamı içinde oluşan havadan kendilerinin tasfiye edilmesi düşünüldüğü tespitinde bulunan Öcalan, “Bush yönetiminin Clinton’un politikalarını devam ettireceklerini düşündüler. 11 Eylül’den sonraki süreçte, Abdullah Gül ikide bir KADEK ile El-Kaide benzetmesini yapıyor. Bu büyük bir yalandır. Oysa El-Kaide’ye yakın olan AKP’nin kendisidir, ideolojik olarak bu böyledir. KADEK’in El-Kaide ile hiçbir ortak noktası olamaz. PKK, cumhuriyetin temel niteliklerine bilimsel olarak daha yakındır. Atatürk’ün ilkelerine bilimsel temelde daha yakındır. PKK özellikle KADEK’le birlikte bilimsel çağdaş çizgiye daha yakınlaştı. Kürdistan Halk Kongresi (KHK) ile birlikte bu daha gelişecektir. Önemli olduğu için tekrarlıyorum,  AKP ideolojik olarak El-Kaide’ye yakındır” değerlendirmelerinde bulundu.   ESKİ İLE YENİNİN KARŞILAŞMASI   PKK Lideri Öcalan, “Bir Halkı Savunmak” adlı kitabında 11 Eylül saldırısına dair sistem mantığının mevcut haliyle Ortadoğu’yu taşıyamayacağına vurgu yaparak, şu uyarılarda bulundu: “Karışık ve komplolu 11 Eylül 2001 İkiz Kuleler saldırısıyla başlayan yeni dönem sadece Ortadoğu’nun değil, sistemin kaderini de yeniden belirleyecek dinamiklerle karşı karşıyadır. Uygarlığın doğuş beşiğindeki en eski ile en yeninin karşılaşması, aslında uygarlığın alacağı yeni biçimlenmeyi de belirleyecek sürprizlerle dolu gibidir… Gerekli olan doğru bilgi gücü, toplumun yeniden yapılanması ve başarılı formlarını bulabilmesiydi. Özellikle çelişkilerin her geçen gün yoğunlaştığı, krizler ve çatışmaların çılgınca yaşandığı Ortadoğu’da, halkların seçeneği anlam bulabilmeli ve yapısallığı aydınlanmalıydı. 11 Eylül krizi denen ve en derin komplosal nitelik arz eden yeni ABD hamlesine karşı halklar kendi seçeneklerini hazır tutmalıydılar. Öyle bir seçenekler demeti olmalı ki, bir daha köklü yanılgıya düşmesinler, sistemin çürümüş yapılarına yama olmasınlar. Tarih mütevazı ama ciddi, yanıltmayan yanıt bekliyordu… Krizden çıkış sistemi demokrasi ve demokratik ekolojik toplum modelidir…”   MA / Ferhat Çelik