İmralı’da en önemli konu: Parlamento çağrısı 2021-09-23 09:27:15 HABER MERKEZİ - PKK Lideri Abdullah Öcalan, İmralı Heyeti’yle yaptığı tüm görüşmelerde “en önemli konu” diyerek parlamentonun önemine vurgu yaptı ve müzakerelerin yasallaştırılması gerektiğinin altını çizdi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kürt sorununun çözümü ve muhatabına dair açıklamaları, tartışmalara neden oldu. Kılıçdaroğlu, Kürt sorununu çözmek için meşru bir organa ihtiyaç olduğunu belirterek, “Devlet dediğiniz kurum gayrimeşru bir organla muhatap olmaz. Erdoğan bunu yaptı. Devleti, İmralı ile muhatap kıldı. Mesela İmralı meşru bir organ değil. Meşru organ kimdir? HDP’yi meşru organ olarak görebiliriz. Halkın desteği var. Parlamentoya gelmiş, dolayısıyla parlamentonun içinde bulunuyor görevini yapıyor. Dolayısıyla eğer bu sorun çözülecekse, meşru bir organla da biz bu sorunu çözebiliriz; bu düşüncedeydim” dedi.   Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamalarına yükselen tepkilerle birlikte Kürt sorununun çözümünde muhatabın PKK Lideri Abdullah Öcalan olduğuna işaret edildi. Nitekim Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamalarını olumlu karşıladı ancak aktörlerin göz ardı edilmemesi gerektiğinin altını çizdi.   Kılıçdaroğlu’nun “İmralı meşru bir organ değil” diyerek işaret ettiği PKK Lideri Abdullah Öcalan, devlet ve İmralı Heyeti’yle “çözüm” adı altında 2013 ile 2015 yılları arasında yürüttüğü görüşmelerde, sürekli Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin önemine vurgu yaparak, çözümün yasalarla sağlanabileceğini belirtti.   ‘PARLAMENTO KARARIYLA OLACAK’   Öcalan, İmralı Heyeti’yle yaptığı 23 Şubat 2013 tarihli görüşmede, müzakerelerin şartlarından biri olan “geri çekilme” sürecine dair, “Devlet düzeyinde karşılıklı olarak diyalog içindeyiz. AKP buna ne kadar hazır, ne kadar ciddiler. Anti-Terör Yasası, Siyasi Partiler Yasası, seçim barajı... Toplantılarınızda cesurca tartışıp sonuçlarını bana getireceksiniz. Bu bir taslaktır, dayatma değildir. Çekilmeden çekilmeye fark var. Tek taraflı bir çekilme olmayacak. Çekilme parlamento kararıyla olacak. Başbakan’ın ‘Çekilsinler, kendilerine karışmayız’ demesiyle olmaz. TBMM onaylayacak, çekilme komisyonla olacak” dedi.   PARLAMENTERLER HEYETİ   PKK Lideri, çözümde parlamentonun önemine işaret ettiği 18 Mart 2013 tarihli görüşmede, “Bütün bu anayasal-yasal boyut, yani parlamento boyutu sizin (İmralı Heyeti) işinizdir. AKP’nin de CHP’nin de bütün bunları kendi içinde tartışması lazım. Sizin de onlarla görüşüp tartışmanız gerekir. Hatta canı isterse MHP bile katılır, katılmasa da kendisi bilir. CHP bir çıkmazı yaşıyor. Ben de varım dediği noktada adım atamıyor ya da ne dediğini bilmiyor. Bu iş öncelikle parlamentonun bir karar almasıyla başlar. Bu bir tezkere mi olur, karar mı olur, onu bilemem artık. Komisyonların kurulması gerekecek. Bunlardan birincisi parlamenterlerden oluşan bir komisyondur, diğeri ise toplum adına Akil İnsanlardan oluşur. Parlamenterlerden oluşanı işte bir kararla falan olması lazım” diye belirtti.   Görüşmenin devamında Öcalan ile İmralı Heyeti arasında geçen diyalog şöyle:   Sırrı Süreyya Önder: Sayın Başkan, ben Sayın Cemil Çiçek’le görüştüm. Bu konuda kendisinin de bazı önerileri oldu. Kendisi de komisyonların kurulabileceğini, bunun için kafa yorulması gerektiğini söylüyor. Bir geçici komisyon da olabilir. Bunun süresi üç aydır. Sonra süresini uzatabiliriz ya da daimi bir komisyon olabilir dedi.   Abdullah Öcalan: Tabii, Sayın Çiçek Meclis Başkanı'dır. Bu konularda elinden geleni yapmalı. Nasıl olacaksa işte, kendisinin de bunları Meclis’e sunması gerekir. Mesela 1921’de Koçgiri’de benzer bir şey var. Parlamento bunları çağırıyor, bir karar alıyor, isyanı bitirin diyor. Gerçi onların süreci biraz farklı devam ediyor, ama bizimki de biraz böyledir. Bir isyanı bitireceğiz. Parlamento karar almadan nasıl olacak? Bizimki de kırk-elli yıllık bir meseledir.   Selahattin Demirtaş: Parlamento iki şekilde karar alabilir: Ya bir araştırma komisyonu kurulması kararı alır, ya da bir yasa çıkarıp özel bir komisyon kurarak bunu yapar. Bizim mektubumuzda da bu öneriyi göreceksiniz zaten. Biz kanun çıkarılmasının daha uygun olacağını düşünüyoruz.   Abdullah Öcalan: Elbette, bence de kanunla özel bir komisyon kurulur. Bu komisyon geri çekilme dahil, bütün çatışmasızlık sürecine nezaret eder. Bunlar parlamenterlerden oluşur, değil mi? Böyle daha uygun olur. Zaten bu olağanüstü bir durumdur. Zannediyorum bu karar için üçte iki karar çoğunluğu gerekir.   Sırrı Süreyya Önder: Yok, o oran anayasa değişikliği için zorunludur.   Selahattin Demirtaş: Yasa için salt çoğunluk yeterlidir.   Abdullah Öcalan: Anlaşılıyor, anayasa değişikliğine gerek yok yani, yasayla da olur.   Aynı görüşmede sürdürdükleri sürecin hukuka ihtiyacı olduğunun altını çizen Öcalan, şu önerilerde bulundu: “Herkes Newroz’da geri çekilme için karar bekliyor. Ama karar benim vermemle olmuyor ki. Sanki bazıları çaktırmadan çıkıp gitsinler diyor. Çaktırmadan geri çekilme olur mu? Ben de çalışmak istiyorum, ama ellerim bağlı, nasıl çalışayım. Ellerim işte bu yasayla açılacak. Bu parlamento kararı kilittir. Yasal çözümü bulacağız, bu komplo baş aşağı olacak.”   PARLAMENTO ÇAĞRISI   Öcalan, 3 Nisan 2013 tarihli görüşmede, “en önemli konu” olarak üzerinde durduğu parlamento çağrısında dair şunları söyledi: “Bu konuya dair çok tartışma yürüttük. Sonuçta ikinci aşamanın başlangıcı bu parlamento çağrısıyla olacak dedik. Nasıl olabilir mesela? Son kırk yılı, hatta belki son yüz yılı alın. Şöyle denilebilir: ‘Tüm yurttaşlarımızı ağır çatışma ortamından (İç savaş ortamından da denebilir) hızla arınıp yasal demokratik siyasete katılmaya ve üzerine düşen görevi yerine getirmeye çağırıyoruz’ gibi bir çağrı, bir karar olur. Bu çağrı ikinci aşamayı başlatacak. Bu aşama yasal-anayasal sürecin öne çıktığı bir aşamadır.   Ayrıca parlamentoda Çözüm Sürecini Değerlendirme Komisyonu kuracaklar, bu da önemlidir. İsimle ilgili sıkıntı çıkarmayacağız. Ama Hakikat Komisyonu gibi çalışır, ya da onun ön hazırlığı gibi. Çünkü tartıştık, sorun olmamalı. MHP karşı çıkabilir, CHP gelse iyi olur, ikna etmeye çalışın. Gelmezlerse ne yapalım. CHP’ye, demokratikleşmenin bütün maddelerini gündeme alacak bir komisyondur deyin. İşte 16 madde falan açıkladılar. Bunların hepsi bu komisyonun gündeme alacağı konulardır.”   ‘PARALEL DEVLET’ UYARISI   İmralı Heyeti’yle 17 Ağustos 2013 tarihinde yapılan görüşmede PKK Lideri Öcalan, bir kez daha çıkarılacak yasaların önemine vurgu yaparak, şu değerlendirme ve uyarılarda bulundu: “Benim için basit bir araç olarak kullanma iradesi olmasın. Ben araçsal değil, stratejik bir önderliğim. Mezara girsem bile bu böyledir. Yasaları bile ben yararlanmayayım diye bana göre düzenliyorlar. Türkler ‘Apo’yla olmaz’, Kürtler de ‘Apo’suz olmaz’ diyor. İşte bu savaştır, bunu paralel devlet yapıyor. Sayın Erdoğan’ı ikinci bir Mursi’ye çevirirler. Paralel devlet devrede, ama boşa çıkarabiliriz. Tek taraflı uyduruk demokrasi paketi yerine üzerinde birlikte çalışılmış, düzenlenmiş bir paket olmalı. Burada BDP’nin rolü çok önemlidir. Birlikte tartışarak uzlaşıp karar alarak cansiperane savunulur, TBMM’de birlikte çıkarılır. İmralı ruhu ve inisiyatifi de budur. Dış güçleri karıştırmadan, biz bize, öz irademizle büyük bir sorumluluk ve ciddiyetle tartışıp kararlaştırıyoruz. Tek taraflı yapmak, paralel devletin tarzıdır.   DEMOKRATİK SÖZLEŞME PAKETİ   Eğer sağ kalabilirsem kırk yıllık bir savaşın onurlu bir barışı nasıl olacak? Bunları tartışın işte. Ardından bunların demokratik sözleşmeye dair paketi olacak. Tartışma olanakları artmıştır. Bunu stratejik tarafı da benim. Bu yıl olmazsa gelecek yıl anayasaya da yansıyacak. Kaçış yok. Ben karanlık dehlizlerin kilitlerini açarak yürüyorum. 1 Eylül’den sonra stratejik yürümem böyle olur. Tek taraflı paket kesinlikle olmaz. Sayın yetkili de bunu söyler. İzleme Komitesi'nin parlamento ayağı da olabilir.   Af demeyeceğim, bu hatalı cezalardan nasıl dönülür? Bunun dışında da geri dönüş yasası olabilir. Daha önceki iki komisyon benimle görüşmedi, hata yaptılar, stratejik yaklaşmadılar, uyduruk kaldılar. Şimdi paketin bir parçası da olabilir dönüş yasası. Buna Ergenekon da dahil olur. Çok önemli bir yasadır. E. Bey de bunun üzerinde duruyordu. Sanırım şimdiki müsteşar da duruyor. 221'inci madde olmaz. Ya bu madde değişir ve ek yapılır ya da ayrı bir yasa olur. Tartışın bunları, ben sadece öneriyorum.”   ‘MECLİS’TE YASALLAŞTIRILMALI’   Öcalan, müzakerelerin Meclis’te yasallaştırılması gerektiğini vurguladığı 8 Şubat 2014 tarihli görüşmede, “Hasta tutuklular meselesini hiç tartışmıyorum. Büyük bir ayıp olduğunu söylemiştim. Bundan sonra her şeyi çerçeve anlaşmalarla yapacağız. Örneğin Mahmur’u boşaltma çerçevesi. Ne zaman olacak, nasıl olacak? Çerçeve anlaşması yapacağız. Bunların müzakeresi yapılacak. Gelirlerse ben hazırım. Burada müzakere çerçevesini konuşacağız. Meclis'e götürüp yasalaştıracaklar. Güvenlik, köye dönüş, köyleri inşa etme, tüm bunları müzakere edeceğiz. Tek taraflı olmaz. Öyle af falan demek de yanlış. Karşılıklı sözleşme yapacağız. Sözleşme hukuku geçerli olacak. Tek taraflı ihale kanunları çıkarmakla olmaz. Tek taraflı paket dayatması provokasyondur. Çözüm getirmez, çözümsüzlük üretir. Sözleşme hukuku ile, muhatapların karşılıklı bir araya gelerek yasal veya tüzüksel bir metniyle olur. Altında imzalar olur. Son dört yüzyıllık tüm benzer sorunlar böyle çözülmüştür. AKP herkesi kandıracağını sanıyor. Ucuz esnaf kurnazlığı yapıyor” ifadelerini kullandı.   YASAL GÜVENCE VURGUSU   Öcalan, “Silahlı mücadeleyi sonlandırmaya giderken, yasal güvence arayacağım. Askerler bile 'Güvence almadan bu adımı atma' demişlerdi” dediği 27 Şubat 2015 tarihinde heyetle gerçekleştirilen görüşmede, Dolmabahçe Mutabakatı’na dair, “Şimdi bizim yaptığımız niyet beyanıdır. Newroz için daha geniş ve her tarafı gözetecek bir mesaj yazabiliriz. Benim imzam var altında. Devlet de imzalayabilir ya da imzalamaz. Kendileri bilir. İmzası olursa daha ciddi olur. Bu birinci aşamadır, yani niyet aşamasıdır. İkinci aşama onama aşamasıdır. Parlamento ve İzleme Kurulu huzurunda uygun görülecek, Anayasa Mahkemesi’ni de dahil edeceğiz. Devletin huzurunda, parlamento huzurunda yapacağız. Anayasa Mahkemesi’nden gelene de yaptığımız iş anayasaya uygun mudur diye soracağız” sözleriyle bir kez daha Meclis'in önemine işaret etti.    MA / Özgür Paksoy