Av. Avçil: Volta cezası sistemin tükendiğini gösteriyor 2021-11-07 09:08:57   İSTANBUL - PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin son bulmasını isteyen 768 hukukçudan Nagehan Avçil, “volta atma” cezasının sistemin tükendiğinin göstergesi olduğunu söyledi.    İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde 23 yıldır tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın ailesi ve avukatlarıyla görüşmesine izin verilmiyor. Öcalan'la görüşmeler, özellikle 2011 yılından sonra “hava muhalefeti” ya da “koster bozuk” gerekçeleriyle engellendi. 15 Temmuz 2016 askeri kalkışmanın ardından ise görüşmelere “yasal kılıflar” uyduruldu. Öcalan’ın 2009’da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) gönderdiği “Yol Haritası” gerekçe gösterilerek, 23 Eylül 2020’de avukat görüşüne 6 aylık yasak getirildi.     ‘VOLTA' CEZASI   Bu yasağın süresi dolmasının ardından Öcalan’a, Ocak ayında farklı bir disiplin cezası verildiği ortaya çıktı. Avukatlara tebliğ edilmeyen cezanın, Öcalan’a “volta attığı” gerekçesiyle Eylül 2018’de verilen disiplin cezası olduğu öğrenildi. Verilen cezaların süreleri dolmasına rağmen Öcalan'la görüşmeler uzun bir süredir tamamen engelleniyor. Haftada 3 kere yapılan avukat ve aile görüş başvurularına olumlu ya da olumsuz cevap verilmiyor.     Öcalan üzerindeki tecridin kırılmasına dair girişimler ise devam ediyor. Hukuk ve insan hakları örgütleri, en son Avrupa Konseyi Bakanlara Komitesi (AK BK) ile AİHM'e kimi başvurularda bulundu. Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) de tecride karşı daha önce imza kampanyası başlatmış ve 25 Mayıs'ta açıklanan kampanyaya 768 hukukçu ve avukat destek vermişti.    Bu kampanyanın imzacılarından biri olan ÖHD üyesi Av. Nagehan Avçil, İmralı'daki tecridine dair ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.    İMRALI İNFAZ SİSTEMİ   Öcalan’a dönük tecridin “tek ve benzersiz" olduğunu söyleyen Avçil, Türkiye’de iki farklı infaz sisteminin olduğunu kaydetti. Avçil, bunlardan birinin Öcalan’a uygulanan, diğerinin ise tüm cezaevlerine uygulanan infaz sistemleri olduğunu ifade etti. Aile ve avukatlarla görüşme hakkı önündeki engelleri buna örnek gösteren Avçil, engellerin hukuken açıklamasının olmadığını vurguladı.    Görüşmelerin engellenmesi için “bahaneler” üretildiğine dikkati çeken Avçil, “Hukuken açıklama yapmakta zorlanıyoruz. Hiçbir disiplin cezası avukat görüşüne engel değil, infaz kanuna göre en ağır disiplin cezası olarak belirlenen hücre cezası dahi avukat görüşmesine engel değildir. Ancak söz konusu İmralı olunca bu kanun çiğneniyor. Bu da aslında nasıl bir tecrit politikasının ortada olduğunun açık örneği. Ayrıca bu, tecridin bir deneme ve proje olduğunu bize gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.    İMZA KAMPANYASI   Tecridin sonlandırılması, ulusal ve uluslararası hukukun baz alınması için başlattıkları kampanyayı anımsatan Avçil, tecridin tüm aydın ve insan hakları savunucularının sorunu olduğunu söyledi. Avçil, "Bu bahsettiğimiz ‘özel infaz sisteminin' sonlandırılması için imza verdik. Bu konu toplumun da gündeminde olmalı. Kampanyada tecridin ulusal ve uluslararası sözleşmelere aykırılık taşıdığı vurgulandı. Bu sözleşme ve Türkiye hukuku açısından tecridin sonlandırılması talep ettik. Çünkü bunun hukuki temeli yok” diye konuştu.   TOPLUMSAL TEPKİ    İmralı'daki tecridin tüm cezaevlerinde de uygulanmaya başlandığına dikkati çeken Avçil, "İmralı tecridi sonlanmadığı müddetçe diğer hapishanelere uygulanan tecrit de sonlanmaz" dedi. Avçil, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine işaret ederek, "İmralı’da uygulanan tecridin sirayeti olduğu açık bir şekilde görülüyor. Toplum yeterince tepki vermezse, tecridin daha da yayılacak. Tecrit toplumsal bir sorundur. Tepki de toplumsal ve daimi olmalı" diye kaydetti.    SAVUNMA İHLALİ   Avçil, AİHM’e gönderilen “Yol Haritası” gerekçesiyle disiplin cezasının verilmesinin savunma ihlali olduğunu belirtti. Avçil, şunları söyledi: "Disiplin cezasının süresinin bitmesine rağmen bu engelin sürmesi keyfiyeti açık bir şeklide ortaya çıkarıyor. Yeni bahaneler ve sebepler üretilerek görüşün önüne geçilmeye çalışılıyor. Türkiye’deki hukuka göre herhangi bir mahpus, kendi dosyasıyla ilgili yerel mahkeme, Yargıtay, istinaf ya da AİHM'e yaptığı bir beyan nedeniyle cezalandırılamaz. Bu gerekçeyle verilen disiplin cezasının hukuki bir dayanağı yok.”   SİSTEMİN TÜKENİŞİ   Avukatların her hafta yaptıkları görüşme başvurularına değinen Avçil, görüşmelerin herhangi bir yerin iznine tabi olmadığını kaydetti. Avçil, "Ancak İmralı Hapishanesi'nde çok farklı bir sistem uygulanıyor. Buradaki infaz sistemi diğer cezaevlerinden çok farklı" dedi. Avçil, "volta" cezasına da tepki göstererek, "Bu verilen cezayı artık hukuken değil, mantıken de bir yere koymakta zorlanıyoruz. Bu artık sistemin kendisini tüketmesi olsa gerek. Yani volta atması sebebiyle Sayın Abdullah Öcalan hakkında verilen disiplin cezasının kamuoyuna yansımış olması bile, İmralı hapishanesinde artık tecridin ne kadar uygulanabilir olmadığını ortaya koyuyor. İzahı olmayan, toplumun aklıyla ve kodlarıyla alay eder bir anlam ifade ediyor. Yarın başka başka sebepler de gösterilecek. Bu proje, tecrit uygulamasının aslında ne kadar kendini tükettiğini gösteriyor" ifadelerini kullandı.    TOPLUMSAL BARIŞ HEDEFTE   "Volta" cezasının uluslararası hukukta da bir izahının olmadığını kaydeden Avçil, "İhlal durumu ortaya çıkmalı. Kendi mevzuatları ve sözleşmeleri bu yönde. AİHS’ye göre değerlendirme yapılırsa ihlal çıkar. Çünkü tecrit aynı zamanda bir işkencedir. AİHM, denge problemini gütmeden somut duruma göre karar vermeli” çağrısı yaptı.    İmralı tecridinin toplumsal barışın da önünde engel olduğunu vurgulayan Avçil, şöyle devam etti: “Tecrit devam ettiği sürece toplumsal mutabakat ve barışın sağlanması önünde engel olarak duracak. Barışa inan herkesin İmralı tecridine tepki göstermesi gerekmektedir. Ancak bu hukuksuzluk ve tecrit bitirildiğinde toplumsal bir rahatlamanın da olacağını düşünüyorum."   MA / Mehmet Aslan