Hesen: Êzidîler canlarını verir ama toprağını vermez 2021-11-13 09:02:13 HABER MERKEZİ - Özgürleştirilmesinin üzerinden 6 yıl geçen Şengal’e saldırılar devam ederken, Özerk Yönetim Eşbaşkanı Riham Hesen, Êzidîlerin kendi kendilerini yöneterek fermana cevap olduğunu belirterek, “Êzidîler canlarını verir ama toprağını vermez” dedi. Şengal'e 3 Ağustos 2014 yılında DAİŞ tarafından işgal saldırıları başlatılınca KDP güçleri, bölgeyi terk ederek Êzidîleri savunmasız bıraktı. Savunmasız bırakılan Şengal ve köylerine saldıran DAİŞ, binlerce Êzidî'yi katletti, binlercesini kaçırdı ve binlerce kadına tecavüz edip köle pazarlarında sattı. Halen 3 bine yakın Êzidî kadın ve çocuğun kayıp olduğu ifade ediliyor.     Savunmasız kalan Şengal şehir merkezi de DAİŞ tarafından işgal edildi. İlk etapta işgal saldırılarına karşı harekete geçen 12 kişilik bir HPG'li grup, Êzidîleri topyekün bir kırımdan kurtararak, Kuzey ve Doğu Suriye'ye açtıkları insani koridorla binlerce Şengallinin geçişini sağladı. HPG, YPG ve YPJ'nin direnişiyle kurtarılan binlerce Êzidî, kamplara yerleştirildi.      YENİDEN İNŞA   Şengal kent merkezi de HPG'lilerin mücadelesi sonucunda 13 Kasım 2015 yılında DAİŞ'in elinden kurtarıldı ve özgürleştirildi. Şengali özgürleştirme hamlesi sırasında 75 savaşçı, yaşamını yitirdi.  Şengal'i enkaz olarak alan Êzidîler, yıllar içinde özerk bir yönetim kurdu. İnşa çalışmalarını sürdüren Êzidîler, savunma anlamında YBŞ ve YJŞ güçleri ile Êzîdxan Asayişini kurdu. Özsavunmasını öz gücüyle yapan Êzidîler üzerindeki baskı, tehdit ve işgal girişimleri sona ermedi.    ŞENGAL ANLAŞMASI   KDP ve Bağdat hükümeti arasında 9 Ekim 2020'de Şengal Anlaşması imzalanarak, Şengal'e tekrar KDP ve Bağdat hükümetlerinin asker konuşlandırması tartışmaları gündeme getirildi. Dış güçlerin isteğiyle imzalanan bu anlaşmaya Êzidîler bir bütün olarak karşı durdu ve yürürlüğe girmesini engelledi.    Şengal üzerindeki baskı ve tehditler her yönüyle devam ederken, Türkiye’nin de savaş uçakları ve Silahlı İnsansız Hava Aracıyla (SİHA) düzenlediği birçok saldırıda, çok sayıda kişi yaşamını yitirdi. Bu saldırılardan biri de 17 Ağustos’ta Şengal'in Sikêniyê köyünde bir hastaneye yapıldı. Hastanenin savaş uçaklarınca bombalaması sonucu 4’ü sağlık çalışanı 8 kişi yaşamını yitirdi, 4 kişi de yaralandı.   Şengal’in özgürleştirilmesinin 6'ncı yıldönümü vesilesiyle Şengal Özerk Yönetimi Eşbaşkanı Riham Hesen, değerlendirmelerde bulundu.    HALK SAVUNMASIZ BIRAKILDI   Hesen, pêşmerge güçlerinin Şengal’den kaçarak halkı savunmasız bıraktığını belirterek, "KDP, '2014 yılında  Şengal  bizim namusumuzdur, biz Şengal’i savunuruz' dedi. Ancak tek bir kurşun bile sıkmadan kaçıp gittiler. Şengal’i DAIŞ'e teslim ettiler. Zaten pêşmerge Şengal'i savunurken bile buradaki  insanlar tedirgindi. Çünkü Şengal’i savunacağız diyen kişiler, geçmişte de Êzidîlere ihanet eden kişilerdi. KDP’nin tarihi ihanetle biliniyor. Şengal ve bölgede çok şey oldu ama KDP bütün bunlara karşı sessiz kalıyordu. Pêşmerge isteseydi ve yabancı güçlerin malzemesi haline gelmeseydi, Şengal’i savunabilir ve çok rahat bir şekilde DAİŞ'e karşı savaşabilirdi. Ama ne  yazık ki Şengal büyük bir ihanet sonucunda İŞİD’in eline geçti" dedi.   SİLAHLAR TOPLANDI   DAİŞ'in saldırdığı dönemleri hatırladığını ifade eden Hesen, "DAİŞ, 20 gün Girzerik köyünde kaldı ve ilerleyemedi. Pêşmerge bu süre zarfında İŞİD'e karşı savaşmak için herhangi bir hazırlık yapmadı. Şengal’de halk kendi arasında IŞİD’e karşı nasıl mücadele edebiliriz konusunu tartışırken, pêşmerge bunu yapmıyordu. Şengalliler hazırlık yapıyordu. Pêşmergelerin olduğu yerlerde halk pêşmerge komutanlığına giderek 'Eğer imkanlarınız varsa ve sayınız savaşmak için yeterli değilse bize silah verin biz de savaşırız’ diyorlardı. Ama pêşmerge, 'biz burada olduğumuz sürece size bir şey olmaz, evlerinizde rahat uyuyabilirsiniz’ diyordu. Bundan bir gün sonra pêşmerge halkın içine girerek, ne kadar silah varsa hepsini topladı. Halkın IŞİD’e karşı direnmesini de bu yolla engelledi. IŞİD Şengal’e girdiğinde halk savunmasızdı. Çünkü pêşmerge silahlarına el koymuştu" diye konuştu.   AMAÇLARINA ULAŞAMADILAR   YPG ve YPJ güçlerinin Şengal’e gelerek Êzidî toplumuna umut olduklarını hatırlatan Hesen, "YPG ve YPJ Şengal Dağı'na geldiğinde Êzidî toplumunda bir umut doğdu. Çünkü insanlar bir yok olmayla karşı karşıyaydılar. YPG ve YPJ'nin  gelmesiyle birlikte halkta da bir ayaklanma oldu ve birlikte büyük bir direniş gösterdiler. O dönemde verilen direniş asla unutulmayacak. Bu direniş yokluktan bir varoluş yarattı. Êzidî toplumu büyük bir direnişle mücadeleye katıldı. IŞİD'e karşı verilen mücadelenin ardından  halk yeniden eğitildi. IŞİD ve ortaklarının amacı Êzidîliği yeryüzünden yok etmekti. Ancak Sayın Abdullah Öcalan’ın düşünce ve felsefesi sayesinde bu hedefe ulaşamadılar. 74'üncü fermanda direnen ve teslim olmayan Êzidîler, yeniden direnişe katıldı. Direnerek kazanacağımızı da biliyorduk” diye belirtti.    KADINLAR ÖNEMLİ ROL OYNADI   Hesen, tarihte ilk kez Êzidîlerin birlikte mücadele ettiklerine dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Êzidî kız ve erkek çocukları birlikte bu zihniyete karşı mücadele etti ve tarih buna şahitlik etti. Bu konuda özellikle kadınlar çok önemli bir rol oynadılar. Çünkü en fazla acı çeken, bu zihniyetin zulmüne maruz kalan kadınlardı. Dolayısıyla bu zihniyete cevap olanlar da kadınlardı. Kadınlar şahsında bir halk kırımdan geçirilmek istendi. Kadınlar bu bilinçle hem kendini hem de toprağını özgürleştirdi ve özgürleştiriyor.”    ‘ÊZIDÎLER TOPRAĞINI VERMEZ’    Hesen, fermandan sonra kendi kendilerini yöneten Êzidîlerin, siyasi, sosyal ve örgütsel yönden güçlendiklerini kaydetti. “Kendi kendini yönetmekle fermana cevap olundu” diyen Hesen, “Şengal’de direnen güçler, şimdi her taraftan saldırıya maruz kalıyor. Kürdistan'da hiçbir gelişme diğerinden bağımsız değildir. Nerede bir Kürt ayaklanması olsa orayı hedef haline getiriyorlar. Kürtlerin Kürt olarak yaşamasını istemiyorlar. Kürt iradesinin oluştuğu her yere saldırıyorlar. Ama bu saldırılarda başarılı olamadılar. Kürt direnişinin olduğu hiçbir yerde saldırılar bitmedi. Bugüne kadar hiç kimse Êzidî iradesini tanımadı. Hiç kimse bugüne kadar bize iradeniz nedir, talepleriniz veya sorunlarınız nedir, diye sormadı. Sayın Abdullah Öcalan’ın felsefesini benimseyen ve içselleştirenler dışında kimse Êzidîlere bu hakkı vermedi. Bu yüzden bizler bu çizgiyi kendimize esas aldık. Bu çizgi de direniş ve özgürlük çizgisidir. Biz de bu yolda çok şehit verdik ve ağır bedeller ödedik.  Şengal’in taşı toprağı bu verilen bedeller sayesinde kurtarıldı. Kaçıp  gidenler bir daha kirli ayaklarıyla Şengal’e girmeyecekler, halk buna karşı duracak. Êzidîler canlarını verir ama toprağını vermez.”      MA / Zeynep Durgut