İHD'den 'sözde katliam' tanımına tepki 2021-11-13 10:40:39 DİYARBAKIR - Diyarbakır’da gözaltına alınanlara yöneltilen sorularda Halepçe Katliamı’ndan “sözde katliam” diye bahsedilmesine tepki gösteren İHD Diyarbakır Şubesi YK üyesi Yakup Güven, “Yapılan Kürtlerin acıları ile dalga geçmektir” dedi.  Diyarbakır merkezli olarak 8 ve 9 Kasım tarihlerinde Mardin, İzmir, Antalya ve Van’da düzenlenen operasyonlarda aralarında siyasetçi, sendikacı ve bir Barış Annesi’nin de bulunduğu 19 kişi gözaltına alındı. Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü’nde tutulan 19 kişiden bazılarının ifade işlemleri sona erdi. Sorgularında, kayyım protestosu, kadına şiddet, Musa Anter anmasına katılmak soruları suç kapsamında yöneltilirken, Halepçe Katliamı anmasına katılmak da aynı kapsamda soruldu. Tutanaklarda ise katliamdan “sözde” diye bahsedilmesi dikkat çekti.    5 BİN SİVİL KATLEDİLDİ   Halepçe Katliamı, Saddam Rejimi’nin 16 Mart 1988’de Federe Kürdistan Bölgesi’nin İran sınırı yakınlarında bulunan kente zehirli gazlarla saldırması sonucunda resmi rakamlara göre, çoğu kadın ve çocuk en az beş bin kişi öldüğü, binlerce kişinin ise yaralandığı yakın tarihin en büyük katliamlarından birisiydi. BAAS rejiminin ırkçı saiklerle gerçekleştirdiği katliam tarihe “Halepçe Katliamı" olarak geçti. Yıllarca süren Enfal Operasyonlarının bir devamı olan Halepçe Katliamı kapsamında işlenen suçların “soykırım” olduğunu ise Irak Federe Kürdistan Bölge Yönetimi, Norveç, İsveç ve İngiltere kabul etti.   KÜRTLERİN ACISINA ÜSTENCİLİK   Konuyla ilgili konuşan İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu (YK) üyesi Yakup Güven, katliamın emniyet kayıtlarında “sözde” diye geçmesine tepki göstererek, “Bu beyan Kürtlerin acısı, hafızası ve Kürtlerin kaybettiği binlerce canla dalga geçmektir. Kürtlerin acısına üstten bakmaktır” dedi. Kürtlerin yaşadıkları ülkelerde yıllardır yok sayıldığının altını çizen Güven, dünyada Halepçe'ye benzer katliamların soykırım olarak tanındığını ifade etti. Güven, "Devlet yetkililerinin ağzından bunun soykırım ya da katliam olarak değerlendirilmemesi devletin Kürtlere bakışının bir parçasıdır. Diğer devletlerin egemenliği altında yaşayan Kürtlerin yaşadıkları Türkiye tarafından görmezden geliniyor. Yaşadıkları acılar, katliamlar soykırımlar devlet tarafından görmezden geliniyor. Bu aslında devletin Kürt kimliği ve ulusuna bakışıyla doğrudan alakalı bir durumdur. Devlet kendi egemenliği altında yaşayan Kürtlerle barışık olmadığı gibi diğer parçalarda yaşayan Kürtlere ilişkin de farklı bir bakış açısına sahip değil. Devletin nasıl ki Kürtlerin varlığını kabul etmeme durumu söz konusuysa Kürtlerin haklarını da, acılarını da kabul etmemesi söz konusu" diye ifade etti.    TRAVMAYI ARTTIRIYOR   Türkiye'nin Halepçe’yi bir soykırım olarak da kabul etmediğine dikkat çeken Güven, “Devletin Kürtlere yaklaşımı ve baktığı gözle ilgili bir durum. Devletin bu konuda resmi girişimlerde bulunmasından önce, devlet yetkililerinin, kurumlarının Kürtlerle alakalı açıklamalarında, yazışmalarında ve fikir beyanlarında daha hassas davranmaları gerekirken böyle büyük acılara üstenci bir tavırla yaklaşmaları Kürtlerin yaşadıkları acıları daha da arttırmakta ve travmayı daha ciddi boyutlara getirmekte” diye belirtti.    HUKUKİ DEĞİL   Halepçe Katliamı'nın Saddam rejiminin kimyasal silahları kullanarak yaptığı bir katliam olduğunu hatırlatan Güven, "Kürtlerin böyle bir katliamı anması, hafızalarında diri tutmaya çalışması, bu acıları unutmamak istemesi ve kendi geçmişiyle yaşamaya çalışması hiç bir şekilde ne kanunen ne de hukuken suç değildir. Bu soruşturmalar Kürtlerin acısını yaşamasına müsaade etmemektir. Soruşturmada sorulan bu sorunun herhangi hukuki bir yönü yoktur" şeklinde konuştu.