HDP’li Öcalan: Ülkedeki çöküşün nedeni tecrittir 2021-12-07 09:04:43 ANKARA - İmralı'da devrede olan tecrit politikasını kanıksamayacaklarını vurgulayan HDP’li Ömer Öcalan, “Ülke şuan da bir yıkımı, çöküşü yaşıyor. Bunun en büyük sebeplerinden biri tecrittir" dedi. Asrın Hukuk Bürosu avukatlarının ardından aileler de İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi'nde ağır tecrit koşulları altında tutulan yakınları PKK Lideri Abdullah Öcalan ile Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım’dan haber alabilmek için harekete geçti. Öcalan’ın yeğeni olan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Ömer Öcalan, Konar’ın kardeşi Emin Konar ve Aktaş’ın kardeşi Sabiha Aslan, 1 Aralık’ta Ankara’da bir dizi temaslarda bulundu. HDP, İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği'ni (ÖHD) ziyaret eden aileler, yaşanılan hukuksuzluğun ortadan kaldırılmasını ve kaygılarının giderilmesini istedi.    Tecride karşı Meclis'te basın toplantısı düzenleyen HDP'li Ömer Öcalan, gerçekleştirdikleri ziyaret ve tecride dair Mezopotamya Ajansı'na (MA) değerlendirmelerde bulundu.      8 AYDIR HABER ALINAMIYOR   İmralı’dan 25 Mart'ta yapılan telefon görüşmesinin ardından tek bir haber alamadıklarına dikkati çeken Öcalan, telefon görüşmesinin adliye binasında yapıldığını ve kesildiğini anımsattı. Öcalan'ın son telefon görüşmesinde avukatların İmralı'ya gelmesini istediğini ve tecride tepki gösterdiğini ifade eden Öcalan, "Sağlığı ve yaşamıyla ilgili kaygılarımız var. Aileler ve avukatları olarak buna dair birçok girişimiz oldu. Ancak henüz bir sonuç alınamadı” dedi.Bunun üzerine harekete geçtiklerini aktaran Öcalan, ziyaretlerinde yakınlarına dönük uygulamaları konuştuklarını kaydetti. Öcalan, STÖ temsilcilerinin de süreci yakından takip ettiklerini kendileriyle paylaştıklarını aktardı.     BAŞVURULAR YANITSIZ   İmralı'daki tecridin 27 Temmuz 2011'den bu yana daha da ağırlaştırıldığına dikkati çeken Öcalan, söz konusu tarihten önce daha sık görüşmeler yapabildiklerini anımsattı. Öcalan, "İlk başlarda hafta iki defaydı sonrasında haftada bire düşürüldü. O süreçte avukatlar da görüşebiliyordu. 11 hafta üst üste gerçekleştirilmeyen görüşmeler oldu. ‘Koster bozuk, hava muhalefeti’ gibi gerekçeler öne sürülüyordu. Ancak 27 Temmuz 2011'den sonra avukatların adaya gitmesi engellendi. 2020 sonrasında ise disiplin gerekçeleri devreye konuldu" diye anlattı.    Disiplin cezalarının avukatlara dahi tebliğ edilmediğini ve bundan kaynaklı itirazların yapılamadığını ifade eden Öcalan, en son verilen disiplin cezasını "hukuk ciddiyetinde uzak" olarak nitelendirdi. Öcalan, her hafta görüş başvurusu yaptıklarına işaret ederek, Adalet Bakanlığı'na randevu başvurusuna da cevap verilmediğini aktardı. Öcalan, "Başvurularımız havada kalmakta. Karşımızda bir muhatap göremiyoruz. Meclis’te dile getirdiğimiz de iktidar partileri agresifleşiyorlar. Maalesef bir görmeme, duymama ve idrak edememe durumuyla karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.   ÖCALAN'IN PARADİGMASI   Öcalan üzerindeki tecridin ortaya koyduğu felsefe ve paradigmasından kaynaklandığına dikkati çeken Öcalan, Demokratik Modernite’nin Ortadoğu'da halklara nefes aldırdığını söyledi. Öcalan, "Bu paradigma, inancıyla, düşüncesiyle, kimliği ve kültürüyle herkesi kapsayan, zenginlik olarak gören, eşit yurttaş olarak yaşamayı öneren bir paradigmadır. Ancak tekçiliği savunan zihniyet bu duruma reaksiyon gösteriyor. Cumhuriyet, tekçi düşünceye dayanıyor. Türk ve Sünni olanlar dışındaki tüm inanç, kimlik ve kültürlerin yok sayıldığı, ötekileri bu laboratuvarda asimile etme durumu söz konusu. Sayın Öcalan’ın paradigması ise bunun karşısında çoğulculuğu savunan, herkese yaşam hakkı veren ve kimseyi sınıflandırmayan bir paradigma. İnsan ve doğa merkezli bir paradigmadır. Devletin rahatsız olmasının nedeni ise bu paradigma toplumda karşılığı olmasıdır" şeklinde konuştu.    Öcalan’ın paradigmasının Ortadoğu dokusuna en uygun paradigma olduğunu kaydeden Öcalan, şunları söyledi: “Sayın Öcalan bir öze dönüşü, yeniden doğuşu ifade etmektedir. Herkese alan açmaktadır. Demokratik Cumhuriyet paradigması bu tekçi yapının panzehridir. Ulus devlet mekanizmasının savunduğu düşünce ise tekçiliktir."   ‘ROJAVA’NIN İNTİKAMI’   Öcalan, söz konusu paradigmanın Kuzey ve Doğu Suriye'de hayat bulduğuna işaret ederek, "Avrupa, Amerika bile bu toplumsal yaşamdan feyz alması gerekir. Burada oluşturulan sistem Ortadoğu’ya bir model oluşturur. Kürt kadınları burada yeniden bir doğuşu gerçekleştirdiler. Erkek egemen sistem karşısında büyük bir başarı elde ettiler. Sayın Öcalan’ın paradigmasından feyz alanlar, DAİŞ gibi örgütleri tasfiye ettiler. Bu düşüncenin tüm dünyaya katkısı vardır" ifadelerini kullandı.    Tecridin derinleştirilmesinin nedenlerinden birisinin de Kürtlerin Kuzey ve Doğu Suriye'deki kazanımları olduğunu ifade eden Öcalan,“Türkiye, Rojava’da Kürtlerin cihatçı örgütlerle birlikte rejimi tasfiye etmesini istiyordu. Sayın Öcalan, orada 3'üncü yol paradigmasını devreye koydu. Ne DAİŞ ne de yıllarca Kürtlere bir kimlik bile tanımayan Esad rejiminin yanında yer aldı. Bir oluşuma gidildi ve bu oluşum dünya halkları tarafından takdir edilmekte. Rojava’nın intikamı için bu tecrit daha da derinleştirildi."    ÖCALAN'IN SAĞLIK DURUMU   İmralı'daki hukuksuzluğa karşı durmaya devam edeceklerini ifade eden Öcalan, tecridin ülkedeki sorunları derinleştirdiğini dile getirdi. Öcalan, Kürt sorununun çözümünde ana muhatabın İmralı olduğunu belirterek, “Sayın Öcalan’ın sağlığı Kürtler ve Kürt sorunu açısından da önemlidir. Bu noktada herkesin vicdani sorumluluğu vardır. Sayın Öcalan ve arkadaşlarının sağlık sorunları olabilir. Sayın Öcalan’ın sağlık durumunun ne olduğunu bilmiyoruz. Ailesi olarak merak ediyoruz. Bazı şeyler gizli mi tutuluyor? Bunun biran önce açığa çıkarılması gerekir" diye kaydetti. Tecridin sadece bir kereliğine İmralı'ya gitmekle kalkmayacağını belirten Öcalan, "STÖ'ler, insan hakları kurumları, aydınlar ve gazeteciler daha fazla inisiyatif almalı. Bu meselenin gündemleşmesi gerekiyor. Çünkü hukuksuzluk bir yerde başladığı zaman her yere yayılıyor. Şu anda Türkiye’de olan budur” şeklinde konuştu.    ‘KANIKSAMAYACAĞIZ’   Tecridi hiçbir zaman kanıksamayacaklarını vurgulayan Öcalan, “Türkiye’nin bu politikadan vazgeçmesi gerekiyor. Çünkü sonuçları ortada. Ülke şuan bir yıkımı, çöküşü yaşıyor. Bunun en büyük sebeplerinden biri tabi ki tecrittir. Siz diyalog ortamını, insan haklarını ortadan kaldırırsanız, siyaseti ve politikayı devre dışı bırakıp, askeri yöntemlerle derin toplumsal meseleleri çözmeye kalkışırsanız, muhataplara da ağır tecrit uygularsanız sonuç istikrarsızlık olur. Türkiye’nin tüm yapısı bir buhran yaşıyor. Bunun sebebi demokrasi dışına çıkmanız ve insan haklarını daha da içinden çıkılmaz bir hale getirmenizdir” ifadelerini kullandı.    CPT'YE ÇAĞRI     Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin (AK BK), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Öcalan'a dair verdiği ihlal kararını gündeme alarak, gerekli tedbirlerin alınması yönündeki çağrısına değinen Öcalan, “2014 yılında verilen bir karar 7 yıl sonra AK BK gündemine geldi. Büyük bir zamana yayıldı. Türkiye ile bazı noktalarda uzlaşması anlamına gelse de bu önemli bir karardır. Komite, CPT’yi de göreve çağırdı. Çünkü dış dünyayla iletişimi koparma, mutlak izolasyon durumunu ifade ediyor. Bu da bir insanlık suçudur. İşkencedir. CPT’nin rol alması gerekir. Biran önce İmralı'ya gelerek, Sayın Öcalan ve arkadaşlarını ziyaret etmeli" çağrısı yaptı.    AK BK'ni gerekli düzenlemeler için Eylül 2022'ye kadar süre tanıdığını kaydeden Öcalan, şöyle devam etti: "Avrupa’nın Türkiye’yi zorlaması gerekiyor. Kürt toplumu ve dostları bir uluslararası basınç oluşturmak durumundadırlar. Örgütlülük oluşmalı ki hem Avrupa hem de Türkiye’deki yetkililer üzerinde bir basınç oluşturulabilinsin. Mücadeleyi daha da arttırmak lazım. HDP’ye hakkındaki kapatılma davası, Kobanê Davası ve tecrit… Bir akıl bunları yürütüyor. Bu akıl da çözüm getirmiyor. Akılsızlıktır. Sorunu daha da derinleştiriyor. Bu hukuksuzluğa karşı mücadele vermeye devam edeceğiz.”   MA / Berivan Altan