‘Tecrit Garibe’nin cenazesine yansıdı’ 2021-12-13 09:53:24   MARDİN - Garibe Gezer’in cenaze törenindeki engellemelere dikkat çeken hukukçular, “Sistematik işkence, ayrımcılık, insanlık dışı muamele ve tecrit cenazeye de yansıdı” dedi.   Uğradığı sistematik işkence ve cinsel şiddeti duyurduktan sonra tutulduğu Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde yaşamını yitiren Garibe Gezer’in cenazesi 10 Aralık’ta İstanbul’dan Mardin’e getirildi. İstanbul’da cenazeyi alan yurttaşlara polisler, “Cenazenizi alın gidin lan” diye hakaretlerde bulunurken, cenazeye dönük ayrımcı ve saldırgan tutum Mardin’de de devam etti. Mardin Havalimanı'nda kayyım yönetimindeki Mardin Büyükşehir Belediyesi’ne ait cenaze aracıyla Dargeçit’e götürülmesi beklenen cenaze için havalimanına gelen cenaze aracı, polisler tarafından geri çevrildi. Aileye “Cenazenizi kendi imkanlarınızla götürün” denilirken, cenaze aracının geri gönderilmesi sonrası yaklaşık 2 saat boyunca cenaze havalimanında kargo aracının römorkunda bekletildi.   SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULACAK   Garibe’nin cenazesinden önce de bölgede birçok cenaze benzer uygulamalara maruz kalırken, yaşananlar emniyet ve kayyım yönetimi ile iktidarın Kürtlerin cenazelerine dönük yaklaşımlarını da yeniden gündeme getirdi. Mardin Barosu Kadın Hakları Merkezi ile İnsan Hakları Merkezi, yaşananlara dair raporunda, emniyet ile belediyenin nefret ve ayrımcılık suçlarını işlediğini belirterek, savcılığa suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı.   Gezer’in cenazesinin geldiği gün havalimanında bulunan Mardin Barosu Başkan Yardımcısı Ruşen Bingül Binbaş ve Mardin Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Seher Acay, cenazeye dönük tutumu değerlendirdi.   BİNBAŞ: TECRİT CENAZEYE YANSIDI   Garibe’nin cenazesinin havalimanında bekletildiği sırada ortaya çıkan durumun herkesi yaraladığını ifade eden Binbaş, “Orada cenazeye yapılanla cezaevindeki süreç devam ettirildi. Yaşamış olduğu sistematik işkence, ayrımcılık, insanlık dışı muamele ve tecrit gibi uygulamalar cenazeye de yansıdı” dedi. Cenazenin römorkta bekletilmesinin insanlık dışı olduğunu kaydeden Binbaş, “Garibe’nin yaşamış olduğu ayrımcılık politikasının devamıydı aslında” diye belirtti.   Normal şartlarda cenazenin kamuya ait olan cenaze aracı ile taşınması gerektiğini kaydeden Binbaş, “Garibe’nin cenazesi tehlikeli bulundu. Tehlikeli bulunduğu için de ‘taşınması sakıncalıdır’ gerekçesi ile belediyenin göndermiş olduğu cenaze aracı geri gönderildi. Cenaze bu şekilde saatlerce dışarıda bekletildi. Aile o soğukta bekletildi. Kurumların cenaze aracını geri çekmekteki, sakınca ve tehlikelilik durumu nedir? Nasıl bir sakınca vardı? Bir cenaze nasıl bir tehlike ve sakınca arz ediyordu” diye sordu.   ‘SİSTEMLİ AYRIMCILIK POLİTİKASI’   TCK 122’nci maddede ayrımcılığın suç sayıldığı hallerin anlatıldığını hatırlatan Binbaş, ilgili kanun maddesinde belirtilen durumların Gezer'in cenazesinde ortaya çıktığını dile getirerek, “Biz o gün aslında Garibe’nin cenazesinde bir ayrımcılık suçu işlendiğini gözlemledik” dedi. Cenazeye dönük uygulama, yolların kapatılması ve daha benzer birçok şeyin aynı gün yaşanmasını “sistemli bir ayrımcılık politikası” diye tanımlayan Binbaş, “Orada bir insan hakları ihlali vardı. Gerçekten Kürtlere yönelik siyasi bir tutukluya yönelik ayrımcılık vardı” dedi. Binbaş, Garibe’nin cenazesine ve sonrasında yaşanan engellerin tarihte yerini alacağını belirterek, “Türkiye’nin bir utancı olarak kalacak” dedi.   ACAY: AYRIMCILIK ORTADA   Avukat Seher Acay da, yönetmelikte cenaze nakil araçlarının belediye tarafından karşılanacağının yer aldığını, herhangi bir ayrım gözetmeksizin bunun yapılması gerektiğinin altını çizdi. “Bir insanın cenazesinin bir valizi taşımak için kullanılan eklentide bekletilmesi insan onuruna yakışmayan bir durum” diyen Acay, “TCK ve uluslararası sözleşmeler zemininde Garibe’nin cenazesinin teslim sürecinde bir ayrımcılık olduğu ortada” dedi. Garibe’nin cenazesine dönük ayrımcılığın temelini siyasetten almış olabileceğini ifade eden Acay, “İnsan hakları dokunulmaz ve bütün devlet mekanizmaları tarafından korunması gereken bir yapıya sahip. Dolayısıyla aslında bakacak olursak, aslında kolluğun ve devletin yapması gereken, gerek veda hakkını, gerek gömülme hakkını, hatırasında bu hakların yerine getirilmesi gereken bunun yapılmasında zemin hazırlamak” diye konuştu.   ‘O KARE GERÇEKLİĞİ SİMGELİYORDU’   Gezer'in cenazesinin teslim edilmesi sırasında ortaya çıkan karenin vicdanların yanı sıra adalete ve insanlık onuruna olan inançları zedelediğini kaydeden Acay, “İnsanın doğasına aykırı bir tablo gördük biz. Evet, bunu büyük bir utançla seyretmek durumunda kaldık. Büyük bir utançla orada bulunduk. Dolayısı ile bu çelişki Türkiye’nin tablosu dedirten çelişki. Bir taraftan haftalarca verilen seminerler, paneller, insan hakları üzerine konuşmalar, paylaşımlar, bir diğer yüzü Garibe’nin cenazesinin teslim anı. O kare bir gerçekliği simgeliyordu ve bunun da görünmesi gerekiyordu” dedi.   MA / Ahmet Kanbal