Fincancı: Hak ihlallerine karşı ortak mücadele vermeliyiz 2021-12-15 15:41:05   URFA - “İnsan hakları ve cezasızlık konulu” panelde konuşan TTB Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı, “Hak ihlallerine karşı birlikte mücadele etmek zorundayız” dedi.    Urfa Barosu Avukat Kazım Ekinci İnsan Hakları Merkezi, 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası etkinlikleri kapsamında “Türkiye'de insan hakları mücadelesi ve cezasızlık” konulu panel düzenledi. Urfa Barosu hizmet binasında bulunan Tahir Elçi Konferans Salonu’nda yapılan panele, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı ile gazeteci Ali Topuz konuşmacı olarak katıldı. Urfa Emek ve Demokrasi Platformu birleşenlerinin katıldığı panele, sağlık emekçileri ve çok sayıda yurttaş katıldı. Panelin moderatörlüğünü avukat Nazime Ferda Güllüoğlu yaptı.  Güllüoğlu, Türkiye’de çok sayıda hak ihlali yaşandığına dikkati çekerek “İnsan hakları demokratik bir ortamda olur. Çok büyük baskı altında konuşuyoruz. Gülmeyi bırakın gülümsemeyi unuttuk. Güvenlikçi politikalar nedeniyle insan hakkı ihlali çok sayıda oluyor. En çok ötekileştirilen Kürtler ayrımcılığa maruz kalıyor. Ötekileştirilen herkes ayrımcılığa maruz kalıyor aslında. Anadilde eğitim hakkı denildiğin de bile ‘terörist’ olarak etiketleniyor. Bütün bunlara rağmen bu topraklarda insan hakları mücadelesi sürüyor. İnsan hakları savunucuları iyi ki varlar” diye konuştu.    FİNCANCI: BİR DE BİZE BÖLÜCÜ DİYORLAR!   TTB Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı, “Bizim grevimiz öncesi bir meslektaşımız ‘hekimler hiçbir zaman böyle bir birliktelik görmedi’ dedi. Bende ona cevap olarak ‘bir de bize bölücü diyorlar’ dedim. Bölücülük bu toprakların dilinde bir birinden anlamamaktır. Bu torakların bütün dillerini bilmek isterdim. Ama ne yazık ki tekçilik adı altında bizi bölücü olarak tanımlayanların kendileri bölücülük yapıyor. Hak ihlallerini kabul etmiyoruz onun için karşı mücadele ediyoruz” diye konuştu.    ‘UMUTLUYUM’   Ben hep boyun eğmekten korktum. Bu topraklardaki bütün insanlar ile birlikte acılarını paylaşmaktan hep onur duydum. İnsan hakları mücadelesi insan kalama mücadelesi. Bugün ben çok umutluyum insanlar bir korku duvarını aştı. 3 milyona yakın sağlık emekçisi var. Bugün herkes grevdeydi. İdarenin baskı ve tehditlerine rağmen herkes hakları için grevdeydi, bu bir umut var demektir” ifadelerini kullandı.    ‘ADALETİ BİRLİKTE SAĞLAYACAĞIZ’   Urfa Adliyesi önünde 282 gündür süren Şenyaşar ailesi adalet mücadelesine değinen Fincancı, “Adaleti biz birlikte sağlayacağız. Biz hekimler olarak hep ıstırap görüyoruz. Bu ıstırabı giderek olan adalet mekanizmasıdır. 2015 yılında sokağa çıkma yasakları ile başlayan karanlık günler, ıstırabı büyüttü. İnsanlar erzak bulamadı, çocuklarının cenazelerini dolapta saklamak zorunda kaldı. Ben bir bodrumda bir çocuğun alt çenesini bularak ıstırap çektim” diye konuştu.    ‘ZİNCİRLEME HAK İHLALLERİ’    2015 yılından sonra yaşanan hak ihlallerinin zincirleme olarak geldiğini dile getiren Fincancı “KHK’ler ile insanlar sivil ölüme mahkum edildi. Sivil toplum kuruluşları kapatıldı. İnsanların söz söyleyeceği yer bırakılmadı. Ama bugün görüyoruz artık insanlar korkmuyor. İnsanlar iktidardan korkmamayı seçti. Bundan biz mutluyuz” diye belirti. TİHV’in işkence görenlerin iyileşmesi, yaşadıkları ıstırabın azaltılması için önemli bir kurum olduğunu belirten Fincancı, devamında şunları söyledi: “Kuruluşundan bu yana en yüksek başvuru sayısına ulaştık. Sadece 6 ilde temsilciliğimiz var. Bize ulaşan insanların sayısı da sınırlı, buna rağmen 915 kişi bir yılda bize başvurdu. Bunların 3’te 1’i 2021 yılında gördüğü işkenceden kaynaklı başvuru yaptı. İHD’ye baktığımızda bu başvurular daha fazla. İşkence nedeniyle bir işlem başlatmak o kadar zor ki. Başvurular davaya dönüşmüyor. Yargının araçsallaşmaması için birlikte mücadele etmemiz gerekir. Katliamların ‘faili meçhul’ kalmaması,  işkencenin bitmesi, adaletin sağlanması, cezaevlerinde hak ihlalleri olmaması için birlikte mücadele etmek zorundayız. İnsan hakları mücadelesi insan onuru mücadelesidir.”    TOPUZ: CEZASIZLIK POLİTİKASI   Ardından söz alan gazeteci Ali Topuz, konuşmasına salondakileri Kürtçe selamlayarak başladı. Urfa’da hak ihlallerinin çok yaşandığına dikkati çeken Topuz, “Cezasızlık mekanizması doğrudan hedef aldıkları dışında hedef olmayanları nasıl daha sonra hedef aldığını anlatmaya çalışacağım. Cezasızlık denildiğinde soğuk bir kelime olarak bize geliyor. Bu kavramının örtülediği bir boyut var. Bu mekanizmanın çok çalıştığını gördüğümüz yerlerde benzerlikler var. Devletin yaptığı hak ihlallerini geriletme konusunda bir şeyler yaptığını sanıyor ancak devletin ‘öldüre hakkını’ istemeyecek koruyorlar.  Devletin yasama yürütme ve yargı ile birlikte sınırsız ‘öldürme hakkı’ vardır. Eğer eşit yurttaşlık fikri varsa cezasızlık fikri ile bazen karşılaşa biliriz, bunu ortadan kaldırmak için mücadele etmeye başlarız. Cezasızlık varsa o ülkede eşit yurttaşlık fikri ölür” diye konuştu.   EŞİT YURTTAŞLIK   Cezasızlık mekanizmasının tarihinin 1914 yılına kadar dayandığını belirten Topuz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ermenilerini yok etme hakkı için kanun hazırlandı.  Daha sonra bu hukuksuzluklar sürdü. Katliamların ardı arkası kesilmedi. 1990’lı yıllarda eski mekanizmalar yeniden devreye sokuldu. İnanılmaz karanlık bir dönemdi. Cezasızlık mekanizması bir politika haline geldi. İşkencecilerin yargılanması için hukuki mücadelesi verildi. Şuan AKP’ye muhalefet edenlerin programları eşit yurttaş olarak yaşamaya uygun değilse çok umutlanmak zor olur. Buna karşı aynı mekanizmanın işleyişine ses verenleri gördüğümüz zaman umutlu olma hakkını kendimizde göre biliriz. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçen hafta Şenyaşar ailesini ziyaret etti. Eşit yurttaşlık çerçevesinde bu ziyaret yapıldıysa bu bize umut verir. Demokrasi, eşitlik insan hakları mücadelesi buna inanlar arasında örgütleme inancı ile olur.”