74 yaşındaki Kalkan’ın özgürlük umudu 2021-12-19 09:09:36   MARDİN - İşkence tezgahında bir gözünden olan, mücadelede 3 çocuğunu yitiren ve her türlü baskıya direnen 74 yaşındaki Ramazan Kalkan, geleceğe dair umudunu “Bu emeğimiz Kürdistan’ı özgürleştirecek” diye anlattı.   Kürt siyasi hareketiyle tanışmasını, “Bir gün televizyonda Vedat Aydın için etkinlik yapıldığını gördüm. Ev sahibinin ismi Kazım’dı. ‘Kazım bunlar Kürt, Kürdistan’ diyorlar dedim. Kürt milletvekilleri Avrupa’ya gidiyorlar. O gün sanki kafam duvara çarpmış gibi oldu. Bir anda uyandım” sözleriyle anlatan 74 yaşındaki Ramazan Kalkan, 1947 yılında Mardin Savur ilçesi Barman (Yeşilalan) köyünde dünyaya geldi. 70’li yıllarda “Ben de Müslüman’ım” diyerek, Milli Selamet Partisi’nde (MSP) başlayan siyasi hayatını, bir süre Turgut Özal liderliğindeki Anavatan Partisi (ANAP) ile sürdüren Kalkan, ardından soluğu Halkın Emek Partisi’nde (HEP) aldı.   O GÜN DUVARLAR YIKILDI    Dedesi Tanzimat Fermanı döneminde öldürülen Kalkan, daha henüz 20’li yaşlarında babasının hayatını kaybetmesiyle 17 kişilik ailenin yükünü sırtladı. Çiftçilik, hayvancılık ve arıcılık yapan Kalkan, bir taraftan da siyasi çalışmalar yürüttü. ANAP ile hareket ettiği dönem yaptığı bir Ankara yolculuğunu “Farklı bir siyaset gördüm. Anladım ki; Ankara ile burası aynı değil” sözleriyle anlatan Kalkan, HEP ile tanıştıktan sonra da “O gün, o saniyede HEP’ten olduğumu söyledim. Bir süre sonra Savur’a gittim, partinin ilçe binasını açtım. 1991 seçimlerinde SHP ile HEP seçimlere girdiğinde ağa (köy ağası) beni çağırdı. Anavatan Partisi’ne oy vermemi istedi. Ben HEP’li olduğumu söyledim. O gün duvarlar yıkıldı sanki. Ağanın karşısında biri çıkıp, ben de başka partiliyim diyor. Çok büyük bir şeydi. Ondan sonra seçim oldu, biz başardık” dedi.   SERHAT KALKAN   Kalkan’ın HEP ile tanışması beraberinde cezaeviyle tanışıklığını da getirirken, 1992 yılında oğlu İsmet ile tutuklanarak cezaevine girdi. Cezaevinde olduğu sırada köylüleriyle birlikte çocukları koruculuk dayatmasıyla karşı karşıya kalan Kalkan’ın oğlu Hasan (Serhat), baskılara karşı soluğu PKK saflarına katıldı. Kalkan, 6 aylık tutukluluğun ardından cezaevinden çıkarken, kısa bir süre sonra Hasan girdiği bir çatışmada hayatını kaybetti.    KORUCULUĞA KARŞI ÇIKIŞ   Kalkan, buna rağmen askerler koruculuk dayatmasını sürdürse de karşı duruşunu “Karakol komutanı askerlerle geliyordu. Korucu olmamızı istiyordu. Kabul etmiyorduk. Gidip geliyordu. ‘Her evden bir kişi’ dediler. Kabul etmedik. Gidip geldiler, ‘her 3 evden bir kişi’ dediler. Onu da kabul etmedik. Evimizi yakacaklarını söylediler. Dedim ‘sen yakacaksın. Ben de önünde oturup, sigaramı yakacağım. Bırakmayacağım kimse söndürsün.’ Ondan sonra her akşam beni nezarethaneye atıyorlardı” diye anlattı.    İŞKENCE GÖRDÜ   Koruculuk dayatmasının devam etmesi üzerine kardeşi tarafından köyden çıkmaya ikna edilen Kalkan’ın iki çocuğu ise köyde kaldı. Mardin merkezde hayatını sürdüren Kalkan, aldığı arsada çiftçilik yaparken korucular katırını, köpeğini ve hindilerini öldürüp arı kovanlarını dağıttı. 1994’te bu defa oğlu Nusret (Agid) ile tutuklanan Kalkan, 1995 yılında oğluyla cezaevinden çıktıktan sonra evine yapılan baskınla kaçırılmak istendi. Baskında kızı Melahat (Berivan Sarya), oğulları Nusret (Agid) ve Yusuf da gözaltına alındı. Kızı Melahat araya tanıdıkların girmesi ile serbest kaldı ancak Kalkan ve 2 oğlu 13 gün boyunca işkence gördü.   İşkence tezgahında sol gözünü kaybeden Kalkan, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Gözümü bir dal parçası ile patlattılar. Yusuf’un sesleri geliyordu başta. Sonra bir anda sesler kesildi. Hastalığı vardı. Ne olduğunu sordum. Öldüğünü söylediler. Ben inandım. İşkenceden Yusuf’a ne olduğu aklıma gelmiyordu. Bir hafta sonra baktım Yusuf’un sesi geldi. Yusuf, Nusret ve ben sonra tutuklandık. 3 ay sonra bırakıldık.”    YENİDEN CEZAEVİ VE İŞKENCE   Devletin baskılarıyla HEP’in, daha sonra Demokrasi Partisi’nin (DEP) kapatılmasıyla, Kalkan mücadelesini Halkın Demokrasi Partisi’nde (HADEP) sürdürdü. 1997 yılında bu defa oğlu Davut ile gözaltında işkenceden geçirilen Kalkan, yine oğlu ile birlikte tutuklandı. Kalkan ve oğlu 6 aylık tutukluluğun ardından serbest kalırken, 15 Şubat 1999 yılında PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın uluslararası bir komplo ile Türkiye’ye teslim edilmesi üzerine gözaltına alındı. Kalkan, o günü “Partide kim var kim yok aldılar. Çaycı ile birlikte. Yeni fıtık ameliyatı olmuştum. Öcalan için ‘terörist’ dememizi istiyorlardı. İşkence görüyorduk” diye aktardı.   MELAHAT VE NUSRET   1999 yılında Kalkan’ın kızı Melahat, hemen ardından ise oğlu Nusret PKK’ye katıldı. 2007 yılında Mezopotamya Yakınlarını Kaybedenler Derneği’nin (MEYA-DER) kuruluşunda yer alan Kalkan, derneğin başkanlık görevini de üstlendi. Yakınlarını kaybeden aileler ile ilgilenen Kalkan, 2008 yılı Ağustos ayında Nusaybin ilçesinde ailesi ile piknik yapmaya gittiği sırada oğlu Nusret de silahsız bir şekilde ailesi ile görüşmek için bölgeye gitti. Ancak ailesinin yanına ulaşamayan Nusret, jandarma tarafından sırtından vuruldu. Ailenin gözleri önünde yaşanan bu olaydan sonra aile cenazesini defnederken, baba Kalkan oğlunun mezar taşına “şehit” yazdığı için mahkemelik oldu. Yapılan yargılamada Kalkan beraat ederken, Nusret’in silahsız bir şekilde iken katledilmesi nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Türkiye’yi mahkum etti.   Melahat ise, DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarının başlaması üzerine Kuzey ve Doğu Suriye’ye geçti. 2014 yılının Ekim ayında Melahat’ın girdiği bir çatışmada Hasekê’de hayatını kaybettiği haberi aileye verildi. O gün ve sonrasında yaşananları Kalkan, şöyle aktardı: “Telefonla aradılar. ‘Berivan (Melahat) şehit düştü' dediler. Ben de ‘başınız sağ olsun’ dedim. Taziyemizi yaptık sonra annesi ile birlikte Rojava’ya gittik. Burası da Kürdistan’dır, arkadaşları da burada diyerek, orada defnettik.”   OPERASYONLARIN HEDEFİNDE   Kalkan, buna rağmen mücadelesinden vazgeçmediği için operasyonların ilk hedef olurken, kendisi çocukları ile birlikte 3 defa cezaevine girdi, 11 çocuğundan 2’si dışında hepsi farklı tarihlerde cezaevine girdi. 90’lı yıllardan bu yana onlarca kez gözaltına alınan Kalkan, Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edilmesi ile birlikte 2016 yılında yeniden gözaltına alındı. Adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Kalkan, 2021 yılının başlarında bir kez daha operasyonun hedefi oldu. Kalkan, serbest bırakıldı ancak yine mahkeme kapılarına gidip gelmek zorunda kaldı.   ‘ÖZGÜR OLACAĞIZ’   Ancak tüm bu yaşadıklarına rağmen mücadele etmekten vazgeçmeyen Kalkan, barış ve demokrasi talepli her eylemde yerini almayı sürdürdü. Mücadelesini umut ve inançla sürdürdüğünü belirten Kalkan, yıllarca maruz kaldığı baskı ve işkencelerin sonucunu alacağı inancı ile ayakta durmaya çalıştığını söyledi. Kalkan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çok fazla zorluk çektim. Eskiden kendimizi tanımıyorduk ve bilmiyorduk. Bu hareket ile tanışınca insan olduğumuzu anladık. İhtiyarlarımız Kürt’ün ve Kürdistan’ın bahsini yapmıyordu. Bugün dünya Kürtleri konuşuyor.  Çok mutluyum. Bu emeğimiz, çektiklerimiz, Kürdistan’ı özgürleştirecek. Çoğu gitti, azı kaldı. Özgür olacağız inşallah. Belki benim ömrüm de yetmeyecek ama çocuklarımız görecek. Kürdistan özgürlüğüne kavuşacak. Umudum ve inancım da var. İnşallah ömrüm yeter..."    MA / Ahmet Kanbal