Zeytun: Etkin bir soruşturmada ATK şüpheliler arasında yer alır 2021-12-22 09:02:48 DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Abdullah Zeytun, “cezaevinde kalabilir” raporu verdiği tutukluların bir bir hayatını kaybetmesiyle dikkat çeken ATK’nin, etkin bir soruşturmada şüpheliler arasında bulunacağını söyledi.  İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) bin 605’i hasta, 604’ü ağır hasta tutuklu listesinde yer alan Bangin Muhammed, Halil Güneş, Abdülrezzak Şuyur, Salih Toğrul peş peşe yaşamını yitirdi. Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) “cezaevinde kalabilir” raporu verdiği 4 hasta tutuklunun yaşamını yitirmesi, yeniden gözleri ATK’ye çevirdi. ATK, hasta tutukluların tedavi olmaları için şartlı salıverilmelerinde savcılıklar ve emniyet müdürlükleriyle birlikte kilit rol oynuyor. Savcılıkların istemi üzerine hasta tutuklulara ilişkin raporların istendiği ATK’nin “cezaevinde kalabilir” raporu düzenlediği tutukluların yaşamını yitirmesi, ATK’nin hukuken sorumluluğunu da tartışmaya açtı.   Hasta tutukluların durumunu yakından takip eden İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Abdullah Zeytun, ATK’nin ölümlerden hukuken sorumlu tutulabileceğini ve etkin bir soruşturmada şüpheli konumda olacağını söyledi. Hasta tutuklu listelerinde bulunan tutukluların tüm uyarılarına rağmen tahliye edilmemesiyle ölümlerin yaşandığını dile getiren Zeytun, “Ağır hasta tutukluların cezaevlerinde yaşamlarını yitirmesinin nedeni devletin süre gelen adalet, hak ve hukuk temelinden ziyade devletin güvenliğini ve bekasını önceleyen otoriter politikalardan kaynaklanıyor. Bunun temel dayanaklarından biri Kürt sorunun çözümsüzlüğüyle bağlantılı olarak, Ceza İnfaz Kanunu ve mevzuata getirilen düzenlemelerdir. Bu nedenle hasta tutukluların cezaevlerinde sağlıksız ve ağır koşullarda yaşamını yitirmesine sebebiyet veriliyor” ifadelerini kullandı.   HUKUKLA BAĞDAŞMAYAN KRİTERLER   Devletin güvenlik, otoriterlikle inşa edilmiş ve hukuksuzlukla devam ettirdiği bir cezaevi politikası olduğunun altını çizen Zeytun, bu politikanın yaşam hakkını, sağlığa erişim hakkını, tutukluların temel haklarını öteleyen bir ceza mevzuatına sahip olduğunu ifade etti. Zeytun, devletin bu mevzuatın hasta tutukluların tedavilerinin yapılması yürütülen mücadeleye karşı bir refleksle geliştirildiğini kaydetti. Bir hasta tutuklu hakkında tam teşekkülü bir hastaneden “cezaevinde kalamaz” raporu verilip ilgili dosya savcılığa gönderildiğinde, savcılık dosyadaki somut verilerle düzenlenmiş raporu gözetmek yerine, emniyetten söz konusu kişinin toplum güvenliğine tehdit oluşturup oluşturmadığını tespitini istediğini ve ardından dosyanın ATK’ye gönderildiğini anlatan Zeytun, “Bu anlamda İnfaz Kanunundaki bu iki uygulama çok katı otoriter ve temel insancıl hukukla da bağdaşmayan kriterlerdir.  Ne yazık ki ağır hasta tutukluların da cezaevlerinde yaşamını yitirmesine neden olan mevzuat budur” diye konuştu.   GÜVENLİKÇİ RAPORLAR HAZIRLIYOR   ATK’nin raporların bilimsel verilerle hazırlanmadığını, üyelerinin hükümet tarafından atanması nedeniyle hükümetin yürüttüğü politikalarla uyumlu raporlar olduğuna işaret eden Zeytun, “Ne yazık ki kurumun yapısını ve üyelerinin iktidarın belirlediğini göz önünde bulundurduğumuzda, ATK tam teşekkürlü hastanelerin vermiş olduğu bilimsel raporlardan ayrı olarak tam da siyasi iktidarın otoriter ve güvenlikçi politikalarını gözeten raporları hazırladığını görüyoruz. En yakın örneği Mehmet Emin Özkan ve Aysel Tuğluk’un başvurularında bu durumlarını gördük” şeklinde konuştu.   ‘KURUMLARIN YARGILANMASI GEREKİR’   Hasta tutukluların durumun değerlendirilmesinde savcılık, ATK ve emniyet müdürlüklerini baz alan kriterlerin derhal terk edilerek, buna ilişkin yasal değişikliğin yapılması gerektiğini vurgulayan Zeytun, şunları söyledi: “Halil Güneş ve diğer hasta tutukluların yaşamını yitirmesiyle devletin kişilerin yaşama hakkını koruyucu hükmünü ihlal ettiği görmek gerekiyor. Etkin bir soruşturmayla, bu yaşama hakkının ihlalinde sebep olan kusuru kastı olan her kişi ve kurumun yargılanması gerekiyor. Bunun Anayasa’nın 17’nci maddede ifade edilen mevzuatın bir gereği bir yükümlülüğü olduğunu da ifade etmek gerekiyor.”   BAKANLIK VERİ PAYLAŞMIYOR   Hasta tutukluların yaşamını yitirmesinde ATK’nin yapısını belirleyenlerin temelde belirleyici olduğunun altını çizen Zeytun, şöyle devam etti: “Nitelikli bir sağlık hizmetine erişemeyen ve cezaevlerinde yaşamını yitiren hasta tutukluları gözettiğimizde ‘cezaevinde kalamaz’ raporuna rağmen dayanaksız raporları hazırlayan Adli Tıp Kurumu’nun hukuken de sorumlu olduğunu ve etkili bir soruşturmanın da şüphelileri olduğunu görmek gerekiyor.”   Adalet Bakanlığı’nın hasta tutuklularla ilgili verileri paylaşmadığını, dernek olarak liste oluşturduklarını ancak hasta tutuklu sayısının tespit edilenden daha yüksek olduğunu dile getiren Zeytun, hasta tutuklularla ilgili önümüzdeki dönemde daha acı bir tablo ile karşı karşıya kalınacağını söyledi.   Hasta tutukluların tedavilerinin yapılması için derhal serbest bırakılmasını isteyen Zeytun, yasal değişiklik talep etti.