İnsan hakları örgütlerinden Deniz Poyraz davası için çağrı 2021-12-23 09:03:36 İZMİR - HDP İzmir İl binasına gerçekleşen saldırıda Deniz Poyraz’ın katledilmesiyle ilgili görülecek duruşmaya katılım çağrısı yapan insan hakları örgütleri, davanın cezasızlık politikasının önüne geçmek adına önemli olduğunu belirtti. Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir il binasına 17 Haziran’da Onur Gencer tarafından gerçekleştirilen silahlı saldırı ve parti çalışanı Deniz Poyraz’ın katledilmesiyle ilgili davanın duruşması, 29 Aralık’ta İzmir 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayacak. Duruşmaya, Türkiye ve uluslararası birçok insan hakları örgütleri de katılacak.    Davanın cezasızlık politikasının önüne geçmek adına önemli olduğunu belirten insan hakları örgütleri temsilcileri, duruşmaya katılım çağrısı yaptı.    İHG: YAŞAM HAKKI İHLAL EDİLDİ    İnsan Hakları Gündemi Derneği (İHG) Yönetim Kurulu Başkanı Özlem Yılmaz, davanın örgütlenme özgürlüğü ve nefret suçunun geldiği aşama açısından önemli olduğunu vurguladı. Ön yargıların azaltılması ve nefret suçunun geriletilmesi için davanın takip edilmesi gerektiğini belirten Yılmaz, “Burada çıkacak sonuç cezasızlık ve yaşam hakları ihlallerinin nasıl cezalandırıldığı açısından önemli. Çünkü Deniz Poyraz’ın yaşam hakkı HDP üyesi olduğu için ihlal edildi. Bu davada sadece görünen faili değil görünmeyen failleri de açığa çıkarıp, cezalandıran bir karar çıkarsa HDP ya da başka siyasal partilere yönelik saldırıların azalmasına neden olacak” diye belirtti.    HAZIRLIK AŞAMASI RAPORLAŞTIRILACAK   Bu tür davalarda yolun uzun olduğuna işaret eden Yılmaz, davanın özenli bir şekilde izlenmesi ve raporlaştırılması gerektiğini dile getirdi. Yılmaz, “Her zaman savcılık aşamasında etkili olamayabiliyoruz. Bazen yargılama sırasında etkimiz artabilir. Deniz Poyraz davasında da elimizden geleni yapacağız. Cezasız kalabileceği ihtimalini de düşünerek, özellikle etkin bir soruşturmaya dair ceza yargılaması nasıl yapılmalı, tanıklar nasıl dinlenmeli, usul nasıl uygulanmalı konularında raporlar hazırlayacağız. Yine bu dava sırasında basında haberler nasıl yer alıyor. Bu da çok önemli. Eğer yine basında öleni düşmanlaştıracak bir dil kullanılırsa bunu da afişe edip, mücadele etmek gerekiyor. Yani tek mücadele noktası yargı değil. Bazen karalayıcı basın ve diğer faktörlerle de mücadele etmek gerekiyor” dedi.   DURUŞMAYI SAHİPLENME ÇAĞRISI    Bu tarz toplumsal davalarda kamuoyunu bilinçlendirmenin de önemli olduğunun altını çizen Yılmaz, şöyle devam etti: “Genellikle nefret suçu sonucu öldürülmüş insanlar devlet tarafından şeytanlaştırılıyor. Bu dava için bütün hukuk kuruluşlarına, insan hakları örgütlerine, kadın örgütlerine çağrımız var. Özellikle ayrımcılığa uğraması sonucu ölen birinin davasında ayrımcılığa uğrayan gruplar, güçlerini bir araya getirirse bu ülkeye demokrasiyi getirebiliriz.”   İHD: CEZASIZ BIRAKILMAMALI    İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi Başkanı Avukat Zafer İncin, davanın geçmişte karanlık güçler tarafından işlenen katliamlara örnek oluşturması açısından önemine dikkati çekti. Geçmişten beri toplumsal davalarda dosyanın oldu bittiye getirildiğini söyleyen İncin, “Yine de mücadele etmekten başka bir seçenek yok. Hak ve hukuk örgütleri bu yargılamanın geleceği açısından önemini göz önünde bulundurmalı. En azandın gelecekte benzer bir durumun yaşanmaması için cezasızlıkla son bulmaması ve olayın arkasındaki gerçek faillerin yargılanmasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.   Bütün demokratik kitle örgütlerini 29 Aralık’ta İzmir’de görülecek duruşmaya beklediklerini belirten İncin, “Burada sadece kişinin öldürülmesi ya da bir siyasi partiye yapılan saldırı söz konusu değil. Gelecek açısından yeni bir ışık yaratabilmek için ‘ben Türkiye’de gelecek arıyorum’ diyen herkesin davaya katılmasını bekliyoruz. İnsan hakları savunucuları olarak tüm gücümüzle o gün orada olacağız. Umut ediyorum bu son olur ve cezasızlık olarak nitelendirilen kavramın ortadan kalkması için bir kapı aralanır” dedi.    HAK İNİSİYATİFİ: DEVLETİN SORUMLULUĞU KORUMAK   Hak İnisiyatifi Derneği Genel Başkanı Mehmet Arif Koçer de, davanın yaşam hakkı ihlali açısından önemli olduğunu vurguladı. Devletin yaşam hakkı ihlalini korumada iki sorumluluğu bulunduğunu aktaran Koçer, “İlki devlet kimseyi öldürmeyecek. Hukuki olmayacak yollarda kendi vatandaşının canına kast etmeyecek. İkincisi de vatandaşının yaşamına kast edene engel olacak. Yani siyasi partinin ya da çalışanlarının saldırıya uğramasını engelleyecek. Deniz Poyraz olayında devlet pozitif yükümlülüğünü ihlal etti. Bir siyasi parti çalışanının yaşamını koruyamadı. Gelen fail şüpheli hareketler sergilediği halde girişteki güvenlikçi ona engel olmadı. Devlet istihbaratıyla belki bu adamı tespit etti ama önlemeye yönelik ciddi bir tedbir almadı” diye belirtti.    CAYDIRICI CEZALAR UYGULANMALI    Türkiye’de kendini kutsayan devletin gelebilecek saldırıları önlemeye yönelik strateji geliştirdiğini kaydeden Koçer, aslında devletin yurttaşlarına karşı gelebilecek saldırıları engellemek üzerine strateji geliştirmesi gerektiğini söyledi.  Saldırıların engellenememesi durumunda ise faillerin caydırıcı cezalara çarptırılması gerektiğini ifade eden Koçer, şöyle devam etti: “Deniz Poyraz davasını insan hakları alanında çalışma yapan herkesin takip etmesi lazım. Kamuoyu duyarlılığı olacak ki olayın üstü kapatılmasın”    MA / Tolga Güney